tatil-sepeti

Özbekistan'ın ikinci büyük şehri Semerkant, çini sanatının ilmek ilmek işlendiği mavi kubbeli camileri, medreseleri ve türbeleriyle ziyaretçilerini ağırlıyor.


 

Orta Asya'nın kalbi konumunda bulunan ve Tarihi Büyük İpek Yolu güzergahında yerleşen Semerkant, milattan önce 8'inci yüzyıla dayanan köklü tarihini yansıtan binden fazla kültürel yapıya da ev sahipliği yapıyor.

 

Semerkant, Türklerin ata yurdu olmasının yanı sıra Türk-İslam medeniyetinin doğduğu topraklar olarak da biliniyor.

 

UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınan Semerkant, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından 2023 Dünya Turizm Başkenti olarak ilan edildi.

 

Türk tarihinin kadim izlerine rastlanan ve bir dönem ilim merkezi olarak da bilinen kentte, çini sanatının ilmek ilmek işlendiği mavi kubbeli camiler, medreseler ve türbelerindeki estetik görünüm ziyaretçilerin beğenisini kazanıyor.

 

Tarihi kent, Orta Çağ'da inşa edilen mavi kubbeli camileri ve medreseleri, çinilerle süslenmiş kervansarayları ve göğe uzanan minareleri ile dikkati çekiyor.

 

Semerkant'ın simgesi ise tarihi Registan Meydanı olarak biliniyor. Çini sanatının en güzel örneklerinin sergilendiği meydanda, Uluğbey Medresesi, Şirdar Medresesi ve Tillakari Medresesi yer alıyor.

 

Bibi Hatun Camisi ve Türbesi, Ahrar Camisi, Hz. Hızır Camisi, Emir Timur Türbesi de kentteki önemli yapıların başında geliyor.

 

Tarihi şehri ziyaret eden turistler, lezzetli et yemeklerini tüketirken, hediye olarak da semaver ve ipek halı alıyor.

 

"ATA YURDUMUZ EVLATLARINI BEKLİYOR"

 

Türkiye'den Özbekistan'a seyahat için giden Hamit Demir, arkadaşlarıyla uzun zamandır planladıkları ziyareti gerçekleştirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

 

Ülkedeki özellikle çini sanatına hayran kaldıklarını anlatan Demir, "Ata yurdunu görmek için arkadaşlarımla Malatya'dan buraya geldik. Şu an Registan Meydanı'ndayız. Semerkant ve Buhara'yı gezdik ve özellikle bu iki şehri çok beğendik. Tarihi dokunun korunmuş olması benim açımdan harikaydı. Burası bizim ata yurdumuz, özetle ifade edersem ata yurdumuz öz evlatlarını bekliyor." diye konuştu.

 

"DAHA ÇOK TANITIMA İHTİYACI VAR"

 

Ailesiyle ülkeyi ziyaret eden İngiliz Maria Pilar ise bölgenin tarihi geçmişine ve görkemini beğendiğini ifade etti.

 

Semerkant'ın keşfedilmeyen ve bilinmeyen birçok güzelliğinin olduğuna inandığını anlatan Pilar, "Bence burası muazzam bir ülke ve muhteşem şehirleri var. Üzülerek söylüyorum bu kadim şehir hakkında insanlar çok bir şey bilmiyor. Bu muhteşem tarihe sahip ülkenin daha çok tanıtıma ihtiyacı var. Benim tavsiyem ülkelerini daha iyi tanıtsınlar. Son olarak mutlaka herkesin görmesini tavsiye ediyorum." diye konuştu.

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Zeki insanlar hayatlarının birçok noktasında zeki olmalarının artılarını görürler ancak psikologlar zeki insanların karşılaşabilecekleri zorlukların olduğunu öne sürüyor.

Dört psikolog ve psikoterapist, yüksek IQ'ya sahip insanların karşılaştığı yaygın zorlukları anlattı. Onları aşırı düşünmeye yoran tetikleyici davranışlar olabilir bunlardan bazıları şunlar:  


YÜZEYSEL - KISA KONUŞMALAR 

Derin olmayan, oldukça yüzeysel sıradan konuşmalardan etkilenmeyebilirler. 

Psikolinguistİk araştırmacısı Martina Cola, bu tür kişilerin üzerine düşünemeyecekleri sıradan konuşmalar yerine karmaşık konuşmalardan hoşlandıklarını belirtiyor.


TRENDLERE AYAK UYDURMAK

Modaya uygun giysiler, popüler şarkı ve TV dizileri gibi konular çoğu insanın aksine onların öncelikleri değildir.

Psikoterapist Dr. Jennifer Hartstein, bu kişilerin küçük ve yüzeysel konulara zihinsel enerji ayırmadıklarını söylüyor.


İLİŞKİ VE ARKADAŞLIKLAR 


Yüksek IQ'lu bireyler, arkadaşlık ve ilişkilerinde de zorluklar yaşayabilir. Psikoterapist Jonathan Alpert, bu tarz kişilerin duygusal bağ kurmada zorlandıklarını belirtiyor.

Bu durum, sosyal ortamlarda kaygıya sahip olabilirler ve daha fazla çekinmelerine neden olabilirler. Aynı zamanda bu kişiler daha fazla kişisel alana ihtiyaç duyabilir ve fiziksel temaslardan hoşlanmayabilirler.


DUYGU KONTROLÜ 

Klinik psikolog Dr. Dakari Quimby, bu bireyler için hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını dengelemede zorlanabileceğini ifade ediyor. Bu kişilerin yüksek gürültü, ışık ve sese karşı duyarlılıkları, sabırsızlık ve öfke patlamalarıyla sonuçlanabilir.


UYKU SORUNLARI

Zeki bireyler zihnini kapamada zorlanmakla birlikte düşüncelerini geride bırakamayabilirler. Bu durum onları uykusuzluğa sürükleyebilir. Dr. Hartstein'e göre zeki insanların kendilerini rahatlatmayı bilmedikleri için uyku problemleri yaşayabilirler.

16 Ekim 2024 Çarşamba

Türk dilinin en önemli eserlerinden biri kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, yazılışının 950. yılına özel düzenlenen ikinci atölye çalışmasıyla dilsel ve kültürel mirası derinlemesine incelendi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER), 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan ve Türk dilinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yazılışının 950. yılına özel atölye çalışmasının ikincisini düzenledi. 

 

‘Yazılışının 950. Yılında Dîvânu Lugâti’t-Türk: Yazma Nüshadan Metin İncelemesi’ adlı atölyeye, Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, Dr. Öğretim Üyesi Zebiniso Kamalova, Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, araştırmacı Sinem Büyükkahraman, üniversiteden akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

 

 

TÜRK DİLİNİN ZENGİNLİĞİ

 

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Arzu Çiftoğlu Çabuk, eserin Türk dili ve kültürü için taşıdığı önemin altını çizdi. 

 

Atölyede konuşmacı olan Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca bir sözlük olmadığını, ansiklopedik niteliğiyle birçok alanı kapsadığını vurguladı. 

 

Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan eserin, aynı zamanda Türk dilinin zenginliğini ve derinliğini göstermek için oluşturulduğunu belirten Bahar, “Dîvânu Lugâti’t-Türk, sadece Türkiye Türkçesi değil, Türk dünyasının tüm lehçelerini kapsayan bir başucu eseri. 

 

Bu eser, Türk dilinin köklü bir miras olduğunu ve dilin kültürel değerlerini yaşattığını gösteriyor” dedi. 

 

Atölye sırasında Alper Tunga Destanı’na ait ağıtlardan örnekler verilerek, eserin Türk halk bilimi açısından da büyük öneme sahip olduğu açıklandı.

 

 

KARAHANLI TÜRKÇESİ 

 

Atölyede, eserin yazıldığı dil olan Arapça üzerinde de duruldu. 

 

Eserin yalnızca Karahanlı Türkçesi ile işlenmediği, o dönemde farklı Türk boylarının ağız ve lehçe özelliklerini de içerdiği, böylece eserin bir dialektoloji çalışması niteliği taşıdığı vurgulandı. 

 

Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, Arap alfabesiyle yazılan ilk büyük Türkçe eserlerden biri olması da eserin tarihi önemini bir kez daha ortaya koydu.

 

 

HARİTA VE COĞRAFYA 

 

Atölyede dikkat çeken bir diğer konu ise Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yer alan haritalar oldu. Eyüp Tugay Bahar, eserdeki haritaların, Türk boylarının yaşadığı coğrafyalarla ilgili dönemin ilk bilgilerini içerdiğini belirtti. 

 

Haritalarda dağlar, nehirler ve şehirler detaylı bir şekilde gösterilmiş olup, bu haritaların dönemin Türk dünyasını anlamak açısından büyük bir kaynak olduğu ifade edildi.

 

 

EDEBİ AÇIDAN DEĞERİ

 

Atölyenin son bölümünde, eserin dil bilimsel ve edebi açıdan değeri ele alındı. 

 

Öğr. Gör. Eyüp Tugay Bahar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün klasik Arapça sözlükçülük anlayışına göre düzenlendiğini, ancak Türkçeye özgü kelime türetme yöntemleri ve deyimlerle dilin zenginliğini ortaya koyduğunu söyledi. 

 

Türk edebiyatının ilk baş eserlerinden biri olarak kabul edilen Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün, manzum parçalara ve atasözlerine de yer verdiği, bu yönüyle dilin sadece yapısal değil, kültürel bir hazinesi olduğu katılımcılarla paylaşıldı.

 

 

Geleceğe yönelik çalışmalar

 

Eserin günümüz Türkçesi üzerindeki etkilerini tartışan katılımcılar, Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün yalnızca 950 yıllık bir miras değil, aynı zamanda bugüne kadar gelen bir dil ve kültür hazinesi olduğunu dile getirdi.

 

Atölye sonunda, eserin farklı bölümleri üzerinde daha detaylı çalışmaların yapılmasına ve benzer akademik etkinliklerin devam ettirilmesine karar verildi. 

 

Bu tür çalışmaların, Türk dilinin kökenlerine inen, kapsamlı analizler sunan ve gelecekteki dil çalışmalarına katkı sağlayan nitelikte olduğu ifade edildi.

16 Ekim 2024 Çarşamba