Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü, 19 Ağustos depreminin ardından 300 tarihi yapının restorasyonunu tamamlarken İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Miras da 245 tarihi yapının restorasyonunu bitirdi.


 

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin ardından toplam 11 ilde meydana gelen yıkım bütün dikkatleri İstanbul'a çekerken kentteki tarihi yapıların depreme dayanıklılığı da gündeme geldi.

 

Büyük bir yıkıma neden olan 17 Ağustos 1999'daki Marmara depreminin ardından vakıf eserlerini güçlendirme ve restorasyon çalışmalarını depreme dayanıklılığa göre şekillendiren Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2002'den bu yana İstanbul'da 300 tarihi yapının restorasyonunu tamamladı, 214'ünün ise proje çizimini yaptı.

 

300 yapı esaslı ve basit onarım kapsamında ihya edildi.

 

Vakıflar Genel Müdürlüğü çalışmaları kapsamında cami, külliye, medrese, çeşme, müze, kütüphane, imaret, hazire ile türbe gibi eserler "Tarihi Yapılar için Deprem Risklerinin Yönetimi" kılavuzluğunda aslına uygun ihya edilmeye devam ediliyor.

 

Bu kapsamda restorasyon ve güçlendirme çalışmaları tamamlanan bazı ecdat yadigarları eserler şöyle sıralandı: "Sümbül Efendi Külliyesi, Nusretiye Camii, Süleymaniye Camii, Nuruosmaniye Camii, Mihrimah Sultan Camii (Edirnekapı), Fatih Camii ve 1. Mahmut Kütüphanesi, Mısır Çarşısı, Yıldız Hamidiye Camii, Beşiktaş Şeyh Yahya Efendi Camii ve müştemilatları, Fatih Ayasofya Medresesi, Sarıyer Ali Kethüda Camii, Eminönü Yeni Camii, Eminönü Rüstem Paşa Camii, Teşvikiye Camii, Fatih Mahmut Paşa Camii, Fatih Molla Gürani Camii, Eyüp Sultan İmareti, Fatih Molla Fenari İsa Camii, Fatih Fethiye Camii."

 

Restorasyon ve güçlendirme çalışmaları için yaklaşık 1 milyar 316 milyon lira harcandığı belirtildi.

 

RESTORASYON İŞLEMLERİ BİLİM HEYETİ TARAFINDAN YAPILIYOR

 

Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı tüm eserlerin restorasyon projelerinin hazırlanması ve uygulanması, genel müdürlükçe oluşturulan, içerisinde restorasyon ve eski eser konusunda uzman mimar, inşaat mühendisi, sanat tarihçisi, malzeme konusunda uzman kimyagerlerin bulunduğu Bilim Heyeti tarafından yapılıyor.

 

Vakıflar Genel Müdürü Sinan Aksu, konu ile ilgili yaptığı bilgilendirmede, tüm restorasyonların inşaat ve deprem mühendisliği açısından incelendiğini, gerekmesi durumunda güçlendirme projelerinin hazırlandığını belirtti.

 

Aksu, "Hazırlanan güçlendirme projeleri Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları tarafından onaylanmakta ve uygulamaya geçilmektedir. Güçlendirme, projelerinin koruma kuramına uygun olması ve eski esere minimum müdahale edilmesi Venedik Tüzüğünün gereği olarak yapılmaktadır." ifadelerini kullandı.

 

Bu kapsamda yapılan çalışmalarla İstanbul Vakıflar 1. Bölge sorumluluğunda olan 27 eserin restorasyonu, 9 eserin ise proje temini sürüyor.

 

İBB MİRAS GÜÇLENDİRME ÇALIŞMALARINA DEVAM EDİYOR

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Miras ekipleri, aralarında Yerebatan Sarnıcı, Hasanpaşa Gazhanesi ve Troleybüs Kuvvet Merkezi ile türbe, çeşme ve hazirelerin yer aldığı 245 tarihi yapının restorasyonunu bitirdi.

 

Mimar, mühendis, sanat tarihçisi, arkeolog, konservatör ile restoratör gibi uzman ekiplerle İstanbul'daki kültür varlıklarının bakım ve onarımını yapan İBB, Botter Apartmanı, Bukoleon Sarayı ile Yedikule Gazhanesi gibi yapıların restorasyon uygulamasında güçlendirme yöntemi olarak tarihi duvarlar için lifli polimer donatılı (FRP) sargılama yöntemi kullandı.

 

İstanbul Kara Surları ve Yerebatan Sarnıcı gibi yapıları depreme karşı dayanıklı hale getirmek için çelik gergi uygulandı.

 

Anadolu Hisarı Kalesi, Rumeli Hisarı Kalesi, Botter Apartmanı ve İstanbul Kara Surları dahil 33 tarihi yapı üzerindeki restorasyon çalışmaları ise sürüyor.

 

29 Mart 2023 Çarşamba

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği ve 10 ton propolis üretiminin yapıldığını söyledi.


Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, açıklamada, Türkiye'nin 9,2 milyon arılı kovan sayısıyla dünyada 3.,115 bin ton bal üretimiyle de Çin'den sonra 2. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye'nin, bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğiyle Avrupa'da 1. sırada olduğunu ifade eden Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu dile getirdi.

 

Şahin, dünya genelinde sağlanan başarıyı temellendirmek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı arttırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bu kapsamda uluslararası standardizasyon örgütü olan ISO'nun arı ürünleri çalışmalarına 34 ülkeyle 2019'dan itibaren katkı ve katılım sağlıyoruz. Bu zaman zarfında çam, geven, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışma başlattık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balında bir standart getirdik. Ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışılıyor." diye konuştu.

 

Söz konusu bal türleriyle ilgili çalışmaları TAGEM ile yürüttüklerini kaydeden Şahin, bal konusunda dünyayla yarışabilmek için artık bilimsel kimliğin ortaya konulmasının elzem olduğunu belirtti.

 

Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında da önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, "Türkiye'de geçen yıl 9 bin 389 ton bal ihraç edildi. Bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık 20 ülkeye ihracat yapılırken, başı Almanya, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya çekiyor." ifadesini kullandı.

 

BİR KİLOGRAM BALIN MALİYETİ 216 LİRA

 

Balın kalitesi üzerinden pek çok spekülasyon yapıldığını dile getiren Şahin, baldaki sahtecilik ve uygunsuzluk konusunda başta merdiven altı üretim yapanlar olmak üzere buna dahil olan her kesimle mücadelenin çok önemli olduğunu vurguladı.

 

Şahin, sahteciliğin tespiti için balların da kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğine işaret ederek, kovan ve arıcıların yanında üretilen balı da kayıt altına alarak, kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini aktardı.

 

Arıcılığın son yıllardaki fiyat artışlarından da ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

 

"Arıcılık tarla bitkilerindeki gibi sabit yerde yapılan bir üretim faaliyeti değil. Her gezginci arıcımız yılda 5-6 konaklama bölgesi değiştirerek, yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ediyor. Son yıllardaki akaryakıt, besleme, sarf malzeme, makine/ekipman ve işçilik benzeri giderler bir anda yükseldi. Geçen yılki bal maliyetine güncel enflasyon eklendiğinde, bir kilogram bal maliyeti 216 lira olmaktadır. Arıcıların elinden tutulmalı, desteklenmeli."

 

ÇİN VE BREZİLYA'NIN TÜRKİYE'DEN PROPOLİS TALEBİ VAR

 

Şahin, son yıllarda birliklerin kurulmasıyla arıcıların, balın yanında, propolis, bal mumu, arı sütü, polen, arı zehri gibi ürünlerin de üretimini yaptıklarına işaret ederek, "Balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin ana arı üretimi yapılıyor. 2020 yılına kadar propolisi yurt dışından ithal ederken şu an için bu ürünlerde ihracatçı konumdayız. Özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi var." diye konuştu.

 

Şahin, bal dışındaki ince işçilik gerektiren arı ürünlerindeki üretimi arttırmak için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi