tatil-sepeti

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Aralık 2020'deaylık bazda yüzde 1,25 artış gösterdi. Tüketici fiyatlarında yıllıkenflasyon da yüzde 14,60 ile Yeni Ekonomi Programı'ndaöngörülen yüzde 10,5'lik hedefin üstünde gerçekleşti.

AA FinansEnflasyonBeklenti Anketi'ne katılan ekonomistlerin aralık ayı enflasyon beklentilerinin ortalaması yüzde 1,02 olmuştu. Bu ortalamayagöre 2020 yılı enflasyonununyüzde 14,34'eçıkacağı öngörülmüştü.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, enflasyondayüzde 1,25 ile endeks tarihinin ikinci en yüksek aralık ayı artışının gerçekleştiğini söyledi.

Bürümcekçi, enflasyonun 2019'a göre yükselmesinde ana etkenin gıda fiyatlarının olmadığına işaret ederek,"Ulaştırma, konut ve ev eşyası gruplarında belirgin artışlar yükselişi getirdi. Giyim fiyatlarının mevsimsel eğiliminden daha fazla gerilemesi ise yükselişi sınırladı. Mobilya, ev içi tekstil, ev aletleri, araç satın alımı, görsel-işitsel sistemler, kişisel bakım ürünleri gibikura ve iç talebe hassas birçok grupta da yüksek fiyat artışları gözlendi"diye konuştu.

Gıda enflasyonunu,hem işlenmemiş hem de işlenmiş gıda grubunun aşağı çektiğini aktaran Bürümcekçi, şunları kaydetti: "TÜİK'in hesaplamasına göre geçen yıl aralıkta işlenmemiş aylık yüzde 3,96 artan gıda fiyatları,bu yıl yüzde 3,4 yükseldi. Dolayısıyla işlenmemiş gıda yıllık enflasyonu yüzde 27seviyesinden yüzde 26,3'e inerken, işlenmiş gıda fiyatları yıllık artışı ise yüzde 15,5'e geriledi. Bu nedenle, gıda fiyatlarının yıllık artış hızı yüzde 20,6'ya inerken, Enflasyon Raporu gıda fiyatı varsayımının çok üzerinde kaldı. Endeks tarihindeki ortalama yıllık artışı yüzde 10civarında olan gıda fiyatlarının 2021'deki seyri, Merkez Bankası'nın yüzde 10,5 olarak belirlediği gıda fiyat varsayımı altında yüzde 9,4 olarak öngördüğü yılsonu enflasyon tahmininden sapma konusunda yine önemli belirleyicilerden biri olacaktır."

KAMU FİYAT ARTIŞLARININ OCAK ENFLASYONUNA ETKİSİ YAKLAŞIK 0,2 PUAN OLACAK

Haluk Bürümcekçi, manşet enflasyonda yüzde 15 civarı seyrinnisan ayına kadar devam edeceği öngörüsünde bulunarak, bundan sonrasının ise kura bağlı olduğunu vurguladı.

Kısa vadedepetrol ve emtia fiyatlarının yükselmesinin olumsuz yansımalarının görülebileceğini aktaran Bürümcekçi, sigara fiyatlarına uygulanan nispi ÖTV'nin azaltılması ve maktu verginin sabit bırakılmasının, bu kanaldan gelecek yukarı yönlü baskıyı bertaraf ettiğinisöyledi.

Bürümcekçi, elektrik, doğalgaz, köprü ve otoyol geçişi gibi kamunun belirlediği diğer fiyat artışlarının ocak enflasyonuna etkisinin yaklaşık 0,2 puan düzeyinde olacağını belirterek, TL'de yeniden belirgin bir değer kaybı görülmemesi durumunda enflasyonun 2021'in ilk dört ayında yüzde 15 civarında seyretmesi, sonrasında ise kademeli düşüşle yılı yüzde 11-12 aralığında bitirmesinin beklenebileceğini kaydetti.

TCMB'nin,sıkılaşmanın yeterli olmasını umduğunu, dolarizasyon ve Enflasyon Raporu'nun bir sonraki adım beklentileri için kritik faktörler olacağını vurgulayan Bürümcekçi, şunları ifade etti: "TCMB’nin beklentilerin üst sınırında artış yapması ve enflasyonun önümüzdeki dönemde yüzde 15 civarını fazla aşmayacağı beklentisi ile politika faizini bir süre bu seviyede tutması,ağır basan beklenti olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, 28 Ocak 2021'de yayınlanacak Enflasyon Raporu'nda yer alacak tahminler bir sonraki adıma ilişkin netleşme sağlayacaktır. Öte yandan, karar sonrası gerçekleşen enflasyona göre hesaplanan politika reel faizi yüzde 2,1 ve beklenen enflasyona göre hesaplanan reel faizi yüzde 5,6 seviyesinde bulunuyor. Dolayısıylabenzer gelişmekte olan ülkeleriçin son durumda yüzde 0,5 civarı olan ortalama reel faizin belirgin üzerine çıkmamız, yabancı yatırımcı girişi açısından gerekli olan şartları sağladığımızı yansıtıyor. Nitekim, son haftalarda portföy ve swap girişlerinin süreklilik kazandığını izlemekteyiz. Bu nedenle, hanehalkı dolarizasyonunun tersine dönüp dönmeyeceği ilerleyen dönemde alınacak kararlar açısından en kritik faktörlerden biri olacak."

HARCAMA GRUPLARI ARASINDA EN YÜKSEK ARTIŞ EV EŞYASI GRUBUNDA

VakıfBankEkonomikAraştırmaBirimi tarafından hazırlanan rapordada aralık ayında kurda geçmiş aylarda yaşanan artışın gecikmeli etkilerinin yavaşlayarak da olsa görülmeye devam ettiği bildirildi.

Harcama grupları arasında en yüksek artış gösteren grubun ev eşyası olduğuna işaret edilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi: "Ev eşyası grubunda fiyatlar aylık bazda yüzde 3,46 arttı ve grubun enflasyona katkısı 0,27 puan oldu. Aralıkta en yüksek artış gösteren ikinci grup ise yüzde 2,64 artan ulaştırma grubu oldu. Petrol fiyatlarındaki artışın etkisiyle ulaştırma grubu enflasyonu 0,43 puan artış yönlü etkiledi. Taze meyve sebze fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle fiyatların bir önceki aya göre yüzde 2,53 arttığı gıda ve alkolsüz içecekler grubu ise sepet içindeki ağırlığı nedeniyle 0,60 puanla aralıkta enflasyonu en yüksek artış yönlü etkileyen grup oldu. Sonuç olarak, enflasyondaki yükselişte kurlarda geçtiğimiz aylarda yaşanan sert yükselişlerin gecikmeli etkileri ve yurt içi üretici fiyatları endeksindeki (Yİ-ÜFE) yükselişetkili oldu. Çekirdek enflasyondaki yükselişin sürmesi ve Yİ-ÜFE ile manşet enflasyon arasındaki farkın açılması, enflasyonda önümüzdeki dönemde yukarı yönlü baskının devam edeceğini gösteriyor. Enflasyonda yılın ilk dört ayında yükseliş devam ettikten sonra, mayıs ayından itibaren kademeli bir düşüş başlayabilir."

04 Ocak 2021 Pazartesi

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, yalan haberlerle kasıtlı şekilde gündem oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek, "Dedikodulara itibar etmeyiniz. Cumhurbaşkanımızın tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. Hedeflere ulaştığımızda vatandaşlarımızın refahı kalıcı olarak artacak" dedi.


 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız." diye konuştu.

 

Sosyal medya hesabı X'ten açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek şu ifadeleri kullandı:

 

"PROGRAMIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ"

 

Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. 

 

Bizim derdimiz memlekete hizmet, gündemimiz yoğun. Bu zor coğrafyada ülkemizin sorunlarını çözmek, potansiyelini ve performansını artırmak için yapacak çok işimiz var.  

 

Enflasyonu düşürmek, cari açığı azaltmak, bütçe disiplini tesis etmek ve yapısal sorunları çözmek konusunda kararlıyız.   

 

Cumhurbaşkanımızın başından beri tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. 

 

Programımız hedeflerine ulaştığında, vatandaşlarımızın refahı da kalıcı olarak artacaktır.

 

Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Hazine Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek

Bu yıl üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olan Türkiye'nin, S&P Global Ratings'ten kasımdaki değerlendirmede yeni bir not artışı daha alması bekleniyor.


 

Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki değişimin ardından, Fitch Ratings, Moody's ve S&P Global Ratings, ülkenin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yükseltti. Fitch Türkiye'nin notu son değerlendirmesinde "BB-"ye, Moody's iki basamak artışla "B3"ten "B1"e ve S&P Global Ratings de "B"den "B+"ya yükseltti.

 

Söz konusu kuruluşlardan S&P Global Ratings'in, 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.

 

S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde politika değişikliğinin ardından başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu dile getirdi.

 

Cari açığın da çok hızlı şekilde daraldığını ve bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade eden Gill, Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin, cari açıktaki daralmaya katkı sunduğunu aktardı.

 

Gill, Türkiye'nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, net altın ithalatının azalmasının yanı sıra Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60'lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini anlattı.

 

Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye'de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor, bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir. Bahsettiğim gibi not kararı için gözden geçirilecek birçok gösterge var. Türkiye'deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, kendimize Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız. Bizim temel tahminimiz, bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar ve ancak ana senaryomuza ilişkin 'tasarruf yorgunluğu' riskleri de mevcut. Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye'nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız."

 

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 43, 2025 İÇİN YÜZDE 23

 

Frank Gill, Türkiye'ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye'de yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede bulunduğunu ve enflasyonu düşürmenin zaman aldığını vurguladı.

 

Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, "Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

 

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz." dedi.

 

TCMB, KASIMDA "TEMKİNLİ GEVŞEME" BAŞLATABİLİR

 

TCMB'nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini söyleyen Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin bir risk olduğunu dile getirdi.

 

Gill, "Bizim temel senaryomuz Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir ancak buradaki 'temkinli yaklaşımı' vurgulamak gerek." değerlendirmesinde bulundu.

 

TCMB'nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini ifade eden Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz." diye konuştu.

 

Gill, özellikle 2025'in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program'da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025'te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz." görüşünü paylaştı.

 

"RESESYON ÖNGÖRMÜYORUZ"

 

Gill, Türkiye'de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, "Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye'de bir resesyon beklemiyoruz. 2025'teki yavaşlamanın ardından, 2026'da yüzde 3'e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz." öngörüsünü dile getirdi.

 

Türkiye'nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu kaydeden Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti.

 

Gill, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret ederek, "Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya'nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor." dedi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : NotArtışı derecelendirme kredi