Türkiye'de bu yılın eylül ayı itibarıyla AR-GE merkezi sayısı 1298, tasarım merkezi sayısı ise 326 olurken, makine ve teçhizat imalatı sektörü 171 AR-GE merkeziyle ilk sırada yer alıyor.






AR-GE ve inovasyon rekabetin vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelirken, etkin AR-GE teşvikleriyle sanayisi desteklenen ülkeler dünya rekabet sıralamasında en üst sıralarda bulunuyor.


Ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için AR-GE ve tasarım merkezlerine vergi indirimi, sigorta primi desteği, gelir vergisi stopajı desteği, damga ve gümrük vergisi istisnaları, makine ve teçhizat için katma değer vergisi muafiyeti gibi destekler sağlanıyor.


AR-GE ve tasarım merkezlerinin sayısı her geçen gün artıyor


 Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre, desteklerle büyüyen AR-GE ve tasarım merkezlerinin sayısı ise her geçen gün artıyor.


Bu kapsamda, Türkiye'de bu yılın 9 ayı itibarıyla faaliyette olan AR-GE merkezi sayısı 1298 olarak kayıtlara geçerken, bu merkezlerde, destek personeli dahil, 79 bin 407 personel görev alıyor. Bu personelin 48 bin 295'i lisans, 14 bin 690'ı yüksek lisans, 1379 ise doktora ve üzeri eğitim düzeyine sahip bulunuyor.


Söz konusu AR-GE merkezlerinde 58 bin 864 proje tamamlanırken, 14 bin 915 projenin ise çalışmaları devam ediyor. Bu merkezlerin 35 bin 644 patenti bulunuyor, patentlerin 11 bin 972'sinin tescilli iken 23 bin 672'si ise başvuru aşamasında yer alıyor.


AR-GE merkezi olan yabancı ortak firma sayısı 231 olarak kayıtlara geçti.


Söz konusu merkezlerin sektörel dağılımında ise makine ve teçhizat 171 ile ilk sırada yer alıyor. Bu sektörü 134 ile otomotiv yan sanayi, 115 ile yazılım, 88 ile bilgisayar ve iletişim teknolojileri, 81 ile tekstil, 74'er ile kimya ve elektrik-elektronik, 59 ile gıda, 52 ile savunma sanayisi ve 42 ile ilaç takip ediyor.


Anılan AR-GE merkezlerinin yanında enerjiden tarıma, otomotivden sağlığa, ulaştırma ve lojistikten, havacılığa, hayvancılıktan, silah ve mühimmata kadar pek sektörde AR-GE merkezi bulunuyor.


Antalya'dan Samsun'a Batman'dan, Kırklareli'ye kadar ülkenin dört bir yanında AR-GE merkezleri yer alıyor. En çok AR-GE merkezi 423 ile İstanbul'da bulunuyor. İstanbul'u, 143 ile Ankara, 133 ile Kocaeli, 132 ile Bursa, 99 ile İzmir, 54 ile Tekirdağ, 32 ile Manisa, 24 ile Sakarya, 21 ile Konya, 20 ile Eskişehir izliyor.


TASARIM MERKEZLERİNDE TEKSTİL İLK SIRADA

Öte yandan 9 aylık dönemde ülkede 326 da tasarım merkezi faaliyet gösteriyor. Bu merkezlerde 7 bin 884 personel görev alıyor. Söz konusu personelin 5 bin 40'ının lisans, 70'inin yüksek lisans, 32'sinin ise doktora ve üstü seviyede eğitimi bulunuyor.


Tasarım merkezlerinde 11 bin 486 proje tamamlanırken, 2 bin 362 proje ise devam ediyor. Bu merkezlerin 721 patente sahip iken bunların 229'u tescilli, 493'ü ise başvuru aşamasında yer alıyor.


Söz konusu merkezlerde 35 yabancı ortaklı firma faaliyette bulunuyor.


Tasarım merkezlerinin sektörel dağılımına bakıldığında 53 merkezle tekstil ilk sırada yer alıyor. Bu sektörü, 42 ile mühendislik/mimarlık, 39 ile makine ve teçhizat imalatı, 38 ile imalat sanayi, 22 ile otomotiv yan sanayi, 18 ile medya ve iletişim, 13 ile mobilya, 12 ile inşaat, 11 ile otomotiv, 9 ile savuna sanayi sektörleri takip ediyor.


İl bazında tasarım merkezleri sayısına bakıldığında İstanbul'un 147 ile ilk sırada yer alıyor. Bu ili 36 ile Ankara, 31 ile Bursa, 23 ile İzmir, 17 ile Kocaeli, 13 ile Tekirdağ, 12 ile Denizli, 8 ile Adana, 6 ile Manisa, 5 ile Sakarya izliyor. Ayrıca Hatay, Kahramanmaraş, Mersin, Konya gibi illerinde aralarında olduğu 30 şehirde tasarım merkezleri faaliyet gösteriyor.

08 Ekim 2023 Pazar

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar