HABER: ADEM ORHUN

Çin’in Guanco kentinde 1957’den bu yana düzenlenen Canton Çin İthal ve İhraç Ürünleri Fuarı’na gösterilen ilgi, yeni bir ticaret platformunun kapısını açtı. Üretim ve ihracata dayalı büyüme modelini benimseyen Çin, hem küresel ekonomik gelişmelere cevap vermek hem de devasa nüfusunun tüketim ihtiyaçlarını karşılamak için bir ithalat fuarı düzenleme kararı aldı. Çin’in Şanhay kentinde 5-10 Kasım 2018’de Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın ilki gerçekleştirilecek. Girişimcilerin ve şirketlerin dış pazarlara açılmaları için yurtdışındaki fuarlara katılım organizasyonlarını yürüten İstanbul Ticaret Odası (İTO) da düzenlediği bir konferansla Çin’deki bu fuarların tanıtımını yaptı. Çin İthalat ve İhracat Fuarı ile Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın tanıtım konferansı, Çinli yetkililerin katılımıyla gerçekleştirildi.

İHRACAT ARTMALI

İTO’nun Eminönü merkez binasındaki konferansın açılış konuşmasını İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu yaptı. Topçu, şunları söyledi: “Ticari ilişkilerimizin gelişmesi, ülkelerimiz arasında büyük potansiyelin yansımasıdır. Fakat ikili ticaret rakamlarımızda büyük bir fark mevcut. Geçen yıl Çin’in Türkiye’ye ihracatı 23 milyar dolar oldu. Ancak Türkiye’nin Çin’e yaptığı ihracat 3 milyar dolarda kaldı. Önümüzdeki süreçte ülkelerimizin ticaretinde temel noktalardan biri, karşılıklı ticaretin dengeli şekilde artırılması olmalı. Bir yandan yatırımları artıralım, diğer yandan Türkiye’nin ihracatına dair fırsatları birlikte değerlendirelim.”

İLK KEZ DÜZENLENİYOR

Türk firmalarının Çin’de birçok fuara İTO organizasyonuyla katıldığını kaydeden Dursun Topçu, “İnanıyorum ki bu fuarların sayısını önümüzdeki yıllarda daha da artıracağız. Bu sene ilk defa gerçekleştirilecek Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın bu anlamda önemli bir zemin olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

300 MİLYON MÜŞTERİ

Çin Dış Ticaret Merkezi (CFTC) Başkan Yardımcısı Bing Xu ise “Çin’in 1.3 milyarlık nüfusunun 300 milyonu orta gelir seviyesinde. Bu 300 milyon tüketicinin Türk ürünlerine büyük talebi var” dedi. Önceki hafta Türk Ekonomi Bakanlığı yetkilileri ile görüştüklerini belirten Xu, “Onlardan aldığımız bilgiye göre, Türkiye’de çok kaliteli ürünler var. Ancak Çin halkı onları yeterince tanıyabilmiş değil. Hem Canton Fuarı hem Uluslararası İthalat Fuarı, Türk iş insanlarının ve ürünlerinin Çin’de tanınması için büyük fırsat. Çin’de ‘erken kalkan kuşlar aç kalmaz’ şeklinde bir atasözümüz var. Türk şirketlerinin Çin’deki bu iki fuara katılarak fırsatı değerlendirmelerini ve iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilere katkıda bulunmalarını istiyoruz” diye konuştu.

FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

Canton Fuarı’na İTO sayesinde Türk firmalarından yoğun katılım olduğunu belirten CFTC Başkan Yardımcısı Bing Xu, “Fuarda fikri mülkiyet haklarını korumayı ve ticari anlaşmazlıkları çözmeyi görev edinen kurum bulunmaktadır. Dijitalleşmeyle birlikte hızla gelişen fuar, internet üzerinden online olarak da açık olacak” dedi.

Xu, 5-10 Kasım’da düzenlenecek Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın ise diğer ülkelerin ürünlerinin Çin’e girmesi için bir platform olacağını kaydetti. Xu, “Fuarın iki bölümü var. Birincisi ülke tanıtımları olacak ikincisi diğer ülkelerin ürünleri tanıtılacak. Fuara, 150 bin uluslararası alıcı ve satıcının gelmesini bekliyoruz” diye konuştu.

FIRSATI KAÇIRMAYIN

İTO’nun 136 yıllık tarihi ve 400 bini aşkın üyesi ile kendileri için çok önemli bir ticaret odası olduğunu belirten Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Ticari Konsolosu Songfeng Huang da “Türk firmalarının İTO aracılığıyla Çin’deki köklü fuarlara katılmalarını önemsiyoruz. Buradan İTO’nun bütün üyelerine ve Türk iş dünyasına seslenmek istiyorum.
Hem Canton Fuarı hem de Uluslararası İthalat Fuarı, Türk ürünlerini Çin’de pazarlamak için büyük fırsat. Şanhay’daki ithalat fuarı, çok daha büyük fırsatlar açacak. Bu fırsatı kaçırmayın” dedi.

KATILIM ORGANİZASYONU İTO’DAN

Türk firmaları İTO aracılığıyla Çin’deki birçok fuara katılıyor. Türk girişimciler ve şirketler, başkent Pekin’deki Beijing Uluslararası Ticaret Fuarı’na yıllarca iştirak etti. Ayrıca Guanco’daki Canton Fuarları’nın 1. ve 3. faz organizasyonlarında yer alıyor. Her yıl düzenlenen SIAL China ile iki yılda bir düzenlenen Bauma China Fuarları’nda da Türkiye milli katılımını İTO gerçekleştiriyor. Çinli yetkililer, 5-10 Kasım’da Şanhay’da düzenlenecek Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na da Türkiye’den yoğun katılım bekliyor.

DAHA FAZLA YER TALEBİ

Çin heyeti, fuar tanıtım konferansının ardından düzenlenen iş yemeğinde İTO yetkilileri ile bir araya geldi. İstanbul’daki firmaların, Canton Fuarı’nda daha fazla yer almak istediğini belirten İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, “Ayrıca Canton’un ikinci fazına da katılmak istiyoruz. Oradan da yer talep ediyoruz” dedi. Çin Dış Ticaret Merkezi (CFTC) Başkan Yardımcısı Bing Xu ise “Canton Fuarı içinde Türk mallarını satmak isteyen Türkleri, Çinli firmalarla tanıştıracak bir etkinlik düzenleyebiliriz. Canton’un ikinci fazına uygun ürünleri olan firmaların Şanhay’da düzenlenecek Uluslararası İthalat Fuarı’na katılmalarını tavsiye ediyorum” dedi. Görüşmede ayrıca Türk iş dünyasının uzun süreli ve çok girişli vize için kolaylık sağlanması yönündeki talepleri de Çinli yetkililere iletildi.

‘BİR KUŞAK BİR YOL’ PROJESİNE ÖNEM VERİYORUZ

Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Ticari Konsolosu Songfeng Huang, Çin hükümetinin, ‘Bir Kuşak Bir Yol’ projesinin yanı sıra ticari bağlantıların güçlendirilmesine büyük önem verdiğini söyledi. Bu yöndeki yeni adımların, ikili ticaretin gelişmesi için büyük bir platform oluşturacağını kaydeden Huang, “Ayrıca ticaret rakamlarındaki dengesizliği giderecek çözümler bulmak için buradayız” dedi.

11 Nisan 2018 Çarşamba

Etiketler : Dünya

ABD, kuantum ve nükleer enerji teknolojileri ile insansız havacılık alanlarında faaliyet gösteren 37 Çinli şirketi, ihracat kontrolleri uygulanacak "varlık listesine" aldığını bildirdi.


ABD Ticaret Bakanlığından yapılan açıklamada, söz konusu şirketlere, ABD'nin ulusal güvenlik ve dış politika çıkarlarına aykırı faaliyetleri nedeniyle tedbir uygulandığı belirtildi.

 

Şirketlerden 22'sinin, "Çin'in kuantum teknolojileri alanındaki ilerlemelerindeki rolleri ve bu alanda ABD'de geliştirilen teknolojileri elde ettikleri veya elde etmeye teşebbüs ettikleri" gerekçesiyle yaptırım listesine alındığı aktarılan açıklamada, bu faaliyetlerin askeri alanda somut uygulamaları olabileceği ve bu yüzden ABD'nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğu bildirildi.

 

Açıklamada, bu şirketlerden bazılarının Çin'in nükleer programlarıyla da bağlantılı olduğu ve "Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından kontrol altındaki bazı materyalleri bu ülkeye transfer ettikleri" kaydedildi.

 

11 şirketin, Çin'in Yüksek İrtifa Balonu programındaki rolleri nedeniyle yaptırım listesine alındığı belirtilen açıklamada, Çin'e ait yüksek irtifa balonunun Şubat 2023'te ABD hava sahasına girmesiyle ortaya çıkan krizin ardından bu alanda faaliyet gösteren 6 Çinli şirkete getirilen yaptırıma ilave olduğuna işaret edildi.

 

Açıklamada, 4 şirketin ise, insansız hava araçları sistemlerinde kullanılan ABD menşeili ürünleri Çin ordusunun kullanımı için elde etmeye teşebbüs ettikleri gerekçesiyle listeye dahil edildiği aktarıldı.

 

ÇİN'DEN TEPKİ

 

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Cien, tedbir kararına ilişkin yaptığı açıklamada, ABD'nin, Çin şirketlerini hedef almak için varlık listesini ve ihracat kontrollerini kötüye kullandığını savundu.

 

Sözcü Lin, kontrol altındaki malzemelerin Rusya'ya transfer edildiği iddiasına ilişkin ise, "Çin ve Rusya'nın normal ekonomik ve ticari ilişkiler kurma hakkı vardır, bu işbirliği dış müdahale ile kısıtlanamaz." dedi.

 

ABD'nin uzun süredir Çinli şirketleri, "ulusal güvenlik risklerini" gerekçe göstererek baskıladığını fakat bu konuda herhangi bir kanıt da sunmadığını dile getiren Lin, şunları kaydetti:

 

"ABD'yi, ulusal güvenlik kavramını haddinden fazla esnetmeye, ticaret ve teknoloji konularını siyasileştirmeye veya silah olarak kullanmaya, farklı yaptırım listelerini kullanarak Çin şirketleri baskılamaya son vermeye çağırıyoruz."

 

Lin, Çinli şirketlerin meşru haklarını ve çıkarlarını korumak için gerekeni yapacaklarını vurguladı.

 

ABD'nin ihracat kontrol listesindeki şirketlere hükümetten özel izin almadan ürün veya hizmet satılamıyor.

12 Mayıs 2024 Pazar

Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in yarın Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapacağı görüşmeden Yunan kamuoyunun en büyük beklentisi, iki ülke arasındaki barış ve dostluk ortamı, diyalog ve işbirliğinin devam etmesi yönünde.


 

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in yarın Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yapacağı görüşmeden Yunan kamuoyunun en büyük beklentisi, aradaki tüm anlaşmazlıklara rağmen iki ülke arasındaki barış ve dostluk ortamı, diyalog ve işbirliğinin devam etmesi yönünde.

 

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Konstantinos Filis, Türkiye'de Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaşandığı Şubat 2023'ten bu yana ikili ilişkilerde yeni bir durumun var olduğuna dikkati çekerek, sahada da tansiyonun düştüğünü ve bunun ikili ilişkiler için önemli bir gelişme olduğunu vurguladı.

 

"İKİ ÜLKE ARASINDA İŞBİRLİĞİ MÜMKÜN"

 

Filis, “İki tarafın da ‘Pozitif Gündem’e ağırlık vermeye karar vermiş olması önemli. Gerçekleştirilmeye başlanan çok sayıda anlaşma var. Bu da uzlaşmazlıklara rağmen işbirliği alanı olduğunu gösteriyor. Zira Türkiye ile Yunanistan arasında önemli uzlaşmazlıklar bulunuyor. Buna şüphe yok ancak işbirliği yapabiliriz çünkü komşuyuz ve aynı coğrafi bölgede bulunduğumuz için iklim krizi, çevre, sivil koruma, deniz gibi ortak sorunlara da sahibiz.” Diye konuştu.

 

Turizm gibi her iki ülkenin de ekonomisi için önemli olan alanlarda işbirliğinin önemine işaret eden Filis, eğitim, bilim gibi alanlarda da işbirliğinin mümkün olduğuna dikkati çekti.

 

Filis, “Doğu Ege adalarının silahlandırılması, Ege’de gri alanlar, kıta sahanlığı, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)” gibi konularda iki ülkenin önemli fikir ayrılıkları olduğunun altını çizerek, her iki tarafın da son dönemde hem tansiyonun düşürülmesine hem de pozitif gündemin ön plana çıkarılmasına ağırlık verdiğini ifade etti.

 

ZOR SORUNLARIN MÜZAKERE EDİLEBİLMESİ İÇİN GEREKLİ ORTAM

 

İkili ilişkilerdeki zor konuları müzakere edebilmek üzere uygun ortamın yaratılabilmesi için, karşılıklı güvenin sağlanacağı, işbirliğinin mümkün olabileceğinin teyit edileceği, basit konularla ilk adımların atılacağı bir geçiş dönemine ihtiyaç duyulduğunu anlatan Filis, sorunlara çözüm bulmak için müzakerenin önemini vurguladı.

 

"HER İKİ LİDER DE OLUMLU ATMOSFERİ KORUMAYA KARARLI"

 

Filis, iki ülkenin tüm sorunlara rağmen olumlu bir atmosfer içerisinde olduğunu ve her iki liderin de bu olumlu atmosferi korumaya kararlı olduğunu belirterek, Erdoğan ve Miçotakis’in 13 Mayıs’taki görüşmesinde, Aralık 2023’te imzalanan Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi’ni teyit edeceği öngörüsünü paylaştı.

 

Uzlaşmanın kimi zaman geri adım atılmasını da içerdiğine dikkati çeken Filis, öte yandan uzlaşıda bazı kırmızı çizgilerin de olduğunu, Yunanistan’ın Doğu Ege adalarının silahsızlandırılması ve Ege’de gri alanlar konusunda taviz vererek uzlaşıya varmasının mümkün olmadığını ifade etti.

 

Filis, tarafların pozitif gündemi sürdürerek Uluslararası Adalet Divanına başvurmasının da olası olduğunu kaydetti.

 

Siyasi iradenin olması halinde Uluslararası Adalet Divanına gitmenin çok zaman almayacağını belirten Filis, asıl zor olanın Divan’a sunulacak konuların belirlenmesi olduğu, bunun süreci uzatabileceği değerlendirmesinde bulundu.

 

İKİLİ İLİŞKİLERDE KAYDEDİLEN İLERLEME

 

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Yorgos Tzogopoulos da Miçotakis'in Türkiye ziyaretinin Erdoğan'ın 7 Aralık 2023'teki Atina ziyaretine karşılık olduğuna işaret etti.

 

İki liderin, aralarında anlaşmazlık noktaları olsa da kişisel bir iletişim içerisinde olmasını son derece olumlu bulduğunu belirten Tzogopoulos, tüm sorunlara rağmen Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin son dönemde 2019-2022 dönemine göre çok daha iyi olduğunu vurguladı.

 

Tzogopoulos, "Bu, Ukrayna'da ve Orta Doğu'da yaşanan savaşlar gibi küresel sorunların ve genel olarak dünyada hakim belirsizliklerin içerisinde, iki ülkenin de ekonomilerine yardımcı oluyor." dedi.

 

Son dönemde ikili ilişkilerde kaydedilen ilerlemelere de değinen Tzogopoulos, 22 Nisan'da Atina'da ve 13 Kasım 2023'te Ankara'da düzenlenen Türkiye ile Yunanistan arasındaki Güven Artırıcı Önlemlere ilişkin toplantılar gibi inisiyatiflerin devam etmesi gerektiğini ifade etti.

 

Tzogopoulos, turizm, ekonomi ve göç krizi gibi alanlarda da işbirliğinin devam etmesinin faydalı olacağını kaydetti.

 

Geçmişte göç krizinin iki ülke arasında soruna neden olduğuna dikkati çeken Tzogopoulos, "Gerçekte Yunanistan ve Türkiye, coğrafi konumları nedeniyle ortak bir sorunla karşı karşıyalar. Binlerce mutsuz mültecinin ülkelerine girişini yönetmek durumundalar. Lübnan, İtalya gibi diğer ülkelerle ortak bir cephe oluşturmalılar ki Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerle daha iyi müzakere edebilsinler." şeklinde konuştu.

 

DİYALOĞUN ÖNEMİ

 

Tzogopoulos, ikili ilişkilerin geleceğine ilişkin ise şu öngörüde bulundu: "Tarih bizim gelecek için çok iyimser olmamızı engelliyor ancak yaklaşık bir yıldır devam eden göreceli iyi atmosferin korunması için çaba harcanmasına değer. En tecrübeli diplomatlar her zaman Türk-Yunan diyaloğunun, uzlaşmazlık hallerinde bile gerekli olduğunu söyler."

 

Türkiye ile Yunanistan'ın aralarında onlarca yıldır devam eden sorunlarda çözüme çok yakın olmadığına inandığını dile getiren Tzogopoulos "Soru, uzun yıllardır devam eden mevcut uzlaşmazlıkların, iki ülke arasında işbirliğinin mümkün olduğu alanlarda işbirliğini engelleyip engellemeyeceğidir. Bu nedenle Miçotakis ve Erdoğan buluşmasının önemli olduğunu düşünüyorum." dedi.

 

İki ülkenin yeşil enerji alanında işbirliği yapabileceğini vurgulayan Tzogopoulos, AB'nin de destek verdiği programlarla her iki ülke için de ortak refah alanlarının oluşturulabileceğine işaret etti.

 

SOKAK DA DİYALOGDAN VE DOSTLUKTAN YANA

 

AA muhabirinin sokakta mikrofon uzattığı vatandaşlar da iki ülke arasındaki dostluk ortamı ve diyaloğun devam etmesinden yana olduklarını belirtti.

 

Hristina Vazilidu, "Her şekilde dost olduğumuzu düşünüyorum. Siyasete ilişkin bir şey söylemek istemiyorum. Türkleri seviyorum. Halkların paylaşamayacağı bir şey yok." diye konuştu.

 

Miçotakis ve Erdoğan'ın birçok kez görüştüğüne dikkati çeken Dimitris Paraskevas, Türkiye ile Yunanistan arasındaki yakınlaşma sürecinin devam etmesinden yana olduğunu söyledi.

 

Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği ilişkileri eğitimi almış, 8 ay Türkiye'de staj yapmış olan İlias Raptis, iki ülke arasındaki diyaloğun genel olarak sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.

 

Raptis, "Diyalog olmalı çünkü istesek de istemesek de Türkiye güçlü bir komşu. Ayrıca ben de genel olarak dostluğa inanıyorum. Savaşların olduğu bir dönemde, uzlaşamasak bile dostluk ve barıştan bahsetmemiz, konuşmamız iyidir." şeklinde konuştu.

 

Halkların dostluğuna inandığının altını çizen Raptis, kendisinin Türkiye'de çok iyi vakit geçirdiğini, tarih sevdiği için İstanbul'da Bizans ve Osmanlı izlerini keşfetme fırsatı yakaladığını, çok sayıda Türk arkadaş edindiğini ve İstanbul'u özlediğini söyledi.

 

Türkiye ile Yunanistan arasındaki yakınlaşma sürecinin devam etmesi gerektiğini kaydeden Andreas Evripidu da "Ben aslen Kıbrıslıyım. Bu yakınlaşmanın bize, Kıbrıs'a da olumlu sonuçlar getirmesini umuyorum. Dilekler ve umutlar asla tükenmez." dedi.

12 Mayıs 2024 Pazar