Afetin etkilediği 11 ilde deprem yüzey kırığının kesintisiz olarak görüntülenmesi amacıyla çalışma başlatan bilim insanları, 400 kilometre yüzey kırığını insansız hava aracıyla kayıt altına aldı.


İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü bünyesindeki yapılan çalışmayla, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 11 ilde yaklaşık 400 kilometre uzunluğundaki deprem yüzey kırığı kesintisiz olarak insansız hava aracıyla kayıt altına alındı.

 

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsünden Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Yıldırım yürütücülüğünde aynı enstitüden Prof.Dr. Mehmet Akif Sarıkaya, Doç. Dr. Orkan Özcan ve Dr. Semih Sami Akay tarafından Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin ardından deprem yüzey kırığının kesintisiz görüntülenmesi için çalışma başlatıldı.

 

Bu kapsamda bilim insanları, depremlerin etkilediği 11 ilde yaklaşık 1 ay süren saha incelemelerinde bulundu.

 

Çalışma sonucunda, deprem bölgesindeki 400 kilometre deprem yüzey kırığı, kesintisiz olarak insansız hava aracıyla kaydedildi.

 

Çalışmada, Göksun'da 30 ile 40 santimetrelik yer değiştirmeler yaşandığı ancak Göksun'un 20 kilometre doğusunda Fındık köyünde yolun 7 metre yer değiştirdiği, bu yüzden bölgedeki derede küçük göl oluşumu tespit edildi.

 

Aynı araştırmada, Göksun'un doğusundaki Barış köyünde yolların 8,6 - 8,9 metre yer değiştiği, bu nedenle yolun kullanılamaz hale geldiği, yol üzerindeki enerji iletim hatlarının bir önceki konumuna göre 8 metre batıya doğru hareket ettiği belirlendi.

 

Gaziantep'teki Narlı bölgesindeki tarlaların yatay ve düşey yönde yaklaşık 1 metre 80 santimetre çöktüğü tespiti yapıldı.

 

"İKİNCİ DEPREMDE 8 İLE 9 METREYE YER DEĞİŞTİRMELER ÖLÇTÜK"

 

Prof. Dr. Cengiz Yıldırım, araştırmaya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, depremlerin ardından ekip oluşturarak 1 Mart’ta bölgeye hareket ettiklerini söyledi.

 

Projeyle, bir deprem yüzey kırığının baştan sonuna kadar örneğini çıkardıklarını belirten Yıldırım, “İlk depremde 300 kilometre, ikinci depremde yaklaşık 100 kilometre boyunca kesintisiz olarak üç boyutlu yüksek çözünürlüklü ve yüksek yersel doğrulukta yüzey kırığını haritalandırdık. Bu çalışma daha önce Türkiye’de bu kadar yüksek çözünürlükte hiç yapılmamıştı. Dünyada da bizim ulaştığımız çözünürlüğe ulaşılmadı. Amacımız yüzey kırığını en küçük kılcal çatlaklarına kadar birincil ve ikincil yapıları olmak üzere haritalamak, bunun üzerindeki yer değiştirmeleri belirlemekti.” Dedi.

 

Gaziantep’i merkez alarak en güneyde Hatay Havaalanı’nın olduğu bölgeden, kuzeyde Çelikhan’ın Mutlu Köyü’ne kadar birinci depremin yüzey kırığı boyunca çalıştıklarını anlatan Yıldırım, “İkinci depremin yüzey kırığının Göksun’dan, Nurhak’ın kuzeydoğusundaki Çığlık Köyüne kadar bütün bölgeyi kesintisiz olarak uçtuk. Bölgede farklı faylar hakkında bilgilerimiz çok sınırlı. Bu faylar 7’nin üzerinde deprem üretme potansiyeline sahip. Bu ilişkiyi anlayabilmek için bu deprem yüzey kırıklığının çok detaylı şekilde haritalanması gerekiyordu.” Diye konuştu.

 

Çalışmada birinci deprem büyüklük olarak ikinci depremden daha büyük olmasına rağmen, yer değiştirmelerin ikinci depremden daha düşük olduğunu tespit ettiklerini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Gölbaşı çevresinde yer değiştirmeleri 6 metre civarında ölçtük ama ikinci depremde yer değiştirmeleri 8 – 9 metre arasında ölçtük. Depremde en fazla hasarı fay zonu boyunca Nurdağı, Kırıkhan, Hatay merkezde gözlemledik. Kuzeyde deprem yüzey kırığının daha çizgisel, dar bir zonda ilerlerken güneyde, Hatay civarında çok daha geniş bir zonda yüzey kırığının oluştuğunu belirledik. Diri fayların haritalanması çok önemli. MTA, yaklaşık 30 yıldır Türkiye’nin diri faylarını haritalandırıyor. Depremde fayların haritalanmasında çizilen fayların bir kısmı yüzey kırığıyla çok net örtüşürken bazı yerlerde yüzey kırığının çizilen bu faylardan uzaklaştığını ve bu fay çizgilerinden saptığını gördük. Çoğu yerde gerçekten fay, yüzey kırığı fayını takip ediyor ama etmediği alanlar var. Projemizle ileriye yönelik olarak deprem beklenen fay zonlarının tekrar gözden geçirilmesi, özellikle sakınım zonlarının genişliğinin belirlenmesi anlamında önemli bir katkı verecek. Çalışmamız 3 boyutlu bir çalışma. Burada sanal bir stüdyo oluşturduk. Buraya gelenler sanal gözlüklerini taktıklarında artık yüzey kırığı üzerinde yürüyebilecekler, bizim sahada gördüğümüz çözünürlükte ve detayda yüzey kırığı üzerinde ölçüm yapabilecekler.”

 

“GAZİANTEP’TEN KAHRAMANMARAŞ’A DOĞRU ANA YOL YAKLAŞIK 4 METRE YER DEĞİŞTİRDİ”

 

Çalışma ile deprem bölgesinde yüzey kırığının deformasyonlarıyla ilgili gözlemler de yaptıklarını anlatan Yıldırım, Gaziantep'ten Kahramanmaraş'a doğru ana yolun yaklaşık 4 metre yer değiştirdiğini tespit ettiklerini belirtti.

 

Yıldırım, Pazarcık ve Gölbaşında tarla sınırlarında 5 metreye varan yer değişmelerin yaşandığını vurgulayarak, "Buralarda küçük derelerin yataklarında 5 metreye varan yer değiştirmeler olduğunu gördük. Pazarcık'ın hemen kuzeyinde Gölbaşı'na doğru demiryolunun deprem sırasında zarar gördüğünü ve yamulduğunu gözlemledik. Bu gözlemler çok önemli. Deprem sırasında bu yer değiştirmelerin dağılımı, bu deformasyonun çevredeki hasar-zemin ilişkisi, inşaat mühendisliği ve yer bilimleri mühendisliği açısından tartışacak konular. Bizde onlar için veri tabanı oluşturduk." değerlendirmesinde bulundu.

 

"ÇALIŞMADA 400 KİLOMETRELİK HATTI TAMAMEN TARADIK"

 

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsünden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Orkan Özcan ise deprem yüzey kırığının belirlenmesi için insansız hava aracı kullandıklarını söyledi.

 

Endüstriyel olarak tasarlanan insansız hava aracına entegre edilen yüksek çözünürlüklü algılayıcılar kullanarak verileri topladıklarını anlatan Özcan, "Çalışmada 400 kilometrelik hattı tamamen taradık. Bu kapsamda optik verilerle gözle görebildiğimiz kısımları olabildiğince takip ettik. Burada takip edemediğimiz, orman altı, tarım, nadasa bırakılmış alanlarda veya şehir merkezlerindeki yerlerde yüzey kırığının takibi için termal veriyi kullandık." diye konuştu.

06 Nisan 2023 Perşembe

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, uluslararası girişim sermayesi fon yöneticilerinin Türkiye'de daha fazla varlık göstermeyi istediklerini belirtti.


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, bir dizi programa katılmak için bulunduğu Londra'da girişim sermayesi fonları yöneticileriyle görüşmesinin ardından, Türk basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

 

Türkiye'de özellikle girişimcilik ve teknoloji ekosisteminin son 20 yılda muazzam bir mesafe kaydettiğini dile getiren Kacır, teknoloji girişimlerinin ölçeği büyürken sayısının da arttığını söyledi.

 

Kacır, bugün 10 binden fazla Türk teknoloji şirketinin 100'ün üzerinde teknoparkta inovasyon ve AR-GE odaklı çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı.

 

Bu ekosistemin finansal olarak desteklenmesi ve büyümesinin kritik önemde olduğunu vurgulayan Kacır, "Teknoloji girişimleri, bütün dünyada çoğunlukla girişim sermayesi yatırım fonlarından aldıkları yatırımlarla büyüyor. Biz de Türkiye'de girişim sermayesi yatırım fonlarını büyütmeye gayret ediyoruz. Türkiye'de yeni girişim sermayesi yatırım fonlarının oluşturulması bizim önemli bir hedefimiz. Ayrıca, küresel yatırım fonlarının Türkiye'de teknolojik girişimlerine yatırım yapması da amacımız. Bunun için son yıllarda pek çok adım attık. Kamu kaynaklarının fonların fonu olarak girişim sermayesi fonlarına yatırım yapmasını sağlayan, böylelikle bir kaldıraç oluşturmayı mümkün kılan programlar başlattık." diye konuştu.

 

TÜRK TEKNOLOJİ GİRİŞİMLERİ 3 YILDA 4 MİLYAR DOLAR YATIRIM ALDI

 

Bakan Kacır, söz konusu programlar ve bu alanda gösterilen çaba sayesinde Türkiye'de teknoloji girişimlerinin önceki dönemlere göre daha büyük yatırım aldığını dile getirerek, "2010-2020 arası Türkiye'de teknoloji şirketlerine ve startuplara yatırım ölçeği yıllık 100 milyon dolar tutarındaydı. Türk teknoloji girişimleri, 2020-2023 döneminde ise 4 milyar dolar yatırım aldı. Bu tabii Türkiye'nin milyar dolar değeri aşan unicornların, yani Turcornların da çıkmasını hızlandırdı." dedi.

 

Oyun, e-ticaret, yazılım ve fintech gibi alanlarda milyar dolar değeri aşan Türk teknoloji girişimlerinin bulunduğunu kaydeden Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"2030'a kadar Türkiye'nin teknoloji ekosistemini, girişimcilik ekosistemini büyütmeye devam edeceğiz. Türkiye'den 100 bin teknoloji girişiminin doğmasını ve aynı dönemde bunların 100'ünün milyar dolar değeri aşarak Turcorn olmasını sağlayacağız. Ama bunu yaparken mutlaka uluslararası işbirliklerimizi güçlendirmemiz, Türkiye'nin teknoloji girişimciliğindeki başarı hikayesini dünyaya çok daha güçlü şekilde anlatmamız, tanıtmamız lazım. Bu vesileyle bulunduğum Londra'da çok sayıda girişim sermayesi fonu yöneticisiyle çok kapsamlı görüşme gerçekleştirdim. Bazıları geçmiş dönemlerde Türkiye'de yatırım yapmış olmakla birlikte pek çoğu aslında Türkiye'nin yeni bir başarı hikayesinin eşiğinde olduğunu ifade etti ve Türkiye'ye gelme konusundaki istekliliklerini benimle paylaştı. Bundan da açıkçası memnuniyet duydum.

 

Londra özellikle girişim sermayesi fonları ve diğer varlık fonları alanında dünyada öncü merkezlerden biri. Burada 500'den fazla sermaye fonu bulunuyor ve her yıl bu fonlar çok büyük ölçekte kaynak temin etme imkanına sahipler ve bu kaynağı yıldan yıla artan bir ölçekte teknolojiye ve teknoloji girişimciliğine ayırıyor. İnşallah, önümüzdeki dönemde kendileriyle kurduğumuz ilişkileri ve iletişimi çok daha ileri seviyeye getireceğiz. Türkiye'de benzer etkinlikleri onlarla birlikte gerçekleştireceğiz ve Türkiye'nin teknolojik girişimlerinin büyümesini hızlandırmaya devam edeceğiz."

 

TÜRKİYE'NİN YENİ HİKAYESİNDE KATMA DEĞERLİ ÜRETİM BAŞROL OYNAYACAK

 

Bakan Kacır, pek çok girişimin odağında sağlık, yeşil ve dijital dönüşüm ile yapay zeka gibi alanların olduğunu söyledi.

 

Özellikle bu alanlarda Türkiye'nin sahip olduğu kapasiteyi paylaştığını anlatan Kacır, "Yine yeşil dönüşümün önemli bir unsuru olan yeni nesil mobilite teknolojilerinde Türkiye'de startupların teknoloji girişimlerinin geldiği seviyeyi kendilerine çok detaylı olarak anlattım. Onlar da Türkiye'de daha fazla varlık göstermek arzusunu bizimle paylaştı. Türkiye'de kamunun, özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak biz ve ilgili kurumlarımızın bu ekosistemi ne kadar güçlü şekilde himaye ettiğimizi de görmeleri, onlar açısından cesaretlendirici oluyor." diye konuştu.

 

Kacır, Türkiye'de inovasyon ve fintech alanındaki regülasyon gelişmeleri ve kripto varlıklarla ilgili yeni yasa çalışması hakkında da yatırımcıları bilgilendirdiğini aktardı.

 

Tüm bu yaklaşımların Türkiye'nin yenilikçi teknolojilere ne kadar kuvvetli şekilde ev sahipliği yaptığını ve dönüşümü en ileri seviyede nasıl yakaladığını gösterdiğini dile getiren Kacır, sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Onlar da bunun aslında çok farkında. Türkiye'nin makro ekonomik göstergelerindeki iyileşmeyi de çok kapsamlı olarak hem girişim sermayesi fon yöneticileriyle hem de dün yine görüştüğüm İngiltere Yatırım Bakanı ile konuştuk. Özellikle Türkiye'nin kredi risk priminin hızla düşüyor olması aslında Türk ekonomisinin doğru yolda olduğunun önemli göstergelerinden biri. Bunun sonucunda önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yatırımların çok hızlanacağını öngörüyoruz. Muhataplarımız da aynı fikirdeler ve burada özellikle Türkiye'nin yeni dönemdeki bu sermaye akımlarını hızlı çekmesi, bu kaynağın büyük ölçekte katma değerli üretime, teknolojik dönüşüme ve teknolojik girişimciliğine kazandırılması için çabalarımızı artıracağız. Türkiye yepyeni başarı hikayelerini hayata geçirecek ve bu defa öncekilerden de daha güçlü şekilde, katma değerli, rekabetçi, verimli üretim ve yüksek teknoloji girişimleri bu hikayede başrol oynayacak."

 

Bakan Kacır, ayrıca Londra'daki iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Ticaret Bakanlığı, muafiyet fazlası getirilen cep telefonlarının yurda girişinde vergi kayıp ve kaçağının önüne geçilmesi amacıyla uygulamada değişiklik yaptı.


 

Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, yolcu beraberinde yurda sokulmak istenilen eşyalar kapsamının, Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkındaki Karar kapsamında düzenlendiği belirtilerek, "GSM-cep telefonu"nun da liste kapsamında yer aldığı anımsatıldı.

 

Cep telefonunun, yabancı misyon mensupları hariç, yolcunun kimlik numarasına kayıtlı hatlarla kullanılması kaydıyla, üç takvim yılında 1 adet getirilebildiğine işaret edilen açıklamada, bu cep telefonunun da yolcu beraberi kişisel eşya statüsünde gümrük vergilerinden muaf olarak serbest dolaşıma sokulabildiği vurgulandı.

 

Açıklamada, bunun haricinde yolcu beraberinde hediyelik eşya statüsünde veya posta/hızlı kargo taşımacılığı yoluyla muafen veya vergileri ödenmesi suretiyle dahi cep telefonu getirilmesinin mümkün olmadığının altı çizilerek, şöyle devam edildi: "Kararın uygulanması esasında, yolcuların beraberindeki eşya statüsünde ve muafiyet limiti dışında beyanlarına aykırı olarak getirdikleri cep telefonunun gümrük vergilerinin iki kat olarak alınması ve eşyanın sahibine teslim edilmesi, bu durumda, 1 adet muafiyet sınırını aşan ve vergileri alınarak teslim edilen telefonların getiren kişi veya üçüncü kişiler adına ulusal ağa tanıtılarak doğabilecek vergi kayıp ve kaçağının önüne geçilmesi amacıyla gerekli tedbir alındı. Bölge Müdürlüklerince, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna 1 adet muafiyet sınırını aşan telefonların kişi ve IMEI numaralarının bildirilmesi gerektiği hususu talimatlandırılmıştır."

 

MUAFİYET FAZLASI TELEFONLAR 3 AY GÜMRÜK AMBARLARINDA BEKLETİLEBİLECEK

 

Düzenlemeyle sadece yolcu beraberinde getirilen kişisel eşya statüsünde olan bir adet cep telefonuna muafiyet tanınması uygulamasında değişiklik olmadığına vurgu yapılan açıklamada, yolcu beraberi hediyelik eşya statüsünde veya beyana aykırı bir şekilde yurda sokulmak istenen ikinci cep telefonlarının İMEİ kaydı yapılmamak suretiyle kullanımı engellenemediği için bu kapsamdaki telefonun maktu vergileri ödenerek teslimi uygulamasının kaldırıldığı bildirildi.

 

Açıklamada, "Bununla birlikte yolcu beraberinde muafiyet fazlası olarak getirilen cep telefonunun, yolcu tarafından tekrar yurt dışına çıkışında teslim alınmak istenmesi halinde Gümrük Kanunu'nda belirtilen 3 aylık süre boyunca gümrük ambarlarında bekletilmesi ve süre içerisinde yolcunun tekrar yurt dışına çıkarken beraberinde teslim edilerek iade edilmesi mümkün bulunmaktadır." bilgisi paylaşıldı.

17 Mayıs 2024 Cuma