tatil-sepeti

HABER: ADEM ORHUN

Özbekistan-Türkiye İş Forumu’na katılmak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere Türkiye’ye gelen Özbekistan Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Rustam Azimov’un İstanbul’daki önemli temas noktalarından biri de İstanbul Ticaret Odası (İTO) oldu. İTO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, Cemile Sultan Korusu’nda Özbekistan heyetini ağırladı. Heyette, Başbakan Yardımcısı Azimov’un yanı sıra, Özbekistan Dış Ekonomik İlişkiler Yatırım ve Ticaret Bakanı Elyor Ganiev ve Özbekistan’ın Ankara Büyükelçisi Ulfat Kadirov da yer aldı. İTO Yönetim Kurulu Üyeleri Öztürk Oran ve Adil Coşkun, İTO Meclis Üyeleri, İTO Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Uluç Hacıhasanoğlu ile birlikte hedef sektörlerden iş adamları muhataplarıyla görüşme imkanı buldu. Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık’ın da katıldığı programda konuşan Çağlar, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev arasındaki temas iki ülkenin ilişkilerini daha da geliştirecek” dedi. “Biz Taşkent’i İstanbul’dan, Semerkant’ı Konya’dan, Buhara’yı da Bursa’dan farklı görmüyoruz” diyen Başkan Çağlar, “Aramızdaki 1.2 milyar dolarlık ticaret hacmi çok zayıf. Fakat Özbekistan’dan İstanbul’a yapılan yüksek seviyedeki ziyaretin ardından, geniş bir iş adamı heyeti şeklinde Özbekistan’a gitmek de şart oldu” diye konuştu.

ÜNİVERSİTE VE TEKNOPARK

İTO’nun bünyesinde İstanbul Ticaret Üniversitesi, Teknopark İstanbul, Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi bulunduğunu hatırlatan Çağlar, “Buraların kapısı sizlere sonuna kadar açık. Bu imkanları birlikte kullanalım, ilişkilerimizi daha da geliştirelim. İTO olarak, ilişkilerimizin gelişmesi için her türlü desteği sağlamaya hazırız, Özbek iş adamlarının yanındayız, yardımcısıyız” dedi.

YENİ DÖNEM AÇILDI

Özbekistan Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Rustam Azimov ise konuşmasının başında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçen yıl vefat eden Özbekistan’ın Birinci Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un kabrini ziyaret etmesinin Özbek halkını derinden etkilediğini belirtti. Azimov, “O ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Özbekistan’ın yeni Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev bir araya geldi ve iki ülkenin birlikte gelişmesi için yeni bir dönem açıldı. Nitekim Mirziyoyev, Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez, dışarıya gönderilecek ilk ekonomik resmi heyet için Türkiye’yi seçti” dedi. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen DEİK Türkiye-Özbekistan İş Forumu’na dikkati çeken Azimov, “Bu forumdaki görüşmelerde 953 milyon dolarlık yeni protokol imzalandı. Sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bizi kabul etti” diye konuştu. İkili ticari ilişkilerde ana amaçlarının ortaklık yapmak olduğunu belirten Azimov, “İki ülke arasındaki ticaret hacmi 1.2 milyar dolar. Sayın İbrahim Çağlar’ın sözlerine katılıyorum; gerçekten ticaret hacmimiz çok düşük. Fakat potansiyel çok yüksek, bu rakamı artırmak için önümüzde hiçbir engel yok. Yeter ki omuz omuza çalışalım, istekli olalım” dedi.

TAŞKENT’E DAVET

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde, Taşkent’teki hükümetler arası görüşmede Türk-Özbek iş adamları forumu düzenlenmesini konuştuklarını belirten Azimov, “Dolayısıyla Sayın Çağlar Bey sizin başkanlığınızda 400 bin üyenizi en kısa zamanda Taşkent’e bekliyoruz. Çok samimi konuşuyorum. 400 bin misafiri kolayca ağırlayabiliriz” dedi.

HAMMADDEYİ İŞLEYELİM

Özbekistan’ın ekonomi politikasının hedeflerine dikkati çeken Azimov, ana faktörleri sıraladı. Önceliklerinin; hammaddenin işlenmesi olduğunu belirten Azimov şunları söyledi: “Özbekistan, petrol, gaz, altın, uranyum, bakır, kurşun gibi yeraltı zenginliklerine sahip. Tarımda da muz dışında her şey yetişiyor. Tek eksik tarafımız, bu hammaddeyi hammadde olarak satıyor olmamızdır. Örneğin pamuk, ham hali kg başına 1 dolar 20 cent. Bunu ipliğe dönüştürürseniz 3.5 dolar, kumaşa çevirirseniz 5 dolar. Tekstil, hazır giyime dönüştürürseniz markasız bir ürünse 7 dolar, markalı ise 70 dolar ediyor. Lakin biz, ürettiğimiz pamuğun sadece yüzde 34’ünü işleyebiliyoruz. Geri kalanı hammadde olarak satılıyor. Maalesef diğer hammaddelerin durumu da bu şekilde. Onun için bütün iş adamlarını bu konuya davet ediyoruz. Amacımız, Özbekistan’daki bütün hammaddenin işlenmesi ve hazır ürün olarak bütün dünyaya ihraç edilmesidir.”

İHRACAT VE İSTİHDAM

Diğer önemli konunun ihracat olduğunu belirten Azimov, “İhracat potansiyelimizin artırılması bizim için olmazsa olmaz. Özbekistan’ın toplam ihracatı 15 milyar dolar.
32 milyonluk bir ülke için bu rakam çok düşük” dedi. Üçüncü konunun istihdam olduğunu kaydeden Azimov, “Özbekistan’da her yıl 600 bin genç mezun oluyor. Bunlara iş lazım. Bu yüzden yeniden ürün işleme sanayisinin geliştirilmesi bizim için olmazsa olmaz. Bu şekilde yeni iş yerleri açılacak” şeklinde konuştu.

ORTAK ARIYORUZ

Özbekistan Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Rustam Azimov, “Biz buraya para istemeye gelmedik. Biz projeler açısından şunları söylemek istiyoruz; biz ortak aramaya geldik. Ortak projeler çerçevesinde birlikte gelir elde etmek istiyoruz. Gerekli finansmanı sağlamak için yeterli kaynaklarımız var, bankalarımızın hepsi çok sağlam. Dünyanın önde gelen bankaları da Özbekistan’a çok kolay bir şekilde kredi verebiliyor. Kredi geri ödeme geçmişimiz çok çok iyi” diye konuştu.

İTO GİBİ ‘ODA’MIZ OLSUN

Özbekistan Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Rustam Azimov konuşmasında “Ülkemizde her türlü imkan var. Sadece bir şeyimiz eksik: Bizde İstanbul Ticaret Odası gibi 135 yıllık bir oda yok. Sayın Çağlar’ın saymış olduğu üniversitesi, teknoparkı olan bir ticaret odamız yok. Fakat bizde de olacak. Düşünüyoruz ki sizin yardımlarınızla olacak. Sayın Çağlar çok güzel bir şey söyledi; Semerkant’ı Konya’dan ayırmıyoruz, İstanbul’u Buhara’dan ayırmıyoruz diye.

Biz de aynı şekilde düşünüyoruz.

Şimdiden Özbekistan’a hoş geldiniz diyorum” dedi.

ÖZBEKİSTAN İÇİN ÖNCELİKLİ SEKTÖRLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde öncelikli konularda nasıl ilerleyecekleri hususunda anlaştıklarını ifade eden Rustam Azimov, şunları söyledi: “Tarım ürünlerinden başlayacağız. Yaş meyve ve sebzeleri tekrar işleyerek onları hazır ürün halinde ihraç edeceğiz. İkincisi tekstil. Pamuk hammadde-sinin derin işlenmesi ve iplik. Üçüncüsü deri, yıllık 20-25 milyon dolarlık bir üretimimiz var, bunun sadece yüzde 2’sini işleyebiliyoruz. Dördüncüsü ilaç, eczacılık. Sonrası kimya sanayisi. Hem ev kimyası hem sanayi kimya ürünleri. Çok önemli bir konu da beyaz eşya üretimi. Bunun yanı sıra televizyon ve klima gibi diğer elektronik ürünlerin üretilmesi. Özbekistan’da 7 milyon aile var. Her yıl 250 bin aile (ev) daha kuruluyor. Her bir aile eşyalarını yenilerse bu piyasaya büyük bir katkı olacaktır.”

HÜKÜMETLER ARASI KOMİSYON

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Özbekistan ile hükümetler arası komisyon faaliyetlerinin tekrar canlandırılacağını söylediğini belirten Rustam Azimov, “Eskiden bu komisyonun başkanı bakan seviyesindeydi. Şimdi Tuğrul Türkeş Bey ile başbakan yardımcısı seviyesinde olacak. Bu sene yapılacak ilk hükümetler arası komisyonun toplantısı Taşkent’te gerçekleştirilecek” dedi.

KALKINMA FONU BÜYÜYOR

Özbekistan’da devlet bütçesi, ticaret dengesi ve ödeme dengesi artıda. İç borç ise sıfır. Kurulan kalkınma ve destekleme fonunun ödenmiş sermayesi 18 milyar dolar. Bu fon, petrokimya, demiryolu inşaatı, elektrik alanlarında öncelikli projelere kaynak sağlıyor.

KÜLTÜR TURİZMİ FIRSATI

Turizmin Özbekistan ekonomi politikası için önemli olduğunu belirten Rustam Azimov, “Semerkant, Buhara... Bunların hepsi dünya markası şehirler. İmam Buhari, İmam Tırmizi, İbni Sina, Ebu Reyhan Biruni, dünya çapında çok bilinen zatlar. Bu nimetleri henüz değerlendiremedik. Yılda 1.2 milyon turist geliyor. Bunu artırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

08 Mart 2017 Çarşamba

Etiketler : Gündem

Bu yıl üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olan Türkiye'nin, S&P Global Ratings'ten kasımdaki değerlendirmede yeni bir not artışı daha alması bekleniyor.


 

Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki değişimin ardından, Fitch Ratings, Moody's ve S&P Global Ratings, ülkenin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yükseltti. Fitch Türkiye'nin notu son değerlendirmesinde "BB-"ye, Moody's iki basamak artışla "B3"ten "B1"e ve S&P Global Ratings de "B"den "B+"ya yükseltti.

 

Söz konusu kuruluşlardan S&P Global Ratings'in, 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.

 

S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde politika değişikliğinin ardından başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu dile getirdi.

 

Cari açığın da çok hızlı şekilde daraldığını ve bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade eden Gill, Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin, cari açıktaki daralmaya katkı sunduğunu aktardı.

 

Gill, Türkiye'nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, net altın ithalatının azalmasının yanı sıra Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60'lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini anlattı.

 

Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye'de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor, bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir. Bahsettiğim gibi not kararı için gözden geçirilecek birçok gösterge var. Türkiye'deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, kendimize Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız. Bizim temel tahminimiz, bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar ve ancak ana senaryomuza ilişkin 'tasarruf yorgunluğu' riskleri de mevcut. Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye'nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız."

 

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 43, 2025 İÇİN YÜZDE 23

 

Frank Gill, Türkiye'ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye'de yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede bulunduğunu ve enflasyonu düşürmenin zaman aldığını vurguladı.

 

Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, "Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

 

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz." dedi.

 

TCMB, KASIMDA "TEMKİNLİ GEVŞEME" BAŞLATABİLİR

 

TCMB'nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini söyleyen Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin bir risk olduğunu dile getirdi.

 

Gill, "Bizim temel senaryomuz Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir ancak buradaki 'temkinli yaklaşımı' vurgulamak gerek." değerlendirmesinde bulundu.

 

TCMB'nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini ifade eden Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz." diye konuştu.

 

Gill, özellikle 2025'in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program'da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025'te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz." görüşünü paylaştı.

 

"RESESYON ÖNGÖRMÜYORUZ"

 

Gill, Türkiye'de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, "Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye'de bir resesyon beklemiyoruz. 2025'teki yavaşlamanın ardından, 2026'da yüzde 3'e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz." öngörüsünü dile getirdi.

 

Türkiye'nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu kaydeden Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti.

 

Gill, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret ederek, "Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya'nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor." dedi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : NotArtışı derecelendirme kredi

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 1 Ocak 2016'dan önce düzenlenen ehliyetlerin yenilenmesi için son tarihin 31 Aralık 2024 olduğunu bildirdi.


 

Genel Müdürlükten yapılan açıklamada, 1 Ocak 2016'dan önce düzenlenen ehliyetlerin yenilenmesi için son tarihin 31 Aralık 2024 olduğu, bu tarihten sonra eski sürücü belgelerinin geçersiz olacağı ve değiştirilmesinin normal harç tarifesi üzerinden yapılacağı belirtildi.

 

Tüm nüfus müdürlüklerinden gerçekleştirilebilecek sürücü belgesi başvurusu için sağlık raporu, bir adet biyometrik fotoğraf ve 15 lira yenileme ücreti istendiği ifade edildi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : ehliyet nüfus