tatil-sepeti

Türkiye, eylül ayını 22.7 milyar dolarlık ihracatla kapattı. Böylelikle Cumhuriyet tarihinin en yüksek 9 aylık ihracat rekoru kırıldı.

Türkiye’nin ihracat seyri ise 1926’da Karadeniz Vapuru’nun 16 limanı ziyaretiyle başlamıştı. Bu vapurda imzalanan ticari işbirliği anlaşmalarının organize edilmesinde genç Cumhuriyet’in ilk milli bankası İş Bankası rol almıştı.  

 

HABER:SÜMEYRA YARIŞ TOPAL 

 

 

Geçen yıl 100. yaşını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti, bir asırlık geçmişini 255 milyar dolarlık rekor ihracatıyla taçlandırmıştı. 

 

Bu yıl eylül ayı ihracat rakamlarında 22.7 milyar dolarlık aynı tablo geçerli oladursun, Türkiye’nin bugünkü tabloya ulaşmasında önemli yapı taşlarından biri, ilk ihracat anlaşmalarından bazılarının imzalandığı gezici fuar niteliğindeki Karadeniz Vapuru olmuştu.

 

“Tam bağımsızlık iktisadi bağımsızlıktır” şiarıyla 1926 yılında yola çıkarak üç ay boyunca 16 limana uğrayan vapur, gezici İş Bankası şubesiyle Avrupa’ya milli bankacılık konusundaki kararlılığını da göstermişti. 

 

Karadeniz Vapuru ve Türkiye’nin iktisadi bağımsızlık yolculuğuna dair izler, Cumhuriyet’in ilk milli bankası olan Türkiye İş Bankası’nın 100. yaş sergisiyle kamuoyuna tanıtılıyor.   

 

 

ELDEKİ İMKANLAR 

 

Genç Türkiye Cumhuriyeti, bağımsızlığını iktisadi yönden de perçinlemek için Avrupa’da düzenlenen fuarlarına katılmayı kararlaştırmıştı. 

 

Karadeniz Vapuru gezici fuarı, ilk olarak 1925 yılında TBMM’deki bütçe görüşmelerinde gündeme geldi. Ticari fuarlarda yer almak için bir milyon liralık bir fona ihtiyaç olduğu, ancak bunu karşılamanın henüz savaştan çıkmış Türkiye Cumhuriyeti için zor olduğu tartışılarak, yeni çözüm önerileri masaya yatırıldı. 

 

Bunlardan biri de Ticaret Vekili Ali Cenani Bey’in gezici fuar önerisiydi. Eğer böyle bir tertip olursa bunun maliyeti 80 bin liraya tekabül edecekti. 

 

 

DÜNYADAN TALEP 

 

Sergiye dair resmi oluşumlar tamamlandıktan sonra serginin hem yurt içi hem yurt dışı kanallarda tanıtımı yapıldı. Yurt dışında büyük bir yankı uyandıran sergi için önden anlaşma teklifleri de geldi. 

 

Finlandiya, Türk hükümetine geminin kendi limanlarına uğraması için resmi teklifte bulunurken, ABD de elçilik vesilesiyle geminin New York’a uğramasını talep ettiğini bildirdi. 

 

 

İTO’NUN GÖREVİ 

 

İlk olarak yüzen sergiyi hazırlama sorumluluğu Seyr-i Sefain İdaresi’ndeyken, bu görev daha sonra resmi olarak İstanbul Ticaret Odası’na tevdi edildi. 

 

İstanbul Ticaret Odası, sunduğu bir raporda serginin yer alacağı vapur için gerekli tüm hazırlıkları maddeler halinde sıraladı. Karadeniz Vapuru Haliç Tersanesi’ne çekildi ve vapurun balkon tertibatından teşhir bölümlerine kadar giydirmeleri yapıldı. 

 

Vapur, Türk tarzı bir mimari ile döşendi. 

 

 

YÜZEN BANKA ŞUBESİ 

 

Kurtuluş Savaşı sürerken Birinci Meclis’te görev alan vekillere “Kazanılacak olan milli istiklal mücadelemizin feyizdar olması neye mütevakkıftır?” sorusuyla yapılan anket neticesinde hızlandırılan milli iktisat hareketinin en önemli çıktılarından biri de milli bankacılık olmuştu. 

 

Milli bankacılığın ilk temsilcisi Türkiye İş Bankası da Karadeniz Vapuru’nda yerini aldı. Vapurda, İş Bankası’na bir şube tesis edildi. 

 

Daha sonra açıklanan ayrıntılara göre bu şube Türk tüccarının Avrupa tüccarı ile yaptığı pek çok ihracat anlaşmasına aracılık etti. 

 

 

BANKANIN DÖRT GÖREVİ 

 

Vapurda yer alan İş Bankası Şubesi’nin görevleri Ticaret Bakanlığınca dört madde ile sıralandı. 

 

Buna göre sergide hazır bulunmayan malların vekaleten satılması, çek ödemek ve havale kabul etmek, hesapları açık tutmak, para değişimi yapmak. Böylece İş Bankası ticari işbirliği anlaşmalarında taraflara destek sağlandı. 

 

Yüzer sergi, içindeki her türlü teknik imkanı ile 12 Haziran 1926’da hareket etti. 

 

 

 

285 KİŞİLİK MÜRETTEBAT 

 

Sergide kaptandan aşçıya, orkestra görevlisinden makina adamlarına kadar 285 çalışan hazır bulundu. 

 

Ayrıca Anadolu Ajansı, Resimli Gazete Akşam Gazetesi gibi basın kurumlarından da gazeteciler yer aldı. 

 

İlk olarak Cezayir’e uğrayan Karadeniz Vapuru, ikinci durağı olan İspanya’da 2 gün kaldı. 

 

Burada 11 bin kişi tarafından ziyaret edildi; lokum, pamuk ve tütün alanında ticari işbirlikleri yapıldı. 

 

 

1.5 MİLYON LİRALIK SİPARİŞ 

 

Fransa’da 2 bin 500 ziyaretçi ağırlayan sergi, İngiltere’de 6 gün kalarak 25 bin ziyaretçi kabul etti. 

 

Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan ‘Seyyar sergi İngiltere’de nasıl karşılandı’ başlıklı habere göre, burada özellikle tütün, buğday ve fantezi eşyası, İngilizlerin en çok ilgisini çeken ürünler oldu. 

 

Sadece İbrahim Paşa ve Mahdumları Firması’na 1.5 milyon liralık sipariş verildi. 

 

Tekel İdaresi burada yeni şubeler açma kararı aldı.

 

86 gün 22 saat 

 

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin iktisadi bağımsızlığını dünyaya duyurma misyonu ile hareket eden Karadeniz Vapuru, 86 gün 22 saat süren yolculuğundan sonra Türkiye’ye döndü. 

 

Seyahat boyunca 12 ülkede 16 limana uğranıldı ve yüzen sergi, toplam 65 bin kişi tarafından ziyaret edildi. 

16 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı

Küresel ham çelik üretimi, eylülde geçen yılın aynı dönemine göre Çin'deki üretimin yüzde 6,1 düşmesiyle yüzde 4,7 azalarak 143,7 milyon ton oldu.

Merkezi Brüksel'de bulunan Dünya Çelik Birliği (Worldsteel), eylül ayı ham çelik üretim verilerini açıkladı.

Buna göre, küresel ham çelik üretimi, geçen ay 2023'ün aynı dönemine kıyasla yüzde 4,7 gerileyerek 143,7 milyon tona indi.

Söz konusu dönemde dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin'in üretimi yüzde 6,1 azalışla 77,1 milyon tona gerilemesi dikkati çekti.

Japonya'nın üretimi de yüzde 5,8 düşerek 6,6 milyon tona geriledi.

Ham çelik üretimi ABD’de yüzde 1,1 artışla 6,7 milyon tona, Almanya'da yüzde 4,4 yükselişle 3,1 milyon tona çıktı.

Eylülde Brezilya'nın ham çelik üretimi yüzde 9,9 artarak 2,8 milyon tona yükselirken, Rusya’da üretimin yüzde 10,3 düşerek 5,6 milyon tona gerilediği tahmin edildi.

Söz konusu dönemde, Hindistan’ın üretimi yüzde 0,2 düşerek 11,7 milyon tona ve İran’ın çelik üretiminin ise yüzde 41,2 azalışla 1,5 milyona gerilediği hesaplandı.

Birliğin verilerine göre, Türkiye'nin ham çelik üretimi ise eylülde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,5 artarak 3,1 milyon tona yükseldi. Yılın ocak-eylül döneminde Türkiye'nin ham çelik üretiminin yüzde 13,8 artarak 27,9 milyon tona ulaşması dikkati çekti.

Küresel ham çelik üretimi, böylece bu yılın ocak-eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9 düşerek 1 milyar 394 milyon tona geriledi.

Öte yandan, Dünya Çelik Birliği, 14 Ekim'de, 2024 küresel çelik talebinde daha önce yıllık bazda yüzde 1,7 artış olarak açıklanan büyüme beklentisinin yüzde 0,9 düşüş olarak güncellediğini ve talebin 1 milyar 751 milyon tona inmesinin öngörüldüğünü belirtmişti.

22 Ekim 2024 Salı