Türkiye'de faaliyet gösteren otomotiv markalarının üst yöneticileri, pazarın 2023'te rekor bir performans gösterdiğini belirterek, gelecek yıl için arz ve talebin dengelenmesiyle toplam pazar hacminde bir azalışla "normalleşme" yaşanacağını bildirdi.


 

Türkiye otomotiv pazarı, yıl içerisinde ikinci el araç fiyatlarının sıfır fiyatını geçtiği, otomobilin yatırım aracına dönüştükten sonra Ticaret Bakanlığının uyguladığı tedbirlerle normalleştiği, bulunurluğun yılın ikinci yarısından hemen sonra dengelendiği bir yılı geride bırakıyor. Ayrıca binek ve hafif ticari toplam pazarının, ilk kez 1 milyon adedi aşması da 2023 yılını otomotiv pazarı anlamında önemli bir konuma yerleştirdi.

 

Türkiye'de faaliyet gösteren otomotiv markalarının üst yöneticileri, 2023 yılına ilişkin değerlendirmelerini ve 2024 öngörülerini paylaştı.

 

"ŞİRKETLERİN FIRSAT BULDUKÇA KAMPANYALAR YAPACAĞI BİR YIL OLACAKTIR"

 

Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, binek ve hafif ticari otomotiv pazarında araç bulunurluğunda yaşanan artışlarla birlikte yıl kapanmadan, 11 ayda 1 milyon adetlik sınırının aşıldığını anımsatarak, "Pazar, son 11 ayı rekor satışla kapattı ve yılın son ayında da benzer bir tempo bekleniyor. Böylece 2023 yılı, uzun zamandır karşılanamayan araç talebiyle rekor satışları getirmiş görünüyor." dedi.

 

Gelecek yıl araç bulunurluğu anlamında normalleşme sürecinin devam edeceğini belirten Bozkurt, "2024, daha önceki yıllarda olduğu gibi şirketlerin fırsat buldukça kampanyalar yapacağı bir yıl olacaktır. 2023'te ilk defa 1 milyonun üzerinde bir pazar elde edilmiş olsa da 2024 yılında daha farklı bir tabloyla karşılaşacağımızı öngörüyoruz. Araç fiyatlarında yükseliş, kredi maliyetleri, krediye ulaşmada zorluk ve kısıtlar, pazarın yüzde 30-35 civarında daralmasına yol açabilir. Bu noktada otomobil ve hafif ticari dahil olmak üzere 750-800 bin civarında bir pazar hacmi gerçekleşebilir." ifadelerini kullandı.

 

Toyota olarak gelecek yıl pazarın büyüklüğüne göre yüzde 10'luk bir paya sahip olmayı hedeflediklerini aktaran Bozkurt, "Şu anda ürün gamımız çok geniş. Sedan modeller konusunda zaten çok iyi bir konumdayız. Bununla birlikte ticari araçlar ve SUV segmentinde de çok güçlendik. Bütün modellerimizde tam hibrit versiyonumuz bulunuyor ve bu anlamda tek markayız. Tüm beklentilere yanıt verecek bir yelpazeye sahibiz." diye konuştu.

 

"SON 5 YILA BAKTIĞIMIZDA ASLINDA 'NORMAL' BİR PAZAR OLACAĞINI DA BELİRTEBİLİRİZ"

 

Doğuş Otomotiv İcra ve Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu da Türkiye otomotiv sektörünün, çabuk reaksiyon verebilen, içinde bulunduğu durumdan çıkarımlar yaparak gelecek planlarını çevik bir şekilde yeniden kurgulayan bir sektör olmanın verdiği avantajla, 2023'te genel olarak iyi bir performans sergilediğini söyledi.

 

Yıl sonunda binek otomobil satışlarının 930 bin, ticari araç satışlarının ise 270 bin seviyelerinde gerçekleşerek, toplam pazarın 1,2 milyon adetle kapanmasını beklediklerini ifade eden Bilaloğlu, "2024 yılına bakacak olursak, pazarın bu seneki kadar yüksek olacağını öngörmüyoruz. Dünya ekonomisinin gidişatına paralel olarak otomotiv pazarının yaklaşık yüzde 30 daralacağını düşünüyorum. Bu da 800 bin civarında bir pazara denk gelir. Dolayısıyla son 5 yıla baktığımızda aslında 'normal' bir pazar olacağını da belirtebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

 

"2024 YILINDA TOPLAM PAZAR HACMİNDE BİR 'NORMALİZASYON' OLMASINI BEKLİYORUZ"

 

Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Hakan Tiftik de otomotiv sektörünü etkileyen küresel sorunların kademeli olarak azalması, son 3 yıldır birikmiş olan talep ve araç bulunurluğunun artması gibi etkenlerin etkisiyle Türkiye otomotiv pazarının 2023'ü beklentilerin üzerinde rekor satış adetleriyle kapattığına dikkati çekti.

 

Dünyanın önde gelen ekonomilerinin de karşı karşıya olduğu enflasyonist ortamın otomotiv sektörünü de etkilediğini belirten Tiftik, şunları kaydetti: "Ülke olarak zorlu bir başlangıç yaptığımız 2023 yılını, birikmiş talebin de etkisiyle rekor seviyelerde kapatıyoruz. Birikmiş talebin büyük ölçüde 2023 yılında karşılanmış olduğunu düşünüyorum, bu doğrultuda 2024 yılında pazardaki arz ve talebin dengelenmesiyle toplam pazar hacminde bir 'normalizasyon' olmasını bekliyoruz. Diğer taraftan özellikle seçim sonrası para politikasının daha da sıkılaşması ile talepte bir yavaşlama/gerileme olabilir. Bahsettiğim 'normalizasyon' ve yavaşlama etkileriyle yeni araç pazarının yüzde 20'ler civarında geri gelmesini bekleyebiliriz. Mart ayında yapılacak yerel seçimler, bölgemizde yaşanan gelişmeler, global ekonomilerdeki dalgalanmalar da 2024 yılındaki gidişatı belirleyecek etkenler olacaktır."

 

Hakan Tiftik, otomobil fiyatlarındaki beklentilere ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye'nin bulunduğu jeopolitik konumu gereği fiyatlar üzerindeki değişimleri bugünden öngörmek çok mümkün değil. Döviz kurları başta olmak üzere pek çok parametreye bağlı bir seyir izleyen fiyatlar konusunda, tüketicilerin finansmana erişimi de büyük önem arz ediyor. Bununla birlikte araç bulunurluğunun geçtiğimiz döneme göre rahatlaması, ikinci el piyasasındaki talebi ve fiyatları da doğrudan etkileyecektir."

19 Aralık 2023 Salı

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar