tatil-sepeti

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten dikkat çeken bir enflasyon mesajı geldi. Geçen yılı dezenflasyona geçiş süreci olarak gördüklerini anımsatan Bakan Şimşek, "Dezenflasyon başladı. Baz etkisinin etkisiyle hızlı bir düşüş var ama kalıcı bir düşüş için gereken şartları oluşturuyoruz" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu yıl "Belirsizlikler ve Öngörüler" temasıyla üçüncüsü düzenlenen T24 Yıllık Buluşmaları etkinliğinde yaptığı konuşmada, Makroekonomik İstikrar ve Reform Programı'na ilişkin sunum yaptı.


Yapısal dönüşümü önemsediklerinin altını çizen Şimşek, uyguladıkları programın yüksek cari açık, rezerv yetersizliği, yüksek risk primi gibi, enflasyon ve yüksek bütçe açıkları gibi önemli dengesizlikleri gidermeye yönelik olduğunu anlattı.


Şimşek, herhangi bir programın ana hedefinin "sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı" olması gerektiğini kaydederek, buraya giden yolda "fiyat istikrarının, bütçe disiplininin, cari açığın sürdürülebilir boyutta tutulmasının ve bütün bu kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal dönüşümün" önemli olduğunu söyledi.


Geçen yılı dezenflasyona geçiş süreci olarak gördüklerini anımsatan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Çünkü para politikasının yeniden inşa edilmesi gerekiyordu. Geçen sene depremin ve EYT'nin etkisiyle yükselen bir bütçe açığı vardı. Dolayısıyla koşullar dezenflasyona müsait değildi. Dezenflesyona müsait gelmesi için bir geçiş dönemi öngördük. Geçiş dönemini mayıs ayında bir yıllık olarak belirlemiştik ve bitti. Dezenflasyon süreci başladı. Baz etkisinin etkisiyle başlangıçta hızlı bir düşüş var ama kalıcı bir düşüş için gereken şartları oluşturuyoruz. Hedef burada 2026'nın sonunda enflasyonu yüksek de olsa tek haneye indirmek. Bütçe açığı son 20 yılın ortalaması yüzde 2,4. Geçen yıl depremin, kısmen de EYT'nin etkisiyle yüzde 5,2'ye çıktı. Bu yıl o etkiler devam ediyor, yüzde 4,9. Önümüzdeki yıllarda hem aldığımız tedbirlerin etkisi hem de deprem etkisinin azalmasıyla açığın ciddi şekilde düşmesini öngörüyoruz."


"CARİ AÇIK ÖNGÖRÜLERDEN İYİ OLACAK"


Bakan Şimşek, cari açıktaki düşüşün dezenflasyon sürecini olumlu etkilediğini belirterek, "(Cari açıkta) Burada muhtemelen öngörülerimizden daha iyi olacağız ama biz yine de muhafazakar davranıp yüzde 1,7 olarak koyduk. Büyük ihtimalle ağustos, eylül rakamlarından göreceksiniz yüzde 1,5 gibi bir rakam söz konusu. OVP'de öngörülen rakam ise yüzde 3." diye konuştu.


Reel büyümede son 20 yılın ortalamasının yüzde 5,5 olduğunu dile getiren Şimşek, "Bu sene tabii ki enflasyonu düşürmek için aldığımız tedbirlerin, tabii ki dış konjonktürün de bir miktar etkisi var, büyümede bir miktar yavaşlama söz konusu ama biz bunun geçici olduğuna inanıyoruz." dedi.


Şimşek, programlarının arzulanan sonuçları verip vermediğine ilişkin, "Birincisi, Türkiye'nin en büyük kırılganlık alanı olan dış açık. Geçen sene mayıs ayında 57 milyar dolar olan dış açık 19 milyar dolara kadar düştü. Çok büyük ihtimalle yakında 15 milyar dolar civarı bir rakama düşmüş olacak. Bu önemli bir daralma. Kısmen geçici faktörlerin etkisi var ama yani politikanın sıkılaştırılmasının etkisinden bahsediyoruz, kısmen de giderek yapısal dönüşümün etkisini göreceğiz." şeklinde konuştu.


"NET REZERVLER 93 MİLYAR DOLAR ARTTI"


Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, rezervlerde ciddi bir iyileşme söz konusu olduğuna işaret ederek, 27 Eylül itibarıyla net rezervlerde son bir yılda 93 milyar dolarlık artış yaşandığını, artışta daha çok Türkiye'deki portföy tercihlerinin etkili olduğunu, dış kaynağa erişimde ciddi bir artış gerçekleştiğini, bir miktar da dışarıdan portföy girişleri olduğunu söyledi.


IMF'nin "rezerv yeterliliği" tanımına göre rezerv yeterliliğine ulaştıklarını vurgulayan Şimşek, rezervin bir endişe kaynağı olmaktan çıktığını bildirdi.


Dış borç çevirme oranlarındaki iyileşmeden bahseden Şimşek, "Türkiye'nin risk priminde ciddi bir iyileşme var. Şimdi diyebilirsiniz ki 'bu dönemde herkeste bir iyileşme var'. Öyle değil. Yani gelişmekte olan ülkelerin ortalama risk primindeki düşüş 51 baz puan iken Türkiye'de 428 baz puanlık düşüş yaşandıysa bu şunu ifade ediyor; gerçekten program arzulanan sonuçları veriyor." ifadelerini kullandı.


Şimşek, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin notunu bir yıl içerisinde 5 kez artırdığını kaydederek, bunun istisna olduğunu, bu yıl üç ayrı kredi derecelendirme kuruluşundan not artışı alan tek ülke konumunda bulunduklarının altını çizdi.


Piyasayı bozmadan ve türbülans yaratmadan kur korumalı mevduattan (KKM) çıkmakta kararlı olduklarını vurgulayan Şimşek, TL'nin mevduat içerisindeki payının arttığını söyledi.


"İSTİHDAM ORANLARI GÜÇLÜ SEYREDİYOR"


Bakan Şimşek, son bir yılda istihdam artışının çok güçlü olduğunu, istihdam oranlarının çok güçlü seyrettiğini, henüz istihdam piyasasında bir bozulma yaşanmadığını dile getirerek, ziyaret ettikleri hemen hemen tüm illerde işçi bulamama sıkıntısının ifade edildiğini anlattı.


Reel ekonomide bir yavaşlama ve bazı alanlarda bir daralma yaşandığını kaydeden Şimşek, "Ancak henüz reel ekonominin geneline ilişkin bir daralma söz konusu değil. Hala ılımlı bir büyüme söz konusu." dedi.


Şimşek, programın en kısa vadedeki hedefinin dezenflasyon olduğunu belirterek, "Yani enflasyonu tekrar makul seviyelere çekmek. Geçiş döneminden sonra dezenflasyon süreci başladı. Bugün eylül ayı rakamları açıklanacak. Muhtemelen süreç devam ediyor diye düşünüyoruz. Önümüzdeki aylarda belki aynı hızda olmasa da dezenflasyon süreci devam edecek. Genel olarak baktığınızda mal enflasyonundaki düşüş daha ciddi boyutlarda, hizmetlerde bir miktar katılık var ancak bu katılığı zamanla aşacağımıza inanıyoruz." ifadelerini kullandı.


Enflasyonun baz etkisinin dışında düşüp düşmeyeceğinin en çok tartışılan konulardan olduğuna işaret eden Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:


"Bize göre düşecek. Neden? Bir; para politikası hem gecikmeli etkiliyor yani para politikasın enflasyonu çıpalayacak düzeye çekilmesi yani kısıtlayıcı hale gelmesi zaman aldı. Biz bunu şok terapi şeklinde yapabilirdik, daha kademeli yapmayı tercih ettik. Çünkü reel sektörün ve bankacılık sektörünün uyum sağlaması için fırsat verdik. Bu daha doğru bir yaklaşım. Bunun Türkiye için daha sağlıklı olacağını düşündük. Para politikası şu anda ciddi şekilde etkilemeye başladı. Negatif mali itki dediğimiz aslında bütçe açığının daralması demek. Yani bütçe açığı üzerinden dezenflasyon demek. Daha destekleyici gelirler politikası muhtemel ve enflasyon hedefiyle uyumlu yönetilen, yönlendirilen fiyatlar kamunun uhdesindeki bir konu."


Şimşek, sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşulunun fiyat istikrarı olduğunu ifade ederek, "Türkiye eğer gerçekten tekrar yüksek büyüme patikasına oturmak istiyorsa fiyat istikrarını sağlaması lazım." şeklinde konuştu.


"BÜTÇE SAPMASI ORTALAMANIN 10'DA BİRİNDEN AZ OLACAK"


Bakan Şimşek, vergide adaleti ve etkinliği artıracak çok sayıda adım attıklarını vurgulayarak, bu düzenlemeleri ve yeni uygulamaları paylaştı.


Tasarruf tedbirlerinin sonuç verip vermediğine ilişkin Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:


"TBMM tarafından onaylanan bütçe harcama tutarı ile gerçekleşen harcama tutarı arasındaki farka bakalım. 10 yılın ortalaması yani 2014-2023 ortalaması yüzde 9,1. Bu, faiz dışı giderler ve ayrıca deprem hariç. Çünkü depremi ön göremezsiniz. Bütçe sapması 2024'te çok büyük ihtimalle son 10 yıldaki sapmanın 10'da birinden az olacak. Dolayısıyla eğer bir harcama disiplini, bir tasarruf kültürü oluşturulmasaydı bu kadar çok büyük bir fark çıkma ihtimali yok. Peki bunun rakamsal karşılığı ne? Bunun rakamsal karşılığı 814 milyar lira ve gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,8'i. Dolayısıyla ciddi bir disiplin, kontrol, mekanizmalar var ve kurumsal yapı oluşturuldu. Bakın kurumsal yapıdan bahsediyorum. Yani ilk defa bir tasarruf genelgesi değil. Tasarruf genelgesinin yanında kanuni düzenlemeler, o düzenlemelerle birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığına denetim ve takip rolünün verilmiş olması bunda çok etkili."


Şimşek, kamu maliyesi alanında vergi harcamalarını, yani teşvik sistemini gözden geçireceklerini, vergi istisnaları ve indirimli oranlarını gözden geçirmeye devam edeceklerini, kayıt dışı ile mücadelede ellerini güçlendirecek ilave kurumsal reform anlamında bazı hususları çalıştıklarını anlattı.


Gider tarafında harcamaları bütün programları gözden geçirdiklerini, kamunun genişlemesini durdurduklarını, enerji sübvansiyonlarında kademeli düşüş sürecinin başladığını dile getiren Şimşek, cari açıktaki iyileşmeden bahsetti.


Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, ilk iki çeyrekte Orta Vadeli Program'da ortaya konan tedbirlerin yüzde 67'sini hayat geçirdiklerini belirterek, şöyle devam etti:


"Bu küresel normlara göre oldukça iyi bir rakam ama bunu tabii ki hızlandıracağız. Üretim, yatırım, ihracat ve istihdamda çok önemli adımlar attık. Bunların hepsi ya şu anda uygulamada ya da hızlandıracağımız tedbirler. Yine enflasyonla mücadelede, yani sadeleştirmeden önümüzdeki dönemde konut arzının artışına kadar birçok tedbir devam ediyor. Kamu maliyesinde birçok tedbir aldık. Yani Kamuda Tasarruf ve Etkinlik Paketi'nden tutun vergide adalet ve etkinlik paketlerine, kamu yatırımlarında önceliklendirmeye kadar. Bizim önceliğimiz çok belli; gıda arzı, yani tarımda sulama ve lojistik, enerjide dönüşüm, yani yenilenebilir enerji ve altyapıda sadece ve sadece ağırlıklı olarak demir yolu, karbon ayak izinin düşmesi ve rekabet gücünün artması, özellikle de OSB'lerin limanlara bağlanması. Dolayısıyla yeni dönemde yatırımda önceliklendirmeyi bu çerçevede yaptık."


Şimşek, yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlardan bahsederek, yapay zekaya hazırlık endeksinde kötü bir yerde olmadıklarını ancak yapılması gerekenlerin bulunduğunu bildirdi.


Türkiye'nin borçluluk oranına işaret eden Şimşek, "Dünyada önemli sorunlardan birisi borç yükü yüksek. Finansal koşulların sıkı olduğu dönemde borç büyümenin önünde engel. Türkiye için böyle bir kısıt yok. Çünkü Türkiye'nin hane halkı, devlet, şirketler ve finans sektörünün tamamının borçluluk oranı yüzde 100'ün bir tık altında. Bize benzer ülkeler yüzde 246, dünya ortalaması yüzde 328." şeklinde konuştu.


Şimşek, dünya büyümesinin önündeki engellerinden birisinin ABD ile Çin arasındaki rekabet olduğunu kaydederek, Türkiye'nin bu anlamda nispeten daha dayanıklı bir konumda olduğunu anlattı.

03 Ekim 2024 Perşembe

Asgari ücret zammı önceki yıllarda hep enflasyon rakamlarının üzerinde oldu. Asgari Ücret Tespit Komisyonu aralık ayında toplanarak pazarlığa başlayacak. İlk konuşulacak 2 rakam belli oldu. 2025 asgari ücret ne kadar olacak?

Geçtiğimiz dönemde net 17 bin 2 TL'ye yükselen asgari ücret, 2024 yıl sonu yaklaşırken gündemdeki sıcaklığını giderek artıyor. İşçi ve işverenler 'Asgari ücret ne kadar, kaç TL' olacak sorusunun cevabını araştırıyor. Asgari ücrete zam konusunda masada ilk konuşulacak 2 rakam belli oldu.


ASGARİ ÜCRET 17 BİN TL'Yİ AŞTI

2024 yılına girerken asgari ücret yıllık olarak net 17.002 TL, brüt ise 20.002 TL olarak duyuruldu. Yıl boyunca milyonlarca çalışan bu miktarı almaya devam etti. Ayrıca, bu rakamlar birçok ödemenin ve borcun belirlenmesinde de etkili oldu.


ASGARİ ÜCRET ZAMMI İÇİN EN ÖNEMLİ KISTAS ENFLASYON

Asgari ücret, işçi, işveren ve hükümetten oluşan bir komisyon tarafından belirleniyor. Bu komisyonda 5 işçi ve 5 işveren temsilcisi, 5 hükümet temsilcisi ise hakem olarak görev alıyor. Komisyon, enflasyon, geçim, istihdam ve maliyetle ilgili birçok veriyi değerlendiriyor. Bu verilerden biri enflasyon en önemli referans noktası olarak dikkat çekiyor. Geçmişteki tüm kararlar da bunu doğruluyor.


ARA ZAM OLMADIĞI İÇİN YILLIK ENFLASYON BELİRLEYİCİ OLACAK

SABAH Gazetesi Yazarı Faruk Erdem'e göre; Önceki asgari ücret artışlarına bakıldığında, her zaman bir önceki yılın enflasyon rakamı esas alınarak 5-10 puanlık artışlar yapıldığı görülüyor. Bu nedenle, bu yıl da enflasyonun en önemli belirleyici faktör olması bekleniyor.

Geçen yıl ara zam uygulandığı için asgari ücret artışında 6 aylık enflasyon dikkate alınmıştı. Bu yıl ise ara zam yapılmadığı için asgari ücret artışında yıllık enflasyon ön planda olacak. Ancak komisyon Aralık ayında toplandığı için, yıllık enflasyon rakamı (3 Ocak'ta açıklanacak) belli olmadan karar alacak. Bu durum, tahmin ve beklentilerin önemini artırıyor.


MASADAKİ İLK RAKAM 24 BİN 57 TL

Bu tahminler arasında en düşük olanı OVP'deki yüzde 41,50 seviyesi olarak dikkat çekiyor. Geçmiş yıllarda yapılan 5-10 puanlık artışları dikkate almadan sadece bu enflasyon tahminiyle hareket edildiğinde; masada ilk yazılacak net asgari ücret rakamının 24.057 TL olacağı ortaya çıkıyor. Yani pazarlık 24.057 TL üzerinden başlayacak. Yıllık enflasyona göre masadan çıkacak en düşük rakam net 24.057 TL, brüt ise 28.302 TL olarak belirlenmiş olacak.

Yeni asgari ücret rakamının bu seviyenin üzerinde belirlenmesi durumunda ise örneğin enflasyonun yüzde 45 artması veya 5-10 puanlık bir fark eklenmesi durumunda, net asgari ücret 25.000 TL'yi aşacak.

Asgari ücret, adından da anlaşılacağı üzere işçilere ödenecek minimum ücreti temsil ediyor. Yani bu, bir geçim ücreti değil, bir gösterge rakamıdır. Komisyon, "geçinilecek ücret budur" şeklinde bir belirleme yapmıyor; bu rakamdan daha düşük bir ücretin verilemeyeceğini belirten bir gösterge sunuyor.

Ayrıca açıklanacak asgari ücretin brüt rakamı, yalnızca maaşları değil, aynı zamanda borçlanmaları, ödenekleri, genel sağlık sigortası primlerini, Bağkur primlerini ve birçok diğer ödemeyi de etkileyecek. Bu nedenle, asgari ücret ekonomi için önemli bir gösterge rakamı haline geliyor.


PİYASANIN ENFLASYON BEKLENTİSİNE GÖRE HESAPLANAN NET ASGARİ ÜCRET

ASGARİ ÜCRET 28.825,60

SGK PRİMİ (%14) 4.035,58

İŞSİZLİK SİG. PRİMİ (%1) 288,256

KESİNTİLER TOPLAMI 4.323,83

NET ASGARİ ÜCRET 24.501,77


OVP'DEKİ ENFLASYON TAHMİNİNE GÖRE HESAPLANAN NET ASGARİ ÜCRET

ASGARİ ÜCRET 28.302

SGK PRİMİ (%14) 3.962,28

İŞSİZLİK SİG. PRİMİ (%1) 283,02

KESİNTİLER TOPLAMI 4.245,3

NET ASGARİ ÜCRET 24.057


ASGARİ ÜCRET 2024 ZAMMI NE KADAR, KAÇ TL OLDU?

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, tüm tarafların görüş ve taleplerini dikkate alarak mevcut sosyo-ekonomik koşulları göz önünde bulundurarak 2024 yılı için asgari ücreti net 17.002 TL olarak belirledi. Böylece, 1 Ocak 2024 itibarıyla asgari ücret brüt 20.002 TL, net ise 17.002 TL'ye yükselmiş oldu.

17 Ekim 2024 Perşembe

Son dakika haberi: Merkez Bankası faiz kararı için piyasaların gözü kulağı bugün PPK toplantısındaydı. Merakla beklenen faiz kararı belli oldu. Öte yandan altın fiyatları, döviz kurları ve hisse senetleri için büyük önem arz eden karar metni yayımlandı.

Merkez Bankası faiz kararı son dakika açıklandı. Ekim 2024 TCMB Para Politikası Kurulu toplantısı gerçekleşti. 'Merkez Bankası faiz kararı ne oldu' sorusu yanıt buldu. Buna göre Merkez Bankası faizi yüzde 50 seviyesinde sabit bıraktı. Faiz kararı sonrası Merkez Bankası'ndan kritik mesajlar geldi.


SON DAKİKA HABERİ: MERKEZ BANKASI FAİZ KARARI AÇIKLANDI

Ekim ayı Merkez Bankası faiz toplantısı Fatih Karahan Başkanlığı'nda gerçekleşti. Buna göre ekim ayında faiz yüzde 50 düzeyinde sabit bırakıldı. 


2024 YIL SONU MERKEZ BANKASI FAİZ BEKLENTİSİ BELLİ OLDU

Ekim ayında ekonomistlerin politika faizindeki beklentisi de yüzde 50'de sabit bırakılması yönündeydi. Ayrıca analistler 2024 yılı bitmeden TCMB'den 250 baz puanlık bir indirim beklentisi buluyor. Bununla beraber yıl sonu faiz tahmini de yüzde 47,50 olarak hesaplandı. 12 ay sonrası için politika faizi beklentisi de yüzde 31,66'dan yüzde 31,64'e geriledi.


TCMB 7 AYDIR FAİZİ DEĞİŞTİRMİYOR

2023 yılında faiz artırımına başlayan Merkez Bankası 4150 baz puan artışla politika faizini yüzde 50 düzeyine çekti. En son mart ayında 500 baz puan artırıma giden TCMB, ekim ayıyla beraber de 7 aydır faizi değiştirmedi. 


BİR SONRAKİ FAİZ TOPLANTISI 21 KASIM'DA

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), üst üste yedinci toplantısında da piyasaların beklediği şekilde haftalık gösterge repo faizinde değişikliğe gitmedi.

Merkez Bankası toplantısı sonrası yapılan açıklamaya göre haftalık repo faizi %50,00 olarak kaldı. TCMB'nin bir sonraki toplantısı 21 Kasım tarihinde gerçekleştirilecek. Ekonomistler ilk faiz kararının Aralık ayında ve 250 baz puan indirim yönünde olacağını tahmin etti.

Toplantıdan sonra yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Eylül ayında enflasyonun ana eğilimi bir miktar yükselmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını ima etmektedir. Temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir. Enflasyondaki iyileşmenin hızına dair belirsizlik ise son dönemdeki veri akışı ile artmıştır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini kaydetmiştir.


"PARA POLİTİKASINDA KARARLI DURUŞ SÜRECEK"

Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.

Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.

Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır."

17 Ekim 2024 Perşembe