tatil-sepeti

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği’ne katılma kararı üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen, bunun küresel ticarette yaşanan değişiklikler ve ortaya çıkan yeni sorunlar karşısında yetersiz kalması dikkati çekiyor.


Türkiye ile AB arasında gerçekleştirilen müzakerelerin ardından 6 Mart 1995'teki Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca 1 Ocak 1996'da yürürlüğe giren Gümrük Birliği, Türkiye'nin AB ile bütünleşme hedefine yönelik önemli bir ticari ortaklık ilişkisi kurdu.

 

Türkiye ile dönemin Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile başlayan ve 1973 yılında Katma Protokol ile devam eden ilişki, 6 Mart 1995'te Gümrük Birliği kararıyla yeni bir boyuta taşındı.

 

Kararın yürürlüğe girmesiyle Türkiye ile AB arasında sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili önlemler ortadan kaldırıldı. Türkiye ve AB arasında ticareti yapılan sanayi malları için herhangi bir gümrük vergisi uygulanmamaya başlandı.

 

Gümrük Birliği kapsamında, Türkiye ve AB, üçüncü ülkelerden gelen ithal ürünlere karşı aynı gümrük vergilerini uygulamaya koydu. Böylece, Gümrük Birliğinde üretilen veya ithal edilen ürünlerin herhangi bir gümrük kısıtlamasına tabi tutulmadan diğer ülkelere serbestçe taşınmasına olanak sağlandı.

 

Gümrük Birliği, yapıldığı dönemde sadece sanayi ürünleri ile işlenmiş tarım ürünlerini kapsamına alırken ekonomi ve ticaretin diğer boyutları bunun dışında tutuldu.

 

1995 yılında alınan karar doğrultusunda bugün itibarıyla 29 yaşına giren Gümrük Birliğinin geçen uzun dönemde değişen ve artan küresel ticaretin yeni ihtiyaçları karşısında yetersizliği ise belirginleşti.

 

Gümrük Birliğinin günümüz ticaretinde yaşanan sorunları giderebilmesi, küresel ekonominin gerçeklerine, ticari ve ekonomik ortaklık ruhuna uygun bir şekilde güncellenmesi gerekliliği ortaya çıktı.

 

Yürürlüğe girmesiyle Türkiye ile AB arasındaki ticareti hızla artıran Gümrük Birliğinin bir başka kazanımı da Türkiye'ye yapılan yabancı yatırımlardaki artış olarak ortaya çıktı. Gümrük Birliği, Türk şirketlerinin Avrupa pazarında daha rekabetçi olmasını sağladı.

 

Uygulamaya girdiği dönemde Türkiye'ye çeşitli ekonomik kazanımlar sağlamasına rağmen, Gümrük Birliğinin yapısındaki sorunlar son dönemde ciddi bir boyut kazandı.

 

Hali hazırda, Türkiye'nin AB'nin diğer ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarına taraf olmaması, Türk tırlarına uygulanan kara yolu kotaları, Gümrük Birliğinin işleyişiyle ilgili danışma ve karar alma mekanizmalarında Türkiye'nin yeterince yer almaması bu alanda yaşanan sorunların en öne çıkanları arasında yer alıyor.

 

Yaşanan sorunların giderilmesi için Gümrük Birliğinin derhal güncellenmesi gerekirken, yapılacak değişikliklerin her iki tarafa da faydalı olacağı bütün çalışmalarda ortaya konuyor.

 

Uygulamaya girdiği dönemde sanayi ürünlerini kapsayan Gümrük Birliğine günümüzde özellikle kamu alımları, hizmetler ve tarım sektörlerinin de dahil edilmesinin karşılıklı ekonomik ve ticari entegrasyonu daha da güçlendirmesi bekleniyor.

 

Geçiş dönemi düzenlemesi olarak yürürlüğe konulan Gümrük Birliğinde yaşanan sorunlar büyük ölçüde Türkiye'nin henüz AB üyesi olmamasından kaynaklanıyor. AB üyeliği ile Türkiye'nin de "Tek Pazar"a girmesi ve Birlik karar mekanizmalarında yer alması ile yaşan sorunların bitmesi öngörülüyor.

 

Mevcut durumda, AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı ticaret anlaşmalarında aldığı karalar Gümrük Birliği dolayısıyla Türkiye'yi de bağlıyor. Türkiye, müzakere masasında olmadığı ticaret anlaşmalarındaki kararlardan mağdur olabiliyor.

 

Gümrük Birliği ile sanayi ürünleri karşılıklı olarak serbest dolaşabilirken bu mal ve ürünleri taşıyan tırlar ve sürücüler çeşitli sınırlamalar ve engellerle karşılaşıyor. Türkiye, ulaşımda yaşanan sorunların serbest ticaret ruhuna aykırı olduğunu sıklıkla dile getiriyor.

 

210 MİLYAR DOLARI AŞAN TİCARET HACMİ

 

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Türkiye ve AB arasındaki ticaret hacmi geçen yıl 210 milyar doları geçti.

 

Gümrük Birliği öncesindeki dönem olan 1995'te Türkiye AB arasında yaklaşık 30 milyar dolarlık ticaret hacmi geçen yıl itibarıyla 7 kat artış gösterdi.

 

Türkiye, AB ülkelerinde 2022 yılında 103 milyar dolarlık ihracat yaparken 2023'te bu rakam 104,3 milyar dolara çıktı. Türkiye'nin ihracatında AB ülkelerinin payı yüzde 41'i buldu. Böylece AB, Türkiye'nin toplam ihracatında ilk sırada yer aldı.

 

Türkiye'nin AB'den ithalatı ise 2022 yılında 93,3 milyar dolarken 2023'te 106 milyar dolara ulaştı. Toplam ithalatta AB'nin payı yüzde 29 oldu.

 

Türkiye-AB arasında toplam ticaret hacmi ise 2023'te 210,3 milyar dolara ulaştı.

 

Avrupa İstatistik Ofisi'nin (Eurostat) uluslararası ticaret verilerine göre de AB ülkelerine en fazla ihracat gerçekleştiren ülkeler sıralamasında Türkiye 95,5 avro ile 6'ncı sırada yer aldı.

 

Türkiye, AB ülkelerinden geçen yıl 111,3 milyar avro ithalat yaptı. Böylece, Türkiye, geçen yıl toplam 206,8 milyar avro ile AB'nin 5'inci en büyük ticaret ortağı konumunda yer aldı.

 

AB ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerinin daha da güçlenmesi için Gümrük Birliği'nin derhal güncellenmesi gerekiyor.

 

Gümrük Birliği'ni güncellemeye ilişkin resmi müzakerelerin AB Komisyonu'nun Konsey'den yetki almasının ardından başlaması gerekiyor. Ancak üye ülkelerden oluşan AB Konseyi, siyasi saiklerle bu konuda adım atmıyor.

06 Mart 2024 Çarşamba

Ticaret Bakanlığı Basın Müşaviri Fatih Uysan, Türkiye Cumhuriyeti'nin, hükümeti ve halkıyla topyekun Filistin'in yanında olduğunu belirterek, "Türkiye'nin gümrük sistemi kısmen 9 Nisan 2024'ten, tamamıyla 2 Mayıs 2024'ten beri ihracat ve ithalatta İsrail'e kapalıdır” dedi.


 

Basın Müşaviri Uysan, sosyal medya hesabı X'ten, Ticaret Bakanlığının, "İsrail'le ticaretin 3. ülkeler üzerinden sürdüğü" iddialarını yalanladığı açıklamasına atıfta bulunarak, konuya ilişkin paylaşım yaptı.

 

Cumhuriyet Halk Partisinin başkan yardımcısının, "İsrail İstatistik Kurumu"nun verilerine işaret ederek İsrail ile ticaretin sürdüğüne ilişkin açıklamalarını şaşkınlık ve üzüntüyle izlediklerini bildiren Uysan, şu değerlendirmelerde bulundu: "İsrail zulmü altında Filistin, Gazze ve Batı Şeria'da 41 bin kişinin şehit olduğu, Lübnan'da daha iki gün önce onlarca kişinin can verdiği ve binlerce kişinin yaralandığı bir dönemde Sayın Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz ve Türk halkı cansiperane bir şekilde Filistin halkı ile birlikte mücadele ederken, dünyada İsrail ile tüm ticareti durdurmuş tek ülke Türkiye iken, yapılan bu mesnetsiz ve İsrail makamları ile işbirliği yaparak yalan ve çarpıtma amaçlı açıklamaların, Filistin davası ve Filistinlilerin menfaatleri ile hiçbir alakası bulunmamaktadır.

Sadece İsrail'in menfaatlerine hizmet ediyorlar. Bu açıklamaların en acı ve utanılacak tarafı, söz konusu açıklamalarda Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi gümrük ve dış ticaret sistemleri ve Türkiye İstatistik Kurumunun şeffaf ve gerçek veri ve istatistikleri dururken İsrail servislerinin ve kurumlarının dezenformasyon amaçlı verilerinin kaynak gösterilmesidir. Başlı başına bu bile, bu açıklamayı gerçekleştiren siyasi ve bir kısım medya zevatın Filistinlileri ağzına dahi almazken Türkiye'yi ve hükümeti yıpratmak hedefiyle İsrail'in çıkarlarına hizmet ettiğini, kimlerden bilgi ve yönlendirme aldığını açıkça ortaya koymaktadır. Tek dertleri, dünyada Filistin için en çok uğraşan, İsrail soykırımı karşısında onurlu ve haysiyetli bir duruş ve politika izleyen ve Filistinli tüm yetkililerin devamlı teşekkür ettiği Türkiye'nin ve hükümetinin mazlum Filistin için verdiği büyük çabalarına zarar vermektir. Zaten İsrail makamlarının sosyal medya paylaşımlarında onları överek atıf yaptığına zaman zaman şahit olduk."

 

Uysan, Türkiye Cumhuriyeti'nin, hükümeti ve halkıyla topyekun Filistin'in yanında olduğunu vurguladı.

 

"Türkiye'nin gümrük sistemi kısmen 9 Nisan 2024'te, tamamıyla 2 Mayıs 2024'ten beri ihracat ve ithalatta İsrail'e kapalıdır." ifadesini kullanan Uysan, şunları bildirdi: "Açıkladığımız gibi, sadece Filistin Ulusal Ekonomi Bakanlığının uygunluk verdiği, Filistinlilere ulaştırılan ve Filistinli mazlumların ihtiyacı olan ürünler, bu uygunluk sonrası varış yeri Filistin olmak şartıyla sevk edilebilmektedir. Hal böyleyken bu yalan ve iftira korosunun amacı, Türkiye'nin tüm dünya ülkelerine yaptığı ihracatı bile sabote etmek, İsrail çıkarlarına hizmet etmek ve Filistinli mazlumların ihtiyacı olan ürünleri dahi temin etme süreçlerine zarar vermektir. Bu konuda Ticaret Bakanlığımız, gerekli açıklamayı iki gün önce yapmıştır."

20 Eylül 2024 Cuma

Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 2,22, dolar/TL yüzde 0,56, avro/TL yüzde 1,17 ve altının gram fiyatı yüzde 1,92 artış kaydetti.


 

BIST 100 endeksi, en düşük 9.567,10 ve en yüksek 10.008,72 puanı gördükten sonra haftayı, önceki hafta kapanışına göre yüzde 2,22 değer kazanarak 9.900,25 puandan tamamladı.

 

Kapalıçarşı'da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 1,92 artışla 2 bin 866 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 3,33 yükselişle 19 bin 124 liraya çıktı.

 

Geçen hafta sonu 4 bin 650 lira olan çeyrek altının satış fiyatı yüzde 3,23 artarak 4 bin 800 liraya yükseldi.

 

Bu hafta ABD doları yüzde 0,56 değer kazanarak 34,1150 liraya, avro da yüzde 1,17 artışla 38,0680 liraya çıktı.

 

Yatırım fonları bu hafta yüzde 1,89 ve emeklilik fonları yüzde 2,36 değer kazandı.

 

Kategorilerine göre bakıldığında ise yatırım fonları içinde en çok kazandıran yüzde 4,40 ile "hisse senedi" fonları oldu.

20 Eylül 2024 Cuma