Bakan Kurum, depremlerden etkilenen 11 ilde, 5 milyon 4 bin bağımsız bölümün incelendiğini, 821 bin 302 bağımsız bölüm, 279 bin binanın acil yıkılacak, ağır hasarlı, yıkık veya orta hasarlı olduğunun tespit edildiğini bildirdi.

Şanlıurfa Valiliği AFAD Koordinasyon Merkezi'nde düzenlenen toplantının ardından açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sivil toplum örgütleri, sanayiciler, belediyeler, milletvekilleri ile Şanlıurfa'nın ihyası, inşası ve depremzedelerin yeni evlerine bir an önce kavuşması adına istişarelerde bulunduklarını, önemli kararlar aldıklarını söyledi.

Kurum, çalışmaları Şanlıurfa'nın tarihine, kültürüne, medeniyete uygun yapmak üzere istişarelerde bulunduklarını dile getirerek, "Bu çerçevede zaten enkaz kaldırma süreçleri Şanlıurfa'mızda yıkılan bütün binalarda tamamlanmış, acil yıkılacak binalarla ilgili yıkım süreci yine valiliğimizin koordinasyonunda hızlı bir şekilde yürütülüyor." diye konuştu.

Konteyner kurulumlarını da hızlıca tamamlayarak vatandaşların çadırlardan konteyner kentlere geçiş sürecini yürüteceklerini dile getiren Kurum, şöyle devam etti:

"7 bin personelimizle hasar tespit çalışmalarını yürütüyoruz. 5 ilimizde hasar tespit çalışmaları tamamlanmış durumda; Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis'te. Bu kapsamda bugüne kadar depremlerden etkilenen 11 ilimizde, 5 milyon 4 bin bağımsız bölüm incelendi. 821 bin 302 bağımsız bölüm, 279 bin binanın acil yıkılacak, ağır hasarlı, yıkık veya orta hasarlı olduğunun tespitini yaptık. Şanlıurfa'mızdaki durum ise şöyle; 17 bin 267 bağımsız bölümden oluşan 7 bin 417 binanın acil yıkılacak, ağır hasarlı, yıkık veya orta hasarlı olarak tespiti yapıldı."

HASAR TESPİT ÇALIŞMALARINDA YÜZDE 90 SEVİYELERİNE GELDİK

Kurum, hasar tespit çalışmalarında yüzde 90 seviyelerine gelindiğini aktararak, "İnşallah hızlı bir şekilde diğer illerimizi de tamamlayacağız. Artçı depremler sebebiyle yeniden hasar tespitini yaptığımız illerimiz, ilçelerimiz mevcut. İnşallah önümüzdeki günlerde 11 ilimizde de hasar tespit çalışmalarını tamamlayacağız." dedi.

Hasar tespit çalışmaları sonuçlarını e-Devlet üzerinden vatandaşlara bildirdiklerine değinen Kurum, "Askı sürecine başlayacağız. Hasar tespiti tamamlanan yerlerde valiliklerimiz, kaymakamlıklarımız ve e-Devlet üzerinden askıya geçeceğiz. Vatandaşlarımız askı sürecinde hasar tespitlerine itiraz edebilirler. Bu itirazların hepsini tek tek yerinde değerlendireceğiz. Hasar tespitinde bir hata var mı yok mu yeniden gözden geçireceğiz." ifadelerini kullandı.

Kurum, bu konuya ilişkin belirlenen yerlerde iletişim ofislerinin kurulduğunu, vatandaşların soru ve taleplerini buralara iletebileceğini anlattı.

TOKİ ile bölgede hızlı bir dönüşüm sürecini başlattıklarına işaret eden Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Haliliye, Eyyübiye ve Karaköprü ilçemizde daha önceden başladığımız konutlarımız vardı. Bir kısmını kentsel dönüşüm için rezerv konut olarak üretmiştik. Bu kapsamda bugün çok önemli bir kararı aldık. Haliliye'de bulunan 292 konutun bir kısmını Haliliye'de yıkılmış binadaki vatandaşlarımıza hemen teslimini gerçekleştireceğiz. AFAD'dan hak sahibi olabiliyorsa AFAD'dan, olamıyorsa da kentsel dönüşümden hak sahipliği sürecini yürüteceğiz ve Haliliye'de yıkılmış binada yaşayan vatandaşlarımızı Yeşildirek Mahallesi'nde yapmış olduğumuz 292 konutumuzun bir kısmına yerleştireceğiz. Yeşildirek Mahallemizdeki dönüşüm sürecini hızlandıracak adımlarımızı atacağız. Orada da hemen kentsel dönüşüm sürecini Büyükşehir Belediyemizle Haliliye Belediyemizle yürüteceğiz."

Kurum, Eyyübiye Asya Mahallesi'nde daha önce kentsel dönüşüm için tamamlanan 367 konutun bulunduğunu belirterek, bu konutların da Şanlıurfa'nın merkezinde evleri yıkılmış vatandaşlara talep etmeleri halinde kura çekmek suretiyle teslimini gerçekleştireceklerini bildirdi.

Karaköprü ilçesinde 54 konutun bulunduğunu aktaran Kurum, bu konutların da binası yıkılmış vatandaşlara teslim edileceğini kaydetti.

ELİMİZDEKİ 700 REZERV KONUTU VATANDAŞLARIMIZA SUNACAĞIZ

Bakan Kurum, bu çerçevede ellerindeki rezerv 700 konutu evi yıkılan ve hasar gören vatandaşlara sunacaklarını, bunun da Şanlıurfa'nın ayağa kalkması adına önemli bir süreç olduğunu düşündüklerini söyledi.

Bir taraftan da yeni afet konutlarının yapım sürecini yürüttüklerini anlatan Kurum, şu bilgileri verdi:

"11 ilimizde eş zamanlı bu süreci yürütüyoruz. Şehrin tarihine, kültürüne, geleneklerine ve demografik yapısına uygun bir anlayışla projelendiriyoruz. Bu projelerimizde de en iyi mimarlarımızla en iyi zeminde, sıvılaşma riski olmayan zeminde, bir daha bu acıları yaşamamak üzere, ki yapmış olduğumuz TOKİ konutlarımızın hepsi dimdik ayakta, aynı anlayışla sağlam zeminde inşa sürecini yürütüyoruz. İlk etapta mikro bölgeleme, jeolojik ve yine jeofizik incelemelerimizi yaptığımız alanlarımızda Şanlıurfa'mızda ilk sözleşmelerimizi imzaladık. Bu kapsamda 6 bin 631 konutumuzu ve 1900 de köy evimizin yapım sürecini başlattık. İnşallah 8 bin 531 konutumuzun hem il merkezinde hem de ilçelerimizde şehrin en güzel alanlarında, vatandaşımızı mutlu edecek ve şehrin büyüme öngörüsünü de dikkate aldığımız alanlarda inşasını yürüteceğiz."

Kurum, esnafa, yeni sanayi sitelerinin yapımı amacıyla meslek örgütlerinin taleplerinin olduğunu dile getirerek, esnafa daha iyi siteler yapılabilmesi amacıyla Hazine arazilerini planlayacaklarını ve tahsis sürecini de Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Büyükşehir Belediyesiyle yürüteceklerini kaydetti.

MARTTA 11 İLİMİZDE 15 BİN KÖY EVİNİN YAPIMINA BAŞLIYORUZ

Bakan Kurum, 21 Şubat'tan bu yana ihale süreçleriyle sözleşmelerini imzalayıp konut yapım sürecine başladıkları illere değinerek, şu bilgileri paylaştı:

"Gaziantep'te bu kapsamda 9 bin 61 konut ve 400 köy evi, Adıyaman'da 911 konut ve yine köy evi, Kilis'te 645, Hatay'da 1667, Kahramanmaraş'ta 7 bin 247, Şanlıurfa'da 894, Malatya'da 5 bin 428, Adana'da 590, Osmaniye'de 152 konut olmak üzere şu ana kadar 27 bin 253 konutumuzun sözleşmelerini imzalayarak fiilen şantiyelerde yapım sürecine başladık. Yine mart ayında eş zamanlı olarak 11 ilimizde 15 bin köy evinin yapımına başlıyoruz. Önümüzdeki mayıs ayını da koyduğumuzda 309 bin konutumuzu 11 ilimizde hasar tespit durumlarına göre yapıyor, başlatıyor olacağız."

Kurum, kalan konutların da şehrin içinde uygun alanlarda yapım sürecini yürüteceklerini belirterek, vatandaşların, şehrin ihtiyaçlarını gözeterek, şehrin dokusuna uygun bir şekilde, bilimin ışığında, bilim insanlarının görüşleri, fikirleri, önerileri doğrultusunda kültürel dokuyu koruyarak inşa sürecini yürüteceklerini vurguladı.

Şanlıurfa'nın tarihteki öneminden bahseden Kurum, "Şanlıurfa'mız hep söylüyoruz; peygamberlerimizin, evliyalarımızın diyarı, alimlerimizin şehri. Biz de bu anlayışla tüm ekibimizle bakan arkadaşlarımızla Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde 20 yıldır ne yaptıysak vatandaşımıza ne söz verdiysek aynı anlayışla deprem sürecini de yürüteceğiz." dedi.

Bakan Kurum, vatandaşları güvenli konutlarına yerleştirene kadar ellerini vatandaşın omzundan çekmeyeceklerinin altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Aynı depremin ilk anında olduğu gibi bir seferberlik şuuruyla anlayışıyla 85 milyon el ele vererek bu afetin üstesinden geleceğiz ve şehirlerimizi daha dirençli hale getireceğiz. Şanlıurfalı Serhat kardeşimizin, Müslüm amcamızın yeni yuvasını inşallah bu anlayışla inşa edeceğiz ve hep birlikte Anadolu'muzun medeniyet güneşi Şanlıurfa'mızı, tüm şehirlerimizi ayağa kaldıracağız diyorum."

11 Mart 2023 Cumartesi

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, kira artışında yüzde 25 sınırına ilişkin, "Devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde de yapılan bir çalışma yok" dedi.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, katıldığı TRT Haber'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

Ekonomi programının gerçekten çalıştığını belirten Şimşek, her şeyden önce ekonomide dengeleme sürecine girdiklerini söyledi.

 

Şimşek, iç talepte bir yumuşama olduğunu vurgulayarak, "Net ihracatın etkisi ekonomide olumluya dönmeye başladı. Büyümede kompozisyon değişiyor, dengelenme var. Bu da beraberinde ortaya çıkan dengesizlikleri gideriyor. Cari açık, Türkiye'nin dış dünyayla olan açığı geçen yıl mayıs ayında 57 milyar dolar civarındaydı. Büyük bir açık... Bu sene bu açık büyük ihtimalle mayıs itibarıyla 30 milyar doların altına düşmüş olacak. Dolayısıyla çok ciddi bir iyileşme var. Türkiye'nin dış açığında neredeyse yarı yarıya düşüş var. Önemli dengesizlikten birisi bu çerçevede giderilmiş oldu." diye konuştu.

 

TÜRKİYE'YE FON AKIŞINDA ÖNGÖRDÜĞÜMÜZDEN ÇOK DAHA BÜYÜK BİR ARTIŞ VAR

 

Programın çalıştığını özetleyen bazı göstergelere de işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:

 

"Örneğin Türkiye'nin risk primi geçen sene mayıs ayında 700 baz puanın üzerindeydi. Bugün 270'in altına düştü. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelere göre çok muazzam bir performans göstermişiz. Sadece bizim risk primimiz düşmemiş, bize benzer ülkelere oranla risk primimiz çok daha hızlı şekilde düşmüş. Bunun düşmesi, programın çalıştığını özetleyen bir gösterge. Çünkü bu Türkiye'ye fon akışında maliyeti belirleyen unsurlardan biri. Türkiye'ye fon akışında bizim öngördüğümüzden çok daha büyük bir artış var. Özellikle yerel seçimlerden sonra son 1,5 ayda o kadar ciddi bir fon akışı ve TL lehine bir portföy değişikliği var ki TCMB'nin swap hariç rezerv pozisyonu neredeyse 49 milyar dolarlık bir iyileşme gösterdi. Bahsettiğim 1,5 aylık bir süreç. Belirsizlikler azaldıkça, programın çalıştığı ortaya çıktıkça Türkiye'ye rağbet artıyor."

 

Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch'in 12 yıl sonra, S&P'nin ise 11 yıl sonra Türkiye'nin notunu artırdığına dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

 

"Artırmakla kalmadılar, 'program bu şekilde çalışmaya devam ederse notu tekrar artıracağız.' şeklinde pozitif görünümde duruyorlar. Ekonomide büyümenin kompozisyonu iyileşiyor. Daha sürdürülebilir daha dengeli bir büyüme var ve makroekonomik dengesizlikler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bütçe disiplini, Türkiye'ye fon akışındaki muazzam artış, dış dengedeki, rezervdeki ve risk primindeki iyileşme... Bütün bunlar şunu net şekilde ortaya koyuyor; programa olan güven güçlü, sürekli pekişiyor."

 

2 KANALDAN PARA POLİTİKASINA, DEZENFLASYON İÇİN DESTEK VERECEĞİZ

 

Geçen yıl ekim ayına göre enflasyon beklentilerinde muazzam bir iyileşme olduğunu ifade eden Şimşek, gelecek 12 ayda enflasyon düşüşü öngörüldüğünü, bunun şimdi yüzde 33 civarına, 24 aylık perspektifte ise yüzde 22'ye kadar indiğini kaydetti.

 

Şimşek, bunu performansla da destekleyeceklerini fakat sürekli şekilde programı güçlendireceklerini belirterek, deprem dışındaki harcamaları çok güçlü şekilde kontrol altına aldıklarını anlattı.

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'ni güçlü şekilde uygulayacaklarının altını çizen Şimşek, "En önemli konu verimliliği ve Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak yapısal reformları hızlandıracağız. Dolayısıyla 2 kanaldan para politikasına, dezenflasyon için destek vereceğiz. Önce bütçe disiplini, ikinci olarak reformları hızlandırarak verimlilik artışı üzerinden destek vereceğiz. Şuna inanıyorum ki programı güçlendirdikçe çok daha iyi sonuçlar da alacağız. Biz programı güçlendirmeye başladık. Tasarruf paketini açıklamamız bunun bir ayağı ama daha önümüzdeki dönemde programı güçlendirecek ilave adımlar atacağız. Bunların bir kısmı kamu maliyesi bir kısmı yapısal dönüşüm ayağında olacak."

 

BU PROGRAM, TÜRKİYE'NİN KENDİ PROGRAMI

 

Şimşek, bu programın içeride ve dışarıda ciddi bir rağbet gördüğünü aktararak, bazı uluslararası platformlarda programın başarısı konuşuldukça, "Bu program, Türkiye'nin öz evlatları tarafından hazırlanmamış" gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çekti.

 

Bunun doğru olmadığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

 

"İlk gün devir teslimde çok net bir tutum sergilemiştim. 'Bundan sonra bizim politikalar, kurala dayalı yani öngörülebilir olacak. İkinci olarak uluslararası normlara uygun olacak' demiştim. Uluslararası normlara uygun, kurala dayalı, kredibilitesi yüksek bir programı ortaya koymanız, sonra bu programla başarı elde etmeniz, dışarıda övüldüğü için bunu sanki dışarıda hazırlanmış bir program olarak lanse etmek bence doğru bir yaklaşım değildir. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Bey'i, beni, bir kenara bırakalım. Strateji ve Bütçe Başkanlığındaki, Hazine ve Maliye Bakanlığındaki çok değerli arkadaşlarımızın ortaya koyduğu katkıları görmezden gelmektir. Bu program, özü itibarıyla Türkiye'nin kendi programıdır. Programın dışarıdan rağbet görmesi ve övülmesi, bu programın 'dışarıdan' yapıldığı anlamına gelmiyor. Biz, hiçbir uluslararası kuruluşla program hazırlık evresinde bir diyaloğa girmedik. Tabii ki üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlarla diyaloğumuz her zaman güçlü, onlarla bir araya geliriz, programımızı anlatırız. Hangi ülkeye gidersem mutlaka bir fırsat bulup, orada Türkiye'nin potansiyelini ve neden yatırım yapılması gerektiğini anlatırım. Bu program, kendi öz evlatları tarafından hazırlanmıştır, kurala dayalıdır ve uluslararası normlara uygundur."

 

KİRALARDA YÜZDE 25 ZAM SINIRI

 

"Kiralarda yüzde 25 zam sınırı uygulamasının uzatılıp uzatılmayacağına" ilişkin ise Şimşek, şöyle konuştu:

 

"Devam etmesi için bir sebep görmüyorum, etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Devam etmesi yönünde de yapılan bir çalışma yok. Zaten bir süreliğine bu düzenleme yapılmıştı. Ben hükümetimiz adına, verilmemiş bir karar üzerine yorum yapamam ama büyük ihtimalle devam etmez diye düşünüyorum. Piyasada, fiyatlara müdahale edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Arz artışı üzerinden fiyatların aşağı inmesini sağlamak lazım. Bunun için daha çok yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı önemsiyoruz."

 

Maliye politikasının para politikasının gerisinden geldiği eleştirilerine cevap veren Şimşek, geçen sene çok büyük bir deprem felaketi yaşandığını ve bu felaketin yaralarını sarmayı önceliklendirdiklerini söyledi.

 

Şimşek, bu sene büyük ihtimalle bütçe açığının hedefledikleri oranın çok altında kalacağını aktarırken, "Maliye politikası ayağında dezenflasyona, yani Merkez Bankasının enflasyonu düşürme çabasına güçlü destek vermiş olacağız." diye konuştu.

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'yle yatırımların, arzı, rekabet gücünü ve verimliliği artıracak alanlara aktarılması üzerinde durduklarını bildiren Şimşek, "Önümüzdeki dönemde önceliğimiz önemli sanayi üslerini limanlara bağlamak. Bunu önceliklendireceğiz çünkü rekabet gücünü artırmak, karbon ayak izini düşürmek istiyoruz. 'Maliye politikası gereken desteği vermiyor' demek, 'deprem konusunda gereken hassasiyeti göstermeyin' demekle eşdeğer hale geliyor. Deprem konusunda ne gerekiyorsa yapacağımızı söyledik ama deprem dışındaki alanlarda disiplin, harcama kontrolü ve harcamaların verimli alanlara aktarılması bizim için olmazsa olmaz." ifadesini kullandı.

 

Şimşek, Türkiye'ye ciddi bir fon akışı olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'nin cari açığı düşüyor, Türk lirası çok cazip, dolayısıyla lirada geçen sene olduğu gibi ciddi bir değer kaybı için sebep yok. Bu, enflasyonu düşürmeyi destekleyecek." değerlendirmesini yaptı.

 

Bu sene vergi artışı olmayacağını ve enflasyonu düşürmekte kararlı olduklarını bildiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Gelecek sene enflasyonu yüzde 14'e, bir sonraki sene de tek haneye düşürmek için maliye, para ve gelirler politikasında geri adım atmayacağız. Enflasyonu düşürünceye kadar bize durmak yok. Enflasyonu düşürürsek gelir dağılımı iyileştiririz, işçimizi ve emeklimizi korumuş oluruz. Enflasyonu düşürürsek fonlama maliyetleri düşer, sanayicimizi, üreticimizi korumuş oluruz. Yatırımları teşvik etmiş oluruz. Öngörülebilirliği artırmış oluruz. Enflasyon düştükçe bu ülke daha yüksek sürdürülebilir bir büyüme patikasına girecek. Geçmişte bunu başardık, tekrar başaracağız."

 

Şimşek, Merkez Bankasının rezerv biriktirmesine ilişkin de "Piyasadan döviz almasak lira 30'un altına, 20'li rakamlara düşerdi. Merkez Bankamız bu kadar döviz biriktirmeseydi, gelen dövizi satın almasaydı lira nominal olarak değer kazanacaktı. Biz rezerv biriktirdik çünkü rezerv pozisyonumuzu güçlendirmemiz lazım." dedi.

 

GRİ LİSTEDEN HER HALÜKARDA ÇIKARIZ

 

Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücünün (FATF) gri listesinden çıkışına ilişkin süreci de değerlendiren Şimşek, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ve FATF'ın şubat ayında bir toplantı yaptığını ve Türkiye'nin gri listeden çıkmak için bir eylem planı hazırladığını anımsattı.

 

Mehmet Şimşek, FATF'ın, Türkiye'nin eylem planını başarıyla uyguladığını ifade ettiğini belirterek, "Dolayısıyla yerinde denetim yaparak 'Türkiye'den çıkış sürecini başlatabiliriz.' dediler. Bu karar alındı. Mayıs ayının başında buraya çok kapsamlı geniş bir heyet geldi, ben de heyetle bir araya geldim. Çünkü siyasi sahiplenme çok değerlidir." diye konuştu.

 

Terörün finansmanının kurutulmasının Türkiye için önemine dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

 

"Bunun için bizim uluslararası normlara, uluslararası listelere ihtiyacımız yok ki. Biz bu konuda kararlıyız. Kara para aklamayla, terörizmin finansmanıyla mücadelede dozu en yüksek düzeye çıkartmaya devam edeceğiz. Listeden çıksak da çıkmasak da bu konuda çok kararlıyız. Ne gerekiyorsa yapacağız. MASAK'ı teknoloji ve insan kaynağı olarak güçlendiriyoruz. Yapay zeka algoritmaları dahil olmak üzere sürekli arkadaşlarla istişare halindeyiz. Ekibimizi güçlendireceğiz, idari kapasitemizi artıracağız, kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla çok güçlü şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Dolayısıyla her halükarda bu listeden çıkarız. Zamanlama konusu, umarım siyasi mülahazalar araya girmez. Siyasi sahiplenme konusunda hiç tereddüt bırakmayacak şekilde bir duruşumuz var ve inanıyorum ki Türkiye'nin çıkması gerekiyor."

 

(TASARRUF) PAKET KİT'LERİ DE YEREL YÖNETİMLERİ DE KAPSIYOR

 

Bakan Şimşek, orta vadeli programları (OVP) genellikle 3 yıllık perspektifle ortaya koyduklarını, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi'nin de OVP'yi güçlendirecek bir adım olduğu için 3 yıllık perspektifi olduğunu dile getirdi.

 

Paketin çok iyi bir izleme, raporlama, kontrol ve yaptırım boyutları olduğunu aktaran Şimşek, "Her kurumun ve idarenin, izleme ve raporlama açısından bir sorumlu tayin etmesi gerekiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak biz kontrolü yapacağız. Yaptırım gerektiren bir uyumsuzluk söz konusuysa Cumhurbaşkanlığına raporlanacak. Kamunun tamamını kapsıyor, sadece merkezi hükümeti değil. Bu arada haberleri olsun, KİT'leri de yerel yönetimleri de kapsıyor. Tekrar altını çizmek istiyorum, verimlilik boyutu da önemli." ifadelerini kullandı.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Emtia piyasasında Fed'in faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin güçlenmesi ABD'nin yaptırım kararları ve Çin'in attığı adımlarla geçen hafta sert yükselişler yaşanırken tarım grubunda üretimin artacağına yönelik öngörülerle negatif ayrışma görüldü.


Emtia piyasasında geçen hafta yükseliş eğilimi hakimdi.

 

ABD'de enflasyona dair endişelerin ve dolara talebin azalması emtia gruplarında genel olarak talebi olumlu etkiledi.

 

Analistler, ülkede Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) beklentilerin altında artmasının, enflasyonun ikinci çeyreğin başında yavaşlama eğilimine devam ettiğini gösterdiğini ve eylül ayı için faiz indirimi beklentilerini artırdığını belirterek, söz konusu durumun emtia piyasasında risk iştahını artırdığını söyledi.

 

ABD'nin Çin'e yönelik yaptırım kararlarına Çin'den de misilleme gelebileceğine ilişkin öngörüler de arz endişelerini tetikledi.

 

Emtia piyasasında, Fed'in faiz indirimlerine dair beklentilerin güçlenmesi, ABD'nin yaptırım kararları ve Çin'in ekonomisini güçlendirmek için attığı adımlarla geçen hafta sert yükselişler görülürken tarım grubu, üretimin artacağına yönelik öngörülerle negatif ayrıştı.

 

Geçen hafta ons bazında altın yüzde 2,3, gümüş yüzde 11,5, platin yüzde 8,6, paladyum yüzde 3,1 değer kazandı.

 

Gümüşün onsu, 31,59 dolarla Şubat 2013'ten bu yana en yüksek seviyeyi test etti.

 

ABD'nin petrol hariç ithalat fiyat endeksinin son 16 ayın en büyük artışını kaydetmesinin ardından enflasyondan korunma aracı olarak artan talepten dolayı değerli metallerde sert yükselişler görüldü.

ABD'NİN ÇİN İÇİN GÜMRÜK VERGİLERİNİ ARTIRMA KARARIYLA BAZ METALLER SERT YÜKSELDİ

 

Baz metallerde geçen hafta ABD'nin Çin için gümrük vergilerini artırma kararıyla sert yükselişler yaşandı.

 

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, kritik endüstrilerdeki yerli üretimi desteklemek amacıyla Çin'den ithal edilen çelik ve alüminyum, yarı iletkenler, elektrikli araçlar, bataryalar, kritik mineraller ve güneş pilleri gibi ürünlere yönelik gümrük vergilerini artırma kararı aldı.

 

Çin hükümetinin ülke ekonomisi için attığı destekleyici adımlar özelikle baz metallerde talebin daha fazla artabileceği öngörülerini öne çıkardı.

 

Halihazırda sıkıntılı durumda olan gayrimenkul sektörü için ise Çin hükümetinin yerel yönetimlerin makul fiyatlardan konut satın almasına izin vereceği bildirildi. Öte yandan, hükümet vatandaşlara uygulanan mortgage faizlerinde taban uygulamasını kaldırdığını duyurdu.

 

Bu gelişmelerle, tezgah üstü piyasada geçen hafta fiyatlar, libre bazında, bakırda yüzde 10,1, alüminyumda yüzde 4,1, çinkoda yüzde 3,3, kurşunda yüzde 3,2, nikelde yüzde 10,5 artış kaydetti.

 

BAKIRIN LİBRESİ, 5,24 DOLARLA TARİHİ ZİRVEYİ GÖRDÜ

 

Ekonomilerde en kötünün görüldüğü beklentisi ve artık faiz indirimlerinin başlayacağına yönelik öngörülerle özellikle bakır piyasasında yeniden toparlanma yaşandı.

 

Uzak Doğu'da, faiz indirimlerinin başlayabileceğine yönelik beklentilerle bölgeye verilen siparişlerde de artışlar olması bakır talebinde canlanmaya yol açtı.

 

Özellikle elektrikli araç kullanımının ve yenilenebilir enerjinin artması da bakır fiyatlarında sert artışlara neden oldu. Aynı zamanda uluslararası ticarette de ABD'nin Çin'e engeller koyması, yeni vergiler getirmesi, Rusya'ya uygulanan yaptırımlar da özellikle bakır fiyatlarının yönünü etkiledi.

 

Çin'deki devalüasyon endişeleri de bakır fiyatlarının artmasına neden olan önemli bir faktör olarak öne çıktı.

 

Melbourne merkezli madencilik şirketi BHP Group, Güney Amerika'daki bakır varlıkları için Londra merkezli Anglo American'a 43 milyar dolarlık teklif yapmıştı. Anglo American ise bu teklifi reddederek kendisini bir bakır devine dönüştürmek için planladığı bir yeniden yapılanmayla elmas, platin ve kömür madenciliğinden çıkmaya karar verdi.

 

Analistler, madencilik şirketlerinin girişimlerinin de bakıra olan talebi ortaya koyduğunu dile getirdi.

 

Nikel fiyatları ise dünyanın en büyük maden yataklarından bazılarını barındıran Fransa'nın, topraklarından 17 bin kilometre uzaklıktaki kolonisi Yeni Kaledonya'daki şiddet olaylarının üretimi kesintiye uğratmasıyla sert yükseldi.

 

Enerji grubuna bakıldığında ise Brent petrolün varil fiyatı yüzde 1,4, New York Ticaret Borsası'nda işlem gören doğal gazın İngiliz Termal Birimi (MMBtu) cinsinden fiyatı yüzde 17,1 arttı.

 

Petrol fiyatlarının yükselişinde, dünyanın en çok petrol tüketen ülkeleri ABD ve Çin'de talebin artacağı beklentisi etkili olmaya devam ediyor.

 

ABD Enerji Enformasyon İdaresinin açıkladığı resmi veriye göre, ülkedeki benzin stokları bir önceki hafta yaklaşık 200 bin varil, ticari ham petrol stokları ise yaklaşık 2 milyon 500 bin varil azaldı. Piyasa beklentisi, ham petrol stoklarının yaklaşık 400 bin varil azalacağı yönündeydi.

 

Dünyanın en çok petrol tüketen ülkesinde stokların beklentilerin üzerinde düşmesi ülkede talebin arttığına işaret ederek fiyatları yukarı yönlü destekliyor.

 

Doğal gaz fiyatları, ABD Enerji Enformasyon İdaresinin haftalık doğal gaz stoklarının beklenenden daha az arttığını bildirmesinin ardından yükseldi. Bu durum, aşırı arza ilişkin endişelerin azalmasına yardımcı oldu.

 

ŞEKERİN LİBRESİ 0,1795 DOLARLA EKİM 2022'DEN BU YANA EN DÜŞÜK SEVİYEYİ GÖRDÜ

 

Tarım grubu, geçen hafta negatif seyretti.

 

Chicago Ticaret Borsası'nda geçen hafta kile başına fiyatlar buğdayda yüzde 2, mısırda yüzde 3,6, pirinçte yüzde 3,1 azalırken, soya fasulyesinde yüzde 0,7 arttı.

 

Intercontinental Exchange'de libre bazında fiyatlar pamukta yüzde 1,8, kahvede yüzde 2, şekerde yüzde 6,2 azalış kaydetti. Kakaonun ton başına fiyatı ise yüzde 17,4 azaldı.

 

Şekerin libresi 0,1795 dolarla Ekim 2022'den bu yana en düşük seviyeyi gördü.

 

Dünya buğday ve pirinç üretim tahminlerinin artış göstermesi, fiyatlarda değer kaybına neden oldu.

 

Fildişi Sahili, Gana ve Endonezya'da yağışların artmasının üretime yönelik endişeleri azaltmasıyla kakao fiyatlarında sert düşüş görüldü.

 

Brezilya'da artan şeker üretimi fiyatların düşmesine sebep oldu.

 

Kahve stoklarının yeniden artış göstermesi ve üretim fazlası beklentileri, fiyatlarda değer kaybına yol açtı.

 

Uluslararası Kahve Organizasyonu (ICO) 2023/2024 sezonunda 1 milyon torba üretim fazlası olacağını tahmin ediyor. Avustralya'da pamuk üretiminin artacağı beklentileri de fiyatları aşağı yönlü etkiledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi