tatil-sepeti

Ortak açıklamayı okuyan İTO Başkanı Avdagiç:

- “Katil rejime karşı kararlı şekilde mücadele eden devletimizin ve kahraman ordumuzun yanındayız. Alınacak her kararın, atılacak her adımın arkasındayız”

- “Elbette bu acımasız saldırının sahipleri bunun bedelini ödeyecektir. Başlatılan ‘Bahar Kalkanı’ harekâtıyla da ödemeye başlamıştır”

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Türkiye’nin tüm kesimlerini temsil eden Mesleki ve Sivil Toplum Örgütleri olarak, bayrağımızın altında kenetlendik. Katil rejime karşı, kararlı şekilde mücadele eden devletimizin ve kahraman ordumuzun yanındayız. Alınacak her kararın, atılacak her adımın, bütün gücümüzle, arkasındayız.” dedi.

Türk Devleti ve Ordusunun bugüne kadar, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtıyla terör örgütlerine ve destekçilerine gereken cevabı en güçlü şekilde verdiğini belirten Avdagiç, “Bu acımasız ve menfur saldırının sahipleri yaptıklarının bedelini ödeyecektir. Başlatılan “Bahar Kalkanı” harekâtıyla da, bu bedeli, kahraman Ordumuz ödetmeye başlamıştır” diye konuştu.

İstanbul’daki Oda ve Borsalar, meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri Suriye’nin İdlib kentinde rejim unsurlarının saldırısına tepkilerini göstermek amacıyla İTO’da ortak bir basın açıklaması yaptı.

İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB), İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO), Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN), İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İSTESOB), Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KAMU-SEN), Türkiye Noterler Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genç Girişimciler Kurulu, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB), Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD) ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)başkan ve temsilcileri, düzenledikleri basın toplantısında Suriye'nin İdlib kentinde rejim unsurlarının saldırısına tepki gösterdi.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, İSTİB Başkanı Ali Kopuz, İMEAK DTO Başkanı Tamer Kıran’ın da katıldığı toplantıda, ortak açıklama metnini İTO Başkanı Şekib Avdagiç okudu.

Metinde şu ifadelere yer verildi:

“Değerli Basın Mensupları, şu an itibariyle, Türkiye’nin her ilinde ve her köşesindeki iş dünyası olarak tek ses ve tek yürek halindeyiz.

Şu an 81 İlimizde, Türkiye’nin önde gelen 30’a yakın meslek örgütü, sendika konfederasyonu ve sivil toplum kuruluşu, hep birlikte bu açıklamayı yapıyoruz:

İş dünyası temsilcileri olarak şunun altını çizmek isteriz ki; bizler, her kritik dönemde, ülkemize yönelik her tehditte, milletimizin ve devletimizin yanında durduk. Üstlendiğimiz sorumluluğun hakkını vererek hareket ettik.

Bugün de, İdlib’de gerçekleşen hain ve alçak saldırıya ilişkin, ortak tepkimizi gösteriyoruz. Öncelikle vatanımızın huzuru, güvenliği ve mazlum insanları savunmak için; üstlendikleri görevde şehit olan tüm kahraman askerlerimizin ruhları şad olsun. Rabbim şehitlerimizin mekânını cennet, eylesin. Yakınlarına sabır ve metanet diliyoruz. Yaralılarımıza da Allah’tan acil şifalar temenni ediyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.

Kahraman askerlerimiz İdlib’de, hem ülke sınırlarımızı, hem de mazlumları korumaktaydı. Zira Suriye’de yaşanan zulümlere, yüzbinlerce sivilin zalimce katledilmesine, milyonların evinden ve toprağından sürülmesine, dünya sessiz kaldı. Türkiye’nin barış ve huzur odaklı çabalarıysa, ne yazık ki, pek çok ülkede karşılık görmedi.

Buradan tekrar sesleniyoruz: Karşımızda, insanlıktan nasibini almamış, tüm ahlakî, insanî ve dinî değerleri hiçe sayan, kendi yurttaşlarını bile topraklarından eden, canlarına kasteden zihniyete sahip bir rejim bulunuyor. Suriye’yi her geçen gün daha da ağır bir yıkıma sürüklüyor.

İşte rejim güçleri son olarak da, yapılan anlaşmalara uymayarak, askerlerimize yönelik alçakça bir saldırıda bulundular. Bu saldırı, asla kabul edilemez. Masum insanları katleden ve sınırlarımızın ötesinde terörist unsurların gelişmesine izin verenlere hoş görüyle bakılamaz. Ülkemizin güvenliğine açık tehdit oluşturan bu rejim unsurlarına karşı sessiz kalmamız beklenemez.

Tarihi ve kültürel bağlarımız bulunan, rejimin zulmünden kaçan Suriyeli kardeşlerimizin yaşama hakkını korumak tarihi, insanı ve vicdani sorumluluğumuzdur. Sınırlarımızda terörist yapılanmaların oluşmasına izin vermemek, sınırlarımızın geleceğini güven altına almak bizim en doğal hakkımızdır.

Türk Devleti ve Ordusu bugüne kadar, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarıyla terör örgütlerine ve destekçilerine gereken cevabı en güçlü şekilde vermiştir.

Şimdi de bu acımasız ve menfur saldırının sahipleri yaptıklarının bedelini ödeyecektir. Başlatılan “Bahar Kalkanı” harekâtıyla da, bu bedeli, kahraman Ordumuz ödetmeye başlamıştır.

Şunu herkes bilsin ki, biz, her türlü zorluğu aşmasını bilen bir milletiz. Vatan mevzubahis olunca, tüm siyasi ve fikri ayrılıkları bir tarafta bırakırız. Bir ve beraber oluruz.

İşte şimdi de birlik ve beraberlik içinde hareket ediyor, sabır ve dayanışma gösteriyoruz. Ülkemizin menfaatlerinin ve bağımsızlığının korunmasını, Mehmetçiğimizin mukaddes canını her şeyin üstünde tutuyoruz.

Yine herkes bilsin ki; bugün her zamankinden daha güçlü şekilde biriz, bütünüz ve birlikteyiz. Türkiye’nin tüm kesimlerini temsil eden Mesleki ve Sivil Toplum Örgütleri olarak, bayrağımızın altında kenetlendik.

Katil rejime karşı, kararlı şekilde mücadele eden devletimizin ve kahraman ordumuzun yanındayız. Alınacak her kararın, atılacak her adımın, bütün gücümüzle, arkasındayız.

Cenab-ı Hakk ülkemizi korusun, milletimizin birliğini ve dirliğini muhafaza etsin. Allah şanlı ordumuzu ve Mehmetçiğimizi çıktığı bu kutsal vazifede ve mücadelede muzaffer eylesin.

İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB), İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO), Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN), İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İSTESOB), Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KAMU-SEN), Türkiye Noterler Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genç Girişimciler Kurulu, TOBB Kadın Girişimciler Kurulu, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB), Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD), Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)”

02 Mart 2020 Pazartesi

Etiketler : Gündem

Bu yıl üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olan Türkiye'nin, S&P Global Ratings'ten kasımdaki değerlendirmede yeni bir not artışı daha alması bekleniyor.


 

Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki değişimin ardından, Fitch Ratings, Moody's ve S&P Global Ratings, ülkenin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yükseltti. Fitch Türkiye'nin notu son değerlendirmesinde "BB-"ye, Moody's iki basamak artışla "B3"ten "B1"e ve S&P Global Ratings de "B"den "B+"ya yükseltti.

 

Söz konusu kuruluşlardan S&P Global Ratings'in, 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.

 

S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde politika değişikliğinin ardından başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu dile getirdi.

 

Cari açığın da çok hızlı şekilde daraldığını ve bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade eden Gill, Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin, cari açıktaki daralmaya katkı sunduğunu aktardı.

 

Gill, Türkiye'nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, net altın ithalatının azalmasının yanı sıra Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60'lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini anlattı.

 

Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye'de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor, bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir. Bahsettiğim gibi not kararı için gözden geçirilecek birçok gösterge var. Türkiye'deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, kendimize Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız. Bizim temel tahminimiz, bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar ve ancak ana senaryomuza ilişkin 'tasarruf yorgunluğu' riskleri de mevcut. Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye'nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız."

 

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 43, 2025 İÇİN YÜZDE 23

 

Frank Gill, Türkiye'ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye'de yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede bulunduğunu ve enflasyonu düşürmenin zaman aldığını vurguladı.

 

Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, "Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

 

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz." dedi.

 

TCMB, KASIMDA "TEMKİNLİ GEVŞEME" BAŞLATABİLİR

 

TCMB'nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini söyleyen Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin bir risk olduğunu dile getirdi.

 

Gill, "Bizim temel senaryomuz Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir ancak buradaki 'temkinli yaklaşımı' vurgulamak gerek." değerlendirmesinde bulundu.

 

TCMB'nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini ifade eden Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz." diye konuştu.

 

Gill, özellikle 2025'in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program'da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025'te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz." görüşünü paylaştı.

 

"RESESYON ÖNGÖRMÜYORUZ"

 

Gill, Türkiye'de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, "Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye'de bir resesyon beklemiyoruz. 2025'teki yavaşlamanın ardından, 2026'da yüzde 3'e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz." öngörüsünü dile getirdi.

 

Türkiye'nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu kaydeden Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti.

 

Gill, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret ederek, "Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya'nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor." dedi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : NotArtışı derecelendirme kredi

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 1 Ocak 2016'dan önce düzenlenen ehliyetlerin yenilenmesi için son tarihin 31 Aralık 2024 olduğunu bildirdi.


 

Genel Müdürlükten yapılan açıklamada, 1 Ocak 2016'dan önce düzenlenen ehliyetlerin yenilenmesi için son tarihin 31 Aralık 2024 olduğu, bu tarihten sonra eski sürücü belgelerinin geçersiz olacağı ve değiştirilmesinin normal harç tarifesi üzerinden yapılacağı belirtildi.

 

Tüm nüfus müdürlüklerinden gerçekleştirilebilecek sürücü belgesi başvurusu için sağlık raporu, bir adet biyometrik fotoğraf ve 15 lira yenileme ücreti istendiği ifade edildi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : ehliyet nüfus