tatil-sepeti

Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Tahkim Divanı’nda da açılan yeni dava sayısı bir önceki yıla göre artarak 842’ye ulaştı. ICC Milletlerarası Tahkim Divanı’nda 2018 yılında açılan davaların toplam anlaşmazlık tutarı ise 36 milyar dolar olarak gerçekleşti.

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Ticari uyuşmazlıkların çözümünde ağırlığını artıran tahkime global ilgi artıyor. Küresel ekonominin gelişmesi, şirketlerin yurtdışı yatırımlarını artırması ve tahkimdeki çözüm süresinin devletlerin resmi yargı organlarına göre daha kısa olması bu yönelimde etkin rol oynuyor. Uluslararası tahkim merkezlerindeki 2018 istatistiklerine baktığımızda, 11 uluslararası tahkim merkezinin çoğunluğunda açılan dava sayısı bir önceki yıla göre arttı.

Genel ortalamada yüzde 10.5 artışla toplam 6 bin 288 yeni dava açıldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) de üye olduğu Milletlerarası Ticaret Odası’nın (ICC) Milletlerarası Tahkim Divanı verilerinde de yine artış görmek mümkün. 2017 yılında 810 olan yeni dava sayısı 2018 yılında 842’ye yükseldi.

TÜRKİYE İLK 10’DA

ICC Milletlerarası Tahkim Divanı’nda 135 ülkeden 2 bin 282 dava görülmeye devam ediyor. 2018 yılında açılan 842 yeni davanın toplam anlaşmazlık tutarı 36 milyar dolar.

ICC Milletlerarası Tahkim Divanı’nda görülmekte olan tüm ihtilafların toplam tutarı ise 203 milyar dolar. Davaların ortalaması da 10 milyon dolar ile 131 milyon dolar arasında değişiyor. 2018 yılında dikkat çeken bir başka veri ise yeni açılan davalarda temsil edilen ilk 10 ülke arasına Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de girmiş olması. Türkiye, 2018 yılında temsil edildiği 62 yeni dava ile 10. sırada yer aldı. Listenin birinci sırasında ­­ise temsil edildiği 210 yeni dava ile ABD bulunuyor.

İTOTAM’IN ÖNCÜLÜĞÜ

İstanbul Ticaret Odası da İTOTAM (İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkez) aracılığıyla ülkemizde tahkim müessesesinin gelişmesi için katkı sunmaya devam ediyor. İTOTAM’ın gerçekleştirdiği ‘İstanbul Tahkim Günleri-Milletlerarası Tahkimin Mali Boyutu: Söylentiler ve Gerçekler’ başlıklı toplantı, dünyaca ünlü tahkim hukukçularını Türk hukukçularıyla buluşturdu. Konuşmasında, İstanbul Ticaret Odası’nın üyelerine 1979’dan bu yana tahkim hizmeti verdiğini hatırlatan İTO Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, şöyle devam etti: “Türkiye’de kurumsal tahkimin gelişmesinde İTO öncüdür. Şimdiye kadar gerek ulusal, gerekse uluslararası çok sayıda uyuşmazlık İstanbul Ticaret Odası tahkimi yoluyla çözüme kavuşturuldu. Tahkim, günümüz ticari ilişkilerinde ağırlıklı olarak tercih edilen uyuşmazlık çözüm yolu olması bakımından büyük önem taşıyor. Üyelerimizin gerek diğer üyelerimizle, gerek yerli yahut yabancı firmalarla yaptıkları sözleşmelere veya yerli yahut yabancı firmaların aralarında yaptıkları sözleşmelere İTOTAM tahkim şartını koymaları, olası bir uyuşmazlığın hızlı ve etkin bir şekilde çözülmesini sağlamak bakımından önemli.”

DÜNYA İLE UYUMLU

Tahkim konusundaki hükümleri güncel hale getirebilmek için dünyadaki gelişmeleri titizlikle incelediklerini belirten İTOTAM Divan Başkanı Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, bu amaçla her yıl Birleşmiş Milletler’in hem New York’taki hem de Viyana’daki toplantılarına katıldıklarını vurguladı. Uluslararası kuruluşlardaki tahkim merkezleriyle de işbirliği yaptıklarını belirten Prof. Dr. Pekcanıtez, şu bilgiyi verdi: “En büyük sorunlardan biri de daha iyi hakemleri yetiştirebilmek. Zaman içinde bu da olacak. Ülkemizde genç nüfus var ve bu genç nüfus hukuk konusunda gerçekten çok başarılı.”

BÜTÇELEME VE BELGELEME

İki oturum halinde gerçekleştirilen seminerde uzman hukukçular, tahkim uygulamasına ilişkin önemli uyarılar yaptılar. Hukuk danışmanlarının anlaşmazlık çıktığı anda değil, anlaşmazlıktan önce proje hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini vurgulayan Hukukçu Nazlı Dereli Oba, şu tavsiyelerde bulundu: “İş e-mailleri esaslı delil kabul ediliyor. e-maillerin arşivlenmesi ve işle ilgili iletişimin kişisel e-mailden yapılmaması çok önemli. Hukuk danışmanının nasıl bir akıl yürütmenin olduğunu anlayabilmesi için arşivlenmiş e-mailleri görmesi gerekiyor. Yapılan her şey belgelenmeli. İş konusunda, WhatsApp’dan ve WhatsApp gruplarından kaçınmalısınız. Tahkim masraflarını bütçelemenin mümkün olduğunca erken ve her üç ayda bir yapılması gerekiyor. Belgeleme ve bütçeleme, tahkimin en önemli unsurlarını oluşturuyor.”

İTOTAM’LI 800 GENÇ HUKUKÇU GELİYOR

İTOTAM’ın tahkim konusunda uzman hukukçuların yetişmesine katkı sağladığına da dikkat çeken İTOTAM Divan Başkanı Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, “Şu anda 800 civarında genç İTOTAM’lı müstakbel meslektaşımız var. Onlara her yıl belli sayıları esas alarak tahkim eğitimi veriyoruz. Bu sene eğitimi daha da artırmaya çalışıyoruz. Özellikle ticaret odaları vasıtasıyla ticari ilişkilerdeki sorunların bu yöntemle çözülmesi bugün dünyada genel kabul görüyor. Dünya tahkim merkezlerinde tahkime başvuranların sayısının her yıl yüzde 10 ila yüzde 20 arasında bir oranla arttığını görüyoruz. Bunu ülkemize de yansıtabilmek için hep birlikte çalışmak zorundayız” diye konuştu.

HASAR UZMANINI DOĞRU SEÇİN

Hasar uzmanını doğru seçmenin öncelikler arasında olması gerektiğini vurgulayan Dr. Wollfgang Peter, şu uyarılarda bulundu: “Bu konuda emekli olmuş bir profesörden medet ummayın. Hasar uzmanı sahadan gelmeli. Kültürel alandan yerel sisteme kadar bütün sisteme vakıf olmalı. Avukatlardan hasar uzmanına kadar bütün ekip koordinasyon halinde olmalı.”

AVUKATIN SEKTÖR BİLGİSİ FARK OLUŞTURUR

Dava sürecinde avukat değiştirmekten mümkün mertebe kaçınılması gerektiğini belirten Daniel Greineder, “Çünkü dosyaya hakim olmak zaman alacak. Avukatın o sektörle ilgili bilgisi çok büyük fark oluşturacaktır. Davaya erken dönemde gerekli yatırımı yapmak, müvekkilin ihtiyaçlarını anlamak gerekir. Bu yaklaşım giderek büyüyecek bir mali külfetten de koruyacaktır. Pahalı olan en iyi olan anlamına gelmiyor. Hukuk firmaları markalı çanta gibi düşünülmemeli” diye konuştu.

HAKEMİN YETKİLERİ

İTOTAM Divan Üyesi Prof. Dr. Ali Yeşilırmak, sunumunda, Türkiye’deki Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun hakemlere ihtiyatî tedbir ve delillerin korunması yetkisi verdiğini, ‘ihtiyatî hacizle ilgili yetkisini kullanamaz’ denildiğini söyledi.

01 Ekim 2019 Salı

Etiketler : Gündem

Karaman'da elma hasadına katılan Bakan Yumaklı, güvenilir gıdaya erişimin en temel insan haklarından biri olduğunu vurguladı ve bu konuda devletin kararlı adımlar atmaya devam edeceğini belirtti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye'nin elma üretiminde dünya sıralamasında 2. sırada, ihracatta ise 7. sırada yer aldığını açıkladı. Karaman'da elma hasadına katılan Bakan Yumaklı, güvenilir gıdaya erişimin en temel insan haklarından biri olduğunu vurguladı ve bu konuda devletin kararlı adımlar atmaya devam edeceğini belirtti.

Bakan Yumaklı, gıda güvenliği konusunda yapılan denetimlerin aralıksız sürdüğünü belirterek, "Vatandaşımızın güvenilir gıdaya ulaşması, en doğal hakkıdır. Bu hakka ulaşmakla ilgili hiçbir engeli tanımıyoruz ve devlet olarak, bakanlık olarak bunların üzerine gitmeye devam edeceğiz." dedi.

Tarımda teknolojinin önemine değinen Yumaklı, Türkiye'nin sadece elma üretiminde değil, bu alanda kullanılan teknolojilerin geliştirilmesi ve ihraç edilmesinde de önemli bir aşama kaydettiğini ifade etti. Ayrıca, tarımsal üretimin pazarlama ayağının önemine vurgu yaparak, üretimin planlanması, sözleşmeli üretim modelleri ve işlenmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılması gibi konularda çalışmaların devam edeceğini söyledi.

Yumaklı, tarımsal üretimde 1 Eylül itibarıyla geçilen planlı üretim modelinin, üretici ve tüketiciye büyük faydalar sağlayacağını belirtti. Bu modelle, ülke kaynaklarının daha verimli kullanılacağını ve hububat, baklagil, yağlı bitkiler ve yem bitkileri üretiminde 2028'e kadar olan hedeflerin belirlendiğini kaydetti.

Kent tarımı uygulamalarına da değinen Yumaklı, büyük şehirlerin tarımsal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla şehir çeperlerinde tarımsal üretimin desteklendiğini ve organize tarım bölgelerinin oluşturulduğunu belirtti. Bu kapsamda, 42 ilde 61 organize tarım bölgesinin belirlendiğini ve bunlardan 6'sında üretimin başladığını ifade etti.

Bakan Yumaklı, Karaman Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan hububat tohumu eleme tesisinin açılışını gerçekleştirerek, Türkiye'nin tohumculukta dünyada öncü bir ülke haline geldiğini ve bu alandaki başarının ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacağını vurguladı. Türkiye'nin kendi topraklarında ürettiği tohumların dünya çapında 117 ülkeye ihraç edildiğini belirten Yumaklı, bu başarıyı daha da ileri taşımak için çalışmalara devam edeceklerini söyledi.

21 Eylül 2024 Cumartesi

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği'nde değişiklik yaptı.







SPK'nın "III-52.4 sayılı Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ"i Resmi Gazete'de yayımlandı.


Buna göre, girişim sermayesi yatırımlarının finansmanında önemli bir yatırım aracı olan, Türkiye'nin sermaye piyasalarında da giderek önem kazanan ve hızla büyümeye devam eden girişim sermayesi yatırım fonlarına yapılan yatırımların artırılabilmesi amacıyla ve uygulamada karşılaşılan ihtiyaçlar ile girişim sermayesi ekosisteminin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve yeni yatırım araçlarının yaygınlaştırılmasına yönelik olarak anılan tebliğin muhtelif maddelerinde değişiklik yapıldı.


Yapılan değişiklikler kapsamında, doğrudan yatırım yerine girişim sermayesi yatırım fonları (GSYF) üzerinden riskin dağıtılarak yatırımın çeşitlendirilebilmesi, daha önce yatırım almış ve yatırım turu kapanmış girişim şirketlerine yatırım yapılabilmesine imkan sağlamak amacıyla fon toplam değerinin en az yüzde 80’i diğer GSYF katılma paylarından oluşacak şekilde GSYF’lerin fon sepeti fonu yapısında ihraç edilebilmesine imkan tanınacak.


Yatırımın yapıldığı tarih itibarıyla son yıllık veya yatırım yapılan tarihe en yakın tarihli finansal tablolarına göre varlıklarının en az yüzde 51’inin Türkiye’de kurulu bağlı ortaklık veya iştiraklerden oluşan yurt dışında kurulu girişim şirketlerine yatırım yapılmasına olanak sağlanacak.


Girişim sermayesi ekosisteminin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve yeni finansman araçlarının yaygınlaştırılması amacıyla, ilgili mevzuatta yer alan şartlara uyum sağlanmak kaydıyla, ileri vadede ortak olma hakkı veren sözleşmeler girişim sermayesi yatırımı olarak değerlendirilecek.


Bu kapsamda, yurt dışında kurulu girişim şirketlerine yapılan yatırımın sınırının fon toplam değeri yüzde 10’undan, yüzde 15’e çıkarılacak ve Fon’un tedavüldeki katılma paylarının yurt dışındaki gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunması halinde bu oran kademeli olarak %100’e kadar artırılabilecek.


Son yıllık finansal tablolarına göre aktif toplamının en az yüzde 40’ı gayrimenkul veya gayrimenkule dayalı varlıklardan oluşan şirketler ile esas faaliyet konusu müteahhitlik olan şirketler girişim şirketi olarak değerlendirilmeyecek.


Diğer GSYF’lere fon toplam değerinin en fazla yüzde 25’i, girişim şirketi niteliğindeki halka açık şirketlerin borsada işlem görmeyen paylarına fon toplam değerinin en fazla yüzde 20’si ve GSYF katılma payına sahip yatırımcıların yönetim kontrolüne sahip oldukları şirketlere ve ilişkili taraflarına fon toplam değerinin en fazla yüzde 20’si oranında yatırım yapabilecek.


Tebliğ kapsamında, fon katılma paylarının satış başlangıç tarihinden fon toplam değerinin en az yüzde 80’inin girişim sermayesi yatırımlarına yönlendirilmesine kadar geçen sürede ve sonrasında sermaye piyasası araçlarına yapılacak yatırımlarda, yatırımın yapıldığı tarih itibarıyla Kurulun III-52.1 sayılı Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde yer alan ihraççı sınırlamalarına uyum sağlanması gerekecek.


Kaynak taahhüdü tutarı, fon katılma paylarının nitelikli yatırımcıya satışına başlandığı tarihi müteakip en geç bir yıl içinde tahsil edilecek.

Tebliğ kapsamında, sektör talepleri dikkate alınarak başvuru süreçlerinin kısaltılabilmesi amacıyla GSYF’ler menkul kıymet yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları gibi şemsiye fona bağlı olarak ihraç edilebilecek.


Fon bilgilendirme dokümanlarının içeriklerinin sadeleştirilirken, bu doğrultuda belirli konulara fon ile katılma payı sahipleri arasında imzalanacak fon ihraç sözleşmesinde yer verilecek.


Tebliğ’e eklenen Geçici Madde 2 ile Tebliğ değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla katılma payı ihraç edilmiş fonlar tarafından yatırımcılar ile fon ihraç sözleşmesi imzalanması gerekliliğinin yerine getirilebilmesi ve fonun ihraç belgesinde yer alması gereken asgari unsurlara uyum sağlanabilmesi için 30 Haziran 2025 tarihine kadar, yeni portföy sınırlamalarına uyum sağlanabilmesi için ise 31 Aralık 2025 tarihine kadar süre verildi.


Söz konusu Tebliğ bugün itibarıyla yürürlüğe girdi.

21 Eylül 2024 Cumartesi