HABER: ADEM ORHUN

Uluslararası piyasalarda ABD Merkez Bankası’nın (Fed) bu ay faiz artıracağı yönündeki beklenti yüzde 90’a çıkarken, sermaye piyasaları bu beklentiyi çoktan fiyatlandırdı. Bundan sonra gözler sanayiyi ve üretimi etkileyen emtia fiyatlarına çevrildi.

Emtiaya en çok talep oluşturan ülke Çin. Çin’in büyümesi emtia fiyatlarına ve dünya ekonomisine yansıyor. Emtia fiyatları üretimi Avrupa ülkelerini, gelişmekte olan pazarları ve küresel ölçekte borçlu olan şirketleri etkileyecek. Uluslararası finans uzmanları ve reel sektör temsilcileri bu nedenle, “Fed’e takılmayın, emtia fiyatlarına bakın” diyor. Emtia fiyatlarının seyri Türkiye’nin makro hedefleri ve üretim maliyetleri için de önemli.

FED’İN FAİZ POLİTİKASI

Küresel piyasalar, Fed’in kararlarına kilitlenmiş durumda. Zira Fed’in sıkılaştırma adımlarını sürdüreceği beklentisi iyice güç kazandı. Mart ayında politika faizini 25 baz puan artırarak 0.75-1.00 aralığına yükselten Fed, mayıs ayında faizi sabit tuttu. Hemen ardından Fed Dallas Şubesi Başkanı Robert Kaplan, bu yıl toplam üç faiz artışının mümkün olduğunu söyledi.

Bu gelişmelerle, nisan ayında yüzde 67’lerde olan faiz artış beklentisi de hızla yükselmeye başladı.

Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lael Brainard ise küresel ekonomideki iyileşmenin riskleri düşürdüğüne işaret etti. Brainard’ın sözleri de, bu ay faiz artırılacağı yönünde yorumlandı. Nitekim, Fed’in 13-14 Haziran’daki toplantısında faiz artırmasına yönelik piyasa beklentisi, büyüme verilerinin tahminlerden iyi çıkması üzerine yüzde 88’e yükseldi.

DOLAR EMTİAYI ETKİLER Mİ?

Fed’in faiz artırmasıyla birlikte ABD Doları’nın daha da güçlenmesi bekleniyor. Bununla birlikte ekonomide oyun sahasını daraltan düşük enflasyon oranı ve kredi geri dönüşlerindeki yavaşlama, ABD ekonomisini zorluyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise dolardaki yükselişin emtia fiyatlarına nasıl yansıyacağı merakla bekleniyor.

ALTININ HIZI KESİLİR

Öte yandan piyasaların, Fed’in bu ay 25 baz puanlık faiz artırımına gitmesine yüzde 90 ihtimal verdiğini belirten Vakıf Yatırım Araştırma ve Strateji Müdür Yardımcısı Selahattin Aydın, altında görülen yukarı yönlü fiyat artışlarının Fed’in faiz artışlarına devam ettiği bir ortamda uzun soluklu olamayacağını belirtti.

PETROL 50-60 DOLAR

ABD’deki kayaç petrolü üreticilerinin üretimlerini artıracağı beklentisi ile birlikte son dönemde sondaj kulelerinin sayısında gözlenen sürekli yükseliş, petrol fiyatlarındaki geri çekilmeyi destekledi. Yıl sonuna kadar da petrol fiyatlarında dalgalanmalar olabileceği belirtiliyor. Ancak, mevcut durumda 50 dolar üzerinde seyreden Brent tipi petrol fiyatlarındaki yukarı yöndeki hareketlerin, 60 dolar seviyelerini aşması potansiyeli düşük ihtimal olarak görülüyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da Ocak Enflasyon Raporu’nda 57 ABD doları olarak varsayılan ham petrol fiyatını, 2017 yılı için ortalama 55 ABD doları olarak belirledi.

YOL ÇİN’E ÇIKIYOR

Diğer yandan sanayi üretimine konu olan metaller küresel üretimin yapı taşını oluşturuyor. Burada da Çin öne çıkıyor. Moody’s’in, artan borçluluk ve potansiyel büyümenin yavaşlayacağı gerekçesiyle 1989’dan bu yana ilk kez Çin’in kredi notunu indirmesi, bakır, çinko, nikel ve alüminyum gibi birçok sanayi metalinin fiyatına düşüş olarak yansıdı.

2010’da yüzde 10.6 büyüyen Çin ekonomisinin resmi büyüme hedefi yüzde 6.5. Moody’s ise Çin’in hızının beş yılda yüzde 5’e düşeceğini öngörüyor. Yılın kalanında, ilk çeyrekte açıklanan yüzde 6.9 altında gelecek her büyüme verisi, Moody’s’in çekincelerini gündeme taşıyacak. Bu da sanayi emtialarındaki yukarı yönlü fiyat hareketlerini sınırlamaya devam edecek.

DIŞ PAZARLARDA BÜYÜME BEKLİYORUZ

İTO Demir Dışı Metaller Meslek Komitesi Başkanı Ali Bakaner, sanayinin ham alüminyum ihtiyacının yüzde 95’ini ithalatla karşıladığına dikkati çekti. Bakaner, “Dolar kurunun TL karşısında artması, ithal hammadde girdi fiyatlarının artmasına sebep oluyor. Yüksek stok seviyesine rağmen başta Çin olmak üzere gelişmekte olan ülkelerden gelen talep, metal fiyatlarında etkili olmaya devam ediyor. Fakat Rusya ve Irak’ta kayıplar bu yıl telafi edilebilir. 2017 yılında net ihracat, büyümeye pozitif katkı verebilir. Petrol fiyatı artarsa petrol ihracatçısı ülkelere ihracat da pozitif etkilenir” dedi.

HAMMADDE MALİYETİ ÇOK ÖNEMLİ ETKEN

İTO Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi Başkanı Rüknet Yeşilyurt, sektörün hammadde temininde güçlük yaşadığını belirtti. Yeşilyurt, “Hammaddeyi ithal etmek zorunda kalıyoruz. Bir yandan hammadde fiyatı, diğer yandan Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerinin düşük fiyatının baskısıyla zorlanıyoruz” dedi. Üretici firmaların küresel pazarlarda rekabet için ucuz hammadde tedarikine acil ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yeşilyurt, “İthalat vergileri de başka bir yük. Global riskleri tartışırken; göçleri, afetleri, terörü, işsizliği, su, petrol ve enerji krizlerini dikkatle izlemeliyiz” diye konuştu.

FED’İN ETKİSİ DÜŞÜK OLUR

Yatırımcılara özel bir konferansa katılmak için geldiği İstanbul’da görüştüğümüz Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik, yatırımcıların faiz oranının ne olacağına çok fazla odaklandığını söyledi. Buna çok takılmamak gerektiğini vurgulayan Dembik, “Fed Başkanı Janet Yellen 2018’de görevini bırakırken yüzde 2’lik faiz hedefine ulaşmış olsa bile bunun sanıldığı kadar yüksek bir etkisinin olmayacağını düşünüyoruz. ABD için asıl kritik olan kredi geri döngüsünün yavaşlıyor oluşu” dedi. Emtia fiyatları konusunda ‘süper döngü’yü hatırlatan Dembik, şöyle devam etti: “19. yüzyılın sonunda fiyatlar evrim geçirmişti. Yine fiyatların yükselmesini beklemek yerinde olacak. Tabi bununla birlikte başka trendler de var. Mesela çoğu emtia şu an artıda görünüyor. Altın ise politik riskten çok etkileniyor.”
Petrol fiyatının düşük olduğunu belirten Dembik, şunları söyledi: “OPEC ülkeleri, ABD ayağında üretim çok artışa geçmeden zaman kazanmaya çabalıyor. Genel anlamda emtia fiyatları yüksek ama özellikle petrolün, enflasyonu destekleyebileceğini söyleyebiliriz. Çünkü enflasyon artarsa bu özellikle yüksek borca sahip ülkelere fayda getirecektir diye düşünüyoruz. Emtia fiyatlarının yüksek olması borç ve bunu telafi edilmesi adına faydalı olacaktır.”

ÇİN’İN BÜYÜMESİ METALİ ETKİLER

Saxo Capital Markets Genel Müdürü Savaş Divanlıoğlu, üretimi etkileyen endüstriyel metalde talep etkisine dikkati çekti. Divanlıoğlu, “Endüstriyel metalde en önemli etken olan Çin’i çok iyi takip etmek gerekiyor” dedi. Metalde talebin yeterince karşılandığını belirten Divanlıoğlu, şunları söyledi: “Talebin bakırda yüzde 50’si; kömür, nikel, çinko ve demirde yüzde 40-50’si Çin’den. Çin, büyüme hızını artırırsa, sanayide talebi artacak, metal fiyatı da hızla artacak. İpekyolu projesiyle de dış altyapı çalışmalarına büyük harcama yapılacaktır.”

KÜRESEL ŞİRKETLERE BORÇ UYARISI

Franklin Templeton Investments Gelişen Piyasalar Grup Fon Yöneticisi Mark Mobius, “Fed’in faiz artırmasının gelişen piyasalar üzerinde fazla etkisi olmaz” dedi. İnsanların, Fed faiz artırımı ve bunun gelişen piyasalar üzerindeki etkisine çok fazla odaklandığını savunan Mobius, “Bu yıl üç faiz artırımı gayet mümkün. Ekonomi iyi gidiyor” dedi. Mobius, borçlarına yeterli ilgi göstermeyen borçlu şirketlerin faizler yükseldiğinde sorun yaşayabileceğini, bu yüzden iflaslar beklediklerini de belirtti.

06 Haziran 2017 Salı

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "En büyük sorun, Türkiye söz konusu olduğunda Avrupa'nın liderlik ve stratejik perspektif eksikliğidir." dedi.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi getirilmesi, enerji güvenliği, göç ve üçüncü ülkelerde iş ortaklıkları konularında işbirliğinin artırılması gerektiğini söyledi.

 

Şimşek, Belçika'nın başkenti Brüksel'in önemli düşünce kuruluşlarından Bruegel'de "Türkiye: Avrupa ekosisteminde ilerlemek" konulu etkinlikte konuştu.

 

Türkiye'nin ilk önceliğinin fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu tek haneye indirmek olduğunu söyleyen Şimşek, bunun zorluğunun farkında olduklarını ancak başarı sağlayacaklarını vurguladı.

 

Şimşek, Türkiye'nin bir diğer önceliğinin mali pozisyonu güçlendirmek olduğunu belirterek, geçen yıl yaşanan deprem nedeniyle bütçe açığının arttığını anımsattı.

 

Mali ayarlamaya azami çaba gösterdiklerini dile getiren Şimşek, "Daha yapılması gerekenler var. Mali ayarlama enflasyonun düşmesine yardımcı olacak." diye konuştu.

 

Şimşek, "Diğer önemli öncelik ise dış dengeyi düzeltmek, cari açığı azaltmak ve rezervleri yeniden artırmak." dedi.

 

Nihai hedefin yapısal dönüşümü sağlamak olduğunu vurgulayan Şimşek, enflasyonu düşürmek için olağan dışı bir şey yapmadıklarını, geleneksel para politikasını uyguladıklarını kaydetti.

 

Şimşek, enflasyonla mücadelenin önemine işaret ederek, "Enflasyon mayıs ayında zirveye çıkacak. O noktadan itibaren enflasyon oranında her yıl anlamlı bir yavaşlama göreceğiz. Bizim gördüğümüz yol bu. Bu yılın sonunda enflasyonun yüzde 38 civarında olduğunu öngörüyoruz. Gelecek yıl yüzde 14 düşecek enflasyon 2026'da da tek haneli rakamlara geri dönecek." yorumunu yaptı.

 

Enflasyondaki gerilemenin para politikasının normalleşmesinin bir parçası olduğuna vurgu yapan Şimşek, Merkez Bankası para politikası duruşunun enflasyon beklentilerini destekleyeceğini belirtti.

 

Şimşek, "Cari açıkta sürdürülebilir bir düşüş sağlamayı hedefliyoruz." dedi.

 

Kapsamlı bir yapısal reform gündemleri olduğuna işaret eden Şimşek, "Programımız çalışıyor. Yapısal reformların yatırımcı güvenini yeniden kazanmamızı sağladığını düşünüyoruz." ifadesini kullandı.

 

"Yeniden dengelenme süreci devam ediyor, enflasyon beklentileri önemli ölçüde geriledi."diyen Şimşek, Merkez Bankası'nın rezervlerinin iyileştiğini ve iyileşmeye devam edeceğinin altını çizerken kredi risk priminin düştüğünü, kredi derecelendirme kuruluşlarının da Türkiye ekonomisindeki iyileşmenin farkında olup not artışına gittiklerini vurguladı.

 


AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER

 

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında yıllık ticaret hacminin 200 milyar doları bulduğunu hatırlatan Şimşek, Türkiye’nin AB’nin en büyük beşinci, AB’nin de Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda olduğunu söyledi.

 

Şimşek, AB ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı olduğunu anımsatarak, “Türkiye’nin AB üyeliği büyük bir genişleme olacaktır. Ancak, AB henüz buna hazır değil. Yine de yapılabilecek birçok şey olduğuna inanıyorum.” Dedi.

 

Gümrük Birliği’nin derhal güncellenmesi ve Avrupa’ya seyahat için vize serbestisi getirilmesi gerektiğini dile getiren Şimşek, “Enerji güvenliği, göç ve üçüncü ülkelerde iş ortaklıkları konularında işbirliği yapmamız gerekiyor.” İfadesini kullandı.

 

Şimşek, AB’ye üyelik sürecinde ekonomik entegrasyona devam edilmesi gerektiğini belirterek, günümüzde Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin Avrupa’da bir iç politik konu halini aldığını anlattı.

 

“Avrupa’nın dünya ekonomi sahnesinde geçerliliğini koruması için Tek Pazar’ı derinleştirmesi ve genişletmesi gerekiyor.” Diyen Şimşek, bunun için yeni üyeler alması gerektiğini vurguladı.

 

Şimşek, Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasıyla birlikte Avrupa’nın son dönemde zayıf seyreden üretkenliğinin de artacağını belirtti.

 

Türkiye ile birlikte AB’ye üyelik sürecine başlayan bütün ülkelerin sorunlarına rağmen içeriye alındığını anımsatan Şimşek, bu durumun kırgınlık, öfke ve hayal kırıklığı ile sonuçlandığını söyledi.

 

Şimşek, “En büyük sorun, Türkiye söz konusu olduğunda Avrupa’nın liderlik ve stratejik perspektif eksikliğidir.” Dedi.

 

AB’nin kurallara dayalı olmasının önemine işaret eden Şimşek, iş dünyasının da karşılıklı olarak yatırımları ve ticareti geliştirmesinin önemini anlattı.

 

GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GÜNCELLENMESİ

 

Şimşek, "Gümrük Birliği'nin güncellenmesiyle bize bir iyilik yapmayacaksınız. Eşit şartlarda rekabet etmek istiyoruz. Biz eşit şartlar istiyoruz. Güya bunlar Avrupa değerleri. Peki neden bu konuda geri duruyorsunuz?" ifadesini kullandı.

 

Avrupa'nın kendi standartlarının ve değerlerinin çok uzağında olan ülkelerle vize serbestisi yaptığını anımsatan Şimşek, AB'nin Türkiye gibi büyük potansiyele sahip bir ülke ile yakınlaşması gerektiğini kaydetti.

 

Şimşek, Türkiye'nin AB ile kararlı biçimde her alanda ilerlemek istediğini vurgulayarak, mevcut siyasi iklimin buna daha elverişli olduğuna işaret etti.

 

AB çalışmalarında, Gümrük Birliği'nin tarım, hizmet ve kamu alımlarını içine alacak biçimde güncellenmesinin etki değerlendirmesinin yapıldığını anımsatan Şimşek, güncellemenin gelecek on yılda ticaret hacminin iki kattan fazla artabileceğinin altını çizdi.

 

Şimşek, son dönemde kurallara dayalı sistemin büyük bir baskı altında olduğuna dikkati çekerek, ekosistemin nasıl gelişeceğini öngörmenin zor olduğunu ancak Türkiye'nin stratejik açıdan çok önemli bir ülke olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirtti.

 

"Türkiye, büyük bir ekonomi ve büyük bir potansiyele sahip." diyen Şimşek tamamen kanıta dayalı bir ekonomik program uygulandığını belirtti.

 

Şimşek, "Programın işe yaradığını, enflasyonun düştüğünü göstermeye başladık." yorumunda bulundu.

 

"Türkiye'nin AB'ye yeniden ve sağlam bir şekilde bağlanması gerektiğine inanıyorum çünkü bunu hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin çıkarına görüyorum." ifadesini kullanan Şimşek, AB tarafının da buna stratejik bakması gerektiğini vurguladı.

 

Şimşek, Türkiye-AB arasında ekonomiyle ilgili üst düzey diyalogların yeniden başlatılması, enerji ve diğer siyasi konular üzerine de daha fazla odaklanılması gerektiğini dile getirdi.

 

AB'nin, Türkiye ile ilişkilerini bazı üye ülkelerin maksimalist talepleriyle gasbetmelerine izin vermemesi gerektiğini ve bunu bahane etmemesi gerektiğini söyleyen Şimşek, Gümrük Birliği güncellemesinin Türkiye'nin çıkarına olduğu kadar AB'nin de çıkarına olduğunu belirtti.

 

Şimşek, Türkiye'nin AB'nin politik, ekonomik ve sosyal dönüşümünün motoru olabileceğine de dikkati çekti.

 

Türkiye'nin jeopolitik olarak önemli ve büyük bir ülke olmakla birlikte tarihi açıdan çok zengin olduğunu anımsatan Şimşek, ekonomideki başarının diğer alanlara da olumlu yansıyacağını söyledi.

 

Şimşek, Brüksel temaslarının genel olarak yapıcı olduğuna işaret ederek, ilişkilerin adım adım ilerleyebileceğini ve geliştirilebileceğini vurguladı.

 

Bakan Şimşek, Brüksel temasları kapsamında AB Komisyonu Ekonomiden Sorumlu Üyesi Paolo Gentiloni, AB Komisyonu İç Pazardan Sorumlu Komiseri Thierry Breton ve AB Komisyonu Finansal Hizmetler, Finansal İstikrar ve Sermaye Piyasaları Birliğinden Sorumlu Üyesi Mairead McGuinness gibi üst düzey AB yetkilileriyle de görüştü.

14 Mayıs 2024 Salı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Planlı tarımsal üretime geçilmesini sağlayacağız. Tarım yapılan tüm alanları kayıt altına alarak, destekten faydalanan çiftçi sayımızı artıracağız." dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla ATO Congresium'da düzenlenen Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Danışma Kurulu Toplantısı'na katıldı.

 

Konuşmasına, hayatını kaybeden tiyatro ve sinema sanatçısı Ayten Gökçer'e Allah'tan rahmet, sevenlerine ve sanat camiasına başsağlığı dileyerek başlayan Erdoğan, Dünya Çiftçiler Günü münasebetiyle düzenlenen bu toplantıda, çiftçiler ve temsilcileriyle birlikte olmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.

 

Alın terleriyle toprağı sulayan, emekleriyle onu üretime, ürüne dönüştüren çiftçilerin Dünya Çiftçiler Günü'nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya Çiftçiler Günü'nün tüm çiftçilere, millete ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.

 

TÜRKİYE YÜZYILI'NI DA YİNE ÇİFTÇİLERİMİZLE OMUZ OMUZA İNŞA EDECEĞİZ

 

Çiftçilere bereketli bir yıl temenni eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

 

"Çiftçi kardeşlerimize bir kez daha emeklerinden, alın terlerinden, ülkemize ve milletimize kazandırdıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Rabb'im sizlerden razı olsun. Rabb'im milletimize sizlerin yokluğunu yaşatmasın. Tabii çiftçi kardeşlerimize sadece ülkemiz tarımına yaptıkları katkılar için değil, demokrasimize verdikleri destek için de minnettarız, müteşekkiriz. 15 Temmuz darbe girişiminde milli iradeyi korumak için öne atılanların en başında, biliyorsunuz, çiftçilerimiz vardı. Birileri uçakları görünce bankamatik kuyruklarına koşarken, benim çiftçi kardeşim darbecileri engellemek için bir yıllık mahsulünü ateşe verdi.

 

Elindeki tüm imkanlarla darbeci hainlere karşı koyan çiftçilerimizin fedakarlığını, cesaretini ve vatanperverliğini hiçbir zaman unutmayacağız. Tıpkı Milli Mücadele'de olduğu gibi iş başa düşünce istiklal ve istikbalimiz uğrunda canını ortaya koyan tüm çiftçilerimize şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'yi vesayetin her türlüsünden kurtarma mücadelesini birlikte verdik. Türk demokrasisine vurulan prangaları sizlerle beraber parçaladık. Sadece demokraside değil ekonomide, tarımda, hayvancılıkta, üretimde ve ihracatta ülkemizi hayal dahi edilemeyecek seviyelere getirdik. Türkiye Yüzyılı'nı da yine çiftçilerimizle omuz omuza inşa edeceğiz. Rabb'im muhabbetimizi ve dayanışmamızı daim eylesin diyorum."

 

ÇİFTÇİ KARDEŞLERİMİZE HAK ETTİKLERİ ÖNEMİ VERMENİN GAYRETİNDE OLDUK

 

İnsanların topraktan yaratıldığını ve hayatlarını topraktan elde edilen nimetlerle, mahsullerle sürdürdüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aşık Veysel'in "Kara Toprak" şiirinden dizeler okudu.

 

İnsanoğlunun sadık yarinin toprak olduğunu vurgulayan Erdoğan, toprak olmazsa bitki, nebatat ve hayatın olamayacağını söyledi.

 

Toprak olmazsa ne dünyada kalacak yer ne de öteki aleme göçünce yatacak yer bulunabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz toprağa ne kadar değer verir, ihtimam gösterirsek, toprak da bizi besler, yaşatır, bağrına basar. Şayet emek vermez, alın teri dökmez, gerekli altyapıyı kurmaz, gerekli yatırımı yapmazsanız, toprak da size bakmaz, sizi doyurmaz, beslemez. Bu anlayışla son 21 yılda hem toprağa hem de toprağı bizim için işleyen çiftçi kardeşlerimize hak ettikleri önemi vermenin gayretinde olduk." dedi.

 

Türk tarımının çehresini ve kaderini değiştirebilmek, daha rekabetçi ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak, sorunlara kalıcı, pratik ve modern çözümler bulabilmek için yoğun mesai harcadıklarını anlatan Erdoğan, "Ülkemizin tarımsal potansiyelini gün yüzüne çıkarmak için kırsal kalkınma alanında ciddi destek ve hibeler sağladık. Bu sayede tarım sanayi entegrasyonunu güçlendirdik." diye konuştu.

 

BU İDDİALAR, ELİ NASIRLI ÇİFTÇİLERİMİZİN EMEKLERİNE HAKARETTİR

 

Üretimin gelişmesi için son 21 yılda reel rakamlarla 1 trilyon 364 milyar lira tarım desteği verdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

 

"2024 yılında şu ana kadar 45 milyar lira ödeme yaptık. Yıl sonuna kadar bu rakam 91,5 milyar liraya çıkacak. Üreticilerimizin yoğun emeği ve yürüttüğümüz etkin politikalar sayesinde tarım-orman sektörümüz son 21 yılın 16'sında büyüme kaydetti. Sulanan arazi miktarını 48 milyon dekardan, 71 milyon dekara çıkardık. Toplulaştırılan arazi miktarı 4,5 milyon dekardan, 73 milyon dekara ulaştı. Sürdürülebilir tarımsal üretim ve gıda arz güvenliği için, ülkemiz genelinde toplam alanı 93 milyon dekar olan 440 tarımsal ovamızı koruma altına aldık. İlk kez bizim dönemimizde başlayan TARSİM ile üreticimizin alın terini, doğal afetlere karşı koruduk, koruyoruz.

 

TARSİM'le, sigorta poliçe bedellerini yüzde 67'ye varan oranlarda biz karşılıyoruz. Biliyorsunuz, zaman zaman tarım sektörümüzle ilgili gerçek dışı iddialar gündeme getiriliyor. 'Çamur at, izi kalsın' mantığıyla Türkiye'nin tarım politikası kötüleniyor, değersizleştirilmeye çalışılıyor. Bir defa şunu söylemek durumundayım, bu iddialar, bizden önce eli nasırlı çiftçilerimizin emeklerine hakarettir. Elbette yapılan her işin eksiği, fazlası, doğrusu, yanlışı olabilir. Her ülke gibi bizim de sıkıntılarımız var ama 'Türkiye'de tarım bitti' demek sadece cehaletin değil, büyük bir art niyetin işaretidir. 2002 ile 2023'ün basit bir karşılaştırması bile muhalefetin diline doladığı eleştirilerin temelsiz, mesnetsiz ve içinin boş olduğunu göstermeye kafidir."

 

TÜRKİYE, 2023 YILINDA 212 ÜLKE VE BÖLGEYE 2 BİN 200 ÇEŞİT TARIMSAL ÜRÜN İHRAÇ ETTİ

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 2023 yılında 212 ülke ve bölgeye 2 bin 200 çeşit tarımsal ürün ihraç ettiğini bildirdi.

 

Erdoğan, "Milletin aşına, ekmeğine ve boğazındaki lokmasını göz dikenlerden bunun hesabını mutlaka soracağız. Enflasyon ve hayat pahalılığına karşı yürüttüğümüz kararlı mücadeleyi birkaç tamahkarın fiyat oyunlarına kurban vermeyiz, veremeyiz." diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Planlı tarımsal üretime geçilmesini sağlayacağız. Tarım yapılan tüm alanları kayıt altına alarak, destekten faydalanan çiftçi sayımızı artıracağız." ifadelerini kullandı.

14 Mayıs 2024 Salı