TÜREB Başkan Yardımcısı Ufuk Yaman, Türkiye'de deniz üstü rüzgar enerjisi çalışmalarının Ege ve Marmara'da yoğunlaştığını, rüzgar potansiyel alanlarını belirleme, ekipman üretimiyle ilgili fizibilite çalışmalarının hızlandığını bildirdi.


Yaman, deniz üstü rüzgar enerjisi santrali kurulum çalışmalarına ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'de mevcut teknoloji dikkate alındığında deniz üstünde 40 gigavattan fazla rüzgar enerjisi potansiyelinin olduğunu söyledi.

 

Türkiye'nin bu alana yönelik somut projelerin kalkınma ajansları tarafından yürütüldüğünü ifade eden Yaman, tüm denizlerin değerlendirildiğini ancak Marmara ve Ege Bölgesi'nin bir çok açıdan avantajlı olduğunu anlattı.

 

Bu kapsamda İzmir Çandarlı'da Rüzgar Endüstri İhtisas Bölgesi ve Lojistik Merkezi, Tuzla ve Yalova Deniz Üstü Rüzgar Türbin, Platform ve Aksam Üretim Merkezi, Çanakkale ve Balıkesir'de TR22 Bölgesi Deniz Üstü Rüzgar Santrali Alanları ve Limanı gibi projelerin değerlendirildiğini aktaran Yaman, şöyle konuştu:

 

"Deniz üstü rüzgar çalışmaları farklı alanlarda devam ediyor, bunların bazıları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü (EİGM) tarafından, bir kısmı da akademi ve uluslararası kuruluşlar ile kalkınma ajansları tarafından yürütülüyor. EİGM yetkililerimiz Danimarka ve Almanya enerji bakanlıkları ve diğer ilgili kurumlarla deniz üstü konusunda stratejik çalışmalar ve yapılması planlanan ihalelere dönük çeşitli proje geliştirme çalışmaları yürütüyor. Akademik tarafta devam eden çeşitli bilimsel çalışmalar arasında deniz üstü rüzgar ölçümleri, rüzgar potansiyel çalışmaları ile şebeke entegrasyonu çalışmaları yer alıyor. Diğer bazı somut projeler de kalkınma ajanslarımız tarafından yürütülen deniz üstü rüzgar potansiyel alanlarının belirlenmesi, ekipman üretim ve liman noktalarıyla ilgili çalışmalar olarak bahsedilebilir."

 

RÜZGARDA POWER-TO-X KONSEPTİNİ GÜNDEME GETİRMELİYİZ

 

Yaman, dünya genelinde karasal türbinlerin kapasitesinin bu yıl itibarıyla 7 megavata, deniz üstü santrallerinde ise 15 megavata ulaştığını belirterek, mevcut teknolojilerle 20 megavat kapasiteli türbinlerin tasarım ve prototip çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.

 

Türkiye'de rüzgar kurulu gücünün deniz üstü ve karasal toplamının 30 gigavat olarak hedeflendiği yakın bir gelecekte şebeke işletmecisi Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin (TEİAŞ) kurulu güç dahil 37 gigavat kapasiteyi karasal rüzgar santralleri için ayırdığını vurgulayan Yaman, gelişen teknoloji ve enerjideki farklı ihtiyaçlar için farklı modellerin alt yapı ve politikalarda kullanılabileceğini ifade etti.

 

Projeler ve mevcutta bekleyen çalışmalarla kurulu gücün artacağına işaret eden Yaman, şöyle devam etti:

 

"TÜREB YEKA projesini, başvuru aşamasındaki bekleyen depolama entegre karasal rüzgar enerjisi santralleri (RES) ve kapasite artış başvurularını da proje stoğumuza dahil edersek karasal için ayrılan toplam kapasite 50 gigavata ulaşarak hedeflenen kapasitenin neredeyse iki katına yaklaşıyor. Bu da teoride TEİAŞ’ın deniz üstü RES için kapasite sağlamasını zorlaştırabilir. Bunun için Power-to-X konseptini gündeme getirmeliyiz. Power-to-X konseptinde üretilen yeşil enerjinin hidrojen, metanol gibi farklı bir kimyasal forma dönüştürülmesi ve tüketim noktasına bu formda taşınması da seçenekler arasına girmiş oluyor. Bu şekilde, ilk deniz üstü RES kapasitesini enerji üretimi yanında Avrupa’ya hidrojen ihraç edecek bir tesise entegre etmek de projelendirilebilir. Power-to-x elektriğin karbon nötr sentetik yakıtlara dönüştürülmesini ifade ediyor. Bu metotla hidrojen, sentetik doğal gaz, sıvı yakıtlar ve kimyasalların üretimi karbon nötr olarak yapılabiliyor."

09 Haziran 2023 Cuma

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar