Salı, 15 Ekim, 2024
Türkiye, yaklaşık 2.6 trilyon dolarlık ithalatıyla dünyanın en büyük ikinci ithalatçısı olan Çin pazarından, yüzde 0.12 pay alıyor. Çin ile ticarette hedef, hem Türkiye’nin ihracatını hem de Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımları artırmak.
HABER:ŞEREF KILIÇLI
KÜRESELLEŞME sürecinden en fazla faydalanan ülkelerin başında gelen Çin, 2009 yılından bu yana dünyanın en büyük ihracatçısı konumunda. 2001 yılında 6. sırada yer alan ve dünya toplam ihracatının yüzde 4.34’ünü üreten bir ülke olarak Çin, 2010 yılında payını yüzde 10.45’e yükseltti. 2023 yılında 3.388 trilyon dolar değerindeki ihracatıyla küresel ihracattaki payı, yüzde 14.55’e ulaştı. Günümüzde Çin’in ihracatında imalat sanayi ürünlerinin payı yüzde 90’ın üzerinde; bu oran 1992 yılında yüzde 80’in altındaydı. Çin, aynı zamanda 2023 yılındaki 2.559 trilyon dolarlık ithalatıyla dünyanın ikinci en büyük ithalatçısı.
İHRACAT-İTHALAT RAKAMLARI
Türkiye’nin Çin’e ihracatı, 2019’da 2.7 milyar dolar seviyesindeyken 2023 yılı sonunda 3.3 milyar dolara ulaştı. İthalat ise aynı dönemde 19.1 milyar dolardan 45 milyar dolara çıktı. İki ülke arasındaki dış ticarette, Türkiye aleyhine 41.7 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı söz konusu. Türkiye’nin Çin’in ithalatından aldığı pay ise yüzde 0.12 düzeyinde. Çin’e ihracatın artırılması hedeflenirken bu kapsamda son dönemde karşılıklı olarak yapılan üst düzey ziyaretler de arttı. Ziyaretler; siyasetten diplomasiye, enerjiden ticarete kadar birçok alandaki ilişkilerin değerlendirilmesine ve yeni işbirliği fırsatlarına kapı aralıyor.
TİCARİ DİPLOMASİ
İki ülkenin ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik girişimler, ticaret heyetleri düzeyinde de artıyor. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Giyasettin Eyyüpkoca, Çin Uluslararası Ticareti Teşvik Konseyi (CCPIT) Guangdong Komitesi Başkan Yardımcısı Yao Xinmin ve beraberindeki heyeti, Eminönü Merkez Bina’da ağırladı. Toplantıda, Türkiye’nin Çin’e geçtiğimiz yılsonunda 3.3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen ihracatının artırılması, vize alımında iş insanlarının karşılaştığı sorunlar ve Türkiye’ye doğrudan yatırım imkanları konuları gündeme getirildi.
KAZAN-KAZAN VURGUSU
Türkiye ve Çin’in gerek yatırım gerekse dış ticarette daha fazla işbirliğine gitmelerinin kazan-kazan yaklaşımının güçlü bir yansıması olacağını belirten İTO Yönetim Kurulu Üyesi Giyasettin Eyyüpkoca, “Dış ticaretimizde sürdürülebilir ilişkileri zedeleyen dengesizliğin önündeki engelleri nasıl kaldıracağımızı birlikte düşünmeliyiz. Yükselen kişi başına düşen gelirle birlikte Çin’deki tüketicilerin talepleri artıp çeşitlenirken, bu yüksek talebin Türkiye’den de karşılanması ülkenize yapacağımız ihracatı artıracaktır. Gıda, tekstil, madencilik gibi sahalarda Türkiye’nin ihracat potansiyelini öne çıkartmalıyız” dedi. Eyyüpkoca, vize konusunun çözüme ulaşmasının da iş ilişkilerinin geliştirilmesine büyük katkı sağlayacağını vurguladı. Eyyüpkoca, ayrıca Türkiye’nin Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına yönelik imkanlarının Çin’in yapacağı doğrudan yatırımlar için teşvik edici olduğuna dikkat çekti.
GUANGDONG DAVETİ
Dış ticaretteki mevcut hacmin iki ülkenin potansiyeline göre düşük olduğuna işaret eden CCPIT Guangdong Komitesi Başkan Yardımcısı Yao Xinmin da şöyle konuştu: “Eyaletimizin 1.3 trilyon dolarlık dış ticaret hacmi var. Türkiye’nin aldığı pay ise yaklaşık yüzde 1 seviyesinde. Ancak iki taraf arasında ticaret fırsatları ciddi manada fazla. Türkiye ile tarihi İpek Yolu’ndan da gelen bağlarımız var. Tarihi bağlara da bakarak ticaretimizi çok daha fazla geliştirebiliriz. İTO heyetini bir dahaki Çin ziyaretinizde Guangdong’a davet ediyoruz. Pazarın ne kadar büyük olduğunu göstermek istiyoruz. Türkiye’nin ithalatı ve ihracatı arasında bu kadar çok farkın olmasının sebebi, iki ülke arasındaki bilinmezlikten kaynaklanıyor. Çin’in ithalat ihtiyaçları bilindiği takdirde bu fark ortadan kalkacaktır.”
‘ÇİNLİ FİRMALARIN TÜRKİYE’DE FABRİKA AÇMALARI FAYDALI OLACAK’
İTO ve CCPIT Guangdong’un ticareti geliştirmek için büyük çalışmalar yapabileceğini belirten Yao Xinmin, şunları söyledi: “Çinli firmaların hammaddelerini ve teknik bilgilerini getirip Türkiye’de fabrika açmaları çok daha faydalı olacaktır. Türkiye’de üretimde yüzde 40’ı aştığımızda zaten yerli malı seviyesine geliyor. Böylece Türk malı olarak dünyanın her yerine satılabilir hale de geliyor. Bu da Türkiye’nin ihracat rakamlarını fazlasıyla artıracaktır. Türkiye’de istihdam sağlamaya da çok büyük katkıda bulunacaktır. Bu konular bizim profesyonel olduğumuz alanlar arasında. Vize konusunu Çin’e döndüğümüzde devlet erkanına sıklıkla belirteceğiz. İTO, 150 yıla yaklaşan geçmişiyle tecrübeli bir kurum. Sizlerden öğreneceğimiz çok şey var.”
02 Ekim 2024 Çarşamba
Dünya Bankası, Sahra Altı Afrika bölgesi ekonomisine ilişkin büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3,4'ten yüzde 3'e düşürdü.
Banka, Afrika ekonomisine ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı "Afrika'nın Nabzı" raporunu "Kapsayıcı Büyüme için Eğitimi Dönüştürmek" başlığıyla yayımladı.
Raporda, Sahra Altı Afrika'daki ekonomik büyümenin "düşük viteste" kalmaya devam ettiği bildirildi.
Bankanın raporunda, Sahra Altı Afrika bölgesindeki ekonomik büyüme hızının, 2023'teki yüzde 2,4 seviyesinden özel tüketim ve yatırımdaki büyümenin etkisiyle bu yıl yüzde 3'e ve 2025 ile 2026'da yüzde 4'e çıkmasının beklendiği kaydedildi.
Dünya Bankası, nisan ayındaki tahminlerinde bölge ekonomisinin bu yıl yüzde 3,4 büyüyeceğini öngörmüştü.
Raporda, büyüme tahminindeki düşüşün Sudan'daki silahlı çatışmanın neden olduğu ekonomik faaliyetin çöküşünden kaynaklandığı ifade edilerek, çatışmanın devlet kapasitesinin yanı sıra fiziksel ve insan sermayesini yok ettiği, gıda güvenliği üzerinde olumsuz etkilere neden olduğu ve insanların zorunlu olarak yerinden edilmesine yol açtığı aktarıldı.
Azalan enflasyon ve iyi çıpalanan beklentilerin politika faizi indirimleri için gerekçeleri güçlendireceği belirtilen raporda, bölgede enflasyonun 2023'teki yüzde 7,1'den 2024'te yüzde 4,8'e gerilemesinin beklendiği kaydedildi.
Azalan küresel enflasyon ve güçlenen küresel faaliyetin bölgedeki büyümeyi desteklediğine dikkat çekilen raporda, ancak beklentilerin belirsizliğini koruduğu vurgulandı.
Artan borç yükünün mali konsolidasyondaki ilerlemeye zarar verdiğine işaret edilen raporda, çatışma ve iklim değişikliğinin bölgenin büyüme beklentilerini kısıtladığı aktarıldı.
Raporda, ekonomileri istikrara kavuşturmanın ve bölgenin büyüyen iş gücünün daha güçlü temel becerilerle ve pazara uygun uzmanlıkla donatılması için eğitimin dönüştürülmesinin kapsayıcı büyüme için önemli iki faktör olduğu ifade edildi.
DÜNYANIN EN YOKSUL 26 EKONOMİSİ 2006'DAN BU YANA HİÇ OLMADIĞI KADAR BORÇLU
Öte yandan Dünya Bankası tarafından dün yayımlanan bir başka raporda, en yoksul ekonomilerin son 20 yılın en zorlu koşullarıyla karşı karşıya olduğu aktarıldı.
"Düşük Gelirli Ülkelerdeki Mali Kırılganlıklar" raporunda, günde 2,15 dolardan az gelirle yaşayan insanların yaklaşık yüzde 40'ına ev sahipliği yapan dünyanın en yoksul 26 ekonomisinin, 2006'dan bu yana hiç olmadığı kadar borçlu ve doğal afetler ile diğer şoklara karşı giderek daha savunmasız hale geldiği bildirildi.
Raporda, dünyanın geri kalanı büyük ölçüde toparlanmış olsa da bu ekonomilerin bugün ortalama Kovid-19 salgını öncesine göre daha fakir olduğu kaydedildi.
Bu ekonomilerin neredeyse yarısının ya borç sıkıntısı içinde ya da yüksek borç riski altında bulunduğu belirtilen raporda, kamu borcunun GSYH'ye oranının ortalama yüzde 72 ile 18 yılın zirvesinde olduğu vurgulandı.
14 Ekim 2024 Pazartesi
Avrupa Parlamentosu (AP) komitesi, G7 taahhüdü kapsamında Avrupa Birliği'nin (AB) Rusya'nın dondurulmuş varlıklarının getirilerini teminat göstererek Ukrayna'ya 35 milyar Euro kredi vermesini kabul etti.
Brüksel'de gerçekleştirilen AP Ticaret Komitesi toplantısında Rusya'nın dondurulan varlıkları ile Ukrayna'nın desteklenmesine yönelik girişim görüşüldü.
Komite üyesi milletvekilleri, yaklaşık 45 milyar avroluk G7 taahhüdü kapsamında AB'nin Rusya'nın dondurulmuş varlıklarının getirilerini teminat göstererek Ukrayna'ya 35 milyar avro kredi sağlanmasını 4 "hayır", 31 "evet" oyuyla kabul etti.
RUSYA'NIN DONDURULMUŞ VARLIKLARINDAN SAĞLANACAK GELİR AKIŞI KULLANILACAK
Öte yandan, Ukrayna'nın acil finansman ihtiyacına destek olmak üzere hazırlanan girişim kapsamında AB ve G7 ortaklarından sağlanacak kredilerin geri ödemelerinde Rusya'nın dondurulmuş varlıklarından sağlanacak gelir akışı kullanılacak.
Girişimin 21-24 Ekim'de yapılacak AP Genel Kurul oturumunda oylanması bekleniyor.
G7 ülkelerinin liderleri, haziran ayında Rusya'nın dondurulmuş varlıklarından elde edilen karları teminat olarak göstererek Ukrayna'ya 50 milyar dolar kredi sağlanmasında anlaşmıştı.
300 MİLYAR DOLARLIK RUS VARLIĞINI DONDURULDU
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasından bu yana Batı ülkeleri yaklaşık 300 milyar dolarlık Rus varlığını dondurdu. Bu tutarın yaklaşık 200 milyar doları AB ülkelerinde bulunuyor.
Dondurulan varlıklar, her yıl milyarlarca dolar faiz geliri sağlıyor. Başta ABD olmak üzere G7 ülkeleri bu geliri Ukrayna'yı desteklemek için kullanmak istiyor.
14 Ekim 2024 Pazartesi
14 Ekim 2024 Pazartesi
14 Ekim 2024 Pazartesi
14 Ekim 2024 Pazartesi
14 Ekim 2024 Pazartesi
14 Ekim 2024 Pazartesi