İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ömer Torlak, sanayi ve üniversite arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için çalıştıklarını söyledi.

 

Torlak, “Bu derinlikli işbirliği ile hem akademi iş dünyasının sorun ve ihtiyaçlarına çözümler üretecek hem de iş dünyasındaki yeni gelişmeler, akademisyenlere yeni araştırma alanları için ufuk kazandıracak” dedi. 

 

İSMAİL MÜCAHİT AYDEMİR

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ömer Torlak, İletişim Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Ticaret İletişim ve Medya Merkezi (TİMM) tarafından hazırlanıp youtube üzerinden yayınlanan Geniş Açı programına konuk oldu. Prof. Dr. Torlak, programda üniversitenin yeni dönemine dair planları ve vizyonunu anlattı. TİCARET’in, dünyanın sayılı büyük iş dünyası örgütlerinden olan İstanbul Ticaret Odası’nın üniversitesi olduğunu hatırlatan Prof. Torlak, üniversitenin iş dünyası ile çok daha derinlikli ve güçlü bir işbirliği içerisinde olmasını arzu ettiklerini söyledi. Yeni dönemde bu odağı merkeze alarak ilerlemeyi planladıklarını belirten Prof. Dr. Torlak, “Bu derinlikli işbirliği ile hem akademi iş dünyasının sorun ve ihtiyaçlarına çözümler üretecek hem de iş dünyasında ortaya çıkan yeni gelişmeler, akademisyenlere yeni araştırma alanları bağlamında ufuk kazandıracaktır” dedi.

 

YENİ MÜFREDAT ÇALIŞMALARI

 

Dünyanın son yıllarda hızlı bir küreselleşme ve dijital dönüşüm sürecinde olduğunu ifade eden Prof. Torlak, müfredat çalışmalarıyla ilgili şunları söyledi: “Eğitim-öğretimde genç kardeşlerimizi hayata hazırlarken, dünyanın değişen ihtiyaçları ve dijital dönüşümü çerçevesinde müfredatımızı yeniden gözden geçirme ve revize etme durumundayız. Sıfırdan bir değişimden değil, bir güncellemeden söz ediyorum. Mesela deprem yaşadık; kriz yönetimi nedir, afet yönetimi nedir, planlama örgütleme koordinasyon kontrol fonksiyonlarını nasıl düzenlemeliyiz? Bunlar multidisipliner bir anlayışla ele alınmalı. Yeni iş modelleri ortaya çıkıyor; mesela esnek çalışma. Bu yeni iş modellerinin örneğin, hukuktaki karşılığı ne olacak? Bunların ötesinde; yapay zeka, robotik kodlama, algoritma gibi gerçekliklerle karşı karşıyayız. Biz bütün bu süreçlerde insana ve kurumlara nasıl daha faydalı olabiliriz? Bu gözle de bakıldığında elbette müfredatımızı yeniden gözden geçirmek durumundayız. Bu durum aynı zamanda akademisyenlerimizin de yeni araştırma ufukları kazanmasını ve kendilerini güncellemelerini beraberinde getirecektir.”

 

SÜRDÜRÜLEBİLİR KURUMSAL MODEL 

 

Öncelikli olarak kurumsal ilişkinin doğru olduğunu düşündüklerinin altını çizen Prof. Dr. Ömer Torlak, TİCARET’in İTO’nun bir kurumu olduğunu ve şu anda her iki kurumun da ihtiyaçları ve uzmanlık alanları bulunduğunu söyledi. Bu ihtiyaçlar ve uzmanlık alanlarının kurumsal olarak nasıl örtüştürülebileceğine dair çalışmalar yapacaklarını kaydeden Prof. Torlak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bu soruya cevap ararken; bazen Oda’nın yaşadığı sorunlara alternatif çözümler sunabileceğiz, bazen de bireysel ilişkilerle yürüyen çalışmaların kurumsal ilişki düzeyinde bütüncül bir perspektifle yapılmasını sağlayabileceğiz. Üniversite açısından bakıldığında ise iş, staj, işyeri uygulaması gibi konuların tekil bir işlem olmasını, kişisel ilişkilerle yürümesini arzu etmiyoruz. Biz bunu kurumsal bir sistematik çerçevesinde sürdürülebilir bir model olarak inşa etmeye çalışıyoruz. Belki hamilik projesi olabilir. Hatta bunun ötesinde yarı zamanlı çalışma modelinin de kalıcı ve sürdürülebilir hale gelmesini istiyoruz. Öğrencimiz henüz mezun olmadan iş sahibi olurken, işletmelerimiz de nitelikli istihdam arayışı ve maliyetlerinden kurtulacaklar. Öte yandan, akademisyenlerimiz yeni araştırma konuları ile karşı karşıya kalacak; yayın, araştırma ve proje desteklerini çok daha kurumsal düzeyde elde edebilecekler.”

 

ÖĞRENCİ ÇEŞİTLİLİĞİNİ ARTIRMAK İSTİYORUZ

 

Uluslararasılaşmanın günümüzde önemli bir gerçeklik ve kaçınılmaz bir olgu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ömer Torlak, TİCARET’in son yıllarda bu konuda üzerine düşeni yaptığını ifade etti. Üniversitede hemen hemen her ülkeden öğrenci olduğunu hatırlatan Prof. Torlak, öğrenci çeşitliliğini artırmak istediklerinin altını çizdi. Öte yandan, Türkiye’den öğrencilerin de çeşitli değişim programları ile yurt dışı kültürü ve eğitim hayatını deneyimlemelerini istediklerini kaydeden Prof. Torlak, bu çerçevede son dönemlerde büyük ilerleme kaydedildiğini söyledi. 

 

YENİ NESİL GİRİŞİMCİLİK DERSİ

 

Rektör Vekili Prof. Dr. Ömer Torlak, programda, bu dönemde açılan ‘yeni nesil girişimcilik’ dersine de değindi. TİCARET’in de ortak olduğu İTO’nun iştiraki Teknopark İstanbul ve Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nin (BTM) Ümraniye ve Beyoğlu’nda söz konusu ilçe belediyelerinin destekleriyle açtıkları kuluçka merkezleri olduğunu belirten Prof. Dr. Torlak, şunları söyledi: “Üniversitemizin tüm bölümlerine açtığımız seçmeli ‘yeni nesil girişimcilik’ dersi ile kuluçka merkezlerindeki arkadaşlarımızın deneyim ve bilgilerinden öğrencilerimizin istifade etmelerini sağlıyoruz. Derslerin bir bölümüne de şahsen giriyorum ve girdiğim derste üniversitemizin tüm bölümlerinden öğrenciler var. Şunu fark ettim ki, öğrencilerimizin çok büyük bir kısmı bu birikimlerden haberdar değil. Bu çerçevede girişimcilerle ve aynı zamanda melek yatırımcılarla tanışma şansı elde edecekler. Bizim yeni nesil girişimcilere ihtiyacımız var, gençlerimizin de ufku çok açık. Yeter ki, biz onlara doğru rehberlik yapalım.” 

20 Mart 2023 Pazartesi

Çanakkale savaşlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gelibolu Yarımadası'nda geçirdiği 289 gün boyunca konakladığı, karargah kurduğu, harbe katıldığı yerler tespit edilerek oluşturulan 17 kilometrelik "Mustafa Kemal Yolu" açıldı.


 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale savaşları sırasında izlediği güzergahı konu alan "Mustafa Kemal Yolu" projesi, tarihi Gelibolu Yarımadası ziyaretçilerine farklı bir rota imkanı sunuyor.

 

Atatürk'ün Çanakkale muharebelerindeki rolünün anlatılması, savaş anlatımlarının kapalı alanlardan çıkarılıp savaşın yaşandığı alanlara yönlendirilmesi, bu alanların hikayelerinin ziyaretçilere çeşitlendirilerek sunulması amacıyla hayata geçirilen 17 kilometrelik Mustafa Kemal Yolu tamamlandı.

 

Yaklaşık 3 yıl süren proje kapsamında Mustafa Kemal Atatürk'ün Bigalı köyündeki yürüyüş rotasının başlangıç noktasında yer alan yel değirmeninin restorasyonu ve çevre düzenlemesi yapıldı. Buradan hareketle hazırlanan 17 kilometrelik güzergahı gezen ziyaretçilerin Çanakkale ruhunu daha iyi anlaması hedefleniyor.

 

Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale'ye savaşmak için gelip ayrıldığı güne kadar 289 gün boyunca konakladığı, karargah kurduğu, harbe katıldığı yerleri özel çalışmayla tespit ettiklerini söyledi.

 

Ziyaretçilerin güzergahta yürüyerek bu toprakların nasıl geçilmez yapıldığını, Çanakkale ruhunun hangi topraklarda, nerede doğduğunu ve bu toprakların nasıl vatan yapıldığını çok daha iyi anlama imkanı bulduğunu dile getiren Kaşdemir, şunları kaydetti: "Mustafa Kemal Yolu Bigalı köyündeki yel değirmeninden başlıyor. Zaten Mustafa Kemal Atatürk savaştan sonra hatıralarını naklederken o Anzak çıkarmasına karşı 57. Alay'la beraber harekete geçtiği yeri tarif ederken 'Bigalı köyünün hemen yakınında yel değirmeninin etrafında badem ağacının olduğu yerde konuşlanmış ve bekliyorduk. Askerlerimle beraber orada karargah kurmuştuk' diye tarif eder. Biz de Tarihi Alan Başkanlığı olarak çalışmalarımıza başladığımızda yel değirmeninin olduğu yerdeki temelleri, taşları fark ettik ve hemen orayı kamulaştırarak orada tarihsel gerçeklikte olduğu gibi yel değirmenini inşa ettik. Hemen yakınında da o badem ağacını görüyoruz."

 

"3 YIL BOYUNCA ÇOK ÖZEL TARİHÇİLERLE ÇALIŞTIK"

 

Kaşdemir, projenin ziyaretçileri zaman tünelinde yolculuğa çıkardığını vurgulayarak, "Biz tarihi gerçekliklere birebir bağlı kalarak o duyguyu, o gerçeklikleri hep beraber yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. Şu an Mustafa Kemal Yolu güzergahı tamamlanmış durumda. İsteyen her ziyaretçimiz bu yolu yürüyebilir. İsteyen araçla gidebilir, isteyen yürüyerek gidebilir. Yaklaşık 17 kilometrelik bir güzergah bu. Gerçekten savaşın en yoğun yaşandığı yerlerin içerisinden geçen, betonun, mermerin, demirin kullanılmadığı, tamamen doğal ortamın hakim olduğu, ahşaptan ve topraktan oluşan bu güzergah gelen ziyaretçiyi Çanakkale ruhunu daha iyi hissettirme imkanına kavuşturmuş oluyor." ifadesini kullandı.

 

Yolu kullanan ziyaretçilerin savaştan kalma şarapnel parçalarına, mermilere tanıklık edebildiğini dile getiren Kaşdemir, sözlerini şöyle tamamladı: "Yani tabiri caizse tarihi süreç içerisinde bir yolculuk yapma imkanına sahip oluyorlar. Çanakkale dünyanın en iyi korunmuş savaş alanı ve en büyük açık hava müzesidir. 3 yıl boyunca çok özel tarihçilerle çalıştık. Kılı kırk yardık ve çok ihtimamlı davrandık. 3 yılın sonunda proje bitti ve bu yıl da hizmete açmış olduk. Tarihi Alan Başkanlığı olarak bu konuya çok önem verdik. Çünkü burası Kurtuluş Savaşı'na giden yolun başlangıcı ve Cumhuriyet'in de temellerinin atıldığı yerdir. Tabii ki Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün de tarih sahnesine çıkıp Türk milletinin kalbindeki yerini aldığı yerlerden bir tanesidir. Çanakkale bizim ortak değerimiz ve çok müstesna topraklardır. Bu topraklarda Türk milleti yeniden doğmuş ve tarihin seyrini, yönünü değiştirmiş, dünyaya altın sayfalarla 'Çanakkale geçilmez' duygusunu bir kez daha yerleştirmiştir. Bu toprakların bizim olduğu bir kez daha dünyaya ilan edilmiş ama bedeli çok ağır olmuştur. Dolayısıyla bu topraklar bizim için çok müstesna yerlerdir."

24 Nisan 2024 Çarşamba

Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlatacak ve Cumhuriyete giden yolda önemli adımlar atılmasını sağlayacak Büyük Millet Meclisi, 104 yıl önce açıldı.


 

Düşman işgali altındaki Anadolu ve Rumeli topraklarında, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlatacak ve Cumhuriyete giden yolda önemli adımlar atılmasını sağlayacak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 104 yıl önce 23 Nisan'da açıldı. TBMM’nin açılışı, kurtuluş mücadelesinin en önemli safhalarından birisi oldu.

 

Osmanlı İmparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmasının ardından, Mondros Mütarekesi'ne rağmen ülkenin işgal edilmeye başlanması üzerine Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı.

 

Amasya Tamimi ile Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar, ''ulusun egemenliğini yine ulusun sağlayacağı''nı ortaya koydu.

 

1919 sonbaharında yapılan seçimlerden sonra Osmanlı Mebusan Meclisi 12 Ocak 1920'de, 168 üyesinden 162'sinin katılımıyla toplandı. Mustafa Kemal, Erzurum mebusu seçilmişti ancak o Ankara'da kaldı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yanlısı milletvekillerinin çoğunlukta olduğu bu Meclis, 28 Ocak 1920'de yaptığı gizli oturumda Misakımilli'yi kabul etti.

 

İstanbul'un 16 Mart'ta işgali ve Milli Mücadele yanlılarının tutuklanmaya başlamaları üzerine milletvekilleri ve aydınlar, Ankara'ya kaçmaya başladı.

 

Mebusan Meclisi de 18 Mart'ta son kez toplanarak, Meclisin süresiz olarak tatil edilmesini kararlaştırdı.

 

Mustafa Kemal, 19 Mart 1920'de yayımladığı genelgeyle ''Ankara'da olağanüstü yetkili bir Meclis''in toplanacağını duyurdu.

 

Genelgede, ''Ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünüp uygulamak üzere ulusça olağanüstü yetki verilecek bir Meclisin Ankara'da toplantıya çağrılması ve dağıtılmış olan mebuslardan Ankara'ya gelebileceklerin de bu Meclise katılmaları'' istendi.

 

Bu amaçla yapılacak seçimle belirlenen milletvekilleri ile dağıtılan Osmanlı Mebusan Meclisinden kaçarak Ankara'ya gelebilenlerden 84'ü, ilk Mecliste yer aldı. Mustafa Kemal, 22 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin açılışını duyurduğu genelgesinde ise bundan böyle ''bütün sivil ve askeri makamların ve bütün ulusun emir alacağı en yüksek kat''ın bu Meclis olacağını kaydetti.

 

23 Nisan 1920'de, Hacıbayram Camisi'nde cuma namazı kılınıp, kurbanlar kesildikten sonra ilk TBMM, İttihat ve Terakki Kulübü olarak yapılan binada açıldı. Cumhuriyete giden yolda büyük adımlar atılmasını sağlayacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104 yıl önce 23 Nisan'da açılması, Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluş mücadelesinin en önemli safhalarından birisi oldu.

 

MİLLİ İRADE

 

TBMM, açıldığından bu yana milli iradenin yansımasının simgesi oldu. TBMM'nin ilk Başkanı Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1920 tarihinde Meclisin 4. toplantı yılının açılışında da bunun önemine dikkati çekti.

 

Atatürk'ün sözleri tutanaklara şöyle yansıdı: "Hep birlikte bakışlarımızı, vicdanımızın merkezi olan millete dikelim. Orada erdemin, vefa ve içten bağlılığın, yenileme arzusunun, egemenlik aşkının ve geleceğin sönmeyen ateşi yanmaktadır. Bu kutsal ateş, kendi içindeki bilgisizlik ve karanlığı yakacak ve bağımsızlığımızın önüne dikilecek olan bütün engelleri yıkacaktır. Efendiler, millet önünde, onun hak ettiği bağımsızlığın önünde, onun layık olduğu gelişme ve yenileme arzusu önünde, her kuvvet ancak milletin irade ve amaçlarına uymak şartıyla yaşayabilir. Milletin irade ve amaçlarına uymayanların talihi hüsrandır, çökmedir.''

23 Nisan 2024 Salı