İhtiyaç sahibi hanelere ısınma amaçlı kömür yardımı yapılmasına ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlandı.


 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan karara göre, il ve ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca belirlenecek ihtiyaç sahibi ailelere kömür yardımı yapılacak.

 

Buna göre, il ve ilçe bazında hane başına tahsis edilecek kömür miktarları bölgenin iklim koşulları, geçmiş yıllara ait dağıtım miktarları, kömürün ısıl değerleri ile afet, acil durum ve benzeri unsurlar dikkate alınarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca belirlenecek.

 

Yardımdan faydalanacak haneler, her bir il ve ilçede kurulu bulunan vakıflarca muhtaçlık kriterine uygun olarak tespit edilecek. Vakıflarca tespiti yapılan hane sayıları Bakanlıkça değerlendirilerek kesinleştirilecek.

 

Teslimatı yapılan kömür, muhatap hanenin ısınma ihtiyacının karşılanması dışında herhangi bir tasarrufa konu edilemeyecek.

 

Kömür teslimatları, Bakanlıkça belirlenen il ve ilçe bazlı hane başı kömür miktarını aşmamak kaydıyla söz konusu kararın hükümleri çerçevesinde hanelerin ihtiyaçları nispetinde yapılacak.

 

Vakıflara ve vakıflarca belirlenen hanelere yapılacak kömür sevkiyatları, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) genel müdürlüğünün görüşleri alınarak Bakanlıkça belirlenecek kriterlere göre düzenlenen sevkiyat programı dahilinde gerçekleştirilecek. Sevkiyat programı belirlenen plana göre yapılacak.

 

İhtiyaç sahibi haneler için ısınma amaçlı kömürler öncelikli olarak TKİ'den temin edilecek. Teminin TKİ tarafından sağlanması halinde kömürler, vakıflarca bildirilen teslim yerlerine sevkiyat noktalarının konumuna göre belirlenecek nakil vasıtalarıyla ilgili kurumlar sorumluluğunda nakledilecek.

 

TKİ dışındaki tedarikçilerden kömür temin edilmesi halinde ise kömürler Bakanlık tarafından yapılacak düzenlemelere göre temin edilecek ve ilgili kurum, kuruluş ve özel hukuk tüzel kişilerinin sorumluluğunda nakledilerek indirilecek.

 

Kömürlerin ihtiyaç sahibi hanelere il ve ilçeler içerisinde dağıtım organizasyonu ilgili valiliğin koordinasyonunda vakıflar tarafından yapılacak. Vakıflar tarafından kömür dağıtımı yapılırken valilikler gözetiminde kolluk kuvvetlerince gerekli güvenlik önlemleri alınacak.

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Türkiye'de ortalama eğitim süresi 2023'te 9.3 yıl olurken, yükseköğretim mezunlarının oranı 25 yaş ve üzeri nüfusta yüzde 24.6'ya çıktı.


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılı ulusal eğitim istatistiklerini yayınladı.

 

Buna göre, 25 yaş ve üzerindeki ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora mezunlarının 25 yaş ve üzeri toplam nüfus içindeki oranı 2008'de yüzde 9,8 iken geçen yıl yüzde 24,6 oldu. 

 

Söz konusu yaş grubu içindeki ilkokul ve üzeri eğitim seviyelerinden mezun olanların oranı ise 2008'de yüzde 26,5 iken 2023'te yüzde 48,3 olarak hesaplandı.

 

25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresi 2011'de 7,3 yıl iken, 2023'te 9,3 yıla çıktı. Bu süre 2022 yılında 9,2 yıl olarak hesaplanmıştı. Ortalama eğitim süresi 2023 yılı için kadınlarda 8,6 yıl, erkeklerde 10,1 yıl olarak kayıtlara geçti.

 

ORTALAMA EĞİTİM SÜRESİ EN YÜKSEK İL ANKARA

 

25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresinin 2023'te en yüksek olduğu il 10,7 yılla Ankara oldu. Başkenti sırasıyla İstanbul, Eskişehir, Kocaeli ve İzmir takip etti. Ortalama eğitim süresinin en düşük olduğu il ise 7,4 yılla Ağrı olarak belirlendi. Söz konusu ili Şanlıurfa, Muş, Kastamonu ve Van izledi.

 

25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresinin 2014-2023 yıllarında en yüksek artış gösterdiği ilk 5 il, yüzde 54,1 ile Şırnak, yüzde 46,2 ile Hakkari, yüzde 40,8 ile Muş, yüzde 40,5 ile Bingöl ve Siirt olarak sıralandı. En düşük artış gösteren ilk 5 il ise yüzde 14,6 ile Ankara, yüzde 16,2 ile Eskişehir, yüzde 16,3 ile Tekirdağ, yüzde 17 ile İzmir ve yüzde 17,1 ile Yalova oldu.

 

2008'de 6 yaş ve üzeri nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 91,8 iken, 2023'te yüzde 97,6 olarak hesaplandı. 2008-2023 yıllarında kadınlarda okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 86,9'dan yüzde 96'ya, erkeklerde ise yüzde 96,7'den yüzde 99,2'ye çıktı.

 

ANNESİ YÜKSEKÖĞRETİM MEZUNU OLAN FERTLERİN YÜZDE 84,6'SI YÜKSEKÖĞRETİMİ OKUDU

 

25 yaş ve üzeri nüfusta, annesi yükseköğretim mezunu olan fertlerin yüzde 84,6'sının yükseköğretim, yüzde 12,5'inin ortaöğretim ve yüzde 2,9'unun ortaöğretim altı eğitim düzeyini tamamladığı belirlendi.

 

Söz konusu nüfusta, babası yükseköğretim mezunu olan fertlerin yüzde 80,2'sinin yükseköğretim, yüzde 16'sının ortaöğretim ve yüzde 3,8'inin ortaöğretim altı eğitim düzeyini tamamladığı görüldü.

 

25 yaş ve üzeri nüfusta, annesi ortaöğretim mezunu olan fertlerin yüzde 64,3'ünün, babası ortaöğretim mezunu olan fertlerin yüzde 55,4'ünün yükseköğretim mezunu olduğu kaydedildi. 

 

Annesi ortaöğretim altı eğitim düzeyini tamamlayan fertlerin yüzde 27,9'unun, babası ortaöğretim altı eğitim düzeyini tamamlayan fertlerin yüzde 26,6'sının yükseköğretim mezunu olduğu belirlendi.

30 Mayıs 2024 Perşembe

Doğu ve Batı'nın eşiği konumundaki İstanbul, 571 yıl önce Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in ordusu tarafından fethedildi.


 

Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul, "İkinci Roma", "Yeni Roma", "Byzantion", "Konstantinopolis" ve "Konstantiniyye" isimleriyle adlandırıldı.

 

Tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilen ve Ortodoks Hristiyanların en önemli merkezi haline gelen kent, Hazreti Muhammed'in "İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur." hadisinin ardından İslam dünyası için de fethedilmesi gereken önemli bir şehir olarak görüldü.

 

Müslümanlar için Batı'nın, Hristiyanlar için Doğu'nun eşiği konumunda bulunan İstanbul, 1204'te Haçlı Seferi için yola çıkan Latin istilasına da uğradı.

 

Emeviler döneminde Konstantiniyye'ye 3 büyük sefer düzenlenirken, bir diğer sefer ise 781-782'de Abbasiler tarafından gerçekleştirildi. Bazı sahabelerin de katılımıyla gerçekleşen Muaviye bin Ebu Süfyan komutasındaki ilk İstanbul kuşatması, daha sonraki dönemlerde silinmeyecek izler bıraktı.

 

Hz. Peygamber'i Medine'ye hicreti sırasında evinde misafir eden Ebu Eyyüb el-Ensari'nin bu kuşatmaya katılarak surlar önünde vefatı, 1453'teki fethe kadar uzanan yolda İslam dünyası için önemli bir motivasyon kaynağı oldu.

 

1453'ten önce farklı kavim ve medeniyetler tarafından onlarca kez kuşatılan İstanbul, dünyanın gördüğü en muazzam kuşatma ve savunmalara tanıklık etti.

 

Milattan önce Makedonya Kralı Phillippe, Roma İmparatoru Septim Severus, milattan sonra İran Hükümdarı Keyhüsrev, Avar Türkleri, Emeviler, Abbasiler, I. ve II. Bulgar İmparatorluğu, Ruslar, Kiev Knezliği, Haçlılar, İznik İmparatorluğu, Venedikliler, Cenevizliler ve Osmanlılar şehri kuşattı.

 

FETİH ÖNCESİ HAZIRLIKLAR

 

Son kuşatma ise 1453'te Osmanlıları imparatorluğa taşıyan Sultan 2. Mehmed tarafından gerçekleştirildi.

 

Sultan 2. Mehmed tahta geçtiği zaman, İstanbul'un fethi için öncelikle deniz yardımının kesilmesi gerektiği düşüncesiyle Sultan Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına 1452'de Rumeli Hisarı'nı yaptırdı. Bu hisar, Tuna Nehri ile Karadeniz'den gelecek yardımı önlemeyi amaçlıyordu.

 

İstanbul'un yüksek ve kalın surlarını yıkmak amacıyla devrin önemli mühendislerine büyük toplar döktürüldü. Sultan 2. Mehmed, Şubat 1453'te dökülen topların İstanbul önlerine götürülmesini emretti.

 

Karaca Paşa komutasındaki ordu, öncelikle İstanbul yakınındaki Vize, Silivri ve Ayastefanos kalelerini kuşattı. Nisan ayına gelindiğinde 2. Mehmed, eyalet ve sancaklara orduya katılmaları için haber gönderdi ve 5 Nisan 1453'te Osmanlı ordusu, 2. Mehmed'in komutasında İstanbul'a hareket etti.

 

Fatih'in yanında hocaları Akşemseddin, Molla Gürani ve Akbıyık gibi isimler de vardı.

6 Nisan 1453'te 10 bin sipahi Maltepe civarını tutarken, Sultan 2. Mehmed de Anadolu ve Haliç'i tutmuştu.

 

Zağanos Paşa, Pera'yı fethederek Galata üzerine yürüdü. Aynı gün Sultan 2. Mehmed, Mahmut Paşa'yı elçi olarak Bizans İmparatoru'na gönderdi ancak barış teklifi kabul edilmedi.

 

GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ

 

6 Nisan 1453'te İstanbul kuşatması başladı. Osmanlı ordusu kenti karadan ve denizden kuşatma altına aldı. Ordu surlarda gedikler açtıkça Bizanslılar surları yenileyerek, Osmanlıların şehre girişine izin vermedi.

 

Osmanlı donanmasının Bizans'a yardıma gelen Ceneviz ve Venedik gemilerine engel olamaması, kuşatmaya karşı olan yöneticilerin hoşnutsuzluklarını dışa vurmalarına yol açtı. Haliç ile Karaköy arasına çekilen zincir nedeniyle Osmanlı donanmasının Haliç'e girememesi, savaşın yönünü Osmanlı aleyhine çevirdi.

 

Bu gelişmeler üzerine Sultan 2. Mehmed, savaşın seyrini değiştirecek bir hamle yaptı ve 21 Nisan'ı 22 Nisan'a bağlayan gece 72 parça kadırganın karadan yürütülerek Haliç'e indirilmesi emrini verdi.

 

Bir gece içerisinde Haliç'e indirilen donanma, 22 Nisan'da Haliç'ten ateşe başladı.

 

Sultan Mehmed, son büyük hücumdan önce 24 Mayıs'ta İsfendiyaroğlu Kasım Bey'i elçi olarak imparatora gönderip, şehri teslim etmesini istese de anlaşma sağlanamadı.

 

Gemilerin Haliç'e indirilmesi ile savaşın seyri Osmanlılar lehine dönerken, Sultan 2. Mehmed, 29 Mayıs'ta büyük taarruz için emir verdi.

 

Günün ilk ışıklarıyla başlayan taarruzla surlar aşıldı. 29 Mayıs 1453'te kapıları açılan İstanbul, Sultan 2. Mehmed'in önderliğindeki Osmanlı birlikleri tarafından fethedildi.

 

Hazreti Peygamber'in övgüsüne mazhar olarak "Fatih" unvanını alan Sultan 2. Mehmed, büyük bir hoşgörü ile şehri yağmalatmazken, fethin nişanesi olarak da Ayasofya'yı camiye dönüştürdü.

 

"İLK BAŞARISIZLIK DÖNEMİ BAŞARIYI DOĞURDU"

 

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Gürcan, daha önce defalarca kuşatılan İstanbul'un fethedilmesinin Osmanlı Devleti için önemli bir kırılma noktası olduğunu söyledi.

 

Şehrin ele geçirilemeyecek şekilde surlarla çevrildiğine dikkati çeken Gürcan, "Karadan İstanbul'a giren başka bir devlet yok. Bu da şehri, 'alınamaz', 'ne yapılırsa yapılsın, aşılamaz' şeklinde mitleştiriyor. Fetihte en önemli şey, gemilerin karadan yürütülmesi. Fatih'in zekasını gösteren, sıradan bir olay değil. Dahiler, sıra dışı iş yapmakla ön plana çıkarlar." diye konuştu.

 

Gürcan, Fatih Sultan Mehmet'in 5-6 dil bildiğini, zekasının ve kültürel tarafının tartışılamayacağını ifade etti.

 

Fetihte herkes için anormal gelen oyunun kuralını değiştirecek hamlelerin yapıldığına vurgu yapan Gürcan, "Fatih'in o topları döktürmesi, gemileri karadan indirmesi, kendisinin bizzat havan topu yapması, 'geçilemez' mitini sabrederek aşması... Fethin anahtarı tartışmasız sabırdır." dedi.

 

Fatih'in hayatını, başarısız geçen ilk hükümdarlık döneminin şekillendirdiğinin altını çizen Gürcan, ikinci hükümdarlık döneminde başarısızlıklarının başarı doğurduğunu anlattı.

 

Fatih'in, hocaları Akşemseddin, Molla Gürani ve Akbıyık gibi isimlerden çok şey öğrendiğini belirten Gürcan, "Eğitimin hayatta iki safhası vardır. Biri ilim, biri irfandır. İlmi bu isimlerden alıyor ama irfan dediğimiz hayat okulu tecrübesi de var. İlk başarısızlık dönemi ona irfan, hayat okulu tecrübesi kazandırmıştır. Başarısızlık Fatih'e ikinci iktidar döneminde, yani 1451-1481 arasındaki dönemde çok büyük başarılar getirmiştir." ifadelerini kullandı.

 

Üç tarafı denizlerle çevrili bir yerin ancak çok güçlü bir donanmayla fethedilebileceğini, ancak Türk devletlerinin de karacı olduğunu dile getiren Gürcan, Fatih'in kısmi olarak bir deniz kuvveti oluşturduğunu ama o yetersizliği muazzam bir kara ordusuyla kapattığını kaydetti.

 

ÖLMÜŞ BİR ŞEHRİ YENİDEN DİRİLTTİ

 

İstanbul'un fethini "ölmüş bir şehrin yeniden dirilmesi" olarak nitelendiren Gürcan, 1453'ten sonra şehirde büyük kalkınma hamlesine girişildiğine işaret etti

 

Şehrin hem Hristiyanlar hem Müslümanlar açısından önemli olduğunu vurgulayan Gürcan, Fatih'in şehrin yeniden imarı için büyük çaba sarf ettiğini ve İstanbul'a sayısız eserler kazandırdığı aktardı.

 

Şu anda İstanbul Üniversitesinin rektörlük binasının bulunduğu yerde "eski saray" denilen yeri, Topkapı Sarayı'nı Fatih Sultan Mehmet'in yaptırdığını anlatan Gürcan, şöyle konuştu: "Topkapı Sarayı'nın ilk selamlıklarını, ilk binalarını, Çinili Köşkü Fatih yaptırmıştır. Asıl yaptırdığı şey, Fatih Külliyesi'dir. Medreseleri, türbeleri, caminin kendisi, hazireleriyle şehrin 4. tepesidir. Fatih orada medreseleri oluşturarak, aslında Osmanlı ilim dünyasını da kurmuştur. Fatih, fetih gerçekleşir gerçekleşmez Ayasofya medreselerini açıyor. Osmanlı medrese sisteminin temeli Fatih'in yaptırdığı medreselerle alakalıdır."

29 Mayıs 2024 Çarşamba