Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, 2025 yılı itibarıyla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) üretiminde güçlü bir artış beklendiğini belirtti.

 

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezinin (IICEC) bu yıl "Dünyada Değişen Enerji Jeopolitiği, İklim Krizi ve Türkiye" temasıyla düzenlediği 15. IICEC Konferansı, Sabancı Center'da gerçekleştirildi.

 

Birol, buradaki konuşmasında, petrol talebindeki büyümede bir yavaşlama görüldüğünü, bunun Çin'deki gelişmeler ve elektrikli araçlara yönelik talepteki hızlı büyümeden kaynaklandığını söyledi.

 

Bu yıl petrolde, özellikle Amerika, Brezilya ve Guyana'da ciddi üretim artışı beklendiğini dile getiren Birol, gelecek dönemlerde petrol fiyatlarında mutedil bir seyrin görüleceğini ifade etti.

 

Birol, doğal gazda Avrupa'nın Rusya ile ticari ilişkisini bitirmesinin tahmin edilenden daha az hasara yol açtığını belirterek, "Avrupa'da kışa giriyoruz. Eğer çok büyük sürprizler olmaz ise Avrupa bu kışı fazla yara bere almadan atlatacak gibi duruyor. Rusya-Ukrayna Savaşı'na kadar Avrupa gazının üçte ikiye yakını Rusya'dan geliyordu ancak kısa bir süre içinde Avrupa bunu başka yollarla ikame etti."değerlendirmesinde bulundu.

 

Doğal gaz piyasalarında beklenen güçlü LNG üretiminin olacağına dikkati çeken Birol, şu ifadeleri kullandı:

 

"2025 yılı itibarıyla 4-5 yıl içinde gaz piyasalarına şimdiye kadar görülmemiş yeni LNG üretimi gelecek. Birçok ülkede, özellikle ABD ve Katar'da biten LNG tesisleri, piyasalara ciddi anlamda gaz getirecek. Son 30 yılda inşa edilenlerin yüzde 50'si kadarı bu dönemde ilave edilecek. Gaz piyasalarında şu an satıcı ülkelerin eli güçlü konumda, alıcılar daha az güçlü durumda. Bu tamamen yer değiştirecek. Alıcıların elleri güçlenecek. Çünkü piyasalarda çok ciddi anlamda gaz olacak. Bu da hem ekonomik olarak hem de jeopolitik olarak bazı dengelerin yeniden tanımlanmasına neden olabilir."

 

Birol, son 10 yılda Çin'deki gelişmeyi göremeyen hükümet ve enerji şirketlerinin yanlış hesaplar yaparak bazı fırsatları kaçırdıklarını belirterek, "Son 10 yıla baktığımız zaman Çin ekonomisi her yıl ortalama yüzde 6 civarında büyüdü. Son 10 yılda dünya petrol talebindeki artışın üçte ikisi tek başına Çin'den geldi. Dünyadaki doğal gaz talebindeki büyümenin de üçte biri tek başına Çin'den geldi." dedi.

 

Çin ekonomisinin yavaşlama dönemine girdiğine ve yapısının değişmeye başladığına işaret eden Birol, "Enerji yoğun ekonomiden, bilgiye, temiz teknolojilere dayanan bir ekonomik devreye geçiyor. Bu, dünya petrol ve doğal gaz talebinin bir numaralı tetikçisi Çin'de talebin düşeceği anlamına geliyor. Bu, birçok şeyi etkileyecek, küresel petrol talebini, doğal gaz talebini, kömürdeki gelişmeleri etkileyecek." diye konuştu.

 

Birol, Çin'in açık ara farkla temiz enerji teknolojilerinde şampiyon olduğunu kaydederek, "Dünyada bu sene yapılan toplam temiz enerji yatırımlarının yüzde 55'i tek başına Çin'den geldi. Bu sene Çin'in inşa ettiği yeni yenilenebilir enerji santrallerinin toplamı, geçen sene tüm dünyanın inşa ettiği yenilenebilir santrallerine eşit." ifadesini kullandı.

 

IICEC, KAMU, ÖZEL SEKTÖR VE AKADEMİYİ BULUŞTURMAYA DEVAM EDİYOR

 

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı da Türkiye'nin enerji talebinde güçlü bir gelişim potansiyeline sahip olduğunu söyledi.

 

Sabancı, Türkiye'nin son 20 yılda yapılan çalışmalarla Avrupa'nın en büyük, dünyanın da en dinamik enerji sektörlerinden biri konumuna ulaştığını belirterek, "Enerjide son dönemde pek çok alanda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve özel sektör tarafından önemli adımlar atılıyor. Örneğin, yenilenebilir enerji kurulu gücünde Avrupa'nın lider ülkelerinden biri konumuna ulaştık. Elektrifikasyon ve güçlü gelişim öne çıkıyor. Enerji verimliliğinde farkındalık artıyor yeni iş modelleri gelişiyor. Bunları daha ileriye taşımak üzere güçlü bir potansiyele sahibiz. Ülke olarak enerji güvenliğine, verimliliğine, rekabetçiliğine ve net sıfır hedefiyle birlikte kapsamlı teknoloji odaklı bir enerji dönüşümüne ilişkin önemli hedeflerimiz var." dedi.

 

Sabancı Üniversitesinin enerji ve iklim konularına uzun bir süredir öncelik verdiğini dile getiren Sabancı, "IICEC, benim 'başarı üçgeni' olarak tanımladığım model içinde, yani kamu, özel sektör ve akademiyi daha güvenli ve daha temiz bir enerji geleceğini destekleyecek hedeflere doğru buluşturmaya devam ediyor." diye konuştu.

22 Aralık 2023 Cuma

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar