Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) şubatta aylık yüzde 0,91 ve yıllık yüzde 15,61 artış kaydetti.

AA Finans Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, şubat ayında TÜFE'nin yüzde 0,77 artmasını öngörüyordu. Ekonomistlerin şubat ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 0,77) göre bir önceki ay yüzde 14,97 olan yıllık enflasyonun ise yüzde 15,45'eçıkacağı hesaplanıyordu.

TÜFE'dekiyıllık değişim oranının en yüksek olduğu ana harcama grubu yüzde 23,74 ile ev eşyası olurken, bunu yüzde 22,47 ile ulaştırma izledi. Gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki yıllık TÜFE artışı ise yüzde 18,40 düzeyinde gerçekleşti.

Endeksteki değişim oranına aylık bazda bakıldığında ise yüzde 3'le sağlık, yüzde 2,57'ylegıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 1,32'yle de lokanta ve oteller grubu en fazla yükseliş yaşanan harcama grupları olarak öne çıktı.

"MANŞET ENFLASYONDA YÜKSELİŞNİSAN AYINA KADAR DEVAM EDER"

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleşmesinde, gıda dışı gruplardaki fiyat artışlarının daha etkili olduğunu söyledi.

Gıda grubunda ise yüzde 2,57'lik aylık enflasyon artışınıngeçen yıl gözlenen yüzde 2,33'ün üzerinde gerçekleştiğine işaret eden Bürümcekçi, "Konut, ev eşyası sağlık, ulaştırma ve otel-lokanta gruplarında artışlar yükselişi getirirken, giyim fiyatlarının mevsimsel eğiliminden çok daha sınırlı gerilemesi de yükselişi güçlendirdi. Buna karşılık, tıbbi ürünler dışında kura hassas gruplarda fiyat artışları belirgin hız kesti." diye konuştu.

Bürümcekçi, gıda enflasyonunu yine işlenmiş gıdanın yukarı çektiğini vurgulayarak, gıda fiyatlarının 2021'deki seyrinin, TCMB'nin yüzde 9,4 düzeyinde öngördüğü yıl sonu enflasyon tahmininden sapma konusunda yine önemli belirleyicilerden olacağını ifade etti.

Manşet enflasyonda yükselişin nisan ayına kadar devam edeceğini, sonrasının kur ve iç talebe bağlı olduğunu belirten Bürümcekçi, şunları kaydetti: "Yeniden belirgin bir TL değer kaybının gözlenmediği durumda enflasyonun nisan ayına kadar yüzde 15-17 aralığında seyretmesi, sonrasında ise kademeli düşüşle yılı yüzde 11-12 aralığında bitirmesi beklenebilir.TCMB'nin Enflasyon Raporu’nda yer verdiği grafikten, enflasyonun nisan ayına kadar kademeli bir artış göstermesini ve orta nokta olarak yüzde 15,5-16(üst sınır olarak ise yüzde 17,5-18) ile zirveyi görmesini beklediği biliniyor. Bu süreçte tahmin aralığından bir sapma görülmesi durumunda TCMB'nin ek sıkılaşmaya gitmesi kaçınılmaz olabilir.Sonuç olarak, enflasyonda yukarı yönlü sürprizlere rağmen, Enflasyon Raporu'nda yer verilen enflasyon patikasına yönelik tahminlerinin çok üzerinde bir seyir gözlenmezse, Merkez Bankası'nın nisan sonuna kadarki süreci faizartırımına gitmeden atlatmaya çalıştığı söylenebilir."

"ENFLASYONDA MALİYET KAYNAKLI NEGATİF ŞOKLARBİR SÜRE DAHA SÜREBİLİR"

GCM Yatırım Araştırma Müdürü Tuğberk Çitilci de şubat ayı tüketici enflasyonunun piyasa beklentileri üzerinde gerçekleştiğini, salgın süreci kaynaklı maliyet şoklarının devam ettiğini söyledi.

Ana harcama gruplarından sağlık kalemininmevcutkoşullarnedeniyle devre dışında bırakıldığında, gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki yüzde 2,57'lik şokun, bu kalemdekatılığın halen devam ettiğini gösterdiğini anlatan Çitilci, "Gıda fiyatlarındaki negatif şokların yavaşlaması için girdi maliyetleri ve aktarım mekanizmalarındakioynaklığın azaltılması gerekmektedir. Buna ilave olarak Yurt içi Üretici Fiyat Endeksi'nde (ÜFE) gerçekleşen yıllık yüzde 27,09'luk artış, enflasyonda maliyet kaynaklı negatif şokların belli bir süre daha süreceğineişaret etmektedir." dedi.

Çitilci,maliyet baskısında özellikle aktarım mekanizması kaynaklı sıkıntıların etkin rol oynadığını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu: "Piyasanın genel eğiliminde yılın ilk çeyreğinde enflasyonda yükselişolabileceği beklentisine karşı adaptasyon sürerken, bugün açıklanan ÜFE detaylarıyla bu beklentinin zaman olarak nisan-mayıs aylarınıkapsayacak şekilde devam etmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca salgın sürecinde hane halkının değişen tüketim davranışları ve kademeli normalleşmeyle arz-talep dinamiklerinin devreye girmesi, enflasyon üzerindeki negatif şokları besleyecek duruma gelmektedir. Bu noktadan sonra piyasanın soracağı soru TCMB'nin enflasyonaodaklı sıkı para politikasında politika faizinin ne kadar koruma sağlayıp sağlamadığı olacaktır. TCMB, enflasyonda ilk çeyrek şoklarını gördüğünden dolayı önden yüklemeli faiz artışlarıyla durumu yönetme tercihini kullanmıştır. Buna karşın yıllık enflasyonun yüzde 15,61 seviyesine ulaşması,yüzde 17 seviyesinde olan politika faizinin sıkı para politikası korumasını zayıflatmaktadır."

TCMB'nin 18 Mart'ta gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yıllık enflasyonu dikkate alarak ve sinyal etkisi amaçlı, 50 baz puanlık ölçülü bir faiz artışı yapabileceğini aktaran Çitilci, "Gelebilecek ölçülü faiz artışı TCMB'nin piyasanın önünde olduğunu işaret etme adına önemli bir adım olabilecekken, finansal piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı kalabilir." ifadesini kullandı.

03 Mart 2021 Çarşamba

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türk Yatırım Fonu'nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacak." dedi.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu Açılış Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türk Devletleri Teşkilatı bünyesindeki işbirliği çerçevesinde Türk Yatırım Fonu'nun operasyonel hale getirilerek güçlendirildiğini söyledi.

 

Türk Yatırım Fonu için emek veren, çaba harcayan herkese teşekkür eden Şimşek, şunları kaydetti:

 

"Bugün Fon'un operasyonel hale getirilmesine ilişkin ilk kararların alınacağı tarihi bir toplantı gerçekleştiriyoruz. Türk Devletlerinin, 2024 yılı sonu itibarıyla 1,9 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe, 178 milyon nüfusa ulaşarak dünya ekonomisi içinde önemli bir yer edinmesi beklenmektedir. Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi çerçevesinde, Türk Yatırım Fonu'nu kurmaktaki en büyük amacımız, Türk Devletleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır. Türk Yatırım Fonu'nu 500 milyon dolar kayıtlı sermaye ile kuruyoruz. Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarımızın ivmelenmesini sağlayacaktır.

Ayrıca, Fon birçok alanda projelere teknik destek verecektir. Fon, KOBİ'lerin büyümesinde ve altyapı, yenilenebilir enerji, tarım ve turizm gibi birçok alandaki yatırımların artmasında kritik role sahip olacak ve devam eden ekonomik kalkınmaya katkı sunacaktır. Türk Yatırım Fonu'nu İstanbul'da kurmaya karar vermiştik. Bu konuda üye devletlerimize desteklerinden dolayı teşekkür ederim. İstanbul'un jeopolitik konumu, güçlü girişimcilik ekosistemi ve nitelikli beşeri sermayesi Fon'a büyük katkılar sunacaktır. Biz Fon’un yüksek standartlı bir uluslararası finans kuruluşu olmasını amaçlıyoruz. Fon, organizasyon yapısı, karar alma mekanizmaları, insan kaynakları, risk yönetimi, izleme ve denetleme fonksiyonlarıyla her açıdan uluslararası en iyi uygulamalara uygun olarak faaliyet gösterecektir."

 

MACARİSTAN'IN TÜRK YATIRIM FONU'NA ÜYE OLMA İSTEĞİNİ MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ

 

Şimşek, bugün ayrıca, Fon'a ilişkin "Ev Sahibi Ülke Anlaşması"nın imzalanacağına işaret ederek, Fon'un iş modelinde uzun dönemli finansal sürdürülebilirliğin temel ilke olması gerektiğini aktardı.

 

Ayrıca, Fon bünyesinde yüksek nitelikli, profesyonel kadroların oluşturulmasının da önem taşıdığını belirten Şimşek, "Bu çerçevede, Fon Başkanına ve Genel Müdürüne önemli görevler düşmektedir. Fon'un etkin işleyişini sağlayacak yönetmelikler ve iş planlarının hazırlanma sürecinin olabildiğince hızlı şekilde tamamlanması da en büyük temennimizdir. Macaristan'ın Türk Yatırım Fonu'na üye olma isteğini memnuniyetle karşılıyoruz. Fon faaliyetlerine başladığında Macaristan'ın üyelik sürecinin tamamlanması önem verdiğimiz gündem maddelerinden biri olacaktır. Türk Yatırım Fonu'nun, çalışma ilkeleri ve etkin işleyiş mekanizmasıyla başarılı işbirliklerine örnek olacağına inancımız tam." ifadelerini kullandı.

18 Mayıs 2024 Cumartesi

Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından, biyokaçakçılıkla mücadele kapsamında, 2007-2023 yıllarında 86 vakada, 21 farklı ülkeden, 156 kişiye 5,6 milyon lira idari para cezası verildi.


Biyokaçakçılık, ülkenin sahip olduğu biyolojik kaynakların izinsiz olarak yurt dışına çıkartılması ve ülkenin kontrolü ve/veya ortaklığı dışında çeşitli amaçlarla kullanılmasını ifade ediyor.

 

Bilimsel araştırma izni olmadan doğadan örnek toplayan kişiler yolcu beraberinde, kargo ve posta yoluyla biyokaçakçılık vakalarını gerçekleştirebiliyorlar.

 

Bu kapsamda, ülkeden en çok böcekler, kelebekler, bitkiler, kuşlar, sürüngenler (yılan, kaplumbağa, kertenkele vs), çiftyaşamlılar (kurbağa) ve yumuşakçalar kaçırılıyor.

 

Kaçırılan bu canlılar, Türkiye’de de güzel örnekleri olan biyoteknoloji çalışmalarıyla tarım, gıda, tıp, eczacılık, kozmetik ve savunma gibi birçok kritik alanda kullanılıyor. Ayrıca ekonomik değeri olan türler doğrudan ticaret, ticari ya da bilimsel amaçlı koleksiyonlar ve biyolojik silah amaçlı kullanılmak üzere biyokaçakçılık vakalarına konu olabiliyor.

 

BİYOKAÇAKÇILIKLA MÜCADELE ÇALIŞMALARI

 

Genel Müdürlük tarafından biyolojik çeşitliliğin biyokaçakçılık yoluyla istismar edilmesinin ve zarar görmesinin önlenmesi, ülkeye ait genetik kaynaklardan elde edilebilecek ekonomik, sosyal, bilimsel, teknolojik, tıbbi, ticari ve kültürel potansiyel faydaların ülke menfaatine kullanılması amacıyla biyokaçakçılıkla mücadele çalışmaları yürütülüyor.

 

Bu doğrultuda Türkiye'de ilk olarak 2013-2015 yıllarında toplam bütçesi yaklaşık 1,5 milyon lira olan Biyokaçakçılıkla Mücadele Projesi hazırlandı.

 

Ayrıca biyokaçakçılık vakalarının takibini kolaylaştırmak üzere, Bakanlık Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğünce "Biyokaçakçılık Bilgi Paylaşım Sistemi" kuruldu.

 

Biyokaçakçılıkla mücadele kapsamında 2007-2023 yıllarında 86 vakada, 21 farklı ülkeden, 156 kişi hakkında yaklaşık 5,6 milyon lira idari para cezası uygulandı.

 

Son olarak Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Lorenzo Prendini ülke dışına endemik türleri kaçırmaya çalışmıştı. Türlere incelenmek üzere el konulurken, şahsa 387 bin 141 lira idari para cezası uygulanmıştı.

18 Mayıs 2024 Cumartesi