tatil-sepeti

Türkiye'nin en büyük 500 bilişim şirketinin kendi alanında değerlendirildiği ‘Bilişim 500 Araştırması’ düzenlenen törenle açıklandı.


 

Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Türkiye'de sektör büyüklüğünün 25 milyar dolar civarı olduğunu belirterek, "14 kat büyümenin olduğu başka bir sektör ben bilmiyorum. Bilişim sektörünün büyümesi ekonomideki gelişmeyi de aslında doğrudan etkiliyor." dedi.

 

"Evren Boşlukları Sevmez" mottosuyla bu yıl 25'incisi gerçekleştirilen ve Türkiye'nin en büyük 500 bilişim şirketinin kendi alanında değerlendirildiği "Bilişim 500 Araştırması", Tarihi Emek Sineması'nda düzenlenen törenle açıklandı.

 

Törene, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayan, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurul Üyesi Hakan Yurdakul, BThaber Başkanı Murat Göçe, BThaber, Başkan Yardımcısı Özlem Unan, KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, diğer sponsor şirketlerin üst düzey yöneticileri, sivil toplum temsilcileri ve iş insanları katıldı.

 

Sayan, burada yaptığı konuşmada, dünyanın büyük bir dönüşü içerisinde olduğunu ve bilişim sektörünün diğer tüm sektörlerin geleceğine etki ettiğini söyledi.

 

Sayan, bu dönüşümün ve değişimin peşinde adım adım ilerlediklerini belirterek, şöyle devam etti: "Özellikle yazılım ve bilişim sektörünün son 10 yılda ivme kazandığını görüyoruz. Nitekim Türkiye'de bilgi ve iletişim teknolojileri alanında en yüksek yerli ürün ağırlığına sahip sektör yüzde 82 ile yazılım sektörü. Küresel yazılım ve bilişim sektörü büyüklüğü 5 trilyon dolar. Türkiye'de sektör büyüklüğü güncel rakamlara göre, 25 milyar dolar civarı elimdeki son rapora göre, 14 kat büyümenin olduğu başka bir sektör ben bilmiyorum. Bilişim sektörünün büyümesi ekonomideki gelişmeyi de aslında doğrudan etkiliyor. Bugün dünyanın en büyük 10 şirketinin 7'si teknoloji firmalarından oluşuyor. Teknolojiye olan yatkınlık, donanımlı bir eğitimle birleşince bu alanda verilen eğitimler de sektör için önemli bir insan kaynağı potansiyeli oluşturuyor. Diğer taraftan ülkemizdeki yazılım ekosistemindeki büyümeyle birlikte 2025'e kadar 100 bin ek istihdam ve 10 milyar dolarlık ihracat potansiyelinin olduğu görülüyor."

 

Türkiye'de yazılım sektörünün büyüyen bir sektör olduğunu altını çizen Sayan, dünyada iletişim sektörünün büyümesinin yüzde 5 iken Türkiye'de daha yüksek olacağını öngördüklerini aktardı. Sayan, 5G'nin ihalesinin 2025'te yapılacağını, 2026'da da kullanılmaya başlanacağını hatırlattı.

 

"Sosyal medya şirketlerinin bulunduğu ülkelerin yasalarına ve kanunlarına uymaları gerekiyor"

Sayan, yerli ve milli ürünlere daha da önem verilmesi gerektiğine değinerek, son günlerde çok gündem olan yerli sosyal medya mecralarına dikkati çekti.

 

Sayan, "Sosyal medya her ne kadar ilk başlarda bilgilenme, haber alma, eğlence ve sosyalleşmek için kullanmak adına ortaya çıkmış gözükse de günümüzde insanlar üzerinde adeta tahakküm kurabilme, insanları yönlendirme, kişisel hak ve özgürlüklerin bir yandan insanları kendini ifade edebildiği bir ortam olurken bir yandan da bu küresel şirketler açısından insanları özellikle belirli bir yönlendirmenin adeta bir aracı haline geldiğini hep birlikte görüyoruz." diye konuştu.

 

Sosyal medya şirketlerinin bulunduğu ülkelerin yasalarına ve kanunlarına uymaları gerektiğini her zaman savunduklarını anımsatan Sayan, tüm ülkelere aynı standardın sergilenmesini sürekli savunduklarını ifade etti.

 

Sayan, "Biz özellikle bazı sosyal medya şirketlerinin birçok uyarıya rağmen terör örgütlerinin istediği paylaşımı yapabilmeleri, bu paylaşımların görmezden gelindiği, bu konudaki rahatsızlıklarımızı, mahkeme kararlarının bildirilmesine rağmen devam ettiğini hep birlikte gördük." şeklinde konuştu.

 

Kuralların herkes için olduğunu ve bu şirketlerin bulundukları ülkelerin kavramlarına, yasalarına ve milletin hassasiyetine uymak zorunda olduğunu dile getiren Sayan, tüm şirketler bulundukları ülkelerin yasalarına uyduğu sürece kendilerinin de onların önünü açacaklarını ve çalışmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

 

"ÜRETMEK SATIŞ OLMADAN ÇOK ANLAMLI, ÇOK SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL"

 

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurul Üyesi Yurdakul da üretmenin yanında satmanın da önemli olduğuna vurgu yaparak, satmak için de trafik yaratmanın ve nitelikli bir şekilde kalabalıklaşmak son derece kıymetli olduğunu dile getirdi.

 

Yurdakul, Ticaret Bakanlığının ihracat konsorsiyum desteği adı altında ihracat amaçlı satış konsorsiyumlarına satış birliklerine verdiği desteğe değinerek, şunları kaydetti: "Yerinizde olsam bu tip satış konsorsiyumları kurmakta gerçekten ilgilenirim. Çünkü üretmek satış olmadan çok anlamlı, çok sürdürülebilir bir şey değil. İkinci husus bence finansal olarak okunabilir hale gelmek. Bundan kastettiğim şey belki ölçeğimiz daha küçüktür, belki daha büyüktür ama yerinizde olsa mutlaka bağımsız denetim raporları, yerinizde olsam mutlaka düzenli değerlemeler yaptırırım. Çünkü ne zaman neyin karşınıza çıkacağınızı bilmiyorsunuz ve finansal olarak okunabilir şirketlere, yapılara sahip olmak sizin olası yatırımcılarla, olası iş ortaklarıyla görüşmenizi normal, rasyonel ve hızlı bir hale getiriyor, bu benden son derece önemli."

 

Üçüncü nokta olarak paylaşmanın bilinmesi gerektiğin dikkati çeken Yurdakul, çalışanların en büyük insan kaynağı olduğunu kaydetti.

 

"HER YIL ORTALAMA YÜZDE 20 ORANINDA BU ARAŞTIRMAYA YENİ ŞİRKET KATILIYOR"

 

BThaber Başkanı Göçe, Bilişim500’ün 25. Yılı olduğunu belirterek, “Tam bir çeyrek asrı geride bıraktık. İlk başladığında Bilişim100 olarak başladı. Hala Bilişim500, hep istiyoruz ki Bilişim1000 ve Bilişim2000 hatta Bilişim5000 olsun. Hepinizin destekleriyle bir gün bu da olacak.” İfadesini kullandı.

 

Bthaber Başkan Yardımcısı Unan da Bilişim500’ün sektörün genel eğilimlerini şirketlerin sektördeki yerlerini ve rekabet ortamını görmek isteyen yatırımcılar için önemli bir referans kaynağı olduğunu belirterek, “Araştırma her yıl yeni şirketlerin katılımıyla büyümeye devam ediyor. Bu yıl yeni 74 tane şirketi gördük. Her yıl ortalama yüzde 20 oranında bu araştırmaya yeni şirket katılıyor.” Şeklinde konuştu.

 

2023’te sıralamaya giren şirketlerin toplam gelirinin 2022’ye göre yüzde 93 büyüyerek 716 milyar liraya ulaştığını kaydeden Unan, “Bu dolar bazında yaklaşık 30 milyar dolarlık bir rakama ve yüzde 30’luk dolar bazında bir büyümeye tekabül ediyor.” Dedi.

 

Unan, Türkiye ekonomisi ve bilişim sektörünün büyümesi için her yıl kategorileri gözden geçirdiklerini ve yeni kategoriler eklediklerini söyledi. Araştırma sonuçlarının Pazar dinamiklerinin çok hızlı bir şekilde değiştiğini ve yenilendiğini gösterdiğini dile getiren Unan, araştırmada yapay zeka gelirlerinin bir önceki yıla göre yüzde 185 büyüdüğünü aktardı.

 

“SİBER GÜVENLİK HIZLA BÜYÜMEYE DEVAM EDECEK”

 

Özlem Unan en yüksek büyümeyi gösteren 5 şirketin ortalama büyüme oranının yüzde 680 olduğunu söyleyerek, bu şirketlerin özellikle yazılım ve hizmet alanında çalıştığını belirtti.

 

Araştırmaya göre, yazılım ihracatı gelirlerinin yüzde 107 büyüyerek 7 milyar lira olduğunu bildiren Unan, şunları kaydetti: “Hizmet ihracatı gelirleri ise yüzde 60’ın üzerinde bir büyümeyi gösteriyor Bilişim500 verilerine göre. Siber güvenlik ve bununla birlikte siber güvenlik hizmetleri önümüzdeki yıllarda hızla büyümeye devam edecek. Her alan için her şirketin yetişmiş insan kaynağını istihdam etmesi mümkün değil. Dolayısıyla önemli alanlarda yetişmiş insan kaynağını kendi bünyesinde barındıran, hizmet sunan BT şirketleri de büyümeye devam edecek.”

 

KoçSistem Genel Müdürü Akarca da sektörün çok hızlı ilerlediğini belirterek, “Bugün artık çok fazla yapay zeka konuşuyoruz. Çağrı merkezlerinden finans sektöründeki büyük verilerin işlenmesine kadar pek çok alanda yapay zeka, hatta üretken yapay zekayı konuşuyoruz. Burada da çalışmaları beraber değerlendiriyoruz. Önümüzdeki dönemlerde yapay zekayla ilgili olarak, üretken yapay zekayla ilgili olarak bir strateji yapmamız lazım.” İfadelerini kullandı.

 

ARAŞTIRMADA İLK 10’A GİREN FİRMALAR BELLİ OLDU

 

Şirketlerin ciro bilgilerine göre genel ve kendi kulvarında sıralandığı araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye'nin en büyük 10 bilişim firması Turkcell, Türk Telekom, Vodafone, Indeks Bilgisayar, Teknosa, Arena, Bilkom Bilişim, Penta Teknoloji, Ingram Micro ve KoçSistem oldu.

07 Ağustos 2024 Çarşamba

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, otoyol, devlet ve il yollarına inşa edilen fiber ağ uzunluğunun 7 bin 676 kilometreye ulaştığını bildirerek, "Tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız" dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) kapsamında kara yolu ağında gerçekleştirdikleri fiber optik altyapı çalışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumluluğundaki yollarda, güncel teknolojileri kullanan ve tüm ulaşım modlarıyla entegre yerli ve milli bir akıllı ulaşım ağı sistemini devreye aldıklarına işaret eden Uraloğlu, Türkiye'deki devlet ve il yolu ağının 64 bin 768 kilometreye, otoyol ağının ise 3 bin 726 kilometreye ulaştığını anımsattı.

Uraloğlu, 68 bin 494 kilometrelik ulusal kara yolu ağında güvenli, yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir bir akıllı ulaşım ağı oluşturmak için çalışmaları kararlılıkla yürüttüklerini aktardı.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin etkisiyle kara yollarındaki trafiğin yönetiminde nesnelerin interneti ve karar destek gibi uygulamaların kullanıldığını anlatan Uraloğlu, "Tüm bu sistemlerin ortak bir merkezin çatı yazılımıyla kontrol edileceği entegre bir AUS yapısını hayata geçirmek için çalışmalarımıza hız verdik. Bu projeler, yollarda zaman ve enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra trafik güvenliğini ve sürdürülebilirliği de artıracak." değerlendirmesinde bulundu.

 

AŞAMA AŞAMA TAMAMLANIYOR

Bakan Uraloğlu, AUS kapsamında kurulacak sistemlerin birbirleriyle ve diğer ulaşım modlarıyla haberleşmesini sağlayacak etkin bir haberleşme altyapısı kurduklarına dikkati çekerek, KGM sorumluluğundaki yolları akıllı hale getirmek için otoyol, devlet ve il yollarındaki ağ uzunluğunu 15 bin kilometreye çıkarmayı planladıklarını bildirdi.

Bu fiber kablo ağı içerisinde yer alan 6 bin 973 kilometrelik yolu, trafik değerleri, AUS merkezlerinin tesis edilmesi ve bütçe olanakları doğrultusunda önceliklendirdiklerini belirten Uraloğlu, bunu da 5 aşamada gerçekleştireceklerini ifade etti.

Uraloğlu, birinci aşamada, pilot bölge olan Tekirova-Antalya-Gazipaşa ile Antalya-Sandıklı bölgesindeki 520 kilometrelik kesimde fiber optik haberleşme altyapısı yapımının tamamlandığı bilgisini paylaşarak açıklamasını şöyle sürdürdü: "İkinci aşamada, Ankara-Bursa-Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü ve Ankara-İzmir, İzmir-Denizli-Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü sınırları güzergahındaki 1452 kilometrelik kara yolu ağına fiber optik kablo haberleşme altyapısı yapımını tamamladık. Üçüncü aşamada ise Ankara-İstanbul-Edirne Kapıkule Sınır Kapısı, İstanbul-Karayolları Bursa 14. Bölge Müdürlüğü sınırı, İstanbul-İpsala güzergahlarında kara yolları ile İstanbul 1. ve Ankara 4. bölge müdürlükleri sorumluluk ağındaki muhtelif kesimlerde fiber optik kablo haberleşme altyapısı çalışmaları devam ediyor."

Dördüncü aşamada, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Bursa ve Kastamonu bölge müdürlüklerinin sorumluluk alanında yer alan yaklaşık 1733 kilometrelik kara yolu kesimine fiber optik kablo haberleşme altyapısı tesis edilmesi için ihale çalışmalarının devam ettiğine dikkati çeken Uraloğlu, 2025 yılı içerisinde bu ihaleleri gerçekleştirmeyi planladıklarını aktardı.

 

3 BİN 47 KİLOMETRELİK HABERLEŞME ALTYAPISININ TESİSİ TAMAMLANDI

Bakan Uraloğlu, ülke genelindeki mevcut 3 bin 726 kilometrelik otoyol ağında 4 bin 629 kilometrelik haberleşme altyapısı bulunduğunu belirterek şunları kaydetti: "Bugüne kadar devlet ve il yollarında 3 bin 47 kilometrelik haberleşme altyapısını tamamladık, otoyollarla birlikte fiber ağ uzunluğu 7 bin 676 kilometreye ulaştı. Diğer ulaşım modlarıyla etkin haberleşme altyapısı kurmak için devlet ve il yollarına 3 bin 47 kilometre fiber kablo inşa ettik. Devlet ve il yollarına 12 bin kilometre daha fiber ağ kurmayı planlıyoruz. Böylece tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız. Gelecek projeksiyonunda bu ağı daha da uzatacağız."

22 Ekim 2024 Salı

SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunması açısından ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edilen, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının desteklediği, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı başladı.

Bakan Kacır, İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) 26 Ekim'e kadar devam edecek etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, ilki 2018'de gerçekleştirilen organizasyonun kısa sürede dünyanın savunma ekosisteminin tüm paydaşlarının buluşma noktası haline geldiğini söyledi.

Son 1 yılda 40 binden fazla insanın İsrail tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Kacır, "2 milyona yakın insan evinden, yerinden edildi. İsrail şimdi çatışmayı başka ülkelere taşıyor. Bütün bunlara uluslararası kurumların seyirci kaldığı bir sistemin güven telkin etmesi söz konusu olabilir mi?" diye konuştu.

Kacır, bugün dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan çatışmaların uluslararası sistem tarafından çözüme kavuşturulamadığına işaret ederek, Birleşmiş Milletler'in mevcut sisteminin insanlık için adaleti tesis etme kabiliyetinin bulunmadığını dile getirdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarında terör örgütlerinin farklı aktörler tarafından kullanıldığını ve ülkelerin barış ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kacır, böyle bir tabloda ülkelerin askeri caydırıcılık için daha fazla yatırım yaptığını ifade etti.

 

"MİLLİ VE ÖZGÜN TEKNOLOJİLER GELİŞTİRMEKTEN BAŞKA ALTERNATİF YOK"

Geçen 10 yılda küresel savunma sanayi harcamalarının 1,75 trilyon dolardan yaklaşık 2,5 trilyon dolara çıktığı bilgisini veren Kacır, şöyle devam etti: "Dünyadaki krizlerin ve çatışmaların en yoğun yaşandığı coğrafi hat içindeki ülke olarak bu tabloya kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Milli güvenlik stratejilerimize çerçeve çizmeye çalışan, ülkemizi masada ve askeri sahada zayıflatmak isteyen ülkelerin örtülü ve açık ambargolarına uzun yıllar maruz kaldık. Parasını ödediğimiz savunma ürünlerinin tedarik ve bakım süreçlerinde türlü zorluklarla karşılaştık. Tecrübelerimiz, ülkemizin bekası için savunma sanayisinde milli ve özgün teknolojiler geliştirmekten başka bir alternatifin bizler için söz konusu olmadığını gösterdi. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde son 22 yılda ortaya konulan güçlü siyasi irade ve istikrarlı devlet politikaları, milli ve özgün ürünleri önceleyen uzun dönemli AR-GE, yatırım ve tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağı yatırımlarıyla savunma sanayimiz büyük bir atılım gerçekleştirdi. Ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ'leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleriyle Türkiye'nin iftihar kaynağı sektörleri arasında yerini aldı."

 

"İHA VE SİHA'LARIMIZLA TERÖRÜ VATAN TOPRAKLARIMIZDAN KAZIDIK"

Kacır, ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmaları neticesinde savunma sanayisinde yerlilik oranını 22 yılda yüzde 20'den yüzde 80'lerin üzerine çıkardıklarını anlattı.

Savunma projelerinin niteliği ve niceliğinin büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kacır, şöyle konuştu: "2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken bu sayı 1000'in üstüne çıktı. Türkiye'nin milli ve özgün savunma sanayisi ürünleri, artık dünyada harp paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor. Havadan deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Küresel ölçekte savaş paradigmalarını değiştiren İHA ve SİHA'larımızla terörü vatan topraklarımızdan kazıdık. Sınırlarımızda ülkemizi tehdit eden terör unsurlarının barınmasına müsaade etmiyoruz. MİLGEM projeleri ve TCG Anadolu ile mavi vatanda ve uluslararası sularda özgürce yol alıyoruz. Değer zincirinde barındırdığı 3 bin 500'ü aşkın firması ve 90 binin üzerinde nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz başarılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Ekosistem aktörleri arasındaki güçlü işbirliği, uluslararası kalitede üretim kabiliyetleri ve inovatif AR-GE yaklaşımı, yalnızca Türkiye'nin değil, dost ve kardeş ülkelerin de ihtiyaçlarını adresleyen başarılı güvenlik çözümlerini mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunmasının yanında rekabetçi edinim maliyetleri açısından da ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmayı sürdürüyor."

 

"BU GÜÇLÜ İVMEYİ ASLA KAYBETMEYECEĞİZ"

Kacır, muharebe sahasında kendilerini kanıtlayan ve güvenlik güçlerinin tecrübeleri doğrultusunda sürekli iyileştirilen savunma ürünleri ihracatının geçen yıl 5,5 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

İhracatın bu yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttığını vurgulayan Kacır, "Dünyanın en büyük savunma ve havacılık firmaları listesinde yer alan Türk savunma sanayi firmalarının sayısındaki artış bizleri gururlandırıyor. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan bu güçlü ivmeyi asla kaybetmeyeceğiz. Yapay zeka, otonomi, siber güvenlik, uzay, hipersonik, kuantum ve biyoteknoloji gibi savunma sanayisini yeniden şekillendiren alanlardaki gelişmeleri yakından izlemeye ve bunlara öncülük etmeye devam edeceğiz." dedi.

Kacır, her geçen gün daha geniş bir uygulama alanı bulan yapay zekanın etik ve strateji bağlamında insanlığı yeni sorunlarla karşı karşıya getirdiğini ifade etti.

 

"TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ"

Dünyada kritik altyapıların yazılım odaklı hale gelerek dijitalleşmesinin, siber uzayı savaşların yeni bir sahası haline getirdiğini ve dijital savaş kavramını gündeme taşıdığını belirten Kacır, şunları kaydetti: "Düşman unsurlarını etkisiz hale getirme senaryolarında oyun değiştirici rol üstlenen siber güvenlik çalışmaları, askeri doktrinlerde yerini sağlamlaştırdı. Dünya savunma sanayisini adeta yeniden tanımlayan bu yenilikçi teknolojileri, ülkemizin küresel savunma liginde stratejik bir oyuncu olması için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Geleceğin potansiyel muharebe trendlerinin yakalanmasına ve yönlendirilmesine imkan tanıyacak kapsamlı bir tedarik politikası ve yetkinlik inşası sürecini başlattık. Testleri devam eden KIZILELMA ve ANKA-3 ile ülkemizi daha ileri noktaya taşıyoruz. Yerli mühimmatlarımızla görev icra edecek yeni nesil İHA'larımızla tam bağımsız Türkiye yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."

Bölgesel tehditlere karşı caydırıcı, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların başarıyla devam ettiğini vurgulayan Kacır, siber güvenlikte değişen dinamikler doğrultusunda kabiliyet havuzunu genişletecek projeleri öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

 

"128 MİLYAR LİRALIK SABİT YATIRIMIN ÖNÜNÜ AÇTIK"

Dünyanın kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ardından artık uzay kuvvetlerini konuştuğuna dikkati çeken Kacır, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye, uzay bilimi ve teknolojilerindeki nitelikli insan kaynağı, güçlü tasarım ve mühendislik kabiliyetleriyle uzaydaki hak ve menfaatlerini korumaya her zamankinden daha hazır konumdadır. Fergani firmamızın çalışmalarını yürüttüğü Milli Küresel Konumlama Sistemi ile askeri operasyonlarımızın güvenliği açısından önemli bir riski bertaraf edeceğiz. Bakanlık olarak, askeri ve siyasi bağımsızlığımızı perçinleyecek inisiyatifleri bugüne kadar nasıl desteklediysek 'Türkiye Yüzyılı'nda da en güçlü şekilde destekleyeceğiz. 2002'den bugüne savunma sanayisinde 883 yatırım için teşvik belgesi düzenledik, 128 milyar liralık sabit yatırımın önünü açtık. TÜBİTAK aracılığıyla 1493 savunma sanayi projesine ve 2 bin 233 bilim insanına ve gencimize 38 milyar lira destek sağladık. Dünya savunma sanayisinde geliştirilen en ileri sistemler, çok uluslu işbirlikleriyle ortaya çıkıyor. Türkiye olarak, ortak fayda esasında, savunma sanayisinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaya her zaman hazırız."

22 Ekim 2024 Salı