tatil-sepeti

İstanbul Ticaret Odası’nın yeni yıl bütçesi ve iş programı oy birliği ile kabul edildi. İTO Meclisi, gerçekleştirdiği olağanüstü oturumda, Oda’nın 2019 bütçesini ve iş programını görüştü. Toplantıda konuşan İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “Rotamız, ihracat. İstanbul Ticaret Odası olarak, 428 bin müteşebbis üyemizden aldığımız güçle 2019’u, ‘Ekonomimize Global Nefes: İhracat Yılı’ ilan ediyoruz” dedi.

Olağanüstü meclis toplantısında Oda’nın 2019 yılı iş programı hakkında bilgi veren Avdagiç, ilk kez ihracat yapan ya da iki yıl arka arkaya ihracat yapmamış, özellikle imalatçı ihracatçı firmaların elini daha sıkı tutacaklarını söyledi.

HEDEF ÜRETİM GÜCÜ

Reel sektör olarak ekonomiyi ‘cari fazladan vazgeçmeden’ büyütmek için çalışacaklarını kaydeden Avdagiç, şöyle konuştu: “İstanbul Ticaret Odası olarak, 2019’da ülkemizi, üretim gücüyle çekici hale getirecek çalışmaların içinde olacağız. Cari fazlanın kaynağı ancak katma değerli üretimden gelen zenginlik olursa anlamlı olur. Ekonomimizin hava durumunu gösteren tek barometrenin dolar kuru olmasını ancak bu şekilde önleyebiliriz.”

HERKES İHRACAT YAPACAK

KOBİ’lerin ihracatçı olmalarının önemine dikkat çeken Avdagiç, “Küçük-büyük her üyemizin ihracat yapması, yapabiliyor olması en büyük hedefimiz. Küçük girişimcilerimizin ilk kez e-ihracatla yapacağı bir satış, 20 dolarlık bile olsa, o firma için küçük ama biriktiğinde Türkiye için büyük bir adım olacak” diye konuştu.

14 ÜLKEDE 38 FUAR

Avdagiç, “Üyelerimizi 2019’da, ocak ayından aralık ayına kadar 14 ülkede tam 38 fuara taşıyacağız” diyerek, şöyle devam etti: “900 firmamızın katılacağı bu fuarlarda, toplam 17 bin metrekarelik alanda Türk ürünlerini teşhir edeceğiz. Böylece B2B görüşmeler, standlar ve sektörel heyet programları ile ihracatımıza değer katacağız, ihracat rakamlarımızı yukarılara taşıyacağız.”

İHRACATA İLK ADIM

İTO Başkanı Avdagiç, İhracata İlk Adım Programı’na, 2019’da yeniden başlayacaklarını belirterek, hayata geçirilecek ihracat odaklı diğer çalışmaları da şöyle anlattı: “Yerli ve yabancı ana sanayicilerin satın alma bölümlerine doğrudan özel olarak, teknik talep eşleştirme organizasyonları yapacağız. Yani 2018’de düzenlediğimiz Tedarikçi Günlerini, kapsamlı ve yaygın hale getireceğiz. Türk girişimcilerin dış pazarlara açılmasına yönelik verilen ulusal ve uluslararası destekler için Girişimci Günleri düzenleyeceğiz. Ticaret, dijital pazarlama gibi alanlarda sektörlerin tüm paydaşlarının katılacağı konsept seminerler gerçekleştireceğiz. İhracat ile ilgili süreci yavaşlatıcı ve maliyet artırıcı her türlü bürokrasinin iyileştirilmesi için önerilerimizi hükümetle paylaşmaya devam edeceğiz.”

AFRİKA’YA AÇILIM

İstanbul Ticaret Odası olarak 2019’u, aynı zamanda ‘Afrika Açılım Yılı’ olarak gördüklerini açıklayan Avdagiç, şu bilgiyi verdi: “Çünkü Afrika’yı da tıpkı Asya ülkeleri gibi gelecek 10 yılın en iyi pazarı olarak kabul ediyoruz. Hedefimiz, ihracat yapma potansiyeli olup da yapamayanları ihracatla tanıştırmak.”

3 ÖNCELİK

20. Dönem Yönetim Kurulu olarak yönetim anlayışlarını, 3 temel unsurun oluşturduğunu hatırlatan İTO Başkanı Şekib Avdagiç, bu ilkeleri şöyle anlattı:

Birincisi üyeye hizmet: İTO’nun bütün faaliyetlerinin odağında üyesi var. Çünkü üyemizin üretim tezgahı işliyor, küresel ticarette yer edinebiliyor, çağın şartlarına uyum gösterebiliyorsa, her şey yolundadır. Bunu sağlamak da İstanbul Ticaret Odası yönetimi olarak bizim vazifemiz.

İkincisi gelenekçilik. Yani 136 yıllık deneyim ve birikimimiz. Odamızın geleneği, bugüne yön verebiliyorsa, başarı bizim için kaçınılmaz. Çünkü geleneğimiz, anayasamızdır.

Üçüncüsü bitimsiz ve sınır tanımayan hizmet aşkımız, çalışma sevdamız. Zorlu zamanları kolay kılan, yeni projeleri uygulama gücü veren, hayallerimizi kamçılayan, bizi uykusuz gecelerde yalnız bırakmayan bu sevdamızdır.

DİJİTAL ARŞİV

İstanbul Ticaret Odası gazetesinin 1885’ten beri yayınlandığını hatırlatan Avdagiç, yeni yılda dijital arşiv projesini hayata geçireceklerini söyledi. Avdagiç, “Bu gazete o tarihten itibaren ekonomik ve ticari gelişmelerin yansıdığı en büyük veri kaynağı oldu. Şimdi bu yayınlarımızı elektronik ortama aktarıyoruz. Dersaadet Ticaret Odası Mecmuası olarak yayınlanan, zamanla adı Ticaret Gazetesi’ne dönüşen bu yayınımızın ikinci bir kopyası yok. Tek kopyası var. O da bizde. Şimdi bu nüshalarımızı İTO Dijital Gazete Arşivi Projesi’yle hayata geçiriyoruz” dedi.

HİTİT TABLETLERİ TİCARET MÜZESİ’NDE

İstanbul’un 8 bin 500 yıldır ticaretin merkezi olduğunu vurgulayan Şekib Avdagiç, İstanbul Ticaret Müzesi projesini şöyle açıkladı: “İstanbul Ticaret Odası olarak, şehrimize İstanbul Ticaret Müzesi’ni kazandırıyoruz. 2019’da çalışmalarını başlatacağımız bu projemizle, İstanbul ve ticaret bir daha ayrılmaz bir şekilde buluşacak. Coğrafyamızın zengin ticari materyalleri, sözgelimi Hitit ticari tabletlerinden örnekler burada yer alacak.”

RAKAMLARLA 2018

  • Meslek komiteleri, 2018’de 1193 komite toplantısı gerçekleştirdi.
  • 2017’de 7 sektör toplantısı yapılırken, 2018’de bu rakam 11’e yükseldi.
  • Sanayi, Otomotiv, İnşaat ve Gayrimenkul, Tekstil, Gıda, Ulaşım-Lojistik, Meslekî Eğitim, Kültür-Turizm, Dış Ticaret ve Bilişim ihtisas komiteleri (10 ihtisas komitesi), 2018’de 31 toplantı gerçekleştirdi.
  • Sanayi, tekstil, inşaat ile enerji, iletişim ve teknoloji sektörlerini içeren 4 istişare toplantısı yapıldı.
  • 2018’de tam 250 seminer, panel ve toplantı düzenlendi.
  • 40 inceleme ziyareti, 9 eğitim ve 5 sertifika töreni gerçekleştirildi.
  • 11 ayda A.TR’den Menşe Şehadetnamesi’ne kadar birçok alanda 2 milyon 98 bin 602 belge verildi.
  • 19 bin 583 iş makinasının tescili yapıldı.
  • 4 bin 518 kapasite raporu verildi.
  • Sicil ve tescil işlemlerine ilişkin 1 milyon 763 bin 4 belge düzenledi.
  • İTO Çağrı Merkezi’ne 884 bin 94 çağrı geldi.
  • Oda portalı hizmet sayısı ise 57 milyon 228 bin 315 oldu.
  • Yurtiçinde 9, yurtdışında 33 fuar olmak üzere toplam 42 fuara iştirak edildi.
  • Milli katılımını İTO’nun organize ettiği 23 fuarda, 726 firma toplam 17 bin metrekarelik alanla katılma imkanı buldu.
  • 7 uluslararası fuara, 633 metrekarelik alanda toplam 195 firma temsilcisi ile sektörel ticaret heyeti düzenlendi.
  • 32 uluslararası fuara heyet inceleme programı organize edildi. Yurtiçinde de 9 fuara enformasyon standı ile katılım gerçekleştirildi.

ODAKLANILMASI GEREKEN TEK ŞEY REFORMLAR

İTO’nun olağanüstü meclis toplantısının açılışında konuşan Meclis Başkanı Öztürk Oran, yeni yılda dünya ekonomisini şekillendirecek beş önemli konunun olduğunu söyledi. Oran, bunları şöyle sıraladı: “Birincisi, Fed’in faiz artışları, gelişmekte olan ülkelere fon akış maliyetini birebir etkiliyor. İkincisi, Brexit sonrasında Türkiye ile İngiltere ve Avrupa ticari ilişkileri nasıl şekillenecek? Üçüncüsü, petrol fiyatlarındaki dengesizlik hali son bulacak mı? Dördüncüsü, ABD ile İran arasındaki gerilim martta nasıl bir seyir izleyecek? Beşincisi ise ABD ve Çin arasındaki ticari gerilim yumuşayacak mı?”

Oran, Türkiye’nin 2019’da odaklanması gereken tek şeyin reformlar olduğunu vurgulayarak, “Üyemizin emanetini nasıl en iyi şekilde değerlendiririz ve nasıl tasarruf ederiz sorusunun cevabını ortaya koyacağız. Tasarruf, faaliyetlerden kısarak değil, en iyi işi en uygun şekilde başarmakla olur” diye konuştu.

Yeni yılda faaliyetlerin artacağını, projelerin hayata geçeceğini, İTO’nun da üyesiyle birlikte büyüyeceğini belirten Oran, şunları söyledi: “Bugün 137. yıla adım atmak üzere olan İTO olarak bayrağı daha ileri taşımanın heyecanını yaşıyoruz. 2019’da da üretimde, yatırımda ve ihracatta seferber olacağız.”

MECLİS ÜYELERİ KÜRSÜDE

BİRLİK İÇİNDEÇALIŞMALIYIZ

Ferhan Ademhan - Toptan ve Dış Ticaret Meslek Komitesi: İTO başkanı, ekonomi ve İstanbul ile ilgili konularda en önde yer almalı. Dünyanın en büyük üçüncü Odasıyız. Kürsümüzü birbirimize saygı çerçevesinde kullanmalı, birlik ve beraberlik içinde çalışmalıyız.

İSTANBUL TÜCCARINA KATKI SAĞLAMALIYIZ

Bekir Taner Ateş - İplik ve Elyaf Ürünleri Meslek Komitesi: Sektörümüz ilk çeyrekte büyüdü, dördüncüde küçüldü. Geri dönüşüm ürünlerine talep var. 100 ülkeden gelen tekstil ve iplikleri dönüştürerek elyaf ihracatı yapıyoruz. Fabrika ve atölyeler inşaata döndü, sektör küçülmeye başladı. İş mahkemelerindeki sorunlar, elyafa getirilen ek gümrük, dış ticaretteki suistimaller, uygulanmayan çek-hapis kararları ve konkordato nedeniyle sıkıntı sürüyor. Döviz kredisi yasağı sektöre zarar veriyor. Sektörümüz dünyaya entegre ve döviz kredisi yasağından olumsuz etkileniyoruz. İstanbul Kart projesi, konunun uzmanları tarafından yapılırsa değerli olacak. Yeni iş alanlarına ihtiyacımız var.

KOMİTE BÜTÇELERİNİ BÜYÜTMELİYİZ

Sait Kılıç - Kargo Posta ve Depolama Meslek Komitesi: Bütçe ve iş programı ile ilgili bilgiler meclis üyelerine toplantıdan en az 7 gün önce gelmeli. Bu sürede rahatlıkla inceleyebiliriz. Programda önemli olan neyin yazıldığı değil, neyin ne zaman ve nasıl yapılacağı. Üç bölüme ayırarak, neleri yapabileceğimizi belirleyerek meclise sunmalıyız. Böylece diğer Odalara ve kuruluşlara öncü, örnek oluruz. Yönetimde, yeni dönemde komitelerden gelen talepler için kamu ile irtibatlı bir oluşum yararlı olacak. İTOTAM’ı üyelerimize daha hızlı tanıtmalıyız, daha fazla güçlendirmeliyiz, daha etkin kullanımını sağlamalıyız. Buradaki başarı bize büyük katkıda bulunur. Önerim, bütçeyi yüzde 25 büyütürken, komitelerin bütçesini de yüzde 25 büyütmemiz.

TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜ PARASINI ALAMIYOR

Kazım Eryaşar - İlaç ve Tıbbi Cihaz Meslek Komitesi: Programda en fazla yer kaplayanlardan biri ilaç ve tıbbi cihaz sektörü olduğu için teşekkür ediyorum. Eksilmeden artarak, gelen sorunlarımızı tartışarak çözüm getirmeliyiz. Sağlıkta öncelikli sorunlar, malzeme eksikliği. Beş yıldır üniversitelerden hak ettiğimiz paraları alamıyoruz. Yaz aylarında paramızın yüzde 30’undan feragat ederek bir kısmını aldık. Sektör hâlâ 2017 fiyatları ile ürün veriyor. Bilançolarımız, rasyolarımız bozuldu. Dövizdeki dalgalanmalar ve kredi faizlerinin yükselmesiyle işin içinden çıkamaz hale geldik. 2019’da e-ihale hayatımıza girecek. Çözüm sağlanmazsa üniversite hastanelerinde büyük sıkıntı yaşanacak.

SORUNLARIMIZA ÇÖZÜM BEKLİYORUZ

Hacı Demir - Mali Müşavirlik Meslek Komitesi: Mali idarelere her ay Ba ve Bs formalarımızı bildiriyoruz. İdare, bu konuda kodlama yaparken iyi ve kötü niyetli firmaları aynı sepete koymamalı.
Bu uygulama İTO, TOBB ve bizim meslek odalarımızın da görüşü alınarak tanımlanmalı. İhracatını, ticaretini düzgün yapan tüccar, mali ve idari baskı, itibarsızlaştırma ile karşı karşıya kalmamalı. Önceden idareye yazılı beyanname verilmediğinde, idare görüşmeye çağırırdı. Şimdi bir hafta gecikme olsun e-beyanda anında ceza kesiliyor. Neden görüşmeye çağrılmıyor, bir makul süre verilmiyor? Düzeltme fırsatı verilmeli. Kötü niyet varsa ceza kesilmeli.

Hazır yemek sektöründe, eğlence yerlerinde 5510 sayılı kanun nedeniyle polis ve zabıta eliyle yapılan sigortalı çalışan denetimini SGK yapmalı. Böylece suistimaller önlenebilir. Taşeron tanımı, işveren örgütlerinin de görüşü alınarak yapılmalı. Yabancı işçi çalıştırma uygulamasında bürokrasi azaltılmalı. İşveren, mahkemede peşinen suçlu olmamalı. SGK’lı yurtdışında sağlık hizmetlerini alabilirken, Bağ-Kur’lu alamıyor. Bu eşitsizlik giderilmeli.

Gümrük idareleri, ihracat malının değerinin izahını istiyor. Bu, üretici ve ihracatçıyı şaşırtıyor. Bakanlığın özel datası olmalı ve vergi mükelleflerinin bilgisi bu datada bulunmalı. İsteyen oradan bilgiyi alabilmeli.

BECERİ OLİMPİYATLARI PLATFORMU’NA KATILIN

Orhan Albayrak - Eğitim Meslek Komitesi: Global Rekabet İndeksi 2018 yayınlandı. Türkiye 61’inci sırada yer alıyor. Yaklaşık 19 meslek dalında sıralama yapılmış. En iyi olduğumuz sağlık sektöründe 47’nci sıradayız. Mesleki eğitimde iyice aşağılardayız. Listedeki ilk 10’a giren ABD, Singapur, Almanya, İsviçre, İngiltere, Hollanda, Japonya gibi ülkelerin ekonomilerinin daha rekabetçi olması için gençlerin mesleki eğitimine çok önem verdiğini görüyoruz. İTO mesleki eğitimi özendirmek adına çalışmalar yapmalı. İnsanları girişimci yapmak için müfredata bir şeyler koymamız gerekiyor.
Dünya Mesleki Beceri Şampiyonaları’na katılmalıyız. Beceri Olimpiyatları Platformu oluşturuyoruz. İTO burada öncü rol oynasın.

YARIŞMADA ODAMIZI VE SEKTÖRÜMÜZÜ TANITTIK

Numan Hocaoğlu - Gözlükçülük ve Saatçilik Meslek Komitesi: Komitemiz tamamen sağlıkçı, gözlükçülük yüzde 100 sağlık mesleği. Sorunlarımız programda farklı bir sektörde olsa da önerilerimiz dikkate alındı. İTO’da 10 farklı ihtisas komitesi bulunuyor. Çatımız altında sağlıkla ilgili 4 ihtisas komitesi var. Sektörün her kademesinde çalıştım. 52 üniversitede optisyenlik ve meslek yüksekokulları var. İTO çatısı altında bir yarışma düzenleyerek hem Odamızı hem de sektörümüzü tanıttık.

PLAKA TAHDİDİ BEKLİYORUZ

Levent Birant - Şehiriçi Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi: Plaka tahdidi sorunu sürüyor. 50 bin araç için tahsis edilen servis araçlarına ait plaka serisi işlemleri devam ediyor. UKOME kararı ile servis araçlarının 31 Ocak’a kadar bu seriden plakalarını almaları gerekiyor. Konu 100 bin aileyi ilgilendiriyor. Tamamen tahditli plakaya geçilmeli. İTO olarak iş programımızın birinci maddesinde konu yer aldı. UKOME’de temsil meselemiz var. 16 yıldır her iş planında temsil konusu var, umarım bu konuyu bu yönetim başaracak. Öğrenci taşımacılığını koordine edecek bir mekanizmaya ihtiyaç var. Kademeli saat konusunu harekete geçirmeliyiz, kazanımı yüksek olacak. Engelli bir şoför, sektör için teknik olarak mümkün değil. Mesleki bir düzenlemeye ihtiyaç var. Şehirlerarası otobüs taşımacılığı ile ilgili sıkıntı var. Yavuz Sultan Selim’e girme zorunluluğu gözden geçirilmeli. Otobüsler rahat saatlerde FSM köprüsünü kullanabilmeli. Köprü geçiş cezalarında da hatalardan dolayı sorun yaşanıyor. İTO, geçiş cezasını çözüme kavuşturmaya müdahil olmalı.

KAMU ALACAKLARIDAHA HIZLI ÖDENMELİ

Abdulkadir Turan - İşletme Destek Hizmetleri Meslek Komitesi: Kamuya iş yapan, özel sektörde faaliyetleri olmayan birçok firma, faaliyetsiz kaldı.
Kamuya geçişlerle, hastanelerdeki ve sokaklardaki çöpler de dahil birçok hizmet kamu eliyle yapılmaya başlandı. Çalışanlar kadroya geçti. Araç-gereçler geçici kiralama yöntemi ile alındı. Bu hizmet kalemlerinin özel sektör eli ile yürütülmesinde başarı elde edilmişti. Kamuya verdikleri hizmette hak edişlerini bir yıldır alamayan firmalar var. Kamu alacaklarının daha hızlı ödenmesi ile firmalarımızın ayakta durması sağlanacak. Tecrübeli firmalar, dünyanın birçok kentinde iş yapmaya başladı. 20 bin firmanın merkezinde, çalışan 100 bin kişinin işsiz olduğunu düşünüyoruz. Belediyelere iş yapan firmalar etkileniyor. Alt işverenlerin kıdem tazminatı çözüldü. Firmalar rücu davaları ile baş başa. Küçük bir dokunuş ile bu sorunlar çözülebilir.

SINIR TİCARETİ SORUNU SÜRÜYOR

Ali Uluoğlu - Fotoğrafçılık Meslek Komitesi: Sınır ticaretiyle ilgili sıkıntı sürüyor. Ertesi günü Tahtakale, Sirkeci’deki satışlarda KDV rekabeti yapamıyoruz. Kamu kuruluşlarında foto kabinler, esnafı çok rahatsız ediyor. Konuyu dile getirdik. Sektör kan kaybetmiş durumda. Araştırdık ve İçişleri Bakanlığı’na gidersek çözüm bulacağımızı öğrendik.

TEK RAKİBİMİZ BÜROKRASİ

Bayram Bilgin - İşletme Destek Hizmetleri Meslek Komitesi: Trafiği engellediği gerekçesiyle çekilen araçlarla ilgili durum amacından çıktı. Amacına yönelik çalışma ile sorun giderilebilir.

2019 iş programında; vergi mevzuatı, SGK kanunu, iş kanunu gibi her konu detayları ile tespit edilmiş. Sıkıntımız, yeterli kanunlar olduğu halde uygulamadaki sorunlar. İşimizi bürokrasi nedeniyle yapamıyoruz. Tek rakibimiz bürokrasi. Arabuluculuk müessesesi ile ilgili uygulamada olay, dönüp dolaşıp bürokrasiye geliyor. Sorun, işi yaptığınız kurumun personeli ile ilgili. Bireysel kabiliyetsizlikler ve umursamazlıklar sonucu oluşuyor.

Vergi taksitlendirmelerinde uygulamada sıkıntı var. KDV’de tevkifatlı iadeler var. Sorunlar uygulamalardan kaynaklanıyor.

Vergi idaresinde bir yazınız üç ay bekliyorsa bu da kanunla ilgili değil, uygulamalarla ilgili. e-ticaret ile ilgili vergi düzenlemeleri, fiili uygulamaya çok uygun değil.

Bu sorunların büyük kısmı kanun değişikliği gerektirmiyor, yöneticilerin sorumluluğunda. İstanbul’daki kamu yöneticileri yönetimsel hatalar ile ilgili olarak İTO’nun yönlendirmesiyle irade kullanabilir. Böylece bürokrasinin yüzde 50’si azalır.

KÜÇÜK ESNAFA YÜKSEK KÖPRÜ CEZASI GELİYOR

Kadir Gümüş - Peyzaj ve Çiçekçilik Meslek Komitesi: Meslek komitelerine bütçe daha çok ayrılmalı. İTO ile Ankara’ya gittik, sorunlarımızı ilettik, teşekkür ederiz.

Sektör değerlendirme toplantılarımızı yaptık. Komiteleri çalıştırmak için sektörün bizi çalıştırması lazım.

Köprü geçiş sorunu, sıkıntılı. Küçük çiçekçi esnafa inanılmaz yüksek cezalar geliyor.

15 Temmuz Şehitleri Ormanı Teknopark İstanbul içinde bakımsız durumda ve düzeltilmesi lazım.

BİRLİK OLMAK ZORUNDAYIZ

Mahmut Özcan - Restoran ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Meslek Komitesi: Mevzuat komisyonumuza karşı bir komisyon kurmak niyetinde olmadık. Kendi iç yönergemiz için bir komisyon kurmak istemiştik. Yanlış anlaşıldık. Katkı sağlamaya geldik. Birlik olmak zorundayız. İç yönergemizi yeniden oluşturmalıyız.

DOKUMA AKADEMİSİNE DESTEK VERİN

Rasim Mazlum - Dokuma Meslek Komitesi: İstanbul Dokuma Akademisi adında bir oluşum gerçekleştirmek istiyoruz. Mesleğimiz, kaybolan meslekler arasında.

Halıcılık, Şile Bezi gibi dokumacılık alanları Dokuma Akademisi adı altında birleştirilmeli. Makina ve halı sektörünü aramıza bekliyoruz. Katılmak isteyen komitelere açığız. İmar Barışı ile ilgili taksitlendirme yapılmalı, yoksa ödenmesi mümkün değil. SGK geriye dönük parayı istiyor. Buna çözüm bulmalıyız. Vergi mükellefi olup da işçi çalıştıran hepimizin, özellikle de sanayicinin Allah yardımcısı olsun.

TEKSTİL DE YAN SANAYİ BORSASI’NA DAHİL OLSUN

Yahya Uğur - Tekstil Yan Sanayi Ürünleri Meslek Komitesi: İhracata İlk Adım Programı’nın bütçe imkanı olmayan firmalar için önemini, sektörlere katkısını biliyorum. Komiteleri de bu sürece dahil etmeliyiz. Türk Yan Sanayi Borsası, çalışmalarını tekstilde de yapmalı. Tedarikçi Günleri talep eşleştirmelerinde sektörümüz de olmalı. Nefes Kredisi ile ilgili meclis üyelerine, sektörlerinden iletilen tepkiler oldu. İhtiyaca göre ve eşit erişimin sağlanabileceği şekilde hareket etmeliyiz. Üyelerin iletişim bilgileri güncellenmeli. Sektörel envanterimiz olmalı. Ağır tehlikeli işler yönetmeliğine girecek firmalar masa başında belirlenmemeli. Çıkmak isteyene sonra ‘belgelerinizi getirin, çıkın’ diyorlar. Bu konuda çalışma yapılmalı. Bağ-Kur ile SGK arasındaki fark giderilmeli. İşleri bozulduğu için borcunu ödeyemeyen Bağ-Kur’lu işveren sağlık hizmeti alamıyor.

İTO HER YIL CİDDİ TASARRUF YAPIYOR

Osman Akyüz - Finans Kuruluşları Meslek Komitesi (Bütçe Komisyonu Başkanı): Komisyonumuz, yönetim ile birlikte bütçe tasarısının tüm kalemlerini tek tek gözden geçirdi. Hesapları İnceleme Kurulu olarak yönetim kurulu ile toplanıyor, tüm kalemleri gözden geçiriyor, bütçeye uygunluğunu denetliyor ve rapor sunuyoruz. 5174 sayılı kanunun 62’nci maddesinde bütçe denkliğinin sağlanmasında bütçe geliri esas alınır diyor. İTO, gelire göre gider tahsisi yapmış ve giderlerde de kendi kendini disipline etmiş. İTO her yıl ciddi bir tasarruf yapıyor.

SİGORTALILIK BİLİNCİ

Doğan Şen - Sigortacılık Meslek Komitesi: Mali hesapların incelenmesi en zor işlerden biri, bütçe oluşturmak ondan daha zor. Komite, başına düşen bütçenin yetmediği durumda yönetimin destek verecek olması yüreğimize su serpti. Komitemizin sigortalılık bilinci ile ilgili çok ciddi çalışmaları var.

MESLEK LİSELERİNE BURS VERELİM

Ahmet Sevilmiş - Makina ve Ekipmanları Meslek Komitesi: Nitelikli meslek liselerine yerleştirilen öğrencilere burs vermeliyiz. Meslek liseleri henüz tercih noktasında fen ve Anadolu liselerinin gerisinde. Tematik okullara yüzde 20 ile giren öğrenci var, yine de kontenjanları boş. Başarılı ve yetenekli öğrencilerin bu okulları tercih etmeleri için çaba sarf etmeliyiz, burs vermeliyiz. İmkânları az, başarılı ve yetenekli öğrencilere imkan tanınmış olur. Meslek liselerinin başarı oranı yükselecek. İş hayatına daha kolay dahil olacaklar. Hamilik projeleri artarak devam etmeli.

TASDİKLENEN KIYMETİN SORUMLULUĞU ALINMALI

Serdar Keskin - Gümrük Müşavirliği Meslek Komitesi: Tüccar kendi ihracatçı birliğine nispi aidat yatırıyor. Sonra ihracat beyannamesini gümrüğe geçiyoruz. Aidat yattıktan sonra o beyannamenin doğruluğunu ihracatçılar birliği onaylamış oluyor. Kıymetinin doğruluğunu teyit ediyor. Gümrük İdaresi, 4458 sayılı kanuna göre ihracatta kıymet araştırması yapabilir. Gümrük İdaresi, ihracatçı birliğine kıymeti sorduğunda maalesef farklı cevaplar verilebiliyor. İhracatçılar meclisi, tasdiklediği ihracat beyannamesinin kıymetinin de sorumluluğunu almalı.

FUARLARA İLGİLİ ÜYELER GİTMELİ

Fatih Güner - Restoran ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Meslek Komitesi: Uluslararası piyasada her türlü sektörün fuarı oluyor. Gıda fuarına kağıtçının, film fuarına gıdacının gitmesi ne kadar doğru. Oda aidatlarının, gönüllülük esasına göre olması konusunun düşünülmesi lazım.

24 Aralık 2018 Pazartesi

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, "Geçen sene bir geçiş dönemiydi, mayıstan bu yana enflasyonda çok hızlı bir düşüş var, önümüzdeki aylarda bu devam edecek, piyasanın enflasyon beklentilerini baz alırsak eylülde enflasyon 40'lı rakamlara inecek." dedi.



 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Geçen sene bir geçiş dönemiydi, mayıstan bu yana enflasyonda çok hızlı bir düşüş var, önümüzdeki aylarda bu devam edecek, piyasanın enflasyon beklentilerini baz alırsak eylülde enflasyon 40'lı rakamlara inecek. Şu anda hedeflerimiz çerçevesinde gidiyor." dedi.

 

Şimşek, Global Liderler Zirvesi'nin ikinci gününe video mesaj yolladı. Konuşmasında Orta Vadeli Program (OVP) ve Türkiye ekonomisinin gelecek dönem perspektifi hakkında katılımcılara bilgi veren Şimşek, programın işleyişini ve hedeflerini anlattı.

 

OVP'nin nihai hedefinin sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımı olduğuna dikkati çeken Şimşek, sürdürülebilir yüksek büyüme için mutlaka fiyat istikrarının sağlanması, mali disiplinin yeniden tesisi edilmesi ve sürdürülebilir cari açık konusunun olmazsa olmaz olduğunu dile getirdi.

 

Burada en kritik konunun ise yapısal dönüşüm olduğunu belirten Şimşek, şunları kaydetti: "Çünkü yapısal dönüşümle rekabet gücümüzü artıracağız ve verimliliği artırarak refah seviyemizi yükselteceğiz. Programımızın en önemli önceliği enflasyonu tek haneye düşürmektir. Geçen sene bir geçiş dönemi yaşadık enflasyonda. Enflasyon mayıs ayında zirveyi buldu, bu sene sonu itibarıyla enflasyonu, TCMB'nin hedef bandının üst kısmı olan yüzde 42-41,5'le bitirmeyi ümit ediyoruz. Gelecek sene enflasyonun yüzde 20'nin altına ki OVP'nin hedefi yüzde 17, 2026 sonunda da tek haneye düşürmeyi hedefliyoruz. Bunun için TCMB elindeki bütün imkanları seferber etmiş durumda ve dolayısıyla enflasyon beklentileri ve enflasyonu çıpalamış durumda. Yazın başlayan belirgin dezenflasyon önümüzdeki aylarda devam edecek, enflasyon hedeflerimizin gerçekçi olduğuna ve bunları tutturabileceğimize inanıyoruz. Diğer önemli hedefimiz, bütçe açığını kalıcı bir şekilde yüzde 3’ün altına çekmek. Deprem nedeniyle, EYT nedeniyle geçen sene ve bu sene bütçe açığımız oldukça yüksek seyrediyor. Bütçe açığı gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oran olarak geçen sene yüzde 5,2 idi, bu sene 4,9’a gerilemesini bekliyoruz ama gelecek sene bizim için kritik bir sene. Dezenflasyon sürecini desteklemek için bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz. Sonraki yıllarda da yüzde 3’ün altına çekerek dezenflasyona güçlü bir destek vereceğiz.”

 

“DAHA DENGELİ, DAHA SÜRDÜRÜLEBİLİR, YÜKSEK BÜYÜMEYE GEÇİŞ YAPACAĞIZ”

 

Bakan Şimşek, diğer hedeflerden birinin de cari açığın kalıcı bir şekilde yüzde 2 ve altına çekilmesi olduğuna işaret ederek, geçen sene cari açığın yüzde 4 civarında olduğunu, bu yıl muhtemelen yüzde 2'nin altında yüzde 1,7 olarak öngördüklerini anımsattı.

 

Şimşek, şunları söyledi: "Gelecek sene yüzde 2 civarı bir cari açık öngörümüz var, sonraki senelerde ise yüzde 1,5-2 arası bir cari açık hedefliyoruz. Şimdi cari açığın yüzde 2-2,5 olması demek; Türkiye'nin dış borcunun milli gelire oranı artık düşüyor demektir. İkinci olarak da rezerv birikimine imkan sağlıyor. Çünkü hedeflerimizden bir tanesi de Türkiye'nin rezerv yeterliliğini artırmak, böylece Türkiye'nin dış kırılganlıklarını azaltmak. Tabii bu politikaların bir sonucu olarak da büyümede geçici bir yavaşlama olacak ama daha dengeli, daha sürdürülebilir, yüksek büyümeye geçiş yapacağız. Geçen sene büyüme bildiğiniz gibi yüzde 5 civarıydı fakat bunun 8 puandan fazlası iç talep kaynaklıydı, net ihracatın katkısı da eksi 3 puanın üzerindeydi, dengesiz bir büyümeydi ve bu enflasyonu, cari açığı doğuruyordu. Bu sene büyüme daha mütevazı, o uzun vadeli ortalamalarımıza göre, dezenflasyon programı nedeniyle yüzde 3,5 civarında bir büyüme öngörüyoruz ama bu büyümenin 1 puanı dış talepten gelecek, 2,5 puanı da iç talepten gelecek. Gelecek sene büyümeyi yüzde 4, daha sonra da 4,5 ve yüzde 5 olarak öngörüyoruz ama net ihracatın katkısı pozitif olmaya devam edecek."

 

"PROGRAMIMIZ, ÖZÜNDE BİR DEZENFLASYON PROGRAMI"

 

Bakan Şimşek OVP'nin özünde bir dezenflasyon programı olduğunun altını çizerek, dezenflasyonla birlikte sürdürülebilir yüksek büyümeye geçmek istediklerini dile getirdi.

 

Dezenflasyonun amacının Türkiye'de öngörülebilirliği, refahı kalıcı bir şekilde artırmak olduğuna işaret eden Şimşek, "Ve Türkiye'de dezenflasyon başlamış durumda. Programımız çalışıyor mu? Büyümede dengelenme bizim önceliklerimizden bir tanesiydi. Geçen sene iç talebin büyümeye katkısı özellikle ilk üç çeyrekte yüzde 8 ile 11 arası, bu çok yüksek bir rakam. Net ihracatın katkısı da eksi. Bu dengesiz bir büyüme, biz daha dengeli bir büyümeye geçişi sağlamış durumdayız. Büyümede geçici bir yavaşlama var ama bu geçici. Dezenflasyonla birlikte, enflasyonun kalıcı bir şekilde düşmesiyle birlikte Türkiye'nin hem büyüme potansiyeli yükselecek hem de büyüme performansı yükselecek." ifadelerini kullandı.

 

Enflasyonla büyüme arasında kısa vadede bir etkileşim bulunduğunu belirten Şimşek, orta ve uzun vadede enflasyonun tek haneye inmesinin Türkiye'nin büyüme potansiyelini ve büyüme performansını yükselteceğini söyledi.

 

"CARİ AÇIKTAKİ İYİLEŞME ÇOK CİDDİ BİR ŞEKİLDE SAĞLANMIŞ DURUMDA"

 

Bakan Şimşek, "Cari açıktaki iyileşme çok ciddi bir şekilde sağlanmış durumda. Geçen sene mayısta, bu programın hemen arifesinde cari açığımız 57 milyar dolar civarıydı, bugün cari açığımız 20 milyar doların altına düşmüş durumda, programın başarısı burada çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Çok büyük ihtimalle milli gelire oran olarak cari açığı yüzde 2'nin oldukça altında bir seviyede bu yılı tamamlayacağız. Önümüzdeki senelerde de cari açığı yüzde 2'nin altında tutmayı hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Mali disiplin konusunda yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Şimşek, AK Parti hükümetlerinin en önemli özelliklerinden bir tanesinin mali disiplini uzun bir süre sağlaması olduğunu dile getirdi.

Şimşek, "Bizim için en önemli hedeflerden bir tanesi bütçe açığını kalıcı bir şekilde yüzde 3 ve altına çekmektir. Bu sene bütçe açığı geçen seneye göre biraz daha düşük olacak, yüzde 4,9 ama gelecek sene 3,1'lik bir bütçe açığını hedefliyoruz. Bütçe açığını düşürme hedefimizin esas itibarıyla gayesi, TCMB'ye enflasyonu tek haneye düşürmekte yardımcı olmaktır, güçlü destek vermek." dedi.

 

Reformlara alan açma hedefinde olduklarına dikkati çeken Şimşek, diğer önceliklerden bir tanesinin de rezerv yeterliliğine ulaşmak olduğunu söyledi.

 

Şimşek, "147 milyar dolar civarında bir brüt rezerve sahibiz ama swap hariç net rezervlerdeki artış oldukça dramatik. 2012-2013 ekonomide iyi bir dönemimizdir, o dönemde net rezervlerimizdeki artış 38 milyar dolar civarıdır. Halbuki son 1 yılda net rezervlerimizde neredeyse 78 milyar dolarlık bir artış oldu. Bu programa olan güvenin en belirgin göstergesi, programın çalıştığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu rezerv artışının birden fazla kaynağı ve büyük oranda da güvene dayalı bir artıştır bu. Swap hariç net rezervlerimiz uzun bir aradan sonra tekrar pozitife döndü ve şu anda 17,4 milyar dolarlık bir seviyede. IMF'nin tanımına göre IMF 1 ve üstü rezervi yeterli olarak görüyor, biz şu anda 0,97'ye ulaşmış durumdayız yani neredeyse o yeterliliği sağlamış durumdayız." değerlendirmesinde bulundu.

 

"KKM BİZİM İÇİN BİR RİSK FAKTÖRÜ, ORADAN ÇIKIŞI TAMAMLAMAK İSTİYORUZ"

 

Bakan Şimşek, önemli hedeflerden bir tanesinin de Kur Korumalı Mevduat'tan (KKM) çıkış olduğunu belirtti.

 

Geçen sene ağustosta KKM'nin neredeyse 144 milyar dolar seviyesine çıktığını anımsatan Şimşek, şöyle devam etti: "Uyguladığımız program sayesinde KKM'yi bu süreçte yaklaşık 96 milyar doların üzerinde azalttık ve şu anda 48 milyar doların altına düşmüş durumda. Bizim hedefimiz piyasayı bozmadan önümüzdeki aylarda KKM'den çıkış çünkü bu bizim için bir risk faktörü, oradan çıkışı tamamlamak istiyoruz. Yine KKM'nin toplam mevduat içerisindeki payı yüzde 26'nın üzerinden yüzde 10'un altına düşmüş durumda. TL mevduatın toplam mevduat içerisindeki payı da yüzde 52'nin üzerine çıkmış durumda. Geçen sene yüzde 32 seviyesine kadar düşmüştü. Dolayısıyla bütün bu göstergeler şunu gösteriyor, programımız çalışıyor, programımıza güven pekişiyor ve biz bunu başaracağız çünkü bu program, güçlü bir program, iç tutarlığı olan bir program ve nihai hedeflerimize de ulaşmada tabii ki önemli mesafe katettik ama daha önümüze 2 yıllık bir süreç var.

 

Dezenflasyonu sağlayabilmek için ticari kredilerdeki büyüme daha ılımlı hale getirildi, bu normaldir çünkü kredi genişlemesi üzerinden bir aşırı ısınmayla karşı karşıyaydık geçen sene. O aşırı ısınmadan şimdi daha makul, daha ılımlı bir kredi büyümesine doğru evrilmiş durumdayız. Bütün bunların sayesinde Türkiye'nin çok önemli kazanımları oldu. Mesela, geçen mayısta Türkiye'nin risk primi 703 baz puandı, 12 Eylül itibarıyla 272 baz puana kadar düştü. Tabii ki bu hala yüksek bir seviye fakat risk primimizdeki düşüşte diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok ciddi bir şekilde pozitif yönde ayrıştık."

 

"GEÇİŞ DÖNEMİNDE TABİİ Kİ BİRTAKIM SIKINTILAR, YAN ETKİLER VAR AMA BUNLAR GEÇİCİ"

 

Bakan Şimşek, "Türkiye hem dış finansmana erişiyor, daha ucuza erişiyor hem de daha uzun vadeli erişiyor. Zaten bu programın amacı da reel sektörümüzün, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılaması için daha ucuza, daha makul maliyetlerle ve daha uzun vadeli finansmana erişiminin önünü açmaktır. Evet, bu geçiş döneminde tabii ki birtakım sıkıntılar, yan etkiler var ama bunlar geçicidir. Dolayısıyla bütün bunlar aslında bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor." diye konuştu.

 

"2024'te dünyanın önde gelen 3 derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan dünyada tek ülkeyiz." diyen Şimşek, şunları kaydetti: "Önümüzde yapacak çok şey var ama OVP sayesinde yatırım yapılabilir seviyeye geçmişe oranla çok daha hızlı şekilde ulaşacağız. Programın en büyük hedefi, en kritik hedefi, enflasyonun kalıcı olarak tek haneye, ondan sonra da düşük tek haneye yani yüzde 5'lerin altına indirilmesi. Geçen sene bir geçiş dönemiydi, bir sürü faktörün etkisiyle mayısta enflasyon yüzde 75'in üzerinde bir seviyede zirveye ulaştı ama mayıstan bu yana enflasyonda çok hızlı bir düşüş var. Önümüzdeki aylarda bu devam edecek ve enflasyon yüzde 52'ye inmiş durumda, inanıyorum ki piyasanın enflasyon beklentilerini baz alırsak eylül ayında enflasyon 40'lı rakamlara inecek. Yılı dediğim gibi bizim öngörümüz yüzde 41,5'la kapatmak. Gelecek sene de enflasyonu dediğim gibi yüzde 20'nin altına çekmek, bir sonraki yılda yüzde 10'unun altına çekmek gibi bir hedefimiz var. Şu anda hedeflerimiz çerçevesinde gidiyor."

 

Bakan Şimşek, "Hedeflerimizi tutturdukça, enflasyon düştükçe, bu enflasyon beklentileri daha da iyileşecek. Böylece Türkiye'nin hem programı çalışacak hem de öngörülebilirlik daha da artacak." dedi.

 

Şimşek, Global Liderler Zirvesi'nin ikinci gününe video mesaj yolladı. Konuşmasında Orta Vadeli Program (OVP) ve Türkiye ekonomisinin gelecek dönem perspektifi hakkında katılımcılara bilgi veren Şimşek, programın işleyişini ve hedeflerini anlattı.

 

Piyasadaki enflasyon beklentilerine dikkati çeken Şimşek, hem reel sektörde hem de finansal kuruluşlardaki beklentilerin de düştüğünü dile getirdi.

 

Bakan Şimşek, 72 katılımcının enflasyon beklentilerine değinerek, şöyle konuştu: "Hem reel sektörden hem de tabii ki finansal kuruluşlardan. Ekim ayında '12 ay sonra enflasyon ne olacak?' diye sorduğumuzda piyasa diyordu ki yüzde 45,3 olacak. Bugün diyor ki yüzde 27,5 olacak. Ciddi, yaklaşık 18 puanlık enflasyon beklentilerinde iyileşme var. 24 ay sonrası enflasyon ne olacak diye sorduğumuzda, ekim ayında yüzde 26 civarı olacak diyorlardı, şimdi ise yüzde 18 civarı. Dolayısıyla gördüğünüz gibi yavaş yavaş enflasyon beklentileri bizim hedeflerimize yakınsamaya başladı. İnanıyorum ki biz hedeflerimizi tutturdukça, enflasyon düştükçe, bu enflasyon beklentileri daha da iyileşecek ve böylece Türkiye'nin tabii ki hem programı çalışacak hem de öngörülebilirlik daha da artacak."

 

Yapılan reformların programda önceliklendirdikleri diğer bir alan olduğunu kaydeden Şimşek, OVP'de yüzlerce yapısal reform eylemi olduğu bilgisini paylaştı.

 

Şimşek, "Şunu söyleyeyim. Yılın ilk iki çeyreğinde biz yapısal reformlar anlamında öngördüğümüz adımların yüzde 67'sini tamamladık. Şimdi diyebilirsiniz ki ya işte 'Niye yüzde 100 değil?' Dünya mükemmel bir dünya değil. Yüzde 67 iyi bir oran yani üçte ikilik. Önemli olan bunu sürekli kılmaktır ve ben inanıyorum ki önümüzdeki dönemde reformlarda daha da hızlanacağız. Çünkü siyasi istikrar var, seçimlerin hepsini geride bıraktık. Şimdi tabii ki yüce Meclisimizin desteğiyle reformlarımızı hızlandıracağız inşallah." şeklinde konuştu.

 

Çok kapsamlı bir reform gündemine sahip olduklarını anlatan Şimşek, yapısal reformlarda en önemli önceliğin beşeri sermayenin kalitesinin artırılması olduğunu belirtti.

 

Şimşek, bunun insana yatırım demek olduğunun altını çizerek, eğitimde kalitenin insanların niteliklendirilmesi, becerilerinin artırılması, işbaşı eğitim gibi birçok konunun yer aldığını söyledi.

 

"REFORMLARLA VERİMLİLİK ARTACAK, ARTIŞ SAYESİNDE TÜRKİYE'DE ENFLASYON DÜŞECEK"

 

Bakan Şimşek, yatırım ortamının iyileştirilmesi, sermaye piyasalarının derinleştirmesi ve kamu maliyesi alanında da önemli reformlar öngördüklerini dile getirerek, bunları uyguladıklarını bildirdi.

 

Şimşek, "Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm. Peki bütün bu reformlar nasıl bu programı etkileyecek? Burada verimlilik artışı olacak. Verimlilik artışı sayesinde Türkiye'de enflasyon düşecek. Refah artacak, gücümüz artacak. İşte bütün bunlar aslında potansiyel büyümemizi yükseltecek, büyüme performansımızı yükseltecek. Onun için yapısal reformlar bizim programın en önemli bileşenidir. Yani bir taraftan tabii ki işte mali disiplin, dezenflasyon, işte dış dengedeki iyileşme ama esas bunları kalıcı hale getirecek olan yapısal reformlardır." dedi.

 

Kaynak denildiği zaman beşeri sermayeden bahsettiklerini ifade eden Şimşek, konuşmasına şöyle devam etti: "Teknoloji ve inovasyon ekosistemini güçlendirmesinden bahsediyoruz. Bir taraftan sektörel politikalara ihtiyacımız var. Mesela yeni bir sanayi politikası. Enerjide dönüşüm, yani yeşil dönüşüm, tarım, özellikle lojistik ve gıda arzının artırılmasına yönelik yatırımlar. Ulaştırma, özellikle rekabet gücümüzü artıracak ulaştırma yatırımları. Birazdan göstereceğim mesela, ulaştırmada biz kara yollarına büyük yatırımlar yaptık. Ama bu ihtiyaç azaldı artık. Havalimanları, limanlar, bu ihtiyaçların hepsi azaldı. Şimdi bizim tek önceliğimiz var, demir yolu. Ama buradaki en önemli öncelik ne? Tabii ki organize sanayi bölgelerini limanlara bağlamak. Rekabet gücümüzü artırmak ve karbon ayak izimizi azaltmak."

 

"BİZİM AMACIMIZ TÜRKİYE'Yİ YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER GRUBUNA SOKMAK"

 

Şimşek, dış entegrasyon alanında da önemli reformlara ihtiyacın olduğuna vurgu yaparak, siyasi istikrarın olması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, Avrupa Birliği (AB) ve yakın coğrafyayla entegrasyon gibi konuların önemli başlıklar olduğunu kaydetti.

 

Bu reformların amacına değinen Şimşek, "Bizim amacımız Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler grubuna sokmaktır. Bakın yine biraz tarihi bir perspektif sunalım. Türkiye 1950'li yıllarda düşük orta gelir grubuna geçiyor. Çok uzun bir süre 2000'li yılların başına kadar düşük orta gelirli grup içerisinde kalıyor. AK Parti hükümetleriyle birlikte kalıcı olarak 2004'ten itibaren Türkiye üst orta gelir grubuna çıkıyor. Bu önemli bir kazanım. Ama 2004'ten beri oradayız, 20 yıldır oradayız. Şimdi hedefimiz Türkiye'yi yüksek gelir grubuna çıkarmak, yani sınıf atlatmak. İşte programın önemli hedeflerinden bir tanesi de budur. Bunun için ne lazım? Bir, tabii ki bizim çalışma çağındaki nüfusumuzun iyi bir şekilde kullanmamız lazım. Yani istihdamı artırmamız lazım, iş gücüne katılım oranlarını artırmamız lazım." ifadelerini kullandı.

 

Şimşek, Türkiye'ye benzer ülkelere göre çalışma çağındaki nüfustaki büyümenin hala iyi olduğunu belirterek, ülkenin yaşlandığını ancak hala bir fırsat penceresi olduğuna işaret etti.

 

15-20 yıllık bir fırsat penceresi olduğunu dile getiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Dolayısıyla bu fırsat penceresini iyi kullanacağız ve Türkiye'yi dediğim gibi yüksek gelirli ülkeler grubuna sokacağız. Özellikle burada en önemli reform alanlarından bir tanesi kadınların iş gücüne katılım oranı artırmaktır. Bunun için ne gerekiyorsa, bir eylem planı çalışıyoruz ama zaten uzun bir süredir çabalıyoruz. Türkiye'nin tabii kadınların iş gücüne katılım oranı son 20 yılda yüzde 20'lerden yüzde 36'ya kadar geldi. Ama OECD ortalaması yüzde 66. Türkiye eğer OECD ortalamasını kadınların iş gücüne katılımında yakalarsa bizim milli gelir büyüklüğümüz yüzde 20 daha yükselir. Dolayısıyla yüksek gelirli ülkeler grubuna girmek yetmez, orada yükselmek ve kalıcı bir şekilde Türkiye'yi daha müreffeh bir ülke haline getirmek için mutlaka bizim kadınların iş gücüne katılım oranını artırmamız lazım, artırıyoruz ama bunu hızlandıracağız. Yani son 20 yılda artırdık, bunu hızlandıracağız."

Mehmet Şimşek, programdaki diğer bir önemli konunun sanayide dönüşüm olduğuna dikkati çekerek, kişi başı gelire göre imalat sanayi katma değerinin milli gelire oran olarak oldukça yüksek olduğunu söyledi.

 

Şimşek, buna rağmen neden zengin olunmadığını anlatarak, Türkiye'nin katma değer zincirinde arzuladığı yerde olmadığını aktardı.

 

Ekonomik kompleksite endeksinde Türkiye'nin arzulanan yerde olmadığını kaydeden Şimşek, son 20 yılda epey ilerleme sağlandığını fakat buna ivme kazandırılması gerektiğini vurguladı.

 

Şimşek, "Bu da kendi kendine olmuyor. Onun için bir program çalıştık ve bu programları devreye koyduk ve bunun sayesinde bu birazdan bahsedeceğim program sayesinde yüksek teknoloji ihracatımızın kişi başına milli gelirimize göre ki şu anda çok düşük onu arttıracağız. Peki nasıl yapacağız? Burada aktif sanayi politikaları uygulamalarıyla yapacağız. Burada 4-5 tane önemli başlığımız var. Yakın dönemde Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından açıklanan HIT-30 programı. Bu programın amacı 8 önemli alanda 30 öncelikli yatırımı çok güçlü bir şekilde desteklemektir. Yarı iletkenlerden, mobiliteye kadar, yeşil enerjiden, ileri imalata kadar sağlıklı yaşamdan, dijital teknolojiler, haberleşme ve uzay teknolojilerinden değer zincirini tamamlayan yatırımlara kadar. Birçok alanda çok güçlü destekler vereceğiz ve bu öncelikli yatırımları hayata geçirip Türkiye'nin hem katma değer zincirindeki yerini yükselteceğiz hem de yüksek teknolojili ihracatımızın oranını artıracağız." açıklamalarında bulundu.

 

"ENERJİDE DÖNÜŞÜM BİZİM İÇİN BİR ZARURET"

 

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin dış ticaret açığını incelediklerini ve dış ticaret açığına sebep olan en büyük 284 ürün belirlediklerini belirterek, 300 milyar lira kaynak ayırdıklarını ve geçen sene aralık ayında bu programı açıkladıklarını anlattı.

 

Şimşek, "Dedik ki dünyada veya Türkiye'de bu teknolojiye sahip bu orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünleri üretecek yerli, yabancı işbirlikleri, girişimciler gelirlerse ve fizibilite teknik anlamda finansal fizibiliteyi geçerlerse biz kendilerine iki yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli, Türk lirası cinsinden çok elverişli koşullarda kredi imkanı sunacağız dedik. Dolayısıyla sanayide dönüşümü aktif bir şekilde biz yapacağız." şeklinde konuştu.

 

Enerjide dönüşümün kendileri için bir zaruret olduğuna değinen Şimşek, 2003-2024'ün temmuz ayı itibarıyla Türkiye'nin enerji ithalatının kümülatif olarak 905 milyar dolar olduğu bilgisini paylaştı.

 

Şimşek, "Bu enerji ithalatı, bu arada bütün bu dönemdeki cari açığımızın da 1,4 katı. Bunlar gerçekten büyük rakamlar. Yani eğer Türkiye enerjide dönüşümü sağlayıp kendi yeterliliğini kısmen sağlayabilirsen cari açığı kalıcı bir şekilde ortadan kaldırabilirsin. Bu da yeşil dönüşümü önceliklendirmemizi gerektiriyor. Bakın son 20 yılda ciddi bir şekilde yenilenebilir enerjiye yatırım yaptık. Yenilenebilir enerjinin toplam elektrik üretimi içerisindeki payını yüzde 39'dan yüzde 55'e çıkarttık. 2035 yılında yüzde 60'ın üzerine çıkartacağız. Nükleerle birlikte inşallah bu daha da artacak. Dolayısıyla enerjide dönüşümü yapıyoruz, yapacağız demiyoruz, fiilen yapıyoruz. Ama bunu hızlandıracağız." ifadelerini kullandı.

 

Yenilenebilir enerjide kurulu güç bakımından, Türkiye'nin dünya sıralamasında 2000'li yılların başında 17'nci sıradayken bugün 11'inci sırada olduğunun altını çizen Şimşek, gelecek yıllarda ilk 10'a, hatta ilk 5'e girmeyi hedeflediklerini dile getirdi.

 

Şimşek, "Çünkü büyük potansiyelimiz var. Bakın Avrupa'da jeotermalde birinci sıradayız, rüzgarda yedinci sıradayız, güneş enerjisinde sekizinci sıradayız. Fakat, geçenlerde Oxford ve Cambridge Üniversitesi akademisyenlerinin yaptığı bir çalışma var ve bu çalışmada diyorlar ki Türkiye'nin yeşil kompleksite potansiyeli yani yeşil dönüşümle dünyanın yeşil dönüşümüne katkıda bulunma potansiyeli Türkiye'nin çok yüksek. Türkiye dünyada altıncı sırada, Çin birinci sırada. Dolayısıyla biz sadece kendi yeşil dönüşümümüzü sağlamayıp aynı zamanda aslında bu alana yapacağımız yatırımlarla dünyada yeşil dönüşüm için de biz katkı verebileceğiz." diye konuştu.

 

"ÖNÜMÜZDEKİ 25-30 YIL İÇERİSİNDE 70 MİLYAR DOLARLIK DEMİR YOLU YATIRIMI YAPACAĞIZ"

 

Bakan Şimşek, sektörel önceliklerinden birinin de tarım ve tarımda dönüşüm olduğunu söyleyerek, tarım arazilerinin üretime kazandırılması, stratejik tarım ürünlerinde üretim planlaması, sözleşmeli üretim ve seri yatırımlarını modernleştirmesi gibi önemli konuların yapıldığını söyledi.

 

Şimşek, "Organize tarım bölgelerinin sayısının artırılması ki bu konuda epey bir kaynak ayıracağız, akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması. Bütün bunlar bizim tarımda dönüşümü önceliklendirdiğimizi gösteriyor. Bakın enerjide dönüşüm, sanayide dönüşüm ve tarımda dönüşüm. Bunlar bizim için kritik alanlar, bunlar verimliliği arttıracak, bunlar rekabet gücümüzü artıracak." dedi.

 

Altyapı yatırımlarına da değinen Şimşek, 2003'ten bu yana 277 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını ve 2053'e kadar da yaklaşık 200 milyar dolar daha yatırım yapmayı planladıkları bilgisini paylaştı.

 

Şimşek, "Ama bu yatırımların büyük bir kısmı demir yollarına olacak. Şu anda bizim önceliğimiz sanayi bölgelerinin liman bağlantısını sağlayıp rekabet gücümüzü artırmak. Şöyle söyleyeyim, önümüzdeki 25-30 yıl içerisinde 70 milyar dolarlık demir yolu yatırımı yapacağız." açıklamasında bulundu.

 

"TÜRKİYE YAPAY ZEKA ALANINDA İYİ BİR NOKTADA"

 

Şimşek, Global Liderler Zirvesi'nin önemli bir temasının da yapay zeka olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'nin yapay zeka alanında iyi bir noktada olduğunu belirtti.

 

Şimşek, IMF'nin yapay zeka hazırlık endeksine işaret ederek, şunları kaydetti: "Türkiye, dikkat ederseniz gelişmekte olan ülke ortalamalarından çok daha hazırlıklı. Bu bizim için çok değerli ama bu yetmez. Bu önemli başlıklara ciddi yatırım yapacağız. Dolayısıyla her ne kadar gelişmekte olan ülkelere göre yapay zeka hazırlık endeksinde daha iyiysek de biz gelişmiş ülkelerle yarışmak istiyoruz, onlarla arayı kapatmak istiyoruz. Çünkü yapay zeka diğer sanayi devrimlerinden çok farklı. Yapay zeka, çok ciddi fırsatlar içeriyor ama yeterince hazır değilseniz, yapay zekaya hükmedemezseniz, önümüzdeki dönemde çok büyük tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla yapay zeka bizim önceliklendirdiğimiz bir alan. Dijital altyapıdan tutun, inovasyon, entegrasyon ekosisteminden beşeri sermaye yani insandan ve regülasyondan, etikten, bütün alanlarda ciddi bir çaba içerisinde olacağız."

 

Dünya Bankasının grafiğine de değinen Şimşek, yeni teknolojilere hazırlık endeksine göre, Türkiye'nin burada da çok kötü olmadığını ve katedeceği mesafe olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "OVP gördüğünüz gibi sadece sıkı para politikasını içermiyor, sadece mali disiplin tesisini de içermiyor. Geçici bir düzeltme peşinde değiliz. Bizim programı, gerçekten ilgileniyorsanız, tavsiye ederim, web sitemizde var, uzun bir metin. Gerçekten okumanızı tavsiye ederim. Ortalıkta işte önce 'program yok' dediler, sonra 'program var ama kimse bu programı satın almaz dediler', sonra 'kaynak geliyor ama bu sıcak para' dediler. Sürekli bir şekilde programı okumayanlar, programı anlamayanlar böyle bir perspektifle yaklaşmaya, yaklaşmada ısrar ediyor. Tabii ki eleştiriye açığız. Sizlerin yapıcı eleştirileri bizim için çok değerlidir. Ama şunun altını çizmek istiyorum, Türkiye bu programla dengesizliklerini giderecek ve yüksek sürdürülebilir büyüme patikasına tekrar geçecektir. Bunu başaracağız ama tabii ki bu programa olan inanç, bu başarıyı hızlandırır."

19 Eylül 2024 Perşembe

Etiketler : MehmetŞimşek enflasyon

Merkez Bankası'nın faiz kararını değerlendiren OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner, "İndirimlerin kasım ve aralık gibi yılın son aylarında başlaması tamamen aylık enflasyonun seyrine bağlı olacak" dedi.


 

HABER: FEDAYİ YILDIRIM

 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50'de tuttu.

 

Bankanın kararını istanbulticaretgazetesi.com’a değerlendiren OSTİM Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berra Doğaner, merkez bankasının politika faizini beklendiği şekilde yüzde 50 seviyesinde bıraktığını ve herhangi bir değişiklik yapmadığını hatırlattı. 

 

"İLAVE PARASAL SIKILAŞTIRMA" İFADESİ KALDIRILDI

 

Dr. Doğaner, ancak PPK metninde, bir önceki metne göre değişiklikler olduğunu kaydederek, şunları söyledi: 

 

“Zaten bu toplantıda faiz indirimi yapılmayacağı aşağı yukarı tahmin edildiği için asıl dikkatler metne çevrilmişti. Metindeki en önemli değişiklik, ‘ilave parasal sıkılaştırma’ ifadesinin kaldırılmış olması. Merkez bankasının, mevcut parasal sıkılaştırma düzeyini yeterli bulduğunu anlıyoruz.”

 

ENFLASYONDA KALICI DÜŞÜŞ SAĞLANANA KADAR... 

 

“Öte yandan aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı düşüş sağlanana kadar ve enflasyon beklentileri de merkez bankasının tahmin aralığına yaklaşana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği belirtilmiş” diyen Dr. Doğaner, politika metninden faiz indirimlerinin başlangıcı için enflasyonun seyrinin takip edileceğinin anlaşıldığını kaydetti. 

 

MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRİMİ ADIMINI NE ZAMAN ATAR?

 

Dr. Doğaner, şunları söyledi: “İndirimlerin kasım ve aralık gibi yılın son aylarında başlaması tamamen aylık enflasyonun seyrine bağlı olacak. Zira politika metninde aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir değişim olmadığı ifade edilmiş. Ayrıca hizmet enflasyonunun yılın son çeyreğinde iyileşeceği kaydedilmiş. Bu metni, bir bütün olarak değerlendirdiğimizde şahin ve tüm risklere vurgu yapan çok iyi kaleme alınmış bir metin olduğunu düşünüyorum.”

19 Eylül 2024 Perşembe

Etiketler : MerkezBankası OSTİM faiz