İklim değişikliğinin etkilerine uyum için gelişmekte olan ülkelerin finansman ihtiyaçlarının tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğu hesaplanırken, uzmanlar daha büyük maliyetlerden kaçınmak için yatırımların hızlanması gerektiğine işaret ediyor.



 

Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP) "Adaptasyon Açığı 2023 Raporu: Yetersiz Finansman. Yetersiz Hazırlık - İklim Adaptasyonuna İlişkin Yetersiz Yatırım ve Planlama" başlıklı raporu yayımlandı.

 

İklim değişikliğinin etkilerine uyum için gelişmekte olan ülkelere sağlanan uluslararası kamu finansmanının 2021'de 21 milyar dolar olduğu açıklanan raporda, bu ülkelerin adaptasyon finansmanı ihtiyacının ise 2030'a kadar yıllık 215 milyar dolar ile 387 milyar dolar arasında olduğu hesaplandı.

 

Raporun başyazarı ve İngiltere merkezli iklim değişikliği danışmanlık firması Paul Watkiss Associates Direktörü Paul Watkiss, AA muhabirine yaptığı açıklamada, adaptasyon maliyetleri ve finansman ihtiyaçlarının artış gösterdiğini dile getirdi.

 

Adaptasyon maliyetlerinin daha önce tahmin edilen seviyelerden çok daha yüksek olduğunu kaydeden Watkiss, "Ülkeler, daha kapsamlı şekilde adaptasyona ihtiyaçları olduğunu tespit ediyor ve bu da gereken finansmanı artırıyor. 2021'de sağlanan 21 milyar dolarlık adaptasyon finansmanını ve (2023 raporunda) hesapladığımız yıllık 215-387 milyar dolarlık finansman ihtiyacını düşündüğümüzde, aradaki açığın çok büyük olduğunu görüyoruz. Ve bu açık giderek artıyor." dedi.

 

EMİSYON AZALTIMI VE ADAPTASYON ÇABALARI BİRLİKTE HIZLANMALI

 

Watkiss, küresel ekonomik görünüme ilişkin zorlukların da adaptasyon finansmanını etkileyebileceğini belirterek, şöyle devam etti: "Ekonomik görünümün daha iyi olduğu bir dönemde adaptasyon finansmanını artırmak muhtemelen daha kolay olurdu. Ekonomik ve mali baskılarla bu finansmanın sağlanması daha zorlaşıyor. Diğer yandan, iklim değişikliğinin etkilerini ve emisyonları azaltma ve bu etkilere adaptasyon için çabaların aynı anda hızlandırılması gerekiyor çünkü bu ikisi birbirini tamamlıyor. Etkin şekilde azaltım çabaları olmaz ve adaptasyon finansmanı da artırılmazsa, sonrasındaki zararlar ve kayıplar çok daha fazla olacak. Yani hepsi birbiriyle bağlantılı. Adaptasyona yönelik adımlar hızlanmıyorsa, artık çok daha yoğun yaşanan aşırı hava olayları gibi iklim etkilerinin ekonomik kayıpları artmaya devam edecek."

 

Tüm bunlar düşünüldüğünde adaptasyon yatırımlarının daha büyük şokları önlemek için mantıklı yatırımlar olduğunu kaydeden Watkiss, adaptasyon finansmanının gelişmiş ülkelerin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerdeki farklı girişimler ve özel sektör yoluyla da sağlanabileceğini ifade etti.

 

Watkiss, adaptasyon finansmanı açığının kapanması için tüm olanaklara ihtiyaç olduğunun altını çizdi.

 

Adaptasyon finansmanının İskoçya'da yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı (COP26) sonrasında düşüş gösterdiğini aktaran Watkiss, "Tam olarak bunun neden olduğunu bilmemekle birlikte, o dönem Kovid-19'un büyük bir öncelik olmasının bunda etkisi olabileceğini düşünüyorum. Henüz 2022 rakamlarını bilmiyoruz, ilk sinyaller 2022'de adaptasyon finansmanının biraz daha iyi olduğu yönünde ancak mesela Ukrayna'daki savaşın bir etkisi olacak mı, bilemiyoruz." diye konuştu.

 

Raporun yazarı ve Stockholm Çevre Enstitüsü Araştırmacısı Georgia Savvidou ise 2020-2021 arasında adaptasyon finansmanın yüzde 15 azaldığını ve böylece finansman miktarının 21 milyar dolara gerilediğini anımsattı.

 

Bu ay sonunda Dubai'de gerçekleştirilecek COP28 zirvesinde finansmanın önemli bir konu olduğunu kaydeden Savvidou, "Özellikle, kayıp ve zarar fonu COP28 gündeminin en önemli konularından birisi. Öncelikle, iklim değişikliğinin etkilerini ve emisyonları azaltmaya odaklanmalıyız ki daha yüksek adaptasyon maliyetlerinden kurtulalım. Aynı şekilde, 2030'a kadar adaptasyon yatırımlarını da hızlandırmamız gerekiyor ki daha büyük kayıp ve zararları önleyebilelim." değerlendirmesinde bulundu.

 

FİNANSMAN AÇIĞI YILLIK 366 MİLYAR DOLARI BULUYOR

 

UNEP'in raporunda, iklim değişikliğinin yoğunlaşan etkileri ve artan adaptasyon ihtiyaçları nedeniyle, gelişmekte olan ülkelerin adaptasyon finansmanı ihtiyacının ise 2030'a kadar yıllık 215 milyar dolar ila 387 milyar doları bulabileceği hesaplandı.

 

Bu da, iklim değişikliğinin etkilerine adaptasyon için gereken finansman ihtiyacının mevcuttan 10 ila 18 kat arasında olduğunu gösteriyor.

 

Gelişmekte olan ülkelere 2021'de sağlanan 21 milyar dolarlık uluslararası finansman çıkarıldığında, 2030'a kadar adaptasyon finansmanı açığı yıllık 194 milyar dolar ila 366 milyar dolar arasında değişiyor.

 

UNEP'e göre, söz konusu finansman açığı, daha önce hesaplanandan en az yüzde 50 daha yüksek.

 

Gelişmekte olan ülkelerdeki adaptasyon finansmanı ihtiyacının iklim değişikliğinin etkileri yoğunlaştıkça 2050'ye kadar önemli ölçüde artacağı öngörülüyor.

 

İklim krizinin etkilerine karşı en kırılgan durumda olan 55 ülkede son 20 yılda 500 milyar dolardan fazla kayıp ve hasar yaşandığı hesaplanırken, özellikle kıyı bölgelerindeki ülkelerde adaptasyon için yapılan her milyar dolarlık yatırımın ekonomik zararı 14 milyar dolar azalttığı tahmin ediliyor. İklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkilerini önlemek için yılda 16 milyar dolar yatırım yapılması halinde ise yaklaşık 78 milyon insanın iklim etkileri nedeniyle açlıktan veya kronik açlıktan ölmesinin engellenebileceği hesaplanıyor.

 

BM GENEL SEKRETERİ GUTERRES'TEN "FOSİL YAKIT BARONLARINA" ÇAĞRI

 

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, ihtiyaçlar arttıkça atılan adımların durma noktasına geldiğine işaret ederek, "Bugünkü rapor, adaptasyon finansmanı açığının tüm zamanların en yüksek seviyesinde olduğunu gösteriyor. Dünya bu açığı kapatmak ve iklim adaletini sağlamak için harekete geçmek zorunda." ifadesini kullandı.

 

Guterres, "fosil yakıt baronları ve destekçilerinin" bu duruma yol açtığını belirterek, "Sonuç olarak, iklim değişikliği nedeniyle zor durumda olanları desteklemeleri gerekiyor. Hükümetleri, fosil yakıt endüstrisinin aşırı karlarını vergilendirmeye ve bu fonların bir kısmını iklim krizinden zarar gören ülkelere ayırmaya çağırıyorum." diye konuştu.

 

Raporda görüşlerine yer verilen UNEP İcra Direktörü Inger Andersen ise bu yıl yaşanan aşırı hava olayları ve kontrol edilemeyen yangınları anımsatarak, "Bu yoğunlaşan etkiler bize dünyanın sera gazı emisyonlarını acilen azaltması ve savunmasız toplulukları korumak için uyum çabalarını artırması gerektiğini söylüyor. Ancak ikisi de olmuyor. Uluslararası toplum bugün tüm sera gazı emisyonlarını durdursa bile, iklim değişikliğinin ortadan kalkması on yıllar alacak. Bu nedenle, politika yapıcıları bu raporu dikkate almaya ve finansmanı artırmaya çağırıyorum." ifadelerini kullandı.

02 Kasım 2023 Perşembe

Toplam piyasa değeri 14.2 trilyon TL olan Borsa İstanbul’da 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Son üç ayda BIST 100 endeksi kendi rekorunu tazeleyerek 10 bin seviyesinin üzerine yükseldi.


Borsada aynı dönemde gıda şirketlerinin de iyi bir performans gösterdiğini söyleyen uzmanlar, “Son üç ayda gıda şirketlerinin performansı, BIST 100 kazançlarını da geçti” diyor.

 

MESUDE DEMİRHAN

 

Yerel seçimler geride kalırken BIST 100 endeksi hem kendi rekorunu tazeledi hem de 10 bin seviyesinin üzerine yerleşti. İstanbul BIST tüm endeksi dahilinde 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Bu şirketlerden gıda, içecek, tarım, ormancılık sektörleri içinde toplam 20’nin üzerinde şirket var. İstanbul Ticaret’e konuşan uzmanlar, önümüzde daha net bir tablo olduğuna ve bunun paralelinde borsada yükseliş trendinin devam edeceğine işaret ederek, burada ana temanın enflasyon, makroekonomik dengelenme ve yabancı girişleri olduğunu vurguluyor. Yıl başından bu yana fiyat hareketleri incelendiğinde, gıda şirketlerinin son üç ayda iyi performans sergilediğini söyleyen uzmanlar, “Şirket bazlı ayrışmalar gözlemlense de son üç aydaki performansları BIST 100 kazançlarını geçti. Bunun temel sebebi de açıklanan bilançoların diğer sektör hisselerine göre daha pozitif ve beklentilerin üstünde olması” diyor.

 

TEDBİRLER POZİTİF YANSIDI

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, yeni ekonomi yönetiminin kadrosuyla ortodoks politikaların uygulanması, makro ihtiyati tedbirlerle sadeleşme adımlarının atılması ve duyulan güven ile Türkiye’nin makroekonomik verilerinde iyileşmenin sürdüğünü söyledi. Bu sürecin yabancılar tarafından olumlu karşılandığını, CDS fiyatlaması, kredi derecelendirme kuruluşları ve majör yabancı banka kurum raporlarından da görüldüğünü belirten Erbaş, özellikle kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışlarının devam ettiğine dikkat çekti. Global oyuncuların takip ettiği bu gelişmelerin Borsa İstanbul’a pozitif yansıdığını belirten Erbaş, “Bu seneyi neredeyse yarılarken dolar bazında yüzde 24 primlenen BIST, gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışıyor. Genel seçimlerin ışığında, son bir senelik süreçte ise yabancı takas oranımızın yüzde 29’dan yüzde 40 seviyesine dayandığını görüyoruz. Takip eden dönemde özellikle hükümetin enflasyonu düşürmek için uyguladığı daraltıcı para politikalarının etkisi enflasyonda görülmeye başladıktan sonra gösterge faiz oranlarında kademeli azaltımlar bekliyoruz. Yurt dışı merkez bankalarından erken gelecek faiz azaltım sinyalleri risk alma noktasında değerlendirilerek 10 bin seviyesi üzerinde kalıcılığın devam edeceği görüşündeyiz” dedi.

 

ORTALAMA GETİRİ YÜZDE 80

 

Erbaş, Borsa İstanbul’da gıda özelinde 20 şirket olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi: “Tarım ve tarıma dayalı bazı şirketlerin (Kayseri Şeker, Bor Şeker, Bagfas Bandırma Gübre Fabrikaları, Gübre Fabrikaları, Hektaş, Agrotech Yüksek Teknoloji ve Yatırım, Ofis Yem Gıda, Türk Traktör ve Ziraat Makineleri, Kütahya Şeker, A.V.O.D Kurutulmuş Gıda, Elite Natürel Organik Gıda, Orçay Ortaköy Çay Sanayi, Söke Değirmencilik) sene başından bu yana ortalama getirisi yüzde 80.50 oldu. Bu şirketler, Borsa İstanbul’un yüzde 36 getirisine göre pozitif ayrıştı.”

 

TARIMA DAYALI ŞİRKETLER 

 

Borsa İstanbul’da tarıma dayalı halka açık şirket profillerinin de değiştiğini bildiren Erbaş, “Bazı şirketler doğrudan tarım ürünleri üretirken ve ilaçlama, gübreleme ve tohum çalışmaları yaparken, bazıları ise tarıma tedarik sağlayan ve üretime çeşitli ekipmanlarla destek veren grup olarak ayrılıyor. Diğer taraftan yeni halka arz olan tarıma dayalı şirket fiyatlaması, temel göstergelerin dışında gerçekleşebiliyor. Bu nedenle şirket performansları sadece temel beklentiler üzerinden değil, sektör içindeki konumu ve halka açılma süreci ile ilgili olabiliyor” diye konuştu.

 

İNOVATİF TEKNİKLER VERİMİ ARTIRIYOR

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, dünyada en büyük tarım ve tarıma dayalı şirketler incelendiğinde Archer-Daniels-Midland’ın Kasım 2022’den bu yana yüzde 35 değer kaybetti-ğini hatırlatarak, küresel geliş-meleri şöyle özetledi: “Küresel gıda şirketi Bunge, Haziran 2022’den bu yana yüzde 9’a yakın değer kaybetti. Latin Amerika’nın dev tarım şirketi olan Adecoagro, topraksız tarım ürünlerinde öncü olmayı hedefliyor. 2023 üçüncü çeyrek sonuçlarına göre brüt kâr marjını yüzde 40’a yakın arttırdı. Global tarım şirketleri inovatif teknikler ve verimliliklerini sürekli artırma çabasındayken Türkiye’deki tarım ve tarıma dayalı şirketlerin global trendleri takip etmesi fayda sağlar.”

 

YENİ ZİRVELER GÖRECEĞİZ

 

A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, Borsa İstanbul BIST Tüm endeksi dahilinde 531 şirketin faaliyette olduğunu belirterek, bunların 47’sinin gıda içecek, tarım, ormancılık sektörlerinde olduğunu söyledi. Doğan, şunları kaydetti: “Bu 47 şirketin toplam piyasa değeri 900 milyar TL civarında seyrederken BIST Tüm endeksindeki şirketlerin toplam değeri ise 14.3 trilyon TL civarında. BIST 100 endeksinin yılın geri kalanında da yeni zirveler görmeye devam edeceğini, hatta ekonomi ve siyaset ekseninde doğru adımlar atıldığı sürece makro risklerdeki düşüşle birlikte bu trendin gelecek yıl da süreceğini düşünüyoruz.”

 

GETİRİ ORTALAMASI YÜZDE 49

 

InvestAZ Araştırma ve Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan, Borsa İstanbul’da 550 şirketten 10’unun dolaylı ya da doğrudan tarımsal faaliyetlere dayalı iş kollarında olduğunu belirtti. Yılbaşından bu yana BIST 100 ve BIST Sınai endekslerinin performanslarının sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 27 getiri sağladığını söyleyen Bircan, beklentileri şöyle anlattı: “Bu dönemde tarım ve tarıma dayalı alanda faaliyet gösteren şirketlerin getiri ortalamasının ise yüzde 49 olduğu dikkat çekiyor. Devam eden süreçte tarımsal alanların iyileştirilmesine yönelik çalışma-larla bir yandan Türkiye’nin kendi içerisinde tarımsal ürün yeterliliği desteklenirken bir yandan da ihracatın artırılmasına olumlu katkı sağlayacak.”  

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Enflasyonla mücadele hedefi ve ekonomide istikrar için hazırlanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, genelgeler ve yeni düzenlemelerle bütün kamu kurumlarında uygulanacak.


Kamu harcamalarında hangi kalemlerde tasarrufun artırılacağı, nerelerde ödeneklere öncelik verileceği tek tek açıklandı. Paketin daha öncekilerden farkı ise verimlilik, güçlü izleme, kamunun tamamında uygulama esası olacak. 

 

ADEM ORHUN 

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı. Pakette harcamaların azaltılmasının yanı sıra verimliliğin artırılması, izleme ve denetim hedefleri de dikkat çekiyor. Bir diğer husus ise paketin hedefleri kapsamında yeni düzenlemelerin yapılacak olması. Paketin sunumu öncesinde konuşan Yılmaz, daha önce yapılmış hazırlıklara ve talimatlara dikkat çekti. Yılmaz’ın yaptığı açıklamaya göre bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya konulan, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte uygulanacak. Önümüzdeki aylarda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı hazırlıkların devreye girmesiyle toplam etkisini gösterecek. Bunlar, zamanı geldikçe açıklanacak. 

 

CUMHURBAŞKANI TALİMATI

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Orta Vadeli Program’ın (OVP) güçlendirilmesi için kamuda tasarrufun artırılmasına, yatırımlarda önceliklerin belirlenmesine ve yapısal reformların hızlandırılmasına dikkat çekmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Mayıs’taki toplantıda ise kamuda harcamaları etkileyen alanlarda tasarruf kültürünü güçlendirici adımlar atılacağını ve bu yönde gerekli talimatları verdiklerini belirtmişti. 

 

DEVAMI GELECEK

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatların hatırlatan Cevdet Yılmaz da “Bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya koyduğumuz, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte anlam ifade ediyor. Önümüzdeki aylarda, çeşitli hazırlıkların devreye girmesiyle ve oluşturacağı toplam etkiyle tam olacak. Bunları sizlerle zamanı geldikçe paylaşacağız” dedi. Yılmaz, “OVP’nin enflasyonu düşürmeye yönelik politikalarının yıllık bazda belirgin sonuçlarını bu yılın ikinci yarısında görmeye başlayacağız. Gelecek yıl yüzde 20’nin altında, 2026 yılında tek haneli enflasyona ulaşmada kararlıyız. Bunu sağlarken, büyümeyi, istihdamı ve sosyal dengeleri azami oranda gözetmeye devam edeceğiz” diye konuştu. 

 

HESAP VEREBİLİRLİK

 

Bu paketin, geçmiştekilerden farklılık arz ettiğini söyleyen Yılmaz, farkı şöyle açıkladı: “Bu paketi, geçmişten çıkardığımız derslerle, bu dönem aldığımız tedbirleri daha sıkı bir izleme sistemiyle hayata geçireceğiz. Ayrıca, ‘hesap verebilirlik’ mekanizmalarını güçlendirerek, haklı bir gerekçeye dayanmayan sapmaları engellemeyi amaçlıyoruz. Bu çalışmanın hayata geçirilmesinde idari ve kanuni olarak iki ayaklı çalışma yürütülüyor. Hiçbir kuruluşumuz bundan istisna değildir. Kanun gerektirmeyen hususlardaki genelge taslağı hazırlandı, kısa süre içinde Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Kanun gerektiren konularda yürüttüğümüz hazırlıklar, TBMM’nin takdirine arz edilecek.”

 

ÖNCEKİLERDEN FARKLI

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Tasarruf ve Verimlilik Paketi sunumunda farklara dikkat çekti. Bakan Şimşek, “Bu bizim ilk tasarruf çabamız değil, son paket de olmayacak. Dolayısıyla bu alanla ilgili olarak önümüzdeki dönemde birçok adım atacağız. Bugünkü tedbir setini, geçmişteki uygulamalardan farklı kılan üç husus var” dedi. Bakan Şimşek, paketi farklı kılan üç maddeyi şöyle açıkladı:

 

  • Birincisi, Orta Vadeli Program’ın özüne uygun olarak, kamuda verimliliği artırarak tasarrufu amaçlıyoruz.  
  • İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir izleme, denetleme, raporlama ve yaptırım modelini hayata geçiriyoruz. 
  • Üçüncüsü, tedbirler, kamunun tamamını kapsayacak şekilde uygulanacak. Yani merkezi idareler, mahalli idareler, KİT’ler, döner sermayeler, fonlar yani kamunun tamamı bu tedbir paketinin kapsamındadır.

 

DEZENFLASYON İÇİN

 

“Vergi artışı, mevcut nesilleri etkiliyor, borçlanma ise gelecek nesillerin yükümlülük altına girmesi demek” diyen Bakan Şimşek, şöyle devam etti: “Kamuda harcama kontrolü ve tasarruf üzerinden dezenflasyon sürecine destek vereceğiz. Bu, çok önemli. Yatırımların öncelikli alanlara yönlendirilmesi de verimlilik açısından, uzun vadeli büyüme açısından çok kritik bir değişken. Kamu maliyesi ve birçok alanda reform yapacağız ve bunları paylaşacağız.” 

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre program, şu adımlarla güçlendirilecek: 

 

  • Kamuda harcama kontrolü ve tasarruflar artırılacak.
  • Yatırımlar öncelikli alanlara yönlendirilecek.
  • Yapısal reformlar hızlandırılacak.

 

TASARRUF VE HARCAMALAR

 

Harcama tedbirlerinin 3 temel ayağı olduğunu belirten Bakan Şimşek, bunları şöyle açıkladı: 

 

  • Kamuda tasarruf 
  • Bütçe harcamalarında disiplin
  • Kamu yatırımlarında verimlilik

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre, kamu tasarruf alanları içindeki 8 öncelikli alan şunlar olacak: 

1. Taşıtlar

2. Binalar

3. Kamu istihdamı

4. İdari yapılanmada etkinlik

5. Yurt dışı geçici görevler

6. Enerji ve atık yönetimi

7. Haberleşme giderleri

8. Diğer cari harcamalar 

 

AVDAGİÇ: DEZENFLASYON İÇİN KATKISI OLACAK

 

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, kamuda tasarruf programının ‘üretirken verimli ve harcarken tasarruflu olmayı’ bir döneme mahsus bırakmayıp, ülke kültürüne yerleştireceğine inandıklarını belirtti. Programın, enflasyonla mücadele fedakarlığını toplumun tüm kesimlerine paylaştıracağını ifade eden Avdagiç, “Topyekun bir mücadelenin yeni bir başlangıcı olmasını ve dezenflasyon kararlılığımıza katkı sağlamasını diliyoruz. Temennimiz, bu fedakarlıkların karşılığının kısa sürede kalıcı refah olarak tüm topluma geri dönmesi” değerlendirme-sinde bulundu.

 

NEDEN MALİ DİSİPLİN?

 

  • Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak
  • Doğal afetlere kaynak oluşturmak
  • Yeşil ve dijital dönüşüme kaynak
  • Düşük risk primine ulaşmak
  • Makul şartlarda kredi bulmak
  • Bütçe açığını azaltarak nesiller arasında adaleti sağlamak

20 Mayıs 2024 Pazartesi