tatil-sepeti

Rekabet Kurulu, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 il bakımından piyasalarda ortaya çıkabilecek rekabet sorunlarının tespitine yönelik sektör incelemesi başlattı.



 

Kurumun internet sitesinde yer alan duyuruya göre, söz konusu sektör incelemesiyle, başta odalar ve borsalar gibi kuruluşlar olmak üzere, afet bölgesinde yerleşik paydaşlarla kalıcı ve hızlı bir iletişim kanalının oluşturulması öngörülüyor.

 

Böylece deprem bölgesinde gerek sosyal gerekse iktisadi toparlanma sürecini geciktirebilecek olası rekabetçi sorunların süratle tespit edilerek, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla da eşgüdüm sağlanması suretiyle, proaktif adımların atılabilmesi amaçlanıyor.

 

Böylelikle bir yandan belirli sektörlere karşı oluşan ani ve yüksek talep karşısında teşebbüslerin olası rekabeti kısıtlayıcı/bozucu faaliyetlerde bulunmalarının önlenmesi, diğer yandan da bölgenin yeniden imarı ve inşası aşamasında teşebbüsler arasında gerçekleştirilebilecek işbirliklerinin rekabetçi şekilde tasarlanması için gerekli rehberliğin sağlanabilmesi hedefleniyor.

 

AÇIK VE AĞIR REKABET İHLALLERİNİN ÖNLENMESİ VE CAYDIRILMASI AMAÇLANIYOR

 

Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle de, konuya ilişkin açıklamasında, Türkiye'nin 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki büyük depremle sarsıldığını hatırlattı.

 

Depremler ve artçı sarsıntılar nedeniyle Kahramanmaraş'ın yanı sıra Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa'da 48 bini aşkın vatandaşın hayatlarını kaybettiğini, binlerce binanın yıkıldığını ya da ağır hasar aldığını belirten Küle, eşi görülmemiş felaketin yaralarını sarmak üzere halihazırda devletin ilgili tüm birimleri ve pek çok sivil toplum kuruluşunun büyük bir seferberlik halinde olduğunu vurguladı.

 

Depremin yaşam alanlarında yol açtığı büyük tahribatın giderilmesinin yanında, depremden etkilenen 11 ilin ülkenin gayri safi yurt içi hasılasına yüzde 10'dan fazla katkı sağladığı dikkate alındığında, bölgenin süratle yeniden inşasının hem bölge illeri hem de ekonominin geneli için son derece önemli olduğunun altını çizen Küle, şu değerlendirmede bulundu: "Bölgede ekonomik ve sosyal hayatın hızla toparlanabilmesi kuşkusuz konutların ve iş yerlerinin yeniden inşa sürecinin hızına bağlı. Böylesi büyük bir operasyonun başarısı için ise tedarik zincirlerinin sıhhatinin ve sürekliliğin sağlanması hayati öneme sahip. Bu bakımdan başta inşaat ve lojistik olmak üzere, belirli sektörlere karşı oluşan ani ve yüksek talep karşısında kamu ve özel sektör kaynaklarının en etkin şekilde kullanılabilmesinin temin edilmesi gerekli. Bunun için de bir yandan oluşabilecek açık ve ağır rekabet ihlallerinin önlenmesi ve caydırılması diğer yandan ise tedarik süreçlerinin aksamamasını teminen teşebbüslerin etkinlik doğurucu/rekabet yanlısı işbirliklerine yönlendirilmeleri ülkemiz için elzem, Kurumumuz için de öncelikli görevimizdir. Bu sorumluluğun gereği olarak, depremden etkilenen 11 ilimizde piyasalarda yaşanabilecek rekabet sorunlarının tespitine dönük bir inceleme süreci başlattık."

 

İlk aşamada deprem bölgesine giderek iş dünyası temsilcileriyle görüşmelere başladıklarını ifade eden Küle, bu kapsamda Kurumun görev alanına girebilecek her türlü soru ve sorunların iletilebileceği iletişim kanalları hakkında bilgilendirmeler yapıldığına işaret etti.

 

Ziyaretlerin devam edeceğini kaydeden Küle, inceleme sürecinin her aşamasında, başta odalar ve borsalar gibi kuruluşlar olmak üzere, afet bölgesinde yerleşik paydaşlarla kurulacak iletişimin hızlı ve koordineli bir şekilde yürütülmesini hedeflediklerini belirtti.

 

Paydaşlardan gelecek dönüşler doğrultusunda, deprem bölgesine ilişkin olarak tespit edilen rekabet hukukuyla ilişkili hususlarda Kurum bünyesinde ilave süreçleri süratle başlatacaklarını bildiren Küle, şu ifadeleri kullandı: "Ayrıca edindiğimiz bilgiler ve yapılan tespitler çerçevesinde, ilgili diğer kamu ve özel sektör kuruluşları tarafından atılabilecek adımlara dair görüş ve öneriler de sunmayı öngörüyoruz. Nitekim dünyada da rekabet otoritelerinin, olağanüstü dönemlerde bu tür tedbirler aldığını görüyoruz. Örneğin Japonya'da yaşanan Büyük Doğu Japonya Depremi felaketi sonrasında Japonya Adil Ticaret Komisyonu tarafından, yaşanan felaketten çıkar sağlama amacıyla fiyat kartellerine başvurmaya ve hakim durumun kötüye kullanılmasına karşı teşebbüsleri uyaracak nitelikte adımlar atıldı. Bunun yanında, çıkarılan çeşitli tebliğlerle, afet bölgesine yardım malzemelerinin ulaştırılabilmesi için teşebbüsler arasında sağlanan koordinasyonun rekabet yasaları bakımından kaygıya yol açmayacağı ve çeşitli işbirliklerinin rekabet yasasından muaf tutulacağı belirtildi. Yapılan bu çalışmalar, hem bölgenin hızlı bir şekilde kalkınmasında sektörler arasındaki koordinasyonu sağlarken hem de bu dönemi bir fırsata çevirmeye çalışan ve rekabetin tesis edilmesine zarar vermeyi amaçlayan teşebbüsler bakımından uyarıcı bir niteliğe sahipti."

 

Küle, Rekabet Kurulu tarafından başlatılan sektör incelemesi süreciyle, deprem bölgesinde gerek sosyal gerekse iktisadi toparlanma sürecini geciktirebilecek olası rekabetçi sorunların süratle tespit edilerek, gerektiğinde ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla da eşgüdüm sağlanmak suretiyle proaktif adımların atılabilmesinin sağlanmasını hedeflediklerinin altını çizdi.

 

Küle, böylelikle bir yandan bazı teşebbüslerin bu dönemi "fırsatçılığa çevirmek" suretiyle rekabeti kısıtlayıcı/bozucu faaliyetlerde bulunmalarını önlemeyi diğer yandan da bölgenin yeniden imarı ve inşası aşamasında teşebbüsler arasında gerçekleştirilebilecek işbirliklerinin rekabetçi şekilde tasarlanması için gerekli rehberliği sağlayabilmeyi amaçladıklarını bildirdi.

17 Mart 2023 Cuma

Kira geliri elde eden mülk sahiplerinin beyanname verme süresi 5 Nisan'da dolarken, bu mükelleflerin "pişmanlık" hükmünden yaralanarak vergilerini ödeme imkanı bulunuyor.


Kira, ücret ve menkul sermaye iradı gibi gelirleri elde eden ancak beyanname vermeyen mükellefler için son bir imkan daha bulunuyor. Mükellefler, ilgili vergi dairesi tarafından kendilerine yazı gönderilmeden önce "pişmanlık" hükmünden faydalanarak vergilerini ödeyebilecek.

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) verilerine göre, geçen yıl elde edilen gelirlere yönelik 1 Mart'ta başlayan gelir vergisi beyan dönemi 5 Nisan'da sona erdi.

Geçen yıl kira, ücret, menkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlardan gelir elde eden 1 milyon 811 bin mükellef beyanname verdi.

GİB, beyanname verme süresinin sona ermesinin ardından yaptığı incelemede, gelir elde ettiği halde beyanname vermeyen 400 binden fazla mükellefi tespit etti. Bu mükelleflerin vergi dairelerine bildirilmesine ilişkin çalışmalar başlarken, kısa süre içinde bildirimlerin yapılması bekleniyor.

Beyanname vermeyen mükellefler için son bir olanak daha bulunuyor. Elde ettikleri bu gelirlere ilişkin beyanname vermeyen mükellefler, pişmanlık imkanından faydalanabiliyor.

Kira gelirlerine ilişkin beyannamelerin verilmesine yönelik merak edilen 5 soru ve cevapları şöyle:

Soru 1 : Hangi mükellefler pişmanlık hükmünden yararlanabiliyor?

Sahip oldukları konuttan geçen sene yıllık 21 bin lira, iş yerinden ise 150 bin liranın üzerinde kira geliri elde eden gayrimenkul sahiplerinin gelir vergisi ödemesi gerekiyor. Gelir elde etmesine rağmen beyanname vermeyen mükellefler, ilgili vergi dairesi tarafından kendilerine yazı gönderilmeden önce pişmanlık imkanından yararlanarak beyanname verebiliyor. Pişmanlık hükmüyle beyanname verildiğinde, ceza uygulanmadan vergilerin ödenmesi imkanı bulunuyor.

Soru 2 : Bu hükümden faydalanmak isteyen mükellefler nasıl başvuru yapabilecek?

Mükellefler vergi dairesine giderek "pişmanlıkla beyanname vermek istediklerini" belirtecek ve dilekçeyle başvuru yapacak. İsteyen mülk sahipleri, Gelir İdaresi Başkanlığının "gib.gov.tr" internet adresindeki "Hazır Beyan Sistemi" üzerinden de beyannamelerini "pişmanlık" seçeneğini işaretleyerek doldurabilecek.

Soru 3 : Zamanında beyanname dolduran ancak vergisinin ilk taksitini ödemeyen mükellef vergisini ne zaman ödemeli?

Gelir vergisi, her yıl martta beyan ediliyor, mart ve temmuz aylarında 2 taksit halinde ödeniyor. Beyannamesini zamanında verdiği halde ilk taksitini ödeyememiş mükellefler, ödemede geciktikleri her ay için aylık yüzde 3,5 gecikme zammı ödeyecek. Vergi dairesinin icra işlemlerine muhatap olmamak için borcun bir an önce ödenmesi önem taşıyor.

Mükellefler, verginin taksitle ödenmesi talebinde de bulunabilir. Gerekli şartları taşımaları kaydıyla bu borçlar tecil faiziyle birlikte taksitler halinde ödenebiliyor.

Soru 4 : Kira geliri nedeniyle tahakkuk eden vergi nasıl ödenecek?

Vergiler, Dijital Vergi Dairesi'nden (dijital.gib.gov.tr), mobil uygulamadan anlaşmalı bankaların banka kartı/kredi kartı, banka hesabından havale yoluyla, yabancı ülkede faaliyet gösteren bankalara ait kartlar, vergi tahsiline yetkili bankalar, vergi dairesi vezneleri aracılığıyla veya PTT şubelerinden ödenebiliyor.

Soru 5 : Kira gelirleri beyan edilirken hangi giderler düşülebiliyor?

Elde edilen kira gelirinden "götürü" ve "gerçek" olmak üzere iki farklı yöntemle giderler düşülebiliyor. Götürü gider yöntemini seçen mükellefler, kira gelirlerinden istisna tutarını düştükten sonra kalan tutarın yüzde 15'ini gerçek giderlere karşılık olmak üzere indirebiliyor.

Gerçek gider yönteminin seçilmesi durumunda ise kiraya verilen gayrimenkul için ödenen aydınlatma, ısıtma, su, asansör, idare, sigorta, faiz, ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu, onarım giderleri ile oturulan konut veya lojmanların kira bedeli gayrisafi hasılattan düşülebilir.

 

19 Nisan 2024 Cuma

Ticaret Bakanı Bolat, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak'a yapacağı ziyareti değerlendirerek, "Irak'la yakın dönemde 15 milyar dolar, Kalkınma Yolu Projesi'nin tamamlanmasıyla 2030'da 20 milyar dolar ihracata ulaşılması hedefleniyor" dedi.


 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin ardından ilk yurt dışı ziyaretini, 22 Nisan'da Irak'ın başkenti Bağdat'a yapacak. Erdoğan'ın 12 yıl sonra yapmaya hazırlandığı ziyaretin, iki ülkenin siyasi, diplomatik ve güvenlik konuları başta olmak üzere ekonomik ve ticari ilişkilerine yön vermesi bekleniyor.

 

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, söz konusu ziyaret kapsamında imzalanması planlanan ticari anlaşmalara, iki ülke arasındaki ticari ilişkilere ve Kalkınma Yolu Projesi'nin önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

Irak'ın, ticari ve ekonomik ilişkiler açısından her zaman Türkiye için en önemli ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Bolat, son 10 yılda Irak'a yapılan ihracatın genel ihracat içerisindeki payının sürekli yüzde 5 ve üzerinde gerçekleştiğini ifade etti.

 

Bolat, Türkiye'nin geçen yıl en fazla ihracat yaptığı üçüncü ülke konumunda olan Irak'a her sektörden firmanın dış satım gerçekleştirdiğini söyledi.

 

İki ülke arasındaki ticaret hacminin 2022'de 24,2 milyar dolar, geçen yıl ise 19,9 milyar dolar olduğunu belirten Bolat, "Irak'a ihracatımız, 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 7,2 azalarak 12,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde Irak'tan ithalatımız yüzde 31,1 düşüşle yaklaşık 7,2 milyar dolar oldu. Dış ticaret dengesi ülkemiz lehine olurken, dış ticaret fazlamız geçen yıl 5,6 milyar dolar düzeyinde hesaplandı." diye konuştu.

 

Bolat, ihracatın 2024'ün ilk 3 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24,5 artışla 3,4 milyar dolar, ithalatın ise yüzde 46,2 azalışla 835 milyon dolar olduğuna işaret ederek, "Cumhurbaşkanımızın ziyaret edeceği Irak'la yakın dönemde 15 milyar dolar, Kalkınma Yolu Projesi'nin tamamlanmasıyla 2030'da 20 milyar dolar ihracata ulaşılması hedefleniyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

TİCARET ALANINDA 3 ANLAŞMANIN İMZALANMASI BEKLENİYOR

 

Bakan Bolat, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak'a gerçekleştireceği ziyaret vesilesiyle iki ülkenin ticaret bakanlıkları arasında "Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi Kurulmasına Dair Ortak Bildiri", "Ürün Güvenliği ve Ticarette Teknik Engeller Alanlarında Danışma ve İşbirliği Mekanizması Tesis Edilmesine Dair Protokol" ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ile Irak Ticaret Odaları Birliği arasındaki Mutabakat Zaptı olmak üzere 3 anlaşma imzalanmasının planlandığını anlattı.

 

Yatırımcılar için öngörülebilir iş ortamı ve yasal altyapının güçlü olmasının önem taşıdığına da dikkati çeken Bolat, "Bu kapsamda, 'Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması'nın imzalanması ve 2020 yılında imzalanıp ülkemizde iç onay süreci tamamlanan 'Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması'nın Irak'ta da iç onay sürecinin tamamlanarak yürürlüğe girmesi, iki ülke arasındaki yatırımların artmasını sağlayacak." diye konuştu.

 

"KALKINMA YOLU PROJESİ, HEDEF ÜLKELERE YÖNELİK İHRACATIN ARTIRILMASINA KATKI SAĞLAYACAK"

 

Bolat, ziyarette ele alınacak Kalkınma Yolu Projesi'nin önemine yönelik de değerlendirmede bulunurken, projeyle, Körfez Bölgesi ile Avrupa arasındaki taşımacılıkta ticaret, gümrük, vize ve transit geçiş işlemlerinin kolaylaştırılmasının amaçladığını hatırlattı.

 

Projenin inşa çalışmalarının 2025-2029 yıllarında yapılmasının, 2030'da da demir ve kara yollarının işletmeye alınmasının planlandığını bildiren Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Proje kapsamında yaklaşık 1176 kilometre uzunluğunda, yüksek hızlı yük ve yolcu taşımasına uygun demir yolu ve 1190 kilometre uzunluğunda otoyol inşa edilecektir. Kalkınma Yolu Projesi'nin, Irak'ta El-Anbar kenti ve Basra Körfezi'nden ilerlemek suretiyle çeşitli illeri geçmesi öngörüldüğünden, Irak'a ihracatımızı ve lojistik kapasitemizi pozitif etkilemesi bekleniyor. Projeyle, Orta Doğu ve Körfez bölgeleri başta olmak üzere Güneydoğu Asya ülkelerine yapılacak ihracatın tetiklenebileceği ve ihracat rakamlarımıza da olumlu yansımalarda bulunulması öngörülüyor."

 

Bolat, projenin, Türkiye'nin hedef ülkelere yönelik ihracatının artırılmasına da destekte bulunacağına dikkati çekerek, projenin, büyük önem verdikleri "Uzak Ülkeler Stratejisi"nin hayata geçirilmesine de katkı sağlayacağını belirtti.

 

"BÖLGEDEKİ GÜVENLİK ENDİŞELERİNİN GERİDE BIRAKILMASI TİCARİ İLİŞKİLERDE YENİ UFUKLAR AÇACAK"

 

Bolat, Ovaköy Sınır Kapısı'nın açılmasına yönelik çalışmalarda gelinen son duruma ilişkin de "Habur-İbrahim Halil sınır kapılarının iki ülke arasındaki ticaret hacmini karşılamakta yetersiz kaldığı aşikardır. Bu kapsamda Ovaköy-Fişabur sınır kapılarını açmak amacıyla Irak makamları ile görüşmeler gerçekleştirilmeye devam ediliyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

Bölgedeki güvenlik endişelerinin geride bırakılmasının iki ülkenin ticari ilişkilerini derinleştirme yolunda yeni ufuklar açacağını da dile getiren Bolat, böylece Kalkınma Yolu Projesi'nin etkin ve verimli işleyişi için de önemli gelişme sağlanmış olacağını kaydetti.

19 Nisan 2024 Cuma