Çin'de geçen yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını kapsamında alınan önlemlerin kaldırılmasıyla artan ekonomik aktivitenin yeniden yavaşlama eğilimine girebileceğine ilişkin endişeler Çin'i yeniden gündemin odağına taşıyor.


 

Dünya genelinde bir süredir devam eden şahin para politikalarının ekonomiler üzerindeki etkileri günden güne belirginleşiyor.

 

Çin'de 2020'de başlayan Kovid-19 salgınının ardından dünya genelinde uygulamaya alınan destekleyici politikalar, geçen yıl itibarıyla yerini şahin politikalara bırakırken, enflasyonla mücadele kapsamında atılan adımlar sonrası yavaşlayan ekonomik aktivite ise resesyon korkusunu gündeme getirdi.

 

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) enflasyonla mücadele kapsamında politika faizini son 16 yılın en yüksek seviyesine çıkarması resesyon endişelerini beslerken, dünya ekonomisinin en önemli üretim merkezlerinden olan Çin'de bir süredir devam eden negatif haber akışı da ülke ekonomisine ilişkin soru işaretlerinin artmasına neden oluyor.

 

Çin ile Tayvan arasındaki gerilimin Çin-ABD ilişkilerinde tansiyonu artırması ve söz konusu jeopolitik gerilimlerin daha geniş bir bölgeye yayılma ihtimali de ülke ekonomisi için başlıca risk unsurları olarak ortaya çıkıyor.

 

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumundaki Çin'de yaşanan gelişmeler birçok varlık fiyatında oynaklığa neden olurken, enflasyon ve resesyon ikileminde bocalayan dünya

ekonomisi için de belirsizlikler artıyor.

 

ÇİN'DE ÇARKLAR YAVAŞLIYOR

 

Analistler, ülkede harcamaların hızlanmasıyla güçlenen büyüme eğiliminin son dönemde sekteye uğramış olabileceği endişesine dikkati çekerek, açıklanan makroekonomik verilerdeki sinyallerin yakından takip edildiğini kaydetti.

 

Enflasyon verilerindeki yavaşlamayla başlayan sinyallerin günden güne güçlendiğini ifade eden analistler, dünya ekonomilerindeki benzer işaretlerin de Çin ekonomisini olumsuz etkileyebileceğini bildirdi.

 

Buna göre, Çin'de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) martta yüzde 0,7 artarak beklentilerin altında kalırken, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) yüzde 2,5 geriledi.

 

Analistler, enflasyon verilerindeki yavaşlamanın harcamalardaki güç kaybetmesine işaret edebileceğini aktararak, bu durumun da dünya genelinde resesyon korkularının yoğunlaştığı bir ortamda ülkenin büyümesine ilişkin soru işaretlerini beslediğini ifade etti.

 

Ülke ilk çeyrekte yüzde 4,5 büyüyerek beklentileri geride bıraksa da imalat sanayisindeki düşük performans dikkati çekiyor.

 

Buna göre, Çin'de sanayi üretimi yıllık bazda yüzde 3,9 ve yılbaşından bu yana yüzde 3 artarak beklentilerin altında kaldı.

 

Öte yandan, ülkede inşaat sektörü de yavaşlama eğiliminde hareket ederken, yılbaşından bu yana menkul kıymet bazlı yatırımlar yüzde 5,8 öngörülerden fazla geriledi.

 

Çin'de ocakta 50 seviyesinin üzerine çıkarak genişlemeye işaret eden imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) üç aylık genişlemenin ardından nisanda tekrar 50 seviyesinin altına inerek imalat sanayinde tekrar daralmanın başladığına işaret etti. Nisan imalat sanayi PMI 49,2'ye, hizmet sektörü PMI ise 56,4'e indi.

 

Analistler, imalat sanayi PMI verilerinde bütün alt endekslerin önceki aya göre düştüğüne dikkati çekerek, talebin de üretimden fazla gerilediğini bildirdi.

 

Demir çelik üretimindeki daralmanın martta daha da güç kazandığını ifade eden analistler, bu durumun konut piyasası kaynaklı talepte yavaşlama olduğuna işaret edebileceğini aktardı.

 

ÇİN MERKEZ BANKASI'NIN EKONOMİYİ DESTEKLEMESİ BEKLENİYOR

 

Analistler, söz konusu gelişmelerle birlikte Çin Merkez Bankası'nın (PBoC) ekonomiyi destekleyici tavrını sürdürmesinin beklendiğini aktararak, Banka'nın bu adımları daha çok likidite enjeksiyonlarıyla yaptığını ifade etti.

 

Buna karşın son dönemde enflasyondaki yavaşlama eğiliminin PBoC'yi politika faizinde indirime gitmeye ikna edebileceğini ifade eden analistler, piyasalarda mayısta 10 baz puanlık faiz indirimi beklentilerinin öne çıkmaya başladığını dile getirdi.

 

Analistler, Çin hükümetinin de destekleyici politikaları sürdürmesinin beklendiğini vurgulayarak, beklentileri aşan büyüme verilerine karşın, makroekonomik verilerde gözlemlenen yavaşlama sinyallerinin dikkate alındığını belirtti.

04 Mayıs 2023 Perşembe

Çin’in, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yatırımı 2023’te yüzde 16 artarak 1.3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptığı yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

NECMİ UYSAL

 

Çin ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında artan ekonomik ilişkilere paralel olarak Çin’in BAE’deki yatırımları 2023 yılında yüzde 16 artış ile 1.3 milyar dolara yükseldi. 

 

TOPLAM YATIRIMIN YÜZDE 60’I

 

Bu rakam tüm Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptıkları toplam yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

BAE’NİN ÇİN’DEKİ YATIRIMLARI YÜZDE 120 ARTTI

 

Diğer taraftan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Çin’deki yatırımları ise geçtiğimiz yıl yüzde 120 artış gösterirken, Arap ülkelerinin Çin’de yaptıkları yatırımların yüzde 90’ına karşılı geliyor. 

 

PETROLE BAĞIMLILIKTAN KURTULMA ÇABASI

 

Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmeye çalışıyor. 

 

Bu kapsamda Çin ile BAE arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkiler artış gösterme eğiliminde. 

 

EN BÜYÜK İHRACAT PAZARI

 

Nitekim BAE, Çin’in Arap ülkeleri arasındaki en büyük ikinci ticaret ortağı olurken, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı konumunda. 

 

Diğer taraftan BAE, 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım pazarında aktif proje bakımından 1.277 proje ve 23 milyar dolarlık yatırım ile dünyada üçüncü sırada bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl körfez yatırım fonu ise Çin’de 2.3 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Konseyi, yapay zekayla ilgili ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti.


Kuruluşunun 75. yılını kutlayan Avrupa Konseyine 46 üye devletin dışişleri bakanları, yıllık toplantıları kapsamında Strazburg'da bir araya geldi.

 

Avrupa Konseyinden yapılan açıklamaya göre, üye ülkelerin dışişleri bakanları, Konsey'in çevre, göç, insan kaçakçılığı ve gazetecilerin korunması dahil farklı alanlarda gelecekte izleyeceği yolu belirledi.

 

Bakanlar, yapay zekaya ilişkin ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Sözleşmenin imza faslı eylülde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak.

 

Hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme, yapay zekaya başvurulurken uluslararası insan hakları, demokrasi ve hukuk devletine yönelik hukuki düzenlemelere uyulduğunu garanti altına almayı amaçlıyor.

 

Sözleşmeye üye devletlerin, yapay zeka sistemlerinin kullanımı sırasında insan hakları düzenlemeleriyle aykırı riskleri belirlemeye, ölçmeye ve önlemeye yönelik önlemler alması gerekecek.

 

Üye devletlerden ayrıca, yapay zeka sistemlerinin eşitlik ilkesine, ayrımcılık yasağına uymasını ve özel hayatı korumasını sağlaması isteniyor.

 

Bu arada, Ukrayna'nın desteklerini ifade eden bakanlar, toplantıda bu ülke için "Hasar Kaydı" mekanizmasının önemini de kaydetti.

 

Söz konusu mekanizma kapsamında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna topraklarında oluşan hasarların tazminat taleplerine ilişkin kanıt ve bilgiler toplanıyor.

 

Bakanlar, Ukraynalı çocukların korunması ve "kaçırılan Ukraynalı" çocukların geri getirilmesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

 

Toplantıda, 2025'te gençlik bakanlarını bir araya getiren bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

 

BAKANLAR KOMİTESİ BAŞKANLIĞINI LİTVANYA DEVRALDI

 

Toplantı kapsamında Liechtenstein, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı görevini Litvanya'ya devretti.

 

Litvanya Başbakanı İngrida Simonyte, ülkesinin Bakanlar Komitesi Başkanlığı dönemindeki öncelikleri hakkında bilgi verdi.

 

Buna göre, Litvanya'nın öncelikli görevleri arasında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna'yı desteklemek, Reykjavik Zirvesi'nde alınan kararları uygulamak, otoriterliğe karşı Konsey'in değerlerini korumak, demokrasiyi, insan haklarını ve üye devletlerde hukuk devletini savunmak yer alacak.

17 Mayıs 2024 Cuma