tatil-sepeti

Gelecek yıl hayata geçirilmesi planlanan Depozito Yönetim Sistemi (DYS) sayesinde 25 milyar cam, pet ve alüminyum içecek ambalajının dönüştürülmesi bekleniyor.


Belirli bir depozito bedeli alınarak piyasaya sürülen ürünlerin tüketilmesi ve kullanılması sonrasında iade alınmasıyla depozito bedelinin geri ödenmesine dayalı DYS, gelecek yıl içinde hayat bulacak.

 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca hayata geçirilen sistemle insani tüketim amaçlı içeceklerin piyasaya sürülmesinde kullanılan cam, polietilen tereftalat (PET) ve alüminyum malzemeden yapılan tek kullanımlık ambalajların başarılı şekilde toplanması amaçlanıyor.

 

Türkiye genelinde gelecek yıl içinde 5 bin, 2028'e kadar da 30 bin noktaya geri dönüşüm makinelerinin kurulması hedeflenirken, vatandaşlar bu makinelere cam, alüminyum ve pet şişeleri tanıtarak atabilecek ve e-cüzdan vasıtasıyla bu ambalaj iadesini alabilecek.

 

Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) tarafından yapılan araştırmaya göre, sistemin hayata geçirilmesiyle on binlerce ton sera gazı azalımı sağlanacak.

 

Enerjiden 1,3 milyar kWh, petrolden 3,6 ise milyon varil tasarruf edilmesi beklenen sistemin ek 20 bin istihdam oluşturması öngörülüyor.

 

"İlk etapta ekonomiye 5-6 milyar liralık katkı sağlanacak"

 

GEKADER araştırmasına göre, Türkiye genelinde gelecek tek kullanımlık pet, cam ve alüminyum ambalaja sahip şişe sayısının 25 milyarı bulması öngörülüyor. Gelecek yıl hayata geçirilmesi planlanan sistemle 25 milyar şişenin geri dönüşümü sağlanacak.

 

GEKADER Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Eren, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye'de depozito iade sisteminin altyapı çalışmalarının Türkiye Çevre Ajansı (TÜÇA) tarafından uzun zamandır yürütüldüğünü belirterek, sektör olarak bir an önce sistemin hayata geçmesi için sabırsızlıkla beklediklerini söyledi.

 

Yaptıkları araştırmaya göre, gelecek yıl Türkiye genelinde tüketilmesi beklenen cam, pet ve alüminyum ambalajlı içecek sayısının 25 milyara yükseleceğini dile getiren Eren, "İlk etapta ekonomiye minimum 5-6 milyar liralık katkı sağlanacağını düşünüyoruz." dedi.

 

"SISTEMIN BIR AN ÖNCE HAYATA GEÇMESI IÇIN BEKLIYORUZ"

Fatih Eren, dünya genelinde Almanya başta olmak üzere, Hollanda, İspanya, İtalya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinin bu sistemi uzun süredir kullandığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Türkiye'de ise altyapı hazırlıkları sürüyor. Bu sistem çevre kirliliğini ve sera gazı salımını azaltacak, enerjiden ve petrolden ciddi tasarruf sağlayacak. Ürünlerin çevreye kontrolsüz ve gelişi güzel atılmasının ya da bırakılmasının önüne geçilmesiyle daha temiz bir doğaya sahip olacağız. Ülkemiz için hayati önemde gördüğümüz DYS'nin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz."

 

Eren, Türkiye'nin geri dönüşüm sektöründe Avrupa pazarında söz sahibi ülkelerden olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:

 

"Türkiye, şişelenmiş içecek sektöründe gelecek vadeden bir potansiyele sahip. Geri dönüşümden elde edilen ham madde üretiminde çok ciddi yatırım ve üretim söz konusu. Geri dönüşümde Avrupa'nın birçok ülkesini geride bırakmış durumdayız. Dünya genelinde ise Çin ve Hindistan gibi üretim yapan ülkeler arasındayız. Evlerde ayrıştırma yaygınlaşmadığı için global pazarda plastik ham madde talebini karşılamak için diğer ülkelerde olduğu gibi sıkı denetimlerle atık ithalatını sürdürüyoruz. Depozito iade sisteminde biriken geri dönüştürülebilir atıklar ülke ekonomisine plastik ürün veya ihracat olarak yansıyacak. DYS, bu yönüyle de hem sektöre hem de ülkemize çok ciddi katkı ve avantajlar sunacak."

 

"CARI AÇIĞIN AZALMASINA KATKI SUNACAK"

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) ve Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği (PAGÇEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye'de yıllık 11 milyon tonluk plastik üretimi (ambalaj, oyuncak, beyaz eşya vb) gerçekleştiğini, bunun ham maddesinin sadece yüzde 12'sinin burada üretildiğini söyledi.

 

Eroğlu, "Depozito Yönetim Sistemi geldiğinde yurt dışından ham madde ithal etmek yerine toplanmış plastikleri geri dönüştürüp onları kullanacağız. Ham madde ithalatı azalacak ve cari açığa ciddi bir katkı sunacak. İkincisi bu ürünlerin çevreye atılmasını engellemek. Tüketici, bunun bir değeri olduğunu bildiğinde kullanılmış ambalajı götürüp geri dönüşüm noktasına atacak." diye konuştu.

 

"300 BIN TONA YAKIN ATIĞIN DÖNÜŞEBILECEĞINI ÖNGÖRÜYORUZ"

Yavuz Eroğlu, sistemin hayata geçirilmesinin biraz geciktiğini kaydederek, "Tabii ki kolay değil ama DYS'nin en geç 2025'in ortasında hayata geçmesini bekliyoruz. Çünkü buna Türkiye'nin hem ekonomik anlamda hem de çevresel manada ciddi ihtiyacı var." ifadelerini kullandı.

 

Sistemin kısmen de olsa başlamasının çok olumlu olacağını, zamanla eksiklerin tamamlanabileceğini anlatan Eroğlu, "20-25 milyar civarında şişeden bahsediliyor. Buradan 300 bin tona yakın atığın tekrar ham maddeye dönüşebileceğini öngörüyoruz. İthalat yerine dönüşümden bu ham maddenin elde edilmesi 500 milyon doların ülkemizde kalmasını sağlayacak. Ham madde ithalatı azalacak ve cari açığa ciddi bir katkı sunacak." diye konuştu.

 

Eroğlu, 300 bin ton atığın dönüştürülmesi için doğrudan 20 bin ek istihdam sağlanacağını belirterek, "Ufak tefek eksiklikler olsa bile sistem bir an önce başlamalı." görüşünü kaydetti.

 

 

 

13 Ağustos 2024 Salı

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı