Türkiye'nin otomobili Togg'un da yollara çıkmasıyla ülkede hızla artan elektrikli araç sayısı, şarj istasyonu ihtiyacının yanı sıra kaza sonrası müdahale ve arabaların bakım-onarım sorunlarını giderecek uzman personel ihtiyacını gündeme taşıdı.


Türkiye'de elektrikli araç sayısı eylül sonu itibarıyla 51 bin 219'a ulaştı. Özellikle Togg'un kullanımın hızla artması bu yükselişte etkili oldu.

 

Elektrikli araçların yapı, donanım ve aksam yönünden klasik arabalara göre farklı oluşu, şarj istasyonundan bakım ve onarım servislerine kadar ihtiyaçları beraberinde getirdi.

 

Son dönemde yetkilendirmelerle şarj istasyonu ihtiyacı hızla giderilmeye başlandı. 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'na göre, Türkiye'de 4 bin 421'i istasyon ortamında olmak üzere şarj noktası sayısı 9 bin 297'ye ulaştı. Araçların bakım, onarım ve kaza sonrası müdahale konusunda ise uzman ve yetkili personel ihtiyacı dikkati çekiyor.

 

12. Kalkınma Planı (2024-2028) kapsamında bu tür ihtiyaçların giderilmesi amacıyla "Mobilite Araç ve Teknolojileri Yol Haritası"nın güncellenmesi hedef olarak konuldu. Otomotiv sanayisi tedarik zincirinde tasarımdan üretime tüm aşamalarda yerli tedarikin ve katma değerin artırılmasının desteklenmesi, batarya, algılayıcı, elektronik kontrol üniteleri, elektronik gösterge, elektrikli motor sistemleri ve otomotiv yazılımı gibi alanlarda teknoloji ve üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesi hedeflendi. Otomotiv yan sanayisine yönelik ihtisas organize sanayi bölgeleri oluşturulması, bu alandaki iş gücünün niteliğinin de artırılması planlanıyor. Bu amaçla müfredat ve eğitim yöntemleri de elektrikli araçların geldiği nokta dikkate alınarak, teknolojik gerekliliklere uygun şekilde güncellenecek. Özel sektörün de desteğiyle bakım ve onarım konusunda uzman personelin sayısının hızla artırılması hedefleniyor.

 


"YETKİLİ SERVİS" UYARISI

 

Sektörde halen bu konularda uzman personel arayışı sürüyor.

 

Uluslararası bir otomobil firmasının Ankara merkezinde Satış Sonrası Hizmetler Müdürlüğü yapan Aykut Tuncer, elektrikli araçların son dönemde yollara çıkmaya başlaması dolayısıyla bu alanda bilgi, beceri ve birikim eksikliği olduğunu söyledi.

 

Elektrikli araçlardaki arıza durumunda kullanıcıların bilinçli davranması gerektiğini belirten Tuncer, "Araçların onarım ve bakımlarında mutlaka yetkili servisler tercih edilmeli." dedi.

 

Elektrikli araçlarda daha çok yazılım ve dijital temelli onarım çalışmaları yapıldığına işaret eden Tuncer, "Elektrikli araçlar batarya temeliyle çalıştığı için arıza durumunda fazla müdahaleye ihtiyaç duyulmuyor ve genellikle yazılım onarımlarıyla kolaylıkla sorunlar çözülebiliyor." diye konuştu.

 

ELEKTRİKLİ ARAÇLARDAKİ KORUMA MEKANİZMASI DİĞER ARAÇLARA GÖRE DAHA MODERN

 

Tuncer, elektrikli araçlarla benzinli ve diğer yakıtları kullanan araçlar arasındaki farklara dikkati çekerek, "Elektrikli araçlarda bulunan koruma mekanizması diğer araçlara göre gelişmiş ve daha modern şekilde dizayn edilmiş durumda." ifadesini kulandı.

 

Elektrikli otomobillerin daha büyük hasarlara karşı koruma sağlayan güçlendirilmiş maddelerden üretildiğini vurgulayan Tuncer, araçların sahip olduğu yazılımın hasar durumunda elektriği kesip bütün enerjiyi bataryada toplayabildiğini anlattı.

 

Tuncer, bataryanın büyük zarar alması durumunda ise yetkili kişilerce çevre güvenliğinin sağlanıp müdahale edilmesinin daha sağlıklı olacağını belirterek, şunları kaydetti:

 


"Günümüzde artan teknolojiyle birlikte elektrikli araçların kullanımının da arttığını düşündüğümüzde problemlerin yaşanması kaçınılmaz hale geliyor. Kaza sonrası araca daha doğru müdahale için ambulans ve itfaiye ekiplerinin elektrikli araçlar konusunda müdahale eğitimi almaları gerekebilir."

 

Piyasada henüz elektrikli araç tamiri konusunda ciddi eğitim almış kişilerin fazla bulunmadığını dile getiren Tuncer, hem kullanıcı hem araç sağlığı için bakımların yetkili yerlerde yaptırılmasının önem taşıdığını vurguladı.

 

Tuncer, yetkili servis teknisyenlerinin özel eğitim ve sertifikasyonlar sonucu araçlara müdahale edilebilir hale geldiğini ifade ederek, "Kullanıcıların eğitim almış teknisyenleri tercih etmesi aracın kullanım ömrünün uzamasına yardımcı olacaktır." dedi.

11 Kasım 2023 Cumartesi

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği ve 10 ton propolis üretiminin yapıldığını söyledi.


Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, açıklamada, Türkiye'nin 9,2 milyon arılı kovan sayısıyla dünyada 3.,115 bin ton bal üretimiyle de Çin'den sonra 2. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye'nin, bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğiyle Avrupa'da 1. sırada olduğunu ifade eden Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu dile getirdi.

 

Şahin, dünya genelinde sağlanan başarıyı temellendirmek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı arttırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bu kapsamda uluslararası standardizasyon örgütü olan ISO'nun arı ürünleri çalışmalarına 34 ülkeyle 2019'dan itibaren katkı ve katılım sağlıyoruz. Bu zaman zarfında çam, geven, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışma başlattık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balında bir standart getirdik. Ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışılıyor." diye konuştu.

 

Söz konusu bal türleriyle ilgili çalışmaları TAGEM ile yürüttüklerini kaydeden Şahin, bal konusunda dünyayla yarışabilmek için artık bilimsel kimliğin ortaya konulmasının elzem olduğunu belirtti.

 

Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında da önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, "Türkiye'de geçen yıl 9 bin 389 ton bal ihraç edildi. Bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık 20 ülkeye ihracat yapılırken, başı Almanya, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya çekiyor." ifadesini kullandı.

 

BİR KİLOGRAM BALIN MALİYETİ 216 LİRA

 

Balın kalitesi üzerinden pek çok spekülasyon yapıldığını dile getiren Şahin, baldaki sahtecilik ve uygunsuzluk konusunda başta merdiven altı üretim yapanlar olmak üzere buna dahil olan her kesimle mücadelenin çok önemli olduğunu vurguladı.

 

Şahin, sahteciliğin tespiti için balların da kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğine işaret ederek, kovan ve arıcıların yanında üretilen balı da kayıt altına alarak, kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini aktardı.

 

Arıcılığın son yıllardaki fiyat artışlarından da ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

 

"Arıcılık tarla bitkilerindeki gibi sabit yerde yapılan bir üretim faaliyeti değil. Her gezginci arıcımız yılda 5-6 konaklama bölgesi değiştirerek, yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ediyor. Son yıllardaki akaryakıt, besleme, sarf malzeme, makine/ekipman ve işçilik benzeri giderler bir anda yükseldi. Geçen yılki bal maliyetine güncel enflasyon eklendiğinde, bir kilogram bal maliyeti 216 lira olmaktadır. Arıcıların elinden tutulmalı, desteklenmeli."

 

ÇİN VE BREZİLYA'NIN TÜRKİYE'DEN PROPOLİS TALEBİ VAR

 

Şahin, son yıllarda birliklerin kurulmasıyla arıcıların, balın yanında, propolis, bal mumu, arı sütü, polen, arı zehri gibi ürünlerin de üretimini yaptıklarına işaret ederek, "Balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin ana arı üretimi yapılıyor. 2020 yılına kadar propolisi yurt dışından ithal ederken şu an için bu ürünlerde ihracatçı konumdayız. Özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi var." diye konuştu.

 

Şahin, bal dışındaki ince işçilik gerektiren arı ürünlerindeki üretimi arttırmak için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi