tatil-sepeti

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, İstanbul Formula 1 sahasının ihalesinin gelecek ay yapılacağını belirterek, "İhaleye çok önemli bir şart koyduk. 2026 itibarıyla Formula1'i İstanbul'a getirme şartı koyduk" dedi.


 

Wyndham Grand İstanbul Kalamış Marina Hotel'de Anadolu yakası turizm sektör temsilcileriyle bir araya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, İstanbul'un 2023'te yaklaşık 17,4 milyon yabancı ziyaretçiyi ağırlayarak tüm zamanların rekorunu kırdığını söyledi.

 

İstanbul'un binlerce yıllık bir dünya markası olduğuna dikkati çeken Bakan Ersoy, "2022 Nisan ayında, Kapadokya Üniversitesi iş birliği ile İstanbul Turizm Tanıtım ve Geliştirme Yol Haritası'nı hazırladık. Turistik Tabela ve Yönlendirmeleri Düzenleme işinden tutun da Turist Güvenliğini Artırmaya ve Destinasyon İnsan Gücünü Geliştirmeye, İstanbul Mobil Uygulaması Entegrasyonundan Galataport ve Kruvaziyer Turistleri İçin Rota ve Etkinliklere, Eğlence ve Gece Hayatı Alternatiflerini Geliştirmeden Mice Turizmini ve İş Dünyasına Yönelik Etkinlik Geliştirmeye kadar her detay düşünülerek tam 23 başlık ortaya konuldu. İstanbul için daha fazla ne yapabiliriz sorusunun cevaplarını masaya yatırdık ve çalışmalarımızı başlattık." diye konuştu.

 

"60'TAN FAZLA ÜRÜN SUNAN BİR TURİZM ÜLKESİ KONUMUNA GELDİK"

 

Bakan Ersoy, Turizm Geliştirme Ajansı (TGA) ile dünyanın en etkili ve yoğun tanıtımını yapan ülkesinin Türkiye olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti: "İstanbul özelinde yürüttüğümüz marka iletişim çalışmalarında çok ciddi rakamlara ulaştık. 2021 yılında başlayan, 2022 ve 2023 yıllarında sürdürülen 'İstanbul is the New Cool' kampanyası bugüne kadar 200 ülkede global TV kanallarında yayınlandı. Dijital platformlarda gerçekleştirilen yayınlarda ise bugüne kadar toplamda yaklaşık 2,4 milyar gösterim ve 605 milyon izlenme oranlarına ulaşıldı. 2021'deki ilk proje hayata geçirildikten sonra 2022'deki devam sürecinde 3 farklı temaya odaklandığımızı da özellikle belirtmek isterim. Bu noktadan sonra alışveriş deneyimlerini öne çıkaran 'Shopping İstanbul is the New Cool', kültürel ve sanatsal mirasımızı öne çıkaran 'Art in İstanbul is the New Cool' ve son olarak zengin Türk mutfağını ve İstanbul gastronomi tecrübelerini öne çıkaran 'Taste in İstanbul is the New Cool' adı altında 3 ayrı filmle hedefli iletişim çalışmalarını dünya çapında gerçekleştirdik."

 

İstanbul'un 38. destinasyon olarak restoran derecelendirme sistemi Michelin'in seçkisinde yer aldığının altını çizen Ersoy, 77'si İstanbul, 15'i İzmir ve 19'u Bodrum'da olmak üzere toplam 111 restoranın Michelin Rehberi'nde yer aldığını dile getirdi.

 

Mehmet Ersoy, Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi tarafından kabul edilen Sürdürülebilir Turizm Sertifikasyon Programı ile geleceğin trendlerini bugünden sektöre kazandırmanın çabası içinde olduklarına işaret ederek, 2024 yaz turizminin başlangıcıyla 21 binin üzerinde tesisin sertifika almış olacağını vurguladı.

 

Turizmde ürün çeşitliliğini artırmanın önemine de değinen Ersoy, "Gastronomi, arkeoloji, doğa, spor, mavi yolculuk, tren yolculuğu, inanç, kültür ve bisiklet rotaları, festivaller derken, bugün 60'tan fazla ürün sunan bir turizm ülkesi konumuna geldik. Bu çeşitlilik, Türkiye'nin 81 ilinin sunabileceği zenginliğin bir sonucudur. Biz bunları devreye aldık, almaya devam ediyoruz. Yani 12 aya ve 81 ile yayılmış bir sezonun adımlarını attık, atıyoruz." diye konuştu.

 

- "İstanbul'un Avrupa'nın bir numaralı kruvaziyer destinasyonu olması konusunda iddialıyız"

Ersoy, kruvaziyer turizminin İstanbul'un önemli turizm başlıklarından biri olduğunu belirterek, "İstanbul'a yönelik talebe yetişmek adına yeni bir port ihtiyacı olacağını da biliyoruz. Bunun için gerekli adımları Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızla birlikte atıyoruz. İstanbul'un, Avrupa'nın bir numaralı kruvaziyer destinasyonu olması konusunda iddialıyız." dedi.

 

Vakıflar Genel Müdürlüğünün portföyünde bulunan İstanbul Formula 1 sahası ihalesinin gelecek ay yapılacağını aktaran Ersoy, "İhaleye çok önemli bir şart koyduk. 2026 itibarıyla Formula1'i İstanbul'a getirme şartı koyduk. Zaten gerekli yatırımlar yapıldı. Çok iddialı firmalar da ihaleye girmek istiyor. Formula 1'i 2026'dan itibaren Türkiye'de gerçekleştirilmesini garanti eden firmaya verilecek ihale. Bu tarz organizasyonların İstanbul'a gelmesi çok çok önemli." dedi.

 

Bakan Ersoy, Türkiye'nin ABD'den sonra dünyada en çok dizi-film ihraç eden ülke olduğunu aktararak, Türkiye'nin film sektörünün pazar yeri olması için çalışmalar yaptıklarını, 2026'dan itibaren İstanbul'un film sektörüyle çok önemli bir fuara ev sahipliği yapacağını kaydetti.

 

"İSTANBUL'UN ZAMAN KAYBETME LÜKSÜ YOK"

 

Arkeoloji alanında ise Geleceğe Miras projesiyle son 60 yılda yapılanlara eş değer işi 4 yılda yapmayı hedeflediklerini vurgulayan Ersoy, "Şimdiden 7 antik kentimizde lansman yaptık, çalışmaları başlattık. Arkeolojinin ülkemize sunduğu katma değeri çok üst seviyelere çekmeyi hedefliyoruz. Peki İstanbul'da durum nedir? Rahatlıkla söyleyebilirim ki İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusunu korumak ve ihya etmek için yapılan çalışmalar muazzam bir seviyeye ulaştı." ifadelerini kullandı.

 

Mehmet Ersoy, 2021'de İstanbul'da başlayan Türkiye Kültür Yolu Festivallerinin sayısının 16'ya ulaştığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Büyükşehir belediyelerinden bir talebimiz var. İl Turizm Master Planlarını hazırlamalarını bekliyoruz. İstanbul söz konusu olunca çok kapsamlı bir çalışma yapılması ve hızlıca uygulamaya geçilmesi lazım. Bakanlık, TGA, Büyükşehir Belediyesi ve sizler gibi şehirdeki her bir paydaşımızla, iş birliği içinde çalışarak İstanbul'u geleceğe taşımak zorundayız. Çok başlılığı önleyen bu birlikteliğin ortak bir akılla yön vereceği İstanbul, her türlü engeli aşıp hedeflerine ulaşacaktır. Sizden ricam başkan adaylarının bu noktadaki hassasiyetlerine, duruşlarına ve yaklaşımlarına dikkat etmeniz. Zira artık İstanbul'un zaman kaybetme lüksü yok. Rüzgarı yakalamışken, 'Durmak yok yola devam' demeliyiz."

 

AK Parti Kadıköy Belediye Başkan Adayı Veli Arslan'ın da konuşma yaptığı program, basına kapalı olarak gerçekleştirilen soru-cevap etkinliğiyle sona erdi.

20 Mart 2024 Çarşamba

Dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biri olan Kapalıçarşı'da, İstanbul'u farklı açılardan keşfetmek amacıyla düzenlenen, 15 yaş altı çocuklar ile 80 yaş üstü yetişkinlerin kabul edilmediği turlar turizme büyük katkı sunuyor.


 

Tarihi dokusu ve yoğun ticari hayatıyla turistlerin uğrak yeri olan yapıda restorasyon çalışmaları devam ediyor.

 

Yaklaşık 45 bin metrekarelik kapalı alanda, 3 bin 600 dükkan, 22 kapı ve 14 han bulunan, mimarisiyle dev bir labirenti andıran Kapalıçarşı'nın yenilenen çatısında düzenlenen özel turlarla hem yerli hem de yabancı turistlerin İstanbul'u farklı bir açıdan keşfetmeleri sağlanıyor.

 

"Kedi yolu" olarak adlandırılan çatıdaki yollarda eşsiz kent ve Boğaz manzarasını gören, dünyanın dört bir yanından gelen turistler, çektikleri görüntüleri sosyal medya hesaplarından da "Kapalıçarşı", "Süleymaniye", "İstanbul", "Eminönü" gibi etiketlerle paylaşıyor. Böylece Kapalıçarşı'nın bu çatıları tarihi yapının dünyaca tanınmasına katkı sağlıyor.

 

Kapalıçarşı Kat Malikleri Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, çatı turizmi fikrinin çarşının restorasyon süreciyle beraber oluştuğunu söyledi.

 

Kurtulmuş, restorasyonun tamamen bitmediğini belirterek, "Çatının restorasyonu tamamlandıktan sonra bu güzelliği insanlarımızla ve turistlerimizle paylaşma fikri arkadaşlarımız arasında yoğun şekilde dillendirildi. Bu alanın nizamlı ve güzel bir intibaıyla dış dünyaya ve ülkemize sunulması fikri ağır bastı. Bunun üzerine harekete geçtik. Gerekli kural ve kaidelerini koyduktan sonra devam ettik." dedi.

 

Kapalıçarşı’nın dünya çapında tanınan bir yer olmasına rağmen restorasyon sonrasında çatının daha düzenli ve görünür hale gelmesinin ülkeye büyük bir katkı sağladığını anlatan Kurtulmuş, "1461 yılında inşa edilen, 563 yıllık bu tarihi çarşının çatısının insanlar tarafından görülmesi, bu yapının dünya çapında tanınırlığına ve bilinirliğine çok büyük etkisi oldu. Gelen her turist memnun kaldı. Çünkü İstanbul’u farklı bir bakış açısıyla görme fırsatı buldular. Bize teşekkür ederek ayrıldılar." diye konuştu.

 

Kurtulmuş, çatı yollarında düzenlenen turlara 15 yaş altındaki çocuklar ile 80 yaş üstündeki yetişkinlerin kabul edilmediğini, çıkmadan önce turistlere ferdi sigortalarının yapıldığını söyledi.

 

Acenteler vasıtasıyla organize edilen çatı turlarının onar kişilik gruplar halinde, yirmişer dakika sürdüğünü vurgulayan Kurtulmuş, projeye ilişkin güzel geri dönüşler aldıklarını kaydetti.

 

Kurtulmuş, "Gelen turistler çatıyı görüyorlar, çarşımızda da alışveriş yapıyorlar. Buradan resmi olarak alınan ücretler Kapalıçarşı'mızın ihyası için kullanılıyor." bilgisini verdi.

 

Kapalıçarşı'nın geçen yıl 44 milyon ziyaretçiyi ağırladığının, hedeflerinin 50 milyon turist olduğunun altını çizen Kurtulmuş, çarşının çatısını ise birçok turistin gezdiğini belirtti.

 

"İLERİDE TEKRAR BU TARZ ÇEKİMLERİN OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"

 

Burada çekim için dizi ve film tekliflerinin de yoğun bir şekilde gelmeye devam ettiğini, ünlü aktör Daniel Craig'in başrolünü oynadığı James Bond serisi filmlerinden "Skyfall"un Kapalı Çarşı'nın çatısında çekildiğini anımsatan Kurtulmuş, "İleride tekrar bu tarz çekimlerin olacağını düşünüyoruz. Tabii ki buranın kuralı ve kaidesi uyarınca çatımıza zarar vermeden, uygun koşullarda olabilirse bu projelerin devamının da burada devam edeceğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Kapalıçarşı Kat Malikleri Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Kurtulmuş, yapının restorasyonun birinci etabının tamamlandığını, çatının ise tamamen bittiğini söyledi.

 

Yer altı atık su ve temiz su kanallarının tamamlandığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Mahmutpaşa çıkışında birtakım problemler var fakat bunlar da hallolacak inşallah. Valilik, Fatih Belediyesi ve Kapalıçarşı yönetimi olarak güçlü bir protokolle bu işi başlattık." dedi.

 

Kurtulmuş, restorasyonun ardından planlanan projelerle Kapalıçarşı'nın dünya çapında daha fazla tanınmasını hedeflediklerinin altını çizerek, tarihi yapının görünürlüğünü artırma çalışmalarının devam edeceğini sözlerine ekledi.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : Kapalıçarşı çarşı tur turist turizm

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen Dîvânu Lugâti’t-Türk atölyesi, katılımcılara Türk dilinin tarihi zenginliğini ve kültürel mirasını derinlemesine keşfetme fırsatı sundu. Kâşgarlı Mahmûd’un bu eşsiz eseri üzerinden Türkçenin ve kültürümüzün köklü geçmişine ışık tutuldu.


 

ERTAN ERYILMAZ

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) tarafından düzenlenen Türk dilinin en eski ve en önemli sözlüklerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün atölye çalışması gerçekleştirildi. ‘Yazılışının 950. Yılında Dîvânu Lugâti’t-Türk: Yazma Nüshadan Metin İncelemesi’ isimli atölye çalışmasına; konuşmacı olarak Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, Dr. Öğretim Üyesi Zebiniso Kamalova, Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, akademisyenler ve araştırmacı Sinem Büyükkahraman katıldı.

 

BAŞVURU KAYNAĞI

 

11. yüzyılda Kâşgarlı Mahmûd tarafından yazılan Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca bir sözlük değil, aynı zamanda Türklerin tarihine, kültürüne ve yaşam tarzına dair derinlemesine bilgiler sunan bir başvuru kaynağı olduğu belirtildi. Atölye çalışmasında Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün bu yönlerine odaklanılarak eserin tarihi ve kültürel önemi katılımcılara aktarıldı. Atölye çalışmasının başında, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yazıldığı dönemin tarihi arka planı ele alındı. Kâşgarlı Mahmûd’un, bu eseri yazarken, Türk dilinin Arapça karşısında zenginliğini ve ifade gücünü göstermek amacıyla yola çıktığı, bu bağlamda, eserin hem dilbilimsel hem de kültürel olarak büyük bir öneme sahip olduğu vurgulandı. Katılımcılara eserin yazıldığı dönemin sosyal ve siyasi yapısı hakkında bilgi verilerek, bu yapıların Dîvânu Lugâti’t-Türk üzerindeki etkileri tartışıldı.

 

TÜRK HALKININ YAŞAM BİÇİMİ

 

Atölye çalışmasının ikinci bölümünde, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün içeriği detaylı bir şekilde analiz edildi. Eserin yalnızca kelime ve deyimlerden oluşan bir sözlük değil, aynı zamanda Türk halkının yaşam biçimlerini, inançlarını, geleneklerini ve gündelik yaşamlarını da yansıtan bir ansiklopedi niteliğinde olduğu kaydedildi. Atölye katılımcıları, eserde yer alan kelime ve deyimlerin günümüzdeki karşılıklarını araştırarak, dilin nasıl bir evrim geçirdiğini anlamaya çalıştı. Kâşgarlı Mahmûd’un derlediği kelimelerden bazıları günümüzde de kullanılıyor, bazıları ise zamanla unutuldu ya da anlam değişikliklerine uğradı. Bu durum, Türkçenin zengin bir dil olduğunu ve tarih boyunca sürekli bir gelişim ve dönüşüm süreci geçirdiğini gösteriyor.

 

ARAPLARA TÜRKÇEYİ ÖĞRETMEYİ AMAÇLADI

 

Katılımcılar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün içeriğini incelerken, eserde yer alan kelime ve deyimlerin yalnızca bir dil aracı olarak değil, aynı zamanda kültürel bir miras olarak da değerlendirilmesi gerektiğini öğrendi. Kâşgarlı Mahmûd’un bu eseri hazırlarken Türk boyları arasında dil birliği sağlama çabası içinde olduğu ve Araplara Türkçeyi öğretmeyi amaçladığı üzerinde duruldu. Bu bağlamda, eserin iki dilli bir yapı arz ettiği ve dönemin dil öğrenme yöntemlerine dair de önemli ipuçları sunduğu belirtildi.

 

DÖNEMİN DİL YAPILARI 

 

Atölye çalışmasının devamında, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün dilbilimsel yönleri ele alındı. Eserde kullanılan dil yapıları, kelime türetme yöntemleri ve deyimlerin kullanımı, katılımcılar tarafından derinlemesine incelendi. Bu bölümde, eserin yalnızca bir dilbilimci gözüyle değil, aynı zamanda bir tarihçi ve sosyolog gözüyle de incelenmesi gerektiği vurgulandı. Katılımcılar, eserde yer alan kelimelerin kökenleri, anlamları ve kullanımları üzerinde detaylı çalışmalar yaptı. Bu süreçte, Türkçenin köklü bir dil olduğunu ve tarih boyunca birçok kültürle etkileşim içinde bulunarak zenginleştiğini gördüler. Son bölümde, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Türk dili ve kültürü üzerindeki uzun vadeli etkileri üzerinde duruldu. Eserin sadece dönemin dil yapısını yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda Türk kültürünün, yaşam tarzının ve değerlerinin bir yansıması olduğu üzerinde duruldu. Atölyenin sonunda, benzer çalışmalara devam edilmesine karar verildi.

 

DİL VE TARİH BİLİNCİ GÜÇLENİYOR

 

Atölye katılımcılara, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ü derinlemesine inceleme ve anlama fırsatı sunarak, dil ve tarih bilincini güçlendirmeyi amaçladı. Ayrıca, eserin yalnızca Türkoloji alanında değil, genel kültür tarihi açısından da değerli bir kaynak olduğu ve bu tür eserlerin günümüzde de incelenmesinin Türkçenin ve kültürümüzün korunması açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.

20 Eylül 2024 Cuma

Etiketler : İstanbul Ticaret Üniversitesi eğitim mezun üniversite