FATİH OKTAY


fatih@fatihoktay.com

 

ABD ve Avrupa ülkeleri, geçmişte uyguladığı yerli sanayiyi destekleme politikalarıyla büyümede öne geçti. Ancak daha sonra bu politika terk edilirken, Çin olağanüstü ilerleme kaydetti. Buna karşılık Batılı ülkelerde, teşvik ve destek politikaları yeniden devreye giriyor. 

 

Geçtiğimiz on yıllarda gözden düşmüş olan sanayi destek politikaları, başta gelişmişler olmak üzere ülke yönetimlerinin ana gündem maddesi haline geliyor. Dünya ticaret ve yatırım akışlarında büyük değişikliklere yol açma potansiyeli olan bu gelişmenin kaynağında Çin bulunuyor.

 

Bilindiği üzere ABD ve Avrupa ülkeleri ekonomik ve teknolojik gelişmelerini geçmişte uyguladıkları yerli sanayiyi koruma ve destekleme politikaları ile sağladı. Ancak bu ülke yönetimleri ve bu ortamda gelişen teoriler çerçevesinde ana akım ekonomistler, diğer ülkelerin aynı yöntemleri uygulamasına, bunların ekonomik verimsizlik ve dengesizliklere yol açtığı, kaynak israf ettiği, uygulanabilir olmadığı gibi gerekçelerle karşı çıkarak olabildiğince az devlet müdahalesi ile serbest piyasa dinamikleri içinde büyümeyi teşvik etti. ABD’nin komünizmle savaşta ekonomilerinin güçlenmesine gerek duyduğu için üzerlerinde büyük yaptırım gücü olmasına karşın göz yummasıyla Japonya, Kore, Tayvan da sanayi koruma ve destekleme politikalarıyla gelişmişler arasına katıldı. Bununla beraber 80’lerden itibaren bu politikalar gözden düşüp yerlerini serbestleşmiş mal, hizmet ve sermaye hareketleri çerçevesinde küreselleşmeye dayalı ekonomik gelişme politikalarına bırakmıştı.

 

ABD’NİN ADIMLARI

 

Bugün ise gelişmiş ülkelerde sanayi koruma ve destek politikaları oluşturma ve uygulama, yönetimlerin baş önceliği haline gelmiş bulunuyor ve bu konuda birbirleriyle yarışıyorlar. ABD Kongresi’nden 2022 ortalarında geçen ‘Çip Yasası’, ülkede entegre devre çip üretim sanayinin gelişmesi için 40 milyar dolarlık hibe ve 75 milyar dolarlık kredi ve kredi garantisi desteği öngörüyor. Bu çerçevede çip üretiminin öncü ikilisi Tayvan’ın TSMC ve Kore’nin Samsung şirketi milyarlarca dolar teşvik alarak ABD’de üretim tesisleri kuruyor. Geçtiğimiz günlerde Biden, eskiden öncüler arasında olup geriye düşen ABD’nin Intel’ine bu yasa çerçevesinde 8.5 milyar dolarlık hibe ve 11 milyar dolarlık kredi desteği açıkladı. Bu yasayla aynı zamanlarda yürürlüğe giren ‘Enflasyonu Düşürme Yasası’ ise ABD’nin yeşil sanayi alanında gelişmesini hedefliyor. Yasa esas olarak ABD’de güneş ve rüzgar gücüne dayalı enerji üretimi, elektrikli araçlar, enerjinin daha verimli kullanımı gibi yeşil teknoloji alanlarında üretimi desteklemeye yönelik olarak 400 milyar dolar dolayında kaynak sağlanmasını öngörüyor. Bu kaynakların kredi, hibe ve vergi indirimi yollarıyla doğrudan üreticilere ve kullanımı özendirerek üretilene talebi artırmak üzere tüketicilere sağlanması hedefleniyor.

 

Bir ülkede uygulanan sanayi teşvikleri yalnız o ülkeyi etkilemiyor; 

 

AB de ABD’de uygulanan bu destek politikalarının kendi şirketlerinin ABD’de üretime kayması, AB üreticilerinin ABD’li rakiplerine karşı dezavantajlı durumda kalmasından kaygılı. AB’nin açıkladığı AB Çip Yasası ve Yeşil Mutabakat Sanayi Politikası, ABD’nin sözünü ettiğimiz iki yasası gibi çip üretim sanayi ve yeşil sanayilerin gelişimi için ortam ve destek sağlamayı ve bu iki yasanın kaygı verici etkilerinden korunmayı hedefliyor. AB’de geçen yıl yürürlüğe giren ‘Yabancı Teşvikler Düzenlemesi’ de diğer ülkelerce şirketlerine verilen desteklerin AB şirketlerinin rekabet gücü üzerindeki etkisini değerlendirmek, gerektiğinde buna karşı önlem almak için bir çerçeve oluşturuyor.

 

NEREDEN NEREYE

 

Çin, 2000 yılında AB ve ABD ile benzer düzeylerde çelik üretiyordu; 2010’ların ortalarına gelindiğinde üretimi bu ikisinin toplamının 3 katı düzeyindeydi, bugün dünya üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştiriyor. Çin, 20 sene önce dünya gemi üretiminin onda birini gerçekleştiriyordu, bugün yaklaşık yarısını. Çin’de 2000’lerin başlarında güneş enerjisini elektriğe çeviren fotovoltaik hücre üretimi yok düzeyindeydi, 10 yıl sonra dünya üretiminin yarısı gerçekleştiriliyordu, bugün yüzde 80’den fazlası. 

 

Elektrikli araç üretimi ülkede 2013 yılında ihmal edilebilir düzeydeydi, 

 

2018 yılında dünya üretiminin yüzde 50’den fazlası Çin’de gerçekleşiyordu. Çin’in bu pazarlarda payını hızla artırmasına gelişmiş ülkelerin birçok üreticisinin piyasadan silinmesi eşlik etmişti. 

 

YATIRIM YARIŞI

 

ABD ve AB’nin sanayi destek politikalarına sarılmasının ardında bu bulunuyor. Çin’de ülke yönetimince öncelikli olarak belirlenen alanlara büyük boyutlarda destek yönlendirilmesi, bu hızlı gelişim hikayelerinde tek ya da başrol olmasa da önemli bir rol oynuyor. 

 

Çin’de kamu harcamalarının yüzde 90’ı, ülkenin çok katmanlı idari yapısında yerel yönetimlerin inisiyatifinde gerçekleşiyor; yerel yönetimler ve devlet şirketleri merkezi yönetimin belirlediği öncelikli alanlarda yatırım yarışına giriyor. Bu yapı içinde sanayi desteklerinin toplam boyutunu belirlemek çok zor olsa da bir ABD düşünce kuruluşunun ihtiyatlı tahminine göre ülke GSYH’sinin yüzde 2’si düzeylerine ulaşıyor. ABD ve AB bununla yarışmaya çalışıyor.

15 Nisan 2024 Pazartesi

DOÇ. DR. ADNAN VEYSEL ERTEMEL


adnan.ertemel@gmail.com

 

Yapay zeka, son dönemde birçok alanda çığır açan gelişmelere yol açtı. Bu yazımızda yapay zeka alanında ChatGPT tarzı ilk akla gelen örneklerin dışında varsayımlarımızı sorgulatacak çığır açan yeni teknolojilere değineceğiz.

 

ROBOTİK GÖZ TEMASI

 

Araştırmacılar, insanlarla doğal ve etkileşimli bir şekilde iletişim kurabilen robotlar geliştirmek için çalışıyor. Bu hedefe ulaşmada hedeflenen önemli bir adım, robotlara insanlarla göz teması kurabilme yeteneği kazandırmak... Robotlar artık sözlü iletişimde usta oldukça, büyük dil modellerinin (örneğin ChatGPT gibi) gelişmelerin katkısıyla görsel ifade becerileri, özellikle de yüz ifadeleri, oldukça geride kaldı.

 

Birçok farklı yüz ifadesini yapabilen ve bunları ne zaman kullanacağını bilen bir robot tasarlamak oldukça zorlu bir görev oldu.

 

Columbia Üniversitesi Yaratıcı Makinalar Laboratuvarı, bu zorluğun üstesinden gelmek için beş yıldan fazla süredir çalışıyor. Grup, yakın zamanda saygın bir akademik dergide yayınlanan yeni bir çalışmada, insanla aynı anda yüz ifadelerini okuyan ve bundan hareketle aynı anda yüz ifadelerini değiştiren bir robot geliştirdiğini duyurdu. Öyle ki, insan yüzündeki değişimlerden tahminleme yapabilen robot, insanın gülümsemesinden yaklaşık 840 milisaniye önce gülümsemeyi öngörebiliyor ve bu sayede insanla aynı anda gülümsemeyi gerçekleştirebiliyor.

 

Bu gelişme, robotların insanlarla daha insancıl bir şekilde etkileşime girmesini ve çeşitli alanlarda daha yaygın olarak kullanılmasını sağlamada önemli bir adım olarak nitelendirilebilir. Çünkü bu tarz bir insan robot etkileşiminde gecikmiş yüz mimikleri samimiyetsiz görünürken, bir insanın duygusal durumunu zamanında gerçekleştirmek için yüz ifadesinin doğru bir şekilde çıkarsanması çok önemli.

 

SADECE BİR FOTOĞRAF VE SES KAYDINDAN VİDEO ÜRETİMİ

 

Diğer yandan Microsoft şirketi, fotoğrafları konuşan ve şarkı söyleyen insan videolarına dönüştürebilen yeni bir yapay zeka aracı geliştirdi. VASA olarak adlandırılan bu teknoloji, yapay zeka modellerini kullanarak bir kişinin yüzünü ve sesini bir videodan diğerine aktarmayı mümkün kılıyor. VASA, deepfake teknolojisinin etik ve sorumlu kullanımı konusunda endişeleri artırsa da film yapımı, eğlence ve eğitim gibi alanlarda birçok yeni uygulamaya yol açabilir.

 

YAPAY ZEKA İLE SEL TAHMİNİ

 

Google, yapay zekayı kullanarak yedi gün öncesine kadar sel tahmini yapabilen bir sistem geliştirdi. Bu sistem, geçmiş sel verilerini ve hava durumu gibi gerçek zamanlı bilgileri analiz ederek potansiyel sel risklerini belirleyebiliyor. Google, bu sistemi Hindistan’da halihazırda kullanıyor ve selden etkilenen insanları önceden uyararak can kaybını ve hasarı azaltmaya yardımcı oluyor. Bu gelişme, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadelede ve doğal afetlere hazırlıklı olmada önemli bir rol oynayabilir.

 

Sonuç olarak yapay zeka, her geçen gün yeni ve heyecan verici gelişmelerle bizi şaşırtmaya devam ediyor. Bu örnekler, yapay zekanın birçok alanda çığır açan gelişmelere yol açtığını ve gelecekte daha da büyük bir etkiye sahip olacağını gösteriyor. 

29 Nisan 2024 Pazartesi

PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ


 

Bakü ve İstanbul hattını her açıdan güçlendirmek iki ülke ilişkisine ne katar? Siyasette, ticarette, eğitimde, diplomaside, savunma sanayinde, sağlıkta, sanayide, bütün sektörlerde ve alanlarda. Dört günlük Bakü ziyaretimizde bu sorunun cevabını anlamaya yönelik birtakım temaslar yaptık. Bu çerçevede özellikle iş dünyasının temsilcileriyle görüş alışverişinde bulunma ve ilişkilerin seyri seviyesi hakkında bilgi alma imkânımız oldu. Bakü’deki eğitim kuruluşlarımızla ilgili yaptığımız ziyaret ve görüşmelerde bu alanın gelişmelerini öğrendik. Tüm elde ettiğimiz bilgileri Bakü Büyükelçimiz Doç. Dr. Cahit Bağcı ile değerlendirdik. Netice olarak Bakü-İstanbul hattının her alanda giderek güçlendiğine dair bir kanaat edindik. 

 

Görüştüğümüz iki iş adamı kuruluşunun başkanı, Bakü-İstanbul hattının ticari olarak güç kazanmasında ciddi rol oynuyor. İstanbul Ticaret Odası ise Bakü’ye olan ilgisi nedeniyle bu hattın güçlendirilmesinde kapsayıcı bir işleve sahip. İTO ve TİM’in İstanbul-Bakü hattında önemli görevler üstlendiğini özellikle belirtmek gerekir. Azerbaycan-Türkiye İşadamları Birliği’nin (ATİB) Başkanı Mürsel Rüstemov, önemli ticari işbirliklerinin oluşmasına sebep olmuş. MÜSİAD Azerbaycan’ın tesciliyle Bakü’deki teşkilatlanmasını güçlendirerek sektörel örgütlenmede uygun bir zemin oluşmuş. ATİB Başkanı Rüstemov, MÜSİAD Başkanı Reşat Cabirli ve heyetleri çalışmalarına aşkla devam ediyor. Her ikisinin de Türkiye-Azerbaycan ticari ve ekonomik ilişkilerini geliştirmede önemli rolü olduğunu belirtmek gerekir. Bunlara ilaveten iş dünyasındaki Türkiye Yüzyılı İşbirliği ve Dayanışma Platformu hem kendi dayanışmasını hem de ihtiyacı olanlara yönelik yaptığı çalışma ve yardımlarla önemli bir rol oynuyor. 

 

Trabzon İş Adamları Birliği de benzer çalışmalar yapıyor. 

 

*           *           *

 

Büyükelçimizin verdiği bilgilere göre geçtiğimiz yıl Kocaeli’den İzmir’e, Bursa’dan Kahramanmaraş’a, Çorum’dan Trabzon’a, Niksar’dan Gebze’ye 55 iş adamı heyetimiz gelmiş ve ilçelerimiz dahi heyetler oluşturup ticaretin gelişmesine gayret etmiş. Bakü’de düzenledikleri iş formlarının büyükelçimizin de tavsiyeleriyle tematik nitelikte kimya, kreatif endüstriler, hediyelik eşya, sağlık turizmi, tekstil, gıda ve savunma sanayi gibi alanlarda yapıldığını görüyoruz. Bu ticari heyetlerin tematik düzeydeki ziyaretleri, iş ve bayilik görüşmeleri yatırım imkânlarını da ortaya çıkarabilecek özelliğe sahip. 2023 yılı rakamlarıyla Ticaret Başmüşavirliği’ne 9 bine yakın soru alınması ve bunların tümünün cevaplanması, Türk yatırımcısının ve tacirinin Azerbaycan’a artan ilgisini gösteriyor. Diğer önemli bir husus ise Türk malına olan güven olup ürünün menşei fiyatından önce sorgulanması ve bir ürün Türk malıysa piyasası vardır kanaatinin yerleşmesidir.

 

Ticaretin ardından en önemli işbirliği, eğitim sektöründe oluyor. Bakü’deki Milli Müdafa Üniversitesi ile İstanbul’daki Milli Savunma Üniversitesi arasındaki güçlü işbirliği, iki ülke arasında çok anlamlı neticeler veriyor. İki kurum arasındaki müfredat işbirliği ise iki ordunun yapısal olarak benzerliğini, Türk modelinin benimsenmesini ve savunma sanayindeki gücünü ortaya çıkaracak.   

 

*           *           *

 

Diğer taraftan, Azerbaycan Türkiye Üniversitesi’nin YÖK ile Azerbaycan İlim ve Tahsil Nazırlığı arasında imzalanan bir mutabakat zaptıyla kuruluş sürecinin başlatılması, eğitim alanında yeni bir aşamaya geçileceğinin işaretidir. Kuşkusuz bu üniversite modeli Ahmet Yesevi ve Manas Üniversitesi tecrübesinden hareketle üzerinde çalışılan yeni bir model olarak tasarlanmalı. Bu yolla Türkiye tecrübesinin aktarılarak Azerbaycan’ın insan kaynağının güçlendirmesine katkı sağlayacak bir anlayışla acilen kurulması gerektiğidir.

 

Bunlarla birlikte ülkemizin global eğitim kuruluşu Maarif Vakfımız, Bakü’de inşaatı bitmek üzere olan ikinci eğitim kampüsünü açmaya hazırlanıyor. Bu da Bakü-İstanbul hattının güçlenmesi anlamında önemli. Diğer taraftan, Türk Dünyası Bakü Atatürk Lisesi ve MEB’in Bakü Türk Anadolu Lisesi, yılların tecrübesiyle hizmete devam ediyor. Diyanet Vakfı Bakü Türk Lisesi Azerbaycan’ın en nitelikli ve gözde bir okulu olarak çalışmalarına devam ettiğini, mezunlarının hem ülkemiz üniversitelerine hem de MİT gibi dünyanın en seçkin üniversitelerine gidebildiğini, okulu ziyaretimizde gururla öğrenmiş olduk.

 

Netice-i kelam; Türkiye ve Azerbaycan’ın iki gardaş liderinin aşkla oluşturdukları müşterek işbirliği zeminini iyi değerlendirmek, ortak geleceğimiz açısından son derece stratejik mahiyet arzeder. Özellikle eğitim üzerinden siyasetimizi, ticaretimizi geliştirerek İstanbul-Bakü hattını güçlendiren anlayış önemli. Siyasetten gelen bir büyükelçinin vazife yapıyor olması da ayrı bir kazanımdır.

29 Nisan 2024 Pazartesi