tatil-sepeti

SOYHAN ALPASLAN

Teknopark İstanbul firmalarından SRDR Robotik, Türk sanayisi için tümüyle sektöre ve firmaya özel butik karanlık fabrikalar kuruyor. Covid-19 pandemisi nedeniyle bir yıldır teknik destek alamadıkları için üretim yapamayan ithal robotlu sistemler kullanan fabrikaların aksine bu dönemde SRDR Robotik, kurduğu karanlık fabrikalara 7/24 teknik destek veriyor. Kurduğu anahtar teslim robotik tesisler, halen 12 ülkede faaliyet gösteriyor. Firma, savunmadan kimyaya, tarımdan otomotive, tekstilden enerjiye kadar birçok sektör için ölçek ayırımı yapmadan karanlık fabrikalar kurabiliyor. İstanbul Ticaret’in sorularını, SRDR Robotik’in kurucusu makina mühendisi Serdar Güvensoy cevapladı.

15 PATENTİN SAHİBİ

SRDR Robotik’i tanıtır mısınız?

Firmamı 2015 yılında Teknopark İstanbul’da kurdum. Yüksek teknoloji gerektiren projelerde değer yaratıp, verimliliği artırarak, bakım maliyetlerini düşürüp, işgücünü optimize ediyoruz. Tarım, otomotiv, kimya, savunma, enerji, gıda, tıp, metal, kozmetik, kırtasiye, tekstil, ahşap, tarım, plastik, silah, parfümeri, baskı ve klima gibi sektörlerle çalışıyoruz. 25 yıldan fazla deneyime sahip ekibimiz ve imza attığımız 300’ü aşkın başarılı referans projeyle sektörün öncüleri arasındayız. Üniversite-sanayi işbirliğiyle yaptığımız çalışmalar ve diğer teknopark firmalarıyla sürdürdüğümüz Ar-Ge projelerimiz var. Halen 350 müşteriye hizmet veriyoruz. Kendimize ait 15 patentimiz var. Anahtar teslim robotik tesislerimiz 12 ülkede çalışıyor.

ENERJİ TASARRUFU

Karanlık fabrika nedir?

İnsan işgücüne gerek duymayan fabrikalardır. Akıllı tezgahlar, IoT sistemler, ERP ve bulut sistemler, bunlara eklenen robotlar ve arka tarafta çalışan yazılımlarla desteklenen fabrikalardır.

Sadece robotlar çalıştığı için ısıtma, soğutma, aydınlatma gibi tesisatları ve doğal olarak enerji giderleri olmaz. Bu da çok büyük enerji tasarrufu anlamını taşıyor. Ürün kusurları yüzde 80 azalırken, verimlilik yüzde 99’lara ulaşabiliyor.

KENDİNİ TAMİR EDİYOR

Arıza ve bakım ihtiyacı nasıl gideriliyor?

Sistemleri, IoT yani nesnelerin interneti ile kontrol ediyoruz. Bu altyapı ile kestirici bakım ve engelleyici bakımı da arka tarafta derin öğrenme ile zamanı gelmeden öngörüyor ve gideriyoruz. Yani arıza gerçekleşmeden engelleniyor.

GİRDİLERİ DÜŞÜRÜR

Yatırım maliyeti yüksek mi?

Yatırım maliyeti yüksek olsa da kısa sürede işletme maliyeti olarak kendini amorti eder. Çünkü bütün girdilerde genel giderleri çok yüksek oranda düşürür. Önümüzdeki 20 sene, karanlık fabrikada yapılan üretimlerin tercih edileceği bir dönem olacak. Çünkü çok cazip ve rekabetçi fiyatlar veriyor olacaklar ve yüksek hızda üretim yapacaklar. Karanlık fabrikası olmayanlar işçiye, doğalgaza ve elektriğe para ödemeye devam edecek.

İNSAN VARLIĞI DEĞERLİ

Karanlık fabrika işsizliğe neden olacak mı?

Karanlık fabrikalara geçiş ile büyük bir değişim yaşanacak fakat bu insana ihtiyaç olmayacağı anlamına gelmiyor. Bu, her şeyden önce firmaların vereceği ekonomik bir karar. Robotlaşma, yıllardır devam eden bir süreç. Karanlık fabrikaların farkı ise ışık ve ısı yönünden tasarrufa gitmek.

Bu süreçlerde deneyimli operatörlere, yetenekli ve üst düzey mühendislere ihtiyaç olacak.

YENİ İŞ KOLLARI

Yeni iş kollarının doğmasını sağlayacak mı?

Karanlık fabrika konsepti ile yeni iş kolları ortaya çıkıyor ve daha yenileri çıkacak. İşgücü de bu yönde evrilecek. Osmanlı’da 50 bin el yazmacı işsiz kalmasın diye İbrahim Müteferrika’nın matbaayı kurmasına izin verilmemişti.

Matbaa geldikten sonra farklı işgücü tanımları ortaya çıktı. Japonya, katana kılıç işçileri işsiz kalmasın diye barutlu silaha geçmekte gecikti. İngiltere, sokak aydınlatması için uzun süreli yaptığı gaz alım kontratını iptal edemediğinden elektriğe geç geçti. Günümüzde aynı hatayı üreticilerin yapmaması gerekir.

AYAKTA TUTACAK

Karanlık fabrikalar, gelecek 20 sene boyunca üreticinin ayakta kalabilmek için olmazsa olmazı olacak. Endüstri devrimini kaçırdık. Dijitalleşmenin başındayken, bir an önce tüm sektörlerin dijitale geçmesi, aynı hatayı bir daha yapmamızı engelleyecek.

ÖLÇEK AYIRIMI YOK

SRDR Robotik, her sektörde firmanın ihtiyacına özel karanlık fabrikalar kuruyor, talebe özel butik üretim gerçekleştiriyor. Her ölçekteki fabrika için karanlık tasarımı yapıyor.

DÜNYA İLE BAŞA BAŞ

Serdar Güvensoy’a göre, teknoloji ve mühendislik alt yapısında dünya ile başa baş ve daha üstün olduğumuz alanlar var. Yerlilik oranımız da yüzde 50’nin üstünde.

Şu ana kadar çalıştığımız firmalar robot yatırımının işlerindeki kâr marjını gördükleri için robot yatırımlarını daha da arttırmak istiyorlar. Türk mühendisleri bu konuda çok başarılı. Teknolojiyi hemen algılayıp kullanabilme kabiliyetleri var.

‘YABANCI ŞİRKET SENİ KAPATIRSA..’

Serdar Güvensoy, Türkiye’de yabancıların kurduğu karanlık fabrikaların Covid-19 nedeniyle 1 yıldır atıl durumda olduğunu söyleyerek, şu uyarıyı yaptı: “Yerli firmaların, karanlık fabrika kurulumunda yerli firmalarla çalışması üretim güvenilirliği için olmazsa olmaz. Sipariş yetiştireceklerinde karanlık fabrikanın datasını yöneten şirket, bir şekilde ‘seni kapatıyorum’ dediği zaman, ne yapacaklar?”

BİLGİLERİMİZ KULLANILMASIN

Güvensoy, bilgi güvenliği konusunda da şöyle konuştu: “Karanlık fabrikalarımızın yerli firmalar tarafından kurulması mecburi. WhatsApp örneğinde gördüğümüz gibi bir gün tüm bilgilerimiz bizim olmaktan çıkabilir. İstesek de istemesek de günün birinde tüm fabrika bilgilerimiz, kurucu yabancı şirket tarafından kullanılabilir.”

01 Şubat 2021 Pazartesi

Etiketler : Teknoloji

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, otoyol, devlet ve il yollarına inşa edilen fiber ağ uzunluğunun 7 bin 676 kilometreye ulaştığını bildirerek, "Tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız" dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) kapsamında kara yolu ağında gerçekleştirdikleri fiber optik altyapı çalışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumluluğundaki yollarda, güncel teknolojileri kullanan ve tüm ulaşım modlarıyla entegre yerli ve milli bir akıllı ulaşım ağı sistemini devreye aldıklarına işaret eden Uraloğlu, Türkiye'deki devlet ve il yolu ağının 64 bin 768 kilometreye, otoyol ağının ise 3 bin 726 kilometreye ulaştığını anımsattı.

Uraloğlu, 68 bin 494 kilometrelik ulusal kara yolu ağında güvenli, yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir bir akıllı ulaşım ağı oluşturmak için çalışmaları kararlılıkla yürüttüklerini aktardı.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin etkisiyle kara yollarındaki trafiğin yönetiminde nesnelerin interneti ve karar destek gibi uygulamaların kullanıldığını anlatan Uraloğlu, "Tüm bu sistemlerin ortak bir merkezin çatı yazılımıyla kontrol edileceği entegre bir AUS yapısını hayata geçirmek için çalışmalarımıza hız verdik. Bu projeler, yollarda zaman ve enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra trafik güvenliğini ve sürdürülebilirliği de artıracak." değerlendirmesinde bulundu.

 

AŞAMA AŞAMA TAMAMLANIYOR

Bakan Uraloğlu, AUS kapsamında kurulacak sistemlerin birbirleriyle ve diğer ulaşım modlarıyla haberleşmesini sağlayacak etkin bir haberleşme altyapısı kurduklarına dikkati çekerek, KGM sorumluluğundaki yolları akıllı hale getirmek için otoyol, devlet ve il yollarındaki ağ uzunluğunu 15 bin kilometreye çıkarmayı planladıklarını bildirdi.

Bu fiber kablo ağı içerisinde yer alan 6 bin 973 kilometrelik yolu, trafik değerleri, AUS merkezlerinin tesis edilmesi ve bütçe olanakları doğrultusunda önceliklendirdiklerini belirten Uraloğlu, bunu da 5 aşamada gerçekleştireceklerini ifade etti.

Uraloğlu, birinci aşamada, pilot bölge olan Tekirova-Antalya-Gazipaşa ile Antalya-Sandıklı bölgesindeki 520 kilometrelik kesimde fiber optik haberleşme altyapısı yapımının tamamlandığı bilgisini paylaşarak açıklamasını şöyle sürdürdü: "İkinci aşamada, Ankara-Bursa-Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü ve Ankara-İzmir, İzmir-Denizli-Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü sınırları güzergahındaki 1452 kilometrelik kara yolu ağına fiber optik kablo haberleşme altyapısı yapımını tamamladık. Üçüncü aşamada ise Ankara-İstanbul-Edirne Kapıkule Sınır Kapısı, İstanbul-Karayolları Bursa 14. Bölge Müdürlüğü sınırı, İstanbul-İpsala güzergahlarında kara yolları ile İstanbul 1. ve Ankara 4. bölge müdürlükleri sorumluluk ağındaki muhtelif kesimlerde fiber optik kablo haberleşme altyapısı çalışmaları devam ediyor."

Dördüncü aşamada, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Bursa ve Kastamonu bölge müdürlüklerinin sorumluluk alanında yer alan yaklaşık 1733 kilometrelik kara yolu kesimine fiber optik kablo haberleşme altyapısı tesis edilmesi için ihale çalışmalarının devam ettiğine dikkati çeken Uraloğlu, 2025 yılı içerisinde bu ihaleleri gerçekleştirmeyi planladıklarını aktardı.

 

3 BİN 47 KİLOMETRELİK HABERLEŞME ALTYAPISININ TESİSİ TAMAMLANDI

Bakan Uraloğlu, ülke genelindeki mevcut 3 bin 726 kilometrelik otoyol ağında 4 bin 629 kilometrelik haberleşme altyapısı bulunduğunu belirterek şunları kaydetti: "Bugüne kadar devlet ve il yollarında 3 bin 47 kilometrelik haberleşme altyapısını tamamladık, otoyollarla birlikte fiber ağ uzunluğu 7 bin 676 kilometreye ulaştı. Diğer ulaşım modlarıyla etkin haberleşme altyapısı kurmak için devlet ve il yollarına 3 bin 47 kilometre fiber kablo inşa ettik. Devlet ve il yollarına 12 bin kilometre daha fiber ağ kurmayı planlıyoruz. Böylece tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız. Gelecek projeksiyonunda bu ağı daha da uzatacağız."

22 Ekim 2024 Salı

SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunması açısından ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edilen, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının desteklediği, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı başladı.

Bakan Kacır, İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) 26 Ekim'e kadar devam edecek etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, ilki 2018'de gerçekleştirilen organizasyonun kısa sürede dünyanın savunma ekosisteminin tüm paydaşlarının buluşma noktası haline geldiğini söyledi.

Son 1 yılda 40 binden fazla insanın İsrail tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Kacır, "2 milyona yakın insan evinden, yerinden edildi. İsrail şimdi çatışmayı başka ülkelere taşıyor. Bütün bunlara uluslararası kurumların seyirci kaldığı bir sistemin güven telkin etmesi söz konusu olabilir mi?" diye konuştu.

Kacır, bugün dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan çatışmaların uluslararası sistem tarafından çözüme kavuşturulamadığına işaret ederek, Birleşmiş Milletler'in mevcut sisteminin insanlık için adaleti tesis etme kabiliyetinin bulunmadığını dile getirdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarında terör örgütlerinin farklı aktörler tarafından kullanıldığını ve ülkelerin barış ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kacır, böyle bir tabloda ülkelerin askeri caydırıcılık için daha fazla yatırım yaptığını ifade etti.

 

"MİLLİ VE ÖZGÜN TEKNOLOJİLER GELİŞTİRMEKTEN BAŞKA ALTERNATİF YOK"

Geçen 10 yılda küresel savunma sanayi harcamalarının 1,75 trilyon dolardan yaklaşık 2,5 trilyon dolara çıktığı bilgisini veren Kacır, şöyle devam etti: "Dünyadaki krizlerin ve çatışmaların en yoğun yaşandığı coğrafi hat içindeki ülke olarak bu tabloya kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Milli güvenlik stratejilerimize çerçeve çizmeye çalışan, ülkemizi masada ve askeri sahada zayıflatmak isteyen ülkelerin örtülü ve açık ambargolarına uzun yıllar maruz kaldık. Parasını ödediğimiz savunma ürünlerinin tedarik ve bakım süreçlerinde türlü zorluklarla karşılaştık. Tecrübelerimiz, ülkemizin bekası için savunma sanayisinde milli ve özgün teknolojiler geliştirmekten başka bir alternatifin bizler için söz konusu olmadığını gösterdi. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde son 22 yılda ortaya konulan güçlü siyasi irade ve istikrarlı devlet politikaları, milli ve özgün ürünleri önceleyen uzun dönemli AR-GE, yatırım ve tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağı yatırımlarıyla savunma sanayimiz büyük bir atılım gerçekleştirdi. Ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ'leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleriyle Türkiye'nin iftihar kaynağı sektörleri arasında yerini aldı."

 

"İHA VE SİHA'LARIMIZLA TERÖRÜ VATAN TOPRAKLARIMIZDAN KAZIDIK"

Kacır, ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmaları neticesinde savunma sanayisinde yerlilik oranını 22 yılda yüzde 20'den yüzde 80'lerin üzerine çıkardıklarını anlattı.

Savunma projelerinin niteliği ve niceliğinin büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kacır, şöyle konuştu: "2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken bu sayı 1000'in üstüne çıktı. Türkiye'nin milli ve özgün savunma sanayisi ürünleri, artık dünyada harp paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor. Havadan deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Küresel ölçekte savaş paradigmalarını değiştiren İHA ve SİHA'larımızla terörü vatan topraklarımızdan kazıdık. Sınırlarımızda ülkemizi tehdit eden terör unsurlarının barınmasına müsaade etmiyoruz. MİLGEM projeleri ve TCG Anadolu ile mavi vatanda ve uluslararası sularda özgürce yol alıyoruz. Değer zincirinde barındırdığı 3 bin 500'ü aşkın firması ve 90 binin üzerinde nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz başarılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Ekosistem aktörleri arasındaki güçlü işbirliği, uluslararası kalitede üretim kabiliyetleri ve inovatif AR-GE yaklaşımı, yalnızca Türkiye'nin değil, dost ve kardeş ülkelerin de ihtiyaçlarını adresleyen başarılı güvenlik çözümlerini mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunmasının yanında rekabetçi edinim maliyetleri açısından da ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmayı sürdürüyor."

 

"BU GÜÇLÜ İVMEYİ ASLA KAYBETMEYECEĞİZ"

Kacır, muharebe sahasında kendilerini kanıtlayan ve güvenlik güçlerinin tecrübeleri doğrultusunda sürekli iyileştirilen savunma ürünleri ihracatının geçen yıl 5,5 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

İhracatın bu yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttığını vurgulayan Kacır, "Dünyanın en büyük savunma ve havacılık firmaları listesinde yer alan Türk savunma sanayi firmalarının sayısındaki artış bizleri gururlandırıyor. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan bu güçlü ivmeyi asla kaybetmeyeceğiz. Yapay zeka, otonomi, siber güvenlik, uzay, hipersonik, kuantum ve biyoteknoloji gibi savunma sanayisini yeniden şekillendiren alanlardaki gelişmeleri yakından izlemeye ve bunlara öncülük etmeye devam edeceğiz." dedi.

Kacır, her geçen gün daha geniş bir uygulama alanı bulan yapay zekanın etik ve strateji bağlamında insanlığı yeni sorunlarla karşı karşıya getirdiğini ifade etti.

 

"TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ"

Dünyada kritik altyapıların yazılım odaklı hale gelerek dijitalleşmesinin, siber uzayı savaşların yeni bir sahası haline getirdiğini ve dijital savaş kavramını gündeme taşıdığını belirten Kacır, şunları kaydetti: "Düşman unsurlarını etkisiz hale getirme senaryolarında oyun değiştirici rol üstlenen siber güvenlik çalışmaları, askeri doktrinlerde yerini sağlamlaştırdı. Dünya savunma sanayisini adeta yeniden tanımlayan bu yenilikçi teknolojileri, ülkemizin küresel savunma liginde stratejik bir oyuncu olması için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Geleceğin potansiyel muharebe trendlerinin yakalanmasına ve yönlendirilmesine imkan tanıyacak kapsamlı bir tedarik politikası ve yetkinlik inşası sürecini başlattık. Testleri devam eden KIZILELMA ve ANKA-3 ile ülkemizi daha ileri noktaya taşıyoruz. Yerli mühimmatlarımızla görev icra edecek yeni nesil İHA'larımızla tam bağımsız Türkiye yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."

Bölgesel tehditlere karşı caydırıcı, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların başarıyla devam ettiğini vurgulayan Kacır, siber güvenlikte değişen dinamikler doğrultusunda kabiliyet havuzunu genişletecek projeleri öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

 

"128 MİLYAR LİRALIK SABİT YATIRIMIN ÖNÜNÜ AÇTIK"

Dünyanın kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ardından artık uzay kuvvetlerini konuştuğuna dikkati çeken Kacır, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye, uzay bilimi ve teknolojilerindeki nitelikli insan kaynağı, güçlü tasarım ve mühendislik kabiliyetleriyle uzaydaki hak ve menfaatlerini korumaya her zamankinden daha hazır konumdadır. Fergani firmamızın çalışmalarını yürüttüğü Milli Küresel Konumlama Sistemi ile askeri operasyonlarımızın güvenliği açısından önemli bir riski bertaraf edeceğiz. Bakanlık olarak, askeri ve siyasi bağımsızlığımızı perçinleyecek inisiyatifleri bugüne kadar nasıl desteklediysek 'Türkiye Yüzyılı'nda da en güçlü şekilde destekleyeceğiz. 2002'den bugüne savunma sanayisinde 883 yatırım için teşvik belgesi düzenledik, 128 milyar liralık sabit yatırımın önünü açtık. TÜBİTAK aracılığıyla 1493 savunma sanayi projesine ve 2 bin 233 bilim insanına ve gencimize 38 milyar lira destek sağladık. Dünya savunma sanayisinde geliştirilen en ileri sistemler, çok uluslu işbirlikleriyle ortaya çıkıyor. Türkiye olarak, ortak fayda esasında, savunma sanayisinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaya her zaman hazırız."

22 Ekim 2024 Salı