Türkiye'de elektrikli otomobil sayısı, kullanımı artan Togg'un da katkısıyla 9 aylık dönemde 3.5 katına çıkarak, eylül sonu itibarıyla 51 bin 219'a yükseldi.


 

Türkiye'de eylül sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 14 milyon 967 bini aşkın otomobilin yüzde 36'sı dizel, yüzde 33,8'i LPG'li, yüzde 28,2'si benzinli, yüzde 1,3'ü hibrit ve yüzde 0,3'ü elektrikli araçlardan oluştu.

 

Son dönemde elektrikli otomobil sayısındaki artış ise dikkati çekti. Geçen yıl sonunda Türkiye'de elektrikli otomobil sayısı 14 bin 552 iken bu yılın eylül sonu itibarıyla 3,5 katına çıkarak 51 bin 219'a ulaştı.

 

Türkiye'nin otomobili Togg'un yollara çıkması ve kullanımının artması, şarj istasyonlarının başta şehir merkezleri olmak üzere çeşitli noktalarda giderek yaygınlaşması elektrikli araçlara talebi artırdı.

 

YILLIK BAZDA 10 KATI GEÇTİ

 

Eylülde trafiğe kaydı yapılan araçların yüzde 13,3'ünü elektrikli araçlar oluşturdu. Geçen yıl eylülde 920 elektrikli aracın kaydı gerçekleştirilirken bu yılın aynı ayında sayı 10 katını geçerek 9 bin 832'ye yükseldi.

 

Geçen yılın ocak-eylül döneminde 4 bin 559 elektrikli araç kaydına imza atıldı. Bu yıl aynı dönemde ise bu rakamı 36 bin 710'u buldu. Kaydı yapılan araçların yüzde 5,3'ünü elektrikli araçlar oluşturdu.

 

HİBRİT OTOMOBİLLERİN SAYISI YÜZDE 46,6 ARTTI

 

Elektrikli araçların yanı sıra hibrit yakıtlı otomobillerdeki artış da dikkati çekti. Söz konusu otomobillerin sayısı geçen yıl sonunda 134 bin 662 iken bu yılın eylül sonu itibarıyla yüzde 46,6 artarak 197 bin 379'a ulaştı.

 

9 aylık dönemde benzinli, dizel ve LPG'li otomobil sayılarındaki artış ise sınırlı kaldı. Bu süreçte benzinli otomobillerin sayısı yüzde 10,7 artarak 4 milyon 225 bin 583'e, dizel otomobillerin sayısı yüzde 2,5 yükselerek 5 milyon 393 bin 12'ye ve LPG'li otomobillerin sayısı yüzde 1,2'lik artışla 5 milyon 64 bin 414'ye ulaştı.

 

"TOGG, ELEKTRİKLİ ARAÇ BİLİNİRLİĞİNİ VE KULLANIMINI ARTIRDI"

 

Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) Genel Başkanı Aydın Erkoç, elektrikli araç sayısındaki hızlı artışa ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Elektrikli araçların içten yanmalı motorların yerini almaya başladığını belirten Erkoç, "İsveç, Norveç gibi gelişmiş ülkelerde elektrikli araç kullanımı neredeyse yüzde 60-70'lere geldi. Türkiye otomobil pazarında da elektrikli otomobil satışları her yıl bir önceki yıla göre büyük artış gösteriyor." dedi.

 

Son yıllarda elektrikli araç sayılarının pozitif yönlü değişim göstermesinin birçok sebebi olduğuna dikkati çeken Erkoç, şunları kaydetti: "Öncelikle yerli ve milli otomobilimiz Togg'un akıllı teknolojisiyle yüzde 100 elektrikli olması elektrikli araç bilinirliğini ve kullanımını artırdı. Diğer yandan dünyaca ünlü markaların içten yanmalı motor üretimine son vereceklerini açıklaması, elektrikli araçlarda yakıt maliyetinin düşüklüğü ve çevre dostu olması tercih edilmesini sağlıyor. Ayrıca elektrikli araçlardaki ileri teknoloji ve sürüş konforu da bu otomobillere ilgiyi artırıyor."

 

Erkoç, tüketicilerin yolda aracı şarj için gereken süre, şarj istasyonlarının altyapısı ve bulunabilirliği ile menzil gibi bazı endişeleri bulunduğuna işaret ederek, "Örneğin, uzun yola giden sürücüler bu soru işaretlerinden dolayı elektrikli araçları tercih etmeyebiliyor. Otomobil üreticileri özellikle menzil konusunda projeler geliştirir ve araç kullanım süresini artırırsa bu araçların daha çok tercih edileceğini düşünüyoruz." diye konuştu.

25 Ekim 2023 Çarşamba

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği ve 10 ton propolis üretiminin yapıldığını söyledi.


Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, açıklamada, Türkiye'nin 9,2 milyon arılı kovan sayısıyla dünyada 3.,115 bin ton bal üretimiyle de Çin'den sonra 2. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye'nin, bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğiyle Avrupa'da 1. sırada olduğunu ifade eden Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu dile getirdi.

 

Şahin, dünya genelinde sağlanan başarıyı temellendirmek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı arttırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bu kapsamda uluslararası standardizasyon örgütü olan ISO'nun arı ürünleri çalışmalarına 34 ülkeyle 2019'dan itibaren katkı ve katılım sağlıyoruz. Bu zaman zarfında çam, geven, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışma başlattık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balında bir standart getirdik. Ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışılıyor." diye konuştu.

 

Söz konusu bal türleriyle ilgili çalışmaları TAGEM ile yürüttüklerini kaydeden Şahin, bal konusunda dünyayla yarışabilmek için artık bilimsel kimliğin ortaya konulmasının elzem olduğunu belirtti.

 

Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında da önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, "Türkiye'de geçen yıl 9 bin 389 ton bal ihraç edildi. Bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık 20 ülkeye ihracat yapılırken, başı Almanya, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya çekiyor." ifadesini kullandı.

 

BİR KİLOGRAM BALIN MALİYETİ 216 LİRA

 

Balın kalitesi üzerinden pek çok spekülasyon yapıldığını dile getiren Şahin, baldaki sahtecilik ve uygunsuzluk konusunda başta merdiven altı üretim yapanlar olmak üzere buna dahil olan her kesimle mücadelenin çok önemli olduğunu vurguladı.

 

Şahin, sahteciliğin tespiti için balların da kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğine işaret ederek, kovan ve arıcıların yanında üretilen balı da kayıt altına alarak, kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini aktardı.

 

Arıcılığın son yıllardaki fiyat artışlarından da ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

 

"Arıcılık tarla bitkilerindeki gibi sabit yerde yapılan bir üretim faaliyeti değil. Her gezginci arıcımız yılda 5-6 konaklama bölgesi değiştirerek, yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ediyor. Son yıllardaki akaryakıt, besleme, sarf malzeme, makine/ekipman ve işçilik benzeri giderler bir anda yükseldi. Geçen yılki bal maliyetine güncel enflasyon eklendiğinde, bir kilogram bal maliyeti 216 lira olmaktadır. Arıcıların elinden tutulmalı, desteklenmeli."

 

ÇİN VE BREZİLYA'NIN TÜRKİYE'DEN PROPOLİS TALEBİ VAR

 

Şahin, son yıllarda birliklerin kurulmasıyla arıcıların, balın yanında, propolis, bal mumu, arı sütü, polen, arı zehri gibi ürünlerin de üretimini yaptıklarına işaret ederek, "Balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin ana arı üretimi yapılıyor. 2020 yılına kadar propolisi yurt dışından ithal ederken şu an için bu ürünlerde ihracatçı konumdayız. Özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi var." diye konuştu.

 

Şahin, bal dışındaki ince işçilik gerektiren arı ürünlerindeki üretimi arttırmak için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi