tatil-sepeti

Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa’ya boru gazı aktarımındaki kritik merkez olan Suca’ya sıçraması, “Yeni bir enerji krizi başlar mı?” tartışmalarını da beraberinde getirdi.


 



Uzmanlar, koşulların artık 2022’deki enerji krizinden farklı olduğunu belirtiyor. Avrupa’nın gaz ithalatında payı yüzde 41’e çıkan LNG’nin artan etkisine de dikkat çekiliyor.

 

HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Avrupa doğalgaz piyasaları, Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmeler ve Norveç’in enerji altyapısındaki bakım çalışmaları sebebiyle ağustos ayında yeni bir yukarı yönlü hareket yaşadı. Doğalgaz fiyatları, özellikle Rusya’nın Suca şehrini de kapsayan Kursk bölgesinde başlayan çatışmalar sonrası tırmanan jeopolitik gerilimin etkisiyle 8 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Ukrayna, Mayıs 2022’de, Avrupa’ya giden Rus doğalgazının üçte birinin geçtiği Sohranivka dağıtım noktasında sevkiyatı durdurmuştu. Suca gaz giriş noktası, Rus gazının Ukrayna’ya tek giriş noktası konumunda ve buradan Ukrayna sistemine giren doğalgaz Avrupa Birliği’ne (AB) de gönderiliyor. 

 

UKRAYNA GÜZERGAHI

 

Öte yandan, Rus enerji şirketi Gazprom, geçen yıl bu güzergah üzerinden yaklaşık 14.9 milyar metreküp gaz sevkiyatı gerçekleştirdi. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi Eurostat’a göre bu miktar, AB’nin geçtiğimiz yılki toplam gaz tüketiminin yaklaşık yüzde 4.5’ini oluşturdu. Gazprom’un Suca noktasından günde ortalama 42 milyon metreküp doğalgaz sevkiyatı yaptığı kaydediliyor. Ancak Rus Gazprom ve Ukrayna’nın Naftogaz şirketi arasındaki mevcut transit anlaşması 2024 sonunda sona erecek. Geçen yılın ikinci yarısında Rusya’nın Avrupa’ya yaptığı boru gazı sevkiyatının yüzde 48’i bu sistemden, yüzde 52’si ise TürkAkım boru hattı üzerinden gerçekleştirilmişti.

 

NORVEÇ’TEKİ ÇALIŞMALAR

 

Geçtiğimiz yıl AB’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 30’unu Norveç karşıladı ve arzın üçte ikisini petrol ve gaz şirketi Equinor sağladı. 


Norveçli Equinor’un, Rus Gazprom’un yerini alarak Avrupa’nın ana gaz tedarikçisi haline geldiği belirtiliyor. Yeni yatırımlar kapsamında, Norveç hükümeti Haziran 2023’te 19 petrol ve gaz sahasının geliştirilmesini de onayladı. Bunlardan üçü Equinor tarafından alındı, dokuzu Norveç enerji şirketi Ake’nin yönetimi altında geliştirilecek. Geri kalanı da Alman Wintershall Dea ve Avusturyalı OMV’nin liderliğinde yürütülecek. Diğer taraftan, AB’nin en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Norveç’teki bakım çalışmaları ve kesintiler de piyasaları etkiliyor. Norveç’teki günlük üretim kesintilerinin ağustos sonuna kadar 130 milyon metreküpü aşması öngörülüyor. Bu rakam, temmuzun son haftasında günlük 20 milyon metreküpün altındaydı.

 

PETROL DE ETKİLİ

 

Süreci, İstanbul Ticaret’e değerlendiren Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, şöyle konuştu: “Norveç’teki bakım çalışmaları hem boru hatlarında hem oradaki kara tesislerinde kendi rutin takviminde gerçekleştiriliyor. Norveç’ten Avrupa’ya giden kapasitesi yüksek boru hattı, aynı zamanda yeni bir hat. Bu sebeple öyle uzun vadeli aylar süren bir bakım çalışması olacağını düşünmüyorum. Norveç’in boru hattındaki bakım çalışmaları fiyatlarda geçici bir artışa sebep olabiliyor. Avrupa piyasaları, spot ağırlıklı piyasa fiyatı endeksli modelle işlediği için bu tarz bakım çalışmaları ve günlük arz kesintileri dahi fiyatları yükseltebiliyor. Küresel olarak bakıldığında ise Ortadoğu’daki gerilimler, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmalar petrol fiyatlarını da artırıyor. Bu artış da doğalgaz piyasalarındaki fiyatları direkt etkiliyor. Yani petrol fiyatları da artırıcı bir etken olarak düşünülebilir.”

 

RUSYA’NIN LNG İHRACATI

 

Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmelerin yeni bir enerji krizine neden olup olamayacağı konusunda ise Akyener, şu analizi yaptı: “Kursk bölgesindeki çatışmaların Suca gaz dağıtım merkezinde yoğunlaşması, yerin altındaki korunaklı boru hattından daha ziyade kompresör istasyonlarını etkileyebilir. Bir saldırı düzenlenmesi arzı değiştirebilir. Ukrayna üzerinden sevkiyat hacimsel anlamda düşmüştü. Rusya da artık Ukrayna üzerinden sevkiyat konusunda ısrarcı değil. Alternatif güzergahlar oluştu. Öte yandan Rusya, Avrupa’ya önemli miktarda LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) ihracatı yapıyor. Hatta Avrupa’nın tedarik ettiği LNG’nin yüzde 18 kadarı Rusya’dan gidiyor. Bu da önemli bir faktör. Bunların yanı sıra Avrupa’daki yeraltı doğalgaz depolarının doluluk oranları yüzde 95’lerin üzerinde. Fiyatlar bölgedeki krizler veya bakım çalışmaları sebebiyle anlık yükselebilir. Ancak 2022’deki gibi bir enerji krizini ve doğalgaz fiyat krizini beklemiyorum.”

 

TAVAN FİYAT UYGULAMASI

 

Avrupa açısından bakıldığında doğalgazda stokları doldurmanın yanında LNG ithalat kapasitelerini genişletmelerinin de önemli olduğunu belirten TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener, “Tabii bu süreçte ABD’nin birçok yeni enerji tesisi tamamlandı. ABD, artık fazlasıyla LNG arz edebilir durumda. Süreci sadece LNG vasıtasıyla yönetebilirler demiyorum. Zor duruma düşüldüğünde Rusya’dan gelen doğalgaz boru hatları kapansa bile fiyatlar yükselir fakat 2022’deki gibi çok yükselmez. Ayrıca Avrupa’da doğalgaz fiyatlarına tavan fiyat uygulamasını getirmişlerdi. Özellikle tavan fiyat uygulaması enerjide çok büyük krizlerin yaşanmasına engel olabiliyor. Genel anlamda LNG’ye bağlı sistem çalışıyor ve sistemi LNG tedarikleri kurtarıyor” dedi.

 

KÖTÜ SENARYO İHTİMALİ ZAYIF

 

Yeni bir enerji krizine götürecek kötü senaryonun ancak LNG piyasalarında çok büyük dalgalanmalar olursa gerçekleşebileceğini belirten TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener, şöyle devam etti: “Peki, LNG piyasalarında çok büyük dalgalanmalara ne sebep olabilir? Kış çok sert geçer, Çin ve Japonya piyasasındaki doğalgaz talebi adeta uçar, kömür üretimi ve sevkiyatı sekteye uğrar, kömür piyasaları yeniden büyük krize girer. Devamında bu durum tüketicileri direkt olarak LNG talebine yönlendirir ve LNG talebinde çok hızlı bir yükseliş olur, üretici ülkeler karşılayamazlar. Neticede ise Asya piyasalarında başlayan enerji açlığı direkt olarak Avrupa’nın tavan fiyat uygulamasına rağmen yeterli doğalgaz bulamamasıyla sonuçlanır. O zaman Avrupa’da tavan fiyatı da yukarı çekmek durumunda kalır. Bu kötü senaryo gerçekleşirse, enerji krizi olarak karşımıza çıkar. Çok sıra dışı iklim koşulları olmadığı sürece böyle bir kötü senaryonun gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Şu an için tehlike gözükmüyor. LNG tedariki konusunda bir aksama yok ve sistem yönetilebilir durumda.”

 

RUSYA AB’NİN 3. TEDARİKÇİSİ

 

Avrupa Komisyonu’nun raporuna göre; 2021’de 413 milyar metreküp, 2022’de 356 milyar metreküp gaz tüketen AB, geçen yıl 330 milyar metreküp doğalgaz kullandı. AB’nin gaz ithalatı ise 2021’de 336 milyar, 2022’de 335 milyar, geçen yıl da 290 milyar metreküp oldu. Ayrıca geçen yılki gaz ithalatının yüzde 30’unu Norveç, yüzde 19’unu ABD, yüzde 15’ini Rusya, yüzde 14’ünü Kuzey Afrika, yüzde 6’sını İngiltere, yüzde 5’ini Katar, yüzde 4’ünü Azerbaycan, yüzde 3’ünü Nijerya, yüzde 1’ini Trinidad ve Tobago, yüzde 3’ünü diğer LNG tedarikçileri sağladı. Norveç’ten alınan gaz miktarı 87.8 milyar metreküp, ABD’den 56.3 milyar metreküp, Rusya’dan 42.9 milyar metreküp, Kuzey Afrika’dan ise 41 milyar metreküp oldu. Rusya’dan alınan doğalgaz miktarı 2022’de 78.8 milyar metreküp ve 2021’de yüzde 45 payla 150.2 milyar metreküp seviyesinde gerçekleşmişti. 

 

AB’DE LNG’NİN PAYI YÜZDE 41

 

AB Enerji Düzenleyicileri İşbirliği Ajansı (ACER) tarafından yayımlanan LNG raporuna göre, Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana küresel LNG tüketimi 40 milyar metreküpten fazla artarak 557 milyar metreküpe ulaştı. Avrupa, 2021’e kıyasla 57 milyar metreküplük yükselişle en büyük talep artışının yaşandığı bölge olurken, toplam LNG ticaretinin dörtte birinden fazlasını oluşturdu. Rapora göre; Rusya-Ukrayna savaşının ardından Avrupa’da ortaya çıkan enerji krizini LNG ve depolamaya yönelerek çözmek isteyen ülkeler arasında en çok LNG ithalat artışını, devreye aldığı tesislerle Almanya gerçekleştirdi. AB ülkeleri geçen yıl 134 milyar metreküp LNG ithal etti, bunun yaklaşık 18 milyar metreküpü Rusya’dan alındı. LNG’nin ithalat içindeki payı ise 2021’de yüzde 20 iken 2023 sonu itibarıyla yüzde 41’e yükseldi. 


ABD’NİN İHRAÇ ETTİĞİ LNG’NİN YÜZDE 67’Sİ AVRUPA’YA


Uluslararası Doğalgaz Bilgi Merkezi’nin (CEDIGAZ) verilerine göre, küresel LNG arzı 2023 yılında önceki yıla göre yüzde 2 artışla 395 milyon tona ulaştı. ABD, 2015’te hiç yer almadığı küresel LNG piyasasında 2016’da yüzde 1, 2017’de yüzde 5, 2018’de yüzde 7, 2019’da yüzde 10, 2020’de yüzde 13, 2021’de yüzde 18 ve 2022’de yüzde 20 paya sahip oldu. Geçen yılsonu itibarıyla ise ABD, küresel LNG ihracatındaki yüzde 21’lik payla lider ülke konumuna yükseldi. ABD, 2023’te küresel piyasalara 84.3 milyon ton LNG ihraç etti. ABD’yi 78.9 milyon tonla Avustralya ve 78.5 milyon tonla Katar izledi. Geçen yıl ABD LNG’sinin en çok gittiği bölge, Ukrayna savaşı sebebiyle Rusya’dan aldığı doğalgazı azaltan Avrupa oldu. ABD’nin ihraç ettiği LNG’nin yüzde 67’si Avrupa’ya satıldı. Söz konusu ithalatta Asya’nın payı yüzde 25, Güney ve Orta Amerika’nın yüzde 7, diğer ülkelerin payı yüzde 1 olarak kayıtlara geçti.

19 Ağustos 2024 Pazartesi

Analistler, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirim hızına yönelik belirsizliklerin olduğunu kaydederek, sağlıklı bir istihdam piyasası ve ekonomik aktivitenin Fed'in enflasyonla mücadele konusunda işini kolaylaştırabileceğini söyledi.

ABD'de enflasyonla mücadelenin resesyonla sonuçlanıp sonuçlanmayacağına yönelik belirsizlikler varlığını korurken, son makroekonomik veriler ve beklentilerin üzerinde gelen şirket karlılıkları ülkedeki ekonomik aktiviteye yönelik iyimserliği besliyor.

Analistler, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirim hızına yönelik belirsizliklerin olduğunu kaydederek, sağlıklı bir istihdam piyasası ve ekonomik aktivitenin Fed'in enflasyonla mücadele konusunda işini kolaylaştırabileceğini söyledi.

Dün açıklanan verilere göre ekim ayına ilişkin Richmond Fed imalat sanayi endeksi eksi 14 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Endeks geçen ay eksi 21 seviyesinde bulunuyordu.

Buna ek olarak, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nun ekim sayısını yayınlayan IMF, küresel ekonomik büyümenin istikrarlı ancak zayıf kalacağının öngörüldüğü aktararak, küresel ekonomik büyüme tahminin bu yıl ve gelecek yıl için yüzde 3,2 olduğunu kaydetti.

IMF, temmuz ayındaki tahminlerinde dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 3,2 ve gelecek yıl yüzde 3,3 büyüyeceğini öngörmüştü.

Öte yandan, ABD'nin başkenti Washington'da süren IMF ve Dünya Bankasının yıllık toplantılarından gelecek haber akışı yatırımcılar tarafından yakından izleniyor.

Kurumsal tarafta ise üçüncü çeyrek finansal sonuçları beklentileri aşan General Motors'un hisseleri, yüzde 10'a yakın arttı.

ABD'li savunma sanayi şirketi Lockheed Martin'in hisseleri ise beklentileri karşılayamayan satış rakamları sonrasında yüzde 6'dan fazla geriledi.

Bugün, Tesla, Coca-Cola, IBM ve Boeing'in finansal sonuçları yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor.

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in gelecek ay yüzde 89 ihtimalle politika faizini 25 baz puan indirmesi beklenirken, bankanın yıl sonuna kadar yapılacak iki toplantıda toplamda 50 baz puanlık indirim yapması tahmin ediliyor.

Söz konusu gelişmelerin ardından ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi dün yaklaşık 3 baz puan artarak 4,21 seviyesinden günü tamamlarken, şu sıralarda yüzde 4,23 seviyesinde bulunuyor. Dolar endeksi de dün yüzde 0,2 yükseliş kaydetmesinin ardından, yeni güne 104,2 seviyesinden başladı.

Fed'in faiz oranını 50 baz puan düşürmesinden sonra ABD'nin 10 yıl vadeli hazine tahvili faizinin arttığına ve yüzde 4,24 seviyesine kadar yükseldiğine işaret eden analistler, bu hareketin iyileşen ekonomik verilerin yanı sıra Bankanın bundan sonraki faiz indirimlerinde daha agresif olmayacağına dair beklentilerden kaynaklandığını söyledi.

Altının ons fiyatı ise merkez bankalarının güvercin duruşu ve devam eden jeopolitik gerilimlerle dün yüzde 1,1 yükselişle 2 bin 748,91 dolardan kapanırken, yeni işlem gününde rekor tazeleyerek bir önceki kapanışın hemen üzerinde 2 bin 750 dolar seviyesinde bulunuyor.

Bununla beraber, gümüşün ons fiyatı dün yüzde 2,7 artışla 34,70 seviyesinden kapanarak yükseliş eğilimini üst üste altıncı iş gününe taşırken, yeni işlem gününde yüzde 0,3 azalışla 34,74 dolardan işlem görüyor.

Brent petrolün varil fiyatı ise dün yüzde 2,1 yükselişle 75,29 dolardan kapanırken, bugün yüzde 0,3 artışla 75,61 dolar seviyelerinde bulunuyor.

Bu gelişmelerin yanı sıra, bugün Kanada Merkez Bankasının (BoC) para politikası kararları takip edilirken, Banka'nın 50 baz puanlık faiz indirimine gitmesi bekleniyor.

New York Borsası'nda dün Dow Jones endeksi yüzde 0,02 ve S&P 500 endeksi yüzde 0,05 değer kaybederken, Nasdaq endeksi yüzde 0,18 değer kazandı. ABD'de endeks vadeli kontratlar yeni güne negatif seyirle başladı.

Avrupa borsalarında dün negatif bir seyir hakim olurken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde'ın bugün yapacağı açıklamalar yatırımcıların odağına yerleşti.

 

Lagarde, dünkü açıklamalarında, enflasyonu yendiklerini henüz söyleyemeyeceğini belirterek, "2025 yılı içerisinde bu hedefe sürdürülebilir bir şekilde ulaşacağımızdan kesinlikle eminim." ifadelerini kullandı.

IMF dün açıkladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nun ekim sayısında Avro Bölgesi ekonomisine ilişkin büyüme tahmininin bu yıl için yüzde 0,9'dan yüzde 0,8'e çekildiği ve 2025 yılı için yüzde 1,5'ten yüzde 1,2'ye düşürüldüğü kaydedildi.

Avrupa'nın önde gelen ekonomilerinden Almanya'nın büyüme tahminin bu yıl için yüzde 0,2'den yüzde 0'a düşürüldüğü ve gelecek yıl için yüzde 1,3'ten yüzde 0,8'e indirildiği belirtilen raporda, Fransa ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin bu yıl için yüzde 0,9'dan yüzde 1,1'e çıkarıldığı, gelecek yıl için ise yüzde 1,3'ten yüzde 1,1'e düşürüldüğü bildirildi.

Raporda, Alman sanayisinde uzun süredir devam eden zayıflığa, ve emlak piyasasındaki sorunlara işaret edilerek, diğer tüm büyük sanayi ülkelerinin şu anda Almanya'dan daha iyi durumda olduğu belirtildi.

Analistler, Avro bölgesinde resesyon sinyallerinin güçlü kalmaya devam ettiğini belirterek, ECB'nin parasal gevşeme hızında ekonomik aktiviteye yönelik veri akışının etkili olabileceğini söyledi.

Bu gelişmelerle, dün Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 0,20, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,01 ve İtalya'da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,64 ve İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,14 değer kaybetti. Avrupa'da endeks vadeli kontratlar yeni güne ise karışık seyirle başladı.

Asya tarafında yeni işlem gününde Japonya hariç pozitif bir seyir öne çıkıyor.

IMF'in, dünkü raporunda Asya'nın iki önemli ekonomisi olan Çin ve Japonya'nın 2024 yılı için büyüme beklentileri düşürüldü.

Raporda, Çin ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin bu yıl için yüzde 5'ten yüzde 4,8'e düşürüldüğü, gelecek yıl için yüzde 4,5'te sabit bırakıldığı belirtildi.

Japonya ekonomisinin büyüme tahmininin ise bu yıl için yüzde 0,7'den yüzde 0,3'e düşürüldüğüne, gelecek yıl için yüzde 1'den yüzde 1,1'e çıkarıldığına işaret edildi.

Dolar/yen paritesi dün yüzde 0,2 artışla 151,1 seviyesinden kapanırken, yeni işlem gününde de yüzde 0,7 yükselişle 152,1 seviyesinde seyrediyor.

Analistler Japonya'da yapılacak genel seçimlerin ülkedeki pay piyasaların yönü üzerinde etkili olacağını belirterek, seçim öncesinde risk iştahının törpülendiğini söyledi.

Kapanışa yakın Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,7 düşerken, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1,3, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,8 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 1,7 yükseldi.

Yurt içinde dün alıcılı bir seyir izleyen Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü önceki kapanışa göre yüzde 2,13 değer kazanarak 8.838,60 puandan tamamladı.

Dolar/TL, dün yüzde 0,1 artışla 34,2550'den kapanırken, bugün bankalararası piyasada önceki kapanışa paralel 34,2550'den işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde tüketici güven endeksi, yurt dışında ise ABD'de mortgage başvuruları, ikinci el konut satışları ve Fed'in bej kitap raporu, Avro Bölgesi'nde ise tüketici güven endeksi ile ECB Başkanı Christine Lagarde'ın yapacağı açıklamaların takip edileceğini dile getirerek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 8.900 ve 9.000 seviyelerinin direnç, 8.600 ve 8.490 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.

 

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

 

10.00 Türkiye, ekim ayı tüketici güven endeksi

 

14.00 ABD haftalık mortgage başvuruları

 

17.00 ABD, eylül ayı ikinci el konut satışları

 

17.00 Avro Bölgesi, ekim ayı tüketici güven endeksi

 

17.00 Avro Bölgesi, ECB Başkanı Lagarde'ın konuşması

 

21.00 ABD, Fed'in Bej Kitap raporu

23 Ekim 2024 Çarşamba

Uluslararası Para Fonu (IMF), Almanya'nın bu yıl için büyüme beklentisini yüzde 0,2'den yüzde 0'a düşürdü.

Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nun ekim sayısını, "Politika Değişikliği, Artan Tehditler" başlığıyla yayımladı.

Fonun, küresel ekonomiye ilişkin büyüme beklentisi 2024 yılı için yüzde 3,2 olarak korunurken gelecek yıl için yüzde 3,3'ten yüzde 3,2'ye düşürüldü. Raporda, Hindistan, Çin ve ABD’nin küresel ekonominin büyümesinde itici güçleri olmaya devam ettiği belirtildi.

Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'nın büyüme tahminin bu yıl için yüzde 0,2'den yüzde 0'a düşüren IMF, gelecek yıl için yüzde 1,3'ten yüzde 0,8'e indirdi.

IMF raporunda, Alman sanayisinde uzun süredir devam eden zayıflığa, ve emlak piyasasındaki sorunlara işaret edilerek, diğer tüm büyük sanayi ülkelerinin şu anda Almanya'dan daha iyi durumda olduğu belirtildi.

Bu da Almanya'nın yeniden "Avrupa'nın hasta adamı" olup olmayacağı tartışmasına yeniden kapı araladı.

Öte yandan, IMF’nin Avro Bölgesi ekonomisine ilişkin büyüme tahmininin ise Alman ekonomisinde büyüme sorunu nedeniyle bu yıl için yüzde 0,9'dan yüzde 0,8'e çekildiği ve 2025 yılı için yüzde 1,5'ten yüzde 1,2'ye düşürüldüğü kaydedildi.

 

ALMAN EKONOMİSİ YENİDEN RESESYONA GİRME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA

Öte yandan Alman ekonomisi, artan faiz oranları, konjonktürel rüzgarlar ve yapısal değişiklikler gibi nedenlerle büyümede zorluk yaşıyor. Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde azalan yatırımlar nedeniyle yüzde 0,1 küçüldü.

Almanya Merkez Bankası 3. çeyrekte daha düşük büyüme beklerken, Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) de 3. çeyrekte GSYH'de daha fazla düşüşün mümkün olduğunu değerlendiriyor.

Alman ekonomisi, 3. çeyrekte küçülme olması halinde teknik resesyona girmiş olacak. Teknik resesyon, "üst üste 2 çeyrek GSYH'de küçülme yaşanması" olarak ifade ediliyor.

Almanya, 10 yıllık ekonomik büyümenin ardından salgının ilk yılı olan 2020'de, 2009'dan beri ilk kez resesyon yaşamıştı.

Ifo, 5 Eylül'de, ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini, zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle yüzde 0,4'ten sıfıra düşürmüştü.

Alman ekonomisi geçen yıl da alışılmışın dışında yüksek düzeydeki enflasyonun satın alma gücünü etkilemesi, yüksek enerji fiyatları, düşen yatırımlar, zayıf dış talep ve faiz oranlarının yüksekliği gibi nedenlerle bir önceki yıla göre yüzde 0,3 daralmıştı.

Ülke böylece, G7 ülkeleri içinde küçülen tek ülke olmuştu. Almanya, bu yıl da küçülürse, 2023'te olduğu gibi G7 ekonomileri arasında daralan tek ülke olacak.

22 Ekim 2024 Salı