tatil-sepeti

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülecek proje ve destek programlarıyla şehirlerin üretmesi, cazibe merkezlerinin oluşturulması, bölgesel kalkınma amaçlı fonların güçlendirilmesi ve sosyal gelişmenin hızlandırılmasına ağırlık verilecek.


Bölgesel kalkınma projeleri kapsamında üreten şehirlerin oluşturulması, insanların sosyal yaşamının geliştirilmesi ve şehirlerin cazibe merkezi haline gelmesi amacıyla çok sayıda proje desteklenecek.

 

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2024 yılı performans programına göre, bölgesel gelişme çalışmalarına yeni ve bütüncül bir perspektif kazandırılacak, ulusal ve yerel düzeyde bölgesel kalkınma uygulamalarının etkinliği artırılacak. Bu amaçla 2024-2028 dönemi merkezi düzeyde Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi, yerel düzeyde ise bölge planları uygulanacak.

 

Bakanlık bütçesinden ve yerel paydaşlar tarafından kalkınma ajanslarına aktarılan kaynakların ajanslar tarafından kullanılması suretiyle yürütülen mali ve yenilikçi destek programları, güdümlü projeler ve bölge planlarında belirlenen öncelikler hayata geçirilecek.

 

Bu kapsamda yürütülecek 7 programla şehirlerin üretmesi, cazibe merkezlerinin oluşturulması, bölgesel kalkınma amaçlı fonların güçlendirilmesi ve sosyal gelişmenin hızlandırılmasına ağırlık verilecek. Burada en büyük pay kalkınma ajanslarına ayrılırken, sosyal içerikli projeler ve cazibe merkezlerine destekler geçen yıla kıyasla katlandı.

 

"Bölgesel Kalkınmanın Koordinasyonu ve Desteklenmesi Alt Programı" hedeflerine ulaşılması amacıyla bütçeden 2024 için toplamda 2 milyar 980 milyon liralık yatırım yapılacak. 2025'te bu miktar 3 milyar 654 milyon liraya ve 2026'da 4 milyar 135 milyon liraya ulaşacak.

 

KALKINMA AJANSLARINA 84 BİN 625 PROJE BAŞVURDU

 

Kalkınma ajanslarına bu zamana kadar 84 bin 625 proje başvurusunda bulunulurken 25 bin 789 projeyle destek sözleşmesi imzalandı. Bunlara ajanslar 75,5 milyar lira mali destek sağladı, yararlanıcıların eş finansmanı dahil toplam 126,6 milyar liralık kaynak verildi.

 

Merkezi bütçeden kalkınma ajanslarına 2023 sonuna kadar 6,65 milyar lira kaynak aktarıldı. 2024 için tahsis edilen merkezi bütçe payı ise 1,8 milyar lira oldu. Böylece bütçeden ayrılan pay geçen yıla göre 2 kat arttı. Buraya 2025'te 2,2 milyar lira ve 2026'da 2,5 milyar lira ayrılacak.

 

İl özel İdareleri, belediyeler ile sanayi ve ticaret odaları ise yerel katkı payı olarak 2023 sonu itibarıyla kalkınma ajanslarına yaklaşık 5,1 milyar lira kaynak aktardı.

 

ÜRETEN ŞEHİRLERE 55 MİLYON LİRA DESTEK

 

Cazibe Merkezleri Destekleme Programı kapsamında 2010'dan itibaren 107 proje tamamlanırken 4 projenin uygulama süreci devam ediyor. Bu kapsamda projelere 2024 için 450 milyon lira, 2025 için 553,5 milyon lira ve 2026 için 620 milyon lira ayrıldı.

 

Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı çerçevesinde ise 2019-2023 döneminde 686 projenin desteklenmesi uygun bulundu. Projelere 2024'te 513 milyon lira, 2025'te 631,5 milyon lira ve 2026'da 716 milyon lira harcanacak.

 

Üreten Şehirler Programı ile sanayinin ülke genelinde dengeli gelişiminin sağlanması ve metropoller dışındaki önemli sanayi, hizmet ve turizm merkezi niteliğindeki Adana, Antalya, Balıkesir, Denizli, Eskişehir, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Manisa, Mersin, Sakarya ve Tekirdağ'ın uluslararası alanda rekabetçi bir üretim yapısına kavuşması amaçlandı.

 

Bunun için işletmelerin küresel üretim sistemlerine entegrasyonunun güçlendirilmesi, şehirlerin uluslararası erişilebilirliğinin ve kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi, sanayi, teknoloji ve yenilik altyapıları ile beşeri sermaye ve kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi hedeflendi. Program kapsamında projelere bu yıl 55 milyon lira, gelecek yıl 67,7 milyon lira ve 2026'da 75,8 milyon liraya destek verilecek.

 

KALKINMA İDARELERİNİN KAPASİTELERİ ARTIRILACAK

 

Kurumsal Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Programı kapsamında 2021'den bu yana 10 projeye 134,8 milyon lira destek verildi.

 

Bölgesel Kalkınma Fonu ile ülke cari açığının azaltılması için katma değeri yüksek mal ve hizmetleri üreten işletmelerden finansman ihtiyacı olan ve büyüme potansiyeli taşıyan girişimlerin rekabet güçlerinin artırılması amaçlandı. Bugüne kadar 250'nin üzerinde şirketle görüşüldü ve 1 şirkete yatırım yapıldı.

 

Bölge Kalkınma İdareleri Yatırım İzleme Sistemi Kurulumu Projesi çalışmaları kapsamda sistemin yazılım sürecinde nihai aşamaya gelindi.

 

Son olarak bölge kalkınma idarelerinin kurumsal kapasitelerinin artırılmasına dönük çalışmalar da 2024'te yürütülecek. Bu kapsamda ana odak izleme süreçlerindeki yetkinliğin artırılması ve ortak izleme altyapısının geliştirilmesi olacak.

21 Şubat 2024 Çarşamba

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, yalan haberlerle kasıtlı şekilde gündem oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek, "Dedikodulara itibar etmeyiniz. Cumhurbaşkanımızın tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. Hedeflere ulaştığımızda vatandaşlarımızın refahı kalıcı olarak artacak" dedi.


 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız." diye konuştu.

 

Sosyal medya hesabı X'ten açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek şu ifadeleri kullandı:

 

"PROGRAMIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ"

 

Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. 

 

Bizim derdimiz memlekete hizmet, gündemimiz yoğun. Bu zor coğrafyada ülkemizin sorunlarını çözmek, potansiyelini ve performansını artırmak için yapacak çok işimiz var.  

 

Enflasyonu düşürmek, cari açığı azaltmak, bütçe disiplini tesis etmek ve yapısal sorunları çözmek konusunda kararlıyız.   

 

Cumhurbaşkanımızın başından beri tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. 

 

Programımız hedeflerine ulaştığında, vatandaşlarımızın refahı da kalıcı olarak artacaktır.

 

Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Hazine Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek

Bu yıl üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olan Türkiye'nin, S&P Global Ratings'ten kasımdaki değerlendirmede yeni bir not artışı daha alması bekleniyor.


 

Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki değişimin ardından, Fitch Ratings, Moody's ve S&P Global Ratings, ülkenin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yükseltti. Fitch Türkiye'nin notu son değerlendirmesinde "BB-"ye, Moody's iki basamak artışla "B3"ten "B1"e ve S&P Global Ratings de "B"den "B+"ya yükseltti.

 

Söz konusu kuruluşlardan S&P Global Ratings'in, 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.

 

S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde politika değişikliğinin ardından başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu dile getirdi.

 

Cari açığın da çok hızlı şekilde daraldığını ve bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade eden Gill, Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin, cari açıktaki daralmaya katkı sunduğunu aktardı.

 

Gill, Türkiye'nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, net altın ithalatının azalmasının yanı sıra Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60'lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini anlattı.

 

Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye'de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor, bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir. Bahsettiğim gibi not kararı için gözden geçirilecek birçok gösterge var. Türkiye'deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, kendimize Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız. Bizim temel tahminimiz, bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar ve ancak ana senaryomuza ilişkin 'tasarruf yorgunluğu' riskleri de mevcut. Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye'nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız."

 

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 43, 2025 İÇİN YÜZDE 23

 

Frank Gill, Türkiye'ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye'de yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede bulunduğunu ve enflasyonu düşürmenin zaman aldığını vurguladı.

 

Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, "Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

 

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz." dedi.

 

TCMB, KASIMDA "TEMKİNLİ GEVŞEME" BAŞLATABİLİR

 

TCMB'nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini söyleyen Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin bir risk olduğunu dile getirdi.

 

Gill, "Bizim temel senaryomuz Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir ancak buradaki 'temkinli yaklaşımı' vurgulamak gerek." değerlendirmesinde bulundu.

 

TCMB'nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini ifade eden Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz." diye konuştu.

 

Gill, özellikle 2025'in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program'da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025'te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz." görüşünü paylaştı.

 

"RESESYON ÖNGÖRMÜYORUZ"

 

Gill, Türkiye'de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, "Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye'de bir resesyon beklemiyoruz. 2025'teki yavaşlamanın ardından, 2026'da yüzde 3'e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz." öngörüsünü dile getirdi.

 

Türkiye'nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu kaydeden Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti.

 

Gill, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret ederek, "Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya'nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor." dedi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : NotArtışı derecelendirme kredi