Yeni ekonomi yönetiminin yoğunlaştığı yapısal reformlarda cari açığın azaltılması öne çıkarken, bu konuda altın ithalatına yönelik tedbirler odak noktası oldu.


Cari açık makro gösterge hedefleri arasında yer alırken, altın ithalatı cari açığın azaltılmasına ilişkin yapılan yol haritasında önemli konular arasında bulunuyor. Altın ithalatına yönelik alınan tedbirler de ithalatın azaltılmasına verilen önemi gösteriyor.

 

Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısı sonrası yapılan açıklamada, ''Son dönemde cari açığı önemli oranda etkileyen altın ithalatında yaşanan gelişmeler ve bu kapsamda ihracatçılarımızın beklentileri de göz önünde bulundurularak ilgili kurumlarımızca alınan tedbirler değerlendirilmiştir." ifadesi kullanılmıştı.

 

Geçen ay bazı mücevherci ve kuyumcu eşyasının AB ve Serbest Ticaret Anlaşması imzalanan ülkeler harici ülke menşeli olanlarının ithalatında yüzde 20 ek mali yükümlülük uygulamaya alınmasına karar verildi.

 

Söz konusu yükümlülüğün, altından, pırlantalı altından, kıymetli metallerle kaplama adi metallerden olan ürünlerde uygulanması kararlaştırıldı.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı işlenmemiş altın ithalatının cari açık üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak, Türkiye'nin döviz rezervlerini desteklemek için kota uygulaması getirmeye karar verdi ve kotaların Borsa İstanbul AŞ üyesi kıymetli madenler aracı kuruluşları tarafından gerçekleştirilen işlenmemiş altın ithalatı için geçerli olması kararlaştırıldı.

 

Tedbirler çerçevesinde aracı kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen işlenmemiş altın ithalatı için geçen yıllardaki ithalat miktarları dikkate alınarak aylık kota miktarı belirlendi. Söz konusu kota kıymetli madenler aracı kuruluşlarının ithalat ve borsa işlemleri göz önünde bulundurularak tahsis edilecek.

 

Alınan tedbir kararının dış ticaret dengesine olumlu yansıması beklenirken, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında gerçekleştirilen ithalat söz konusu kota uygulamasının dışında tutulacak. Böylelikle hem altın üretimi ve ticareti konusunda ihracatın teşvik edilmesi hem de uzun dönemde cari açıkta olumlu ilerlemeler sağlanması öngörülüyor.

 

DİR çerçevesinde yapılan ithalatın yanında bedelsiz ihracat kapsamında ihracat bedeli olarak gelen ve şirketlerin yurt dışından sermaye olarak getirecekleri altınlar da kota dışında tutulacak.

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın geçen ay yayımladığı genelgeye göre, rafineriler artık en az 1 gram, en fazla 100 gram altın üretebilecek.

 

Şubat ayında da basılı kıymetli maden standartları belirlenmişti. Buna göre, Kıymetli madenler aracı kuruluşlarınca, DİR kararı kapsamında gerçekleştirilen ithalat işlemlerine ilişkin düzenlemeler yapıldı ve her bir standart işlenmemiş kıymetli maden ithalat işlemi için sağlanan 20 kilogramlık istisna, kıymetli maden türleri ayrıştırılarak altın için 40 kilogram, gümüş için 200 kilogram olacak şekilde artırıldı.

 

Yeni ekonomi yönetiminin yoğunlaştığı yapısal reformlarda cari açığın azaltılması öne çıkarken açığın azaltılmasında altın ithalatına yönelik tedbirler öne çıktı.

 

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, ocak-temmuz döneminde Türkiye'nin altın ithalatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 artışla 217 milyar 52 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde işlenmemiş altın ithalatı yüzde 180 artarak 19,4 milyar dolar oldu.

 

ALTIN İTHALATI TEMMUZDA YÜZDE 73 ARTTI

 

Borsa İstanbul verilerine göre, altın ithalatı temmuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 73 artarak 22 tondan 38 tona ulaştı.

 

Ocak-temmuz döneminde ise yüzde 220 artarak 69 tondan, 220 tona çıktı.

 

KUYUMCULUK SEKTÖRÜNÜN İHRACAT KG DEĞERİ 600-700 DOLAR SEVİYELERİNDE

 

İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa Atayık, yaptığı değerlendirmede, kuyumculuğun bugün 40 bin işletmesiyle 250-300 bini doğrudan olmak üzere aileleri ile birlikte 1,5 milyon kişinin ekmek kapısı olduğunu belirtti.

 

Kuyumculuğun Kapalıçarşı ekolüyle dünyada nam salmış, geliştirdiği özgün ürün ve koleksiyonlarıyla ekonomiye en çok katma değer yaratan sektör özelliğini taşıdığını ifade eden Atayık, 27 sektörün ihracatının kg değeri 1,44 dolar iken bu sektörün ihracatının kg değeri 600-700 dolar seviyelerinde olduğunu aktardı.

 

Atayık, ''Türk kuyumculuk sektörü zamanında sipariş tesliminde dünya birincisi, ihracatta dünya ikincisi, üretimde dünya üçüncüsü, pazar payında dünya beşincisi ve dünya mücevher pazarının yüzde 7'si üzerinde paya sahip. Dünyadaki 208 ülkeden 160'ına ihracat yapan, yıllık ihracatı 7,5 milyar dolar, turistik bölge satışları, DİR işlemleri ve yurt içi satışlarıyla yıllık 25 milyar dolar işlem hacmi olan bir sektör konumunda.'' dedi.

 

Altının Türkiye'de vatandaşlar tarafından yatırım aracı olarak kullanıldığı için devlet tarafından takibinin de "Cari Hesap" üzerinden değil, "Finans Hesabı" adı altında olması gerektiğini belirten Atayık şöyle devam etti:

 

''Eğer, sektörümüz kota nedeniyle uluslararası fiyatlardan farklı fiyatlarla ham madde temini zorunda kalırsa firmalarımızın hem yurt içindeki üretimi azalır, hem yurt dışındaki rekabet şansı azalır. Ayrıca, kota nedeniyle piyasada oluşan ikili fiyat, perakende esnafımız ile altın ve altın takı alışverişi yapan vatandaşlarımızı da olumsuz yönde etkiliyor. Ne yazık ki bu durum, vatandaş ile esnaf arasında fiyat bazlı tartışmaları gündeme getiriyor ve yurt içinde altın, son tüketiciye pahalı satılmış oluyor.

 

Bizim ham maddemiz kıymetli maden ve kıymetli taş, bunları temin yollarımız; yurt içi üretimler, hurda dönüşü ve bunlardan artı kalan ham madde ihtiyacı da ithalat ile karşılanır. Ayrıca, ithalatın hepsi bizim sektörümüze ait değildir. Bu konu da yanlış bilinmektedir.''

 

Atayık, ''Sektörün yıllık altın ihtiyacı yaklaşık olarak 270 ton seviyesinde. Son 29 yılın istatistiklerine bakıldığında yıllık ortalama 160-165 ton altın ithal ediliyor. Türkiye'deki madenlerin üretimi 42 ton, hurda dönüşü 68 ton civarında.'' dedi.

 

25 Ağustos’ta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, Hazine ve Maliye Bakanlığı Bakan Yardımcısı Osman Çelik ve yetkililerin katıldığı toplantıda sektör temsilcileri olarak bunları aktardıklarını söyleyen Atayık, ''Merkez Bankası başkanımız ve bakan yardımcımızın konulara çok hakim olduklarını, çözüm odaklı bir anlayış içinde doğru uygulamaları devreye almakta kararlı olduklarını hissettirdiler.

 

Toplantı çok verimli geçti. Piyasada rahatlamayı sağlayacak adamları atmakta da kararlı olduklarını gördük. Bu konuda bir takım olumlu düzenlemeler beklemekteyiz. Bu vesileyle Merkez Bankası başkanımıza ve bakan yardımcımıza pozitif yaklaşımları nedeniyle yeniden teşekkür etmek isterim.'' diye konuştu.

 

Atayık, yıllardır bu sektörü kayıt dışına iten Enflasyon Muhasebesi sistemi yerine Altın Esaslı Muhasebe sisteminin getirilmesi durumunda her şeyin çözülmüş olabileceğini, o zaman her veri, her data, her bilginin daha da netleşeceğini kaydetti.

 

Öte yandan, bazı altın ve mücevherlerin ithalatına getirilen yüzde 20 ek mali yükümlülük konusuna ise iç piyasada yerli üretimi ve istihdamı desteklediği için olumlu baktıklarını ifade eden Atayık, ''Fakat, bugün birçok firmamız, ithal ettiği altın, gümüş takı ve mücevherlerini bizi tercih eden yakın coğrafya, Balkanlar, Yakın Doğu ve Orta Avrupa ülkelerine ihraç ediyor.

 

Ayrıca, ithal ürünler, firmalara özellikle piyasadaki çeşitlilik ve model zenginliği açısından olumlu katkılar sunuyor. Yüzde 20 vergi ile bu imkan bir anlamda ortadan kalkmış oluyor.'' değerlendirmesinde bulundu.

02 Eylül 2023 Cumartesi

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar