Çatı üstü elektrik üretimi potansiyeli, Konya’da faturalanan elektrik tüketiminin yüzde 113’ünü, Ankara’da yüzde 88’ini ve İzmir’de yüzde 76’sını karşılayabilir.


 

Türkiye’nin çatı tipi güneş enerjisi potansiyelinin en az 120 gigavatlık kapasite oluşturulmasını sağlayabileceği ve böylece toplam elektrik tüketiminin yüzde 45’inin çatılarda kurulabilecek güneş enerjisi santralleriyle karşılanabileceği tespit edildi.

 

Enerji düşünce kuruluşu Ember tarafından yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri analiz edilerek afet bölgesi ilan edilen 11 il dışındaki çatılarda kurulabilecek güneş enerjisi potansiyeli hesaplandı ve çatılar panel kurulumuna uygunluklarına göre sınıflandırıldı.

 

Çatılarda kurulacak güneş enerjisi kapasitesinin Türkiye’nin enerji dönüşümünde önemli rol oynayabileceğini gösteren analizde, Türkiye’nin çatı üstü güneş enerjisi potansiyelinin en az 120 gigavatlık kapasite oluşturabileceği belirlendi.

 

Çatılarda kurulabilecek bu kapasiteden yıllık 148 teravatsaat elektrik üretilebileceği ve böylece Türkiye’nin 2022’deki toplam elektrik tüketiminin yüzde 45’ine denk gelen ihtiyacın söz konusu santrallerden karşılanabileceği hesaplandı.

 

Rapora göre, Türkiye’de elektrik tarifesinin en düşük olduğu tüketici tipi olan meskenlerde Eylül 2022-Ağustos 2023 dönemindeki 12 aylık dönemde elektrik tarifelerindeki sübvansiyon yaklaşık 3,6 milyar dolara ulaştı. Çatılarda kurulabilecek güneş enerjisi santralleriyle Türkiye’nin, elektrik üretiminde fosil yakıt kaynaklı dışa bağımlılığını da azaltarak elektrik tarifelerinde verilen finansal teşviklerden tasarruf sağlayabileceği belirlendi.

 

Ember’e göre, arazi gereksiniminin olmaması, tüketimle aynı noktada üretim sağlanması ve herkesin parçası olabileceği bir elektrik üretim yöntemi olması bu santralleri daha cazip hale geliyor.

 

ŞEHİRLERE GÖRE ÇATI TİPİ GÜNEŞ ENERJİSİ POTANSİYELİ

 

Çalışma kapsamında hesaplanan toplam 120 gigavatlık çatı tipi güneş enerjisi potansiyelinde şehir bazında, İstanbul 10,4 gigavat, Ankara 10,1 gigavat ve İzmir 9,3 gigavatla ilk sırada yer aldı.

 

Bu potansiyel Manisa'da 3,1 gigavat, Afyon'da 2,8 gigavat, Kocaeli'de 2,5 gigavat ve Tekirdağ'da 1,9 gigavat olarak ölçüldü.

 

Çatı tipi güneş enerjisi potansiyeli kullanılarak üretilebilecek 148 teravatsaat elektrik üretiminde ise şehir bazında ilk sırada 12,5 teravatsaatle Ankara ve 12,4 teravatsaatle İzmir yer aldı, bu kapasite İstanbul için 11,4 teravatsaat olarak belirlendi.

 

Üretim potansiyeli Konya'da 8,6 teravatsaat, Manisa'da 6,4 teravatsaat, Bursa'da 5,4 teravatsaat, Afyon'da 5,3 teravatsaat ve Balıkesir'de 4,7 teravatsaat olarak hesaplandı. Üretim potansiyeli Antalya'da 5,5 teravatsaat ve Muğla'da 4,5 teravatsaat olarak tespit edildi.

 

İllere göre çatı tipi güneş enerjisi üretimi potansiyelinin faturalanan elektrik tüketimini karşılama oranına bakıldığında, bu oranın Konya'da yüzde 113, Ankara'da yüzde 88 ve İzmir'de yüzde 76 olduğu tahmin edildi.

 

Kuzeyde daha az güneş alan, sanayileşmiş ve elektrik tüketimi yüksek olan büyük illerden İstanbul'da söz konusu oran yüzde 27 ve Bursa'da yüzde 42 olarak hesaplandı.

 

DÜNYADA ÇATI TİPİ KURULUMLARI, YENİ GÜNEŞ KAPASİTESİNİN YARISINI OLUŞTURDU

 

Dünyada geçen yıl devreye alınan toplam 239 gigavatlık yeni güneş enerjisi kapasitesinin 118 gigavatını çatı tipi güneş enerjisi santralleri oluşturdu.

 

Çatı tipi güneş enerjisi santrali kurulumları geçen yıl önceki yıla göre yüzde 49 artış gösterirken, Avustralya 2022 itibarıyla kişi başına düşen güneş enerjisi kapasitesinde lider konumda yer aldı. Ülkede her üç evden birinde çatı tipi güneş enerjisi santrali bulunuyor.

 

Bu ülkeyi güneşten elektrik üretiminin yüzde 40’ını konut çatılarından elde eden Hollanda ve Almanya izledi. Avrupa Birliği ülkelerinde 2022 sonu itibarıyla güneş enerjisi kurulu gücünün yüzde 66’sını çatı tipi santraller oluşturdu.

 

GÜNEŞ ENERJİSİNDE MEVCUT KURULU GÜCÜN 10 KATINA YAKIN ÇATI POTANSİYELİ VAR

 

Ember Bölge Lideri Ufuk Alparslan, analize ilişkin değerlendirmesinde, dünyada uygulanan enerji dönüşümü politikalarında önceliğin çatılara verildiğini dile getirdi.

 

Türkiye'nin güneş enerjisinde iddialı hedefleri olduğunu belirten Alparslan, şunları kaydetti: “Türkiye’nin çatıları, mevcut güneş enerji kurulu gücünün on katına yakın bir potansiyel barındırıyor. Mevcut çatılardaki potansiyele ek olarak Türkiye’de her yıl on binlerce yeni bina inşa ediliyor, deprem bölgesinin yeniden inşası nedeniyle bu sayı daha da artacak. Yeni binalara ve kamu binalarına panel yükümlülüklerinin getirilmesi ile belediyelerin uygun apartman binası çatı alanlarını ihale etmesi, hem enerjideki hedeflere ulaşmamızı, hem de kişilerin kendi elektriklerini ucuza üretmesini sağlayabilir.”

 

TÜRKİYE’DE GÜNEŞ ENERJİSİ VE HEDEFLER

 

Türkiye'de güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı 2022'de yüzde 4,7 oldu. Güneşin elektrik üretimindeki payı bu yılın ilk yarısında ise yüzde 5,7 olarak hesaplandı.

 

Türkiye'nin güneş enerjisi kurulu gücü kasım sonu itibarıyla 11,2 gigavata yükseldi.

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2022 sonunda açıkladığı Ulusal Enerji Planı'na göre, Türkiye 2035'e kadar güneş enerjisi kurulu gücünü 52,9 gigavata yükseltmeyi planlıyor.

 

Ekim 2023'te yayımlanan 12. Kalkınma Planı'na göre ise 2028 sonunda Türkiye'nin güneş enerjisi kurulu gücünün 30 gigavata ulaşması hedefleniyor. Bu kapasiteye ulaşılması için 2024-2028 döneminde Türkiye'de her yıl 3,4 gigavat güneş enerjisi kurulu gücü inşa edilmesine ihtiyaç duyuluyor.

11 Aralık 2023 Pazartesi

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği ve 10 ton propolis üretiminin yapıldığını söyledi.


Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Başkanı Ziya Şahin, açıklamada, Türkiye'nin 9,2 milyon arılı kovan sayısıyla dünyada 3.,115 bin ton bal üretimiyle de Çin'den sonra 2. sırada yer aldığını söyledi.

 

Türkiye'nin, bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğiyle Avrupa'da 1. sırada olduğunu ifade eden Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu dile getirdi.

 

Şahin, dünya genelinde sağlanan başarıyı temellendirmek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı arttırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğuna işaret ederek, "Bu kapsamda uluslararası standardizasyon örgütü olan ISO'nun arı ürünleri çalışmalarına 34 ülkeyle 2019'dan itibaren katkı ve katılım sağlıyoruz. Bu zaman zarfında çam, geven, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışma başlattık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balında bir standart getirdik. Ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışılıyor." diye konuştu.

 

Söz konusu bal türleriyle ilgili çalışmaları TAGEM ile yürüttüklerini kaydeden Şahin, bal konusunda dünyayla yarışabilmek için artık bilimsel kimliğin ortaya konulmasının elzem olduğunu belirtti.

 

Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında da önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, "Türkiye'de geçen yıl 9 bin 389 ton bal ihraç edildi. Bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık 20 ülkeye ihracat yapılırken, başı Almanya, ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya çekiyor." ifadesini kullandı.

 

BİR KİLOGRAM BALIN MALİYETİ 216 LİRA

 

Balın kalitesi üzerinden pek çok spekülasyon yapıldığını dile getiren Şahin, baldaki sahtecilik ve uygunsuzluk konusunda başta merdiven altı üretim yapanlar olmak üzere buna dahil olan her kesimle mücadelenin çok önemli olduğunu vurguladı.

 

Şahin, sahteciliğin tespiti için balların da kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğine işaret ederek, kovan ve arıcıların yanında üretilen balı da kayıt altına alarak, kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini aktardı.

 

Arıcılığın son yıllardaki fiyat artışlarından da ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

 

"Arıcılık tarla bitkilerindeki gibi sabit yerde yapılan bir üretim faaliyeti değil. Her gezginci arıcımız yılda 5-6 konaklama bölgesi değiştirerek, yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ediyor. Son yıllardaki akaryakıt, besleme, sarf malzeme, makine/ekipman ve işçilik benzeri giderler bir anda yükseldi. Geçen yılki bal maliyetine güncel enflasyon eklendiğinde, bir kilogram bal maliyeti 216 lira olmaktadır. Arıcıların elinden tutulmalı, desteklenmeli."

 

ÇİN VE BREZİLYA'NIN TÜRKİYE'DEN PROPOLİS TALEBİ VAR

 

Şahin, son yıllarda birliklerin kurulmasıyla arıcıların, balın yanında, propolis, bal mumu, arı sütü, polen, arı zehri gibi ürünlerin de üretimini yaptıklarına işaret ederek, "Balın dışında Türkiye'de yaklaşık 7 bin ton bal mumu, 4 ton arı sütü, 400 ton polen, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin ana arı üretimi yapılıyor. 2020 yılına kadar propolisi yurt dışından ithal ederken şu an için bu ürünlerde ihracatçı konumdayız. Özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi var." diye konuştu.

 

Şahin, bal dışındaki ince işçilik gerektiren arı ürünlerindeki üretimi arttırmak için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, açıklayacakları yeni destekleme modelinde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilere kovan başına ilave destekler vereceklerini ifade etti.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Dünya Arı Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin, bal üretiminde dünyada 2'nci olduğunu bildirdi.

 

Arıcıların 2003'ten itibaren desteklerden faydalandığına ve sektöre 2023'e kadar 1,6 milyar lira destek sağlandığına işaret eden Yumaklı, "Verilen desteklerin de etkisiyle arılı kovan, bal üretimi ve arıcılık işletme sayısında büyük artışlar kaydedildi. 2002'de 74 bin ton olan bal üretimimiz 2023'te 115 bin tona çıktı. Söz konusu dönemde arılı kovan sayımızı da 4,1 milyondan 9,2 milyona çıkarttık. Amacımız, kovan sayılarını artmasının yanında kovan başına alınan balın veriminin ve kalitesinin de artmasını sağlamak." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, Bakanlık olarak çalışmalarını 5 ana eksende sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Bunlar verimlilik, kalite, sürdürülebilirlik, kayıtlılık ve sektöre yatırım. Arıcılıkta da bu 5 ana eksen etrafında adımlar atacağız. Bu kapsamda yeni destekleme modelimizde gezginci arıcılar ile genç ve kadın üreticilerimize kovan başına ilave destekler verilecek." ifadelerini kullandı.

 

İklim değişikliğinin bal arıları üzerinde etkilerine yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde çalışmaların sürdüğünü belirten Yumaklı, şunları kaydetti:

 

"İklim değişikliğinin arılar üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi amacıyla Arıcılık Eylem Planı'nın hayata geçirilmesi için çalışmalara başladık. Bunu, ilgili kamu kuruluşları, üniversiteler ve özel sektör temsilcileriyle bir araya gelerek yapacağız. Bölgesel ırk ve ekotiplerle yapılan arıcılığın geliştirilmesi, bitki örtüsünün korunması, arıcılık yönetimi, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi konuları kapsayacak eylem planıyla, iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzlukların arılar üzerindeki etkisinin en aza indirilmesini amaçlayacağız."

 

Bu arada, Dünya Arı Günü, Birleşmiş Milletler kararıyla yeryüzündeki yaşamın devamlılığının sağlanmasında önemli rol üstlenen arıların önemine dikkati çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs'ta kutlanıyor.

20 Mayıs 2024 Pazartesi