tatil-sepeti

Eylül ayının başından itibaren zorunlu deprem sigortası kalkacak ve konutlar ZAS’a (Zorunlu Afet Sigortası) tabi olacak. Mevcut DASK poliçesi olan sigortalılar da yenileme dönemlerinde ZAS poliçesi ile devam edebilecek. Konu ile ilgili son düzenlemelere göre artık DASK yerine ZAS’ı konuşacağız.

 


 


ÖZGÜR YILMAZ

 

Son yıllarda yaşanma sıklığı gittikçe artan doğal afetler, dünyada ve özellikle sigorta sektöründe oldukça fazla konuşulur hale geldi. Zira bu afetler başta insani kayıplar nedeni ile can yakarken, bir yandan da yarattıkları ağır yükler nedeni ile ülke ekonomilerine ciddi zararlarda yaşatabiliyor. Bu nedenledir ki doğal afetler ile ilgili sigortaların da önemi gün geçtikçe artıyor. Aynı zamanda bu sigortalardaki penatrasyonun artırılması adına da çalışmalar gerçekleştiriliyor.

 

Kamunun menfaati ve olası deprem hasarlarında devlet ekonomisinin negatif yönde etkilenmemesi açısından DASK poliçelerinin önemi tartışılmaz. Lakin hâlâ istenilen seviyelerde bir sigortalılık oranı maalesef ki yok.

 

EYLÜL BAŞINDAN İTİBAREN

 

Bildiğiniz üzere son düzenlemelere göre artık DASK yerine ZAS’ı (Zorunlu Afet Sigortası) konuşacağız. ZAS, Türkiye sigorta sektöründe oldukça önemli bir adım. Ülkemiz maalesef ki deprem ülkesi olarak anılsa da diğer afetler de özellikle son yıllarda sıkça yaşanmaya başladı. Bu da haliyle diğer afetlerde de sigortanın önemini ve ihtiyacını gözler önüne sererek ZAS’ın hayata geçmesine sebep oldu. ZAS, hayata geçmesi halinde deprem ile birlikte diğer birçok doğal afet hasarlarını da teminat altına alacak.

 

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun, ZAS’ın genel şartlarını belirleyip yayınlamasının ardından sigorta şirketleri sistemlerini ZAS’a uyarlayacak. Tahminen eylül ayının başından itibaren artık zorunlu deprem sigortası kalkacak ve konutlar ZAS’a tabi olacak. Mevcut DASK poliçesi olan sigortalılar da yenileme dönemlerinde ZAS poliçesi ile devam edebilecek.

 

ORMAN YANGINLARINI DA KAPSAYACAK

 

ZAS başta deprem ve sel olmak üzere heyelan, yer kayması, dolu, hortum, fırtına, yanardağ patlaması gibi birçok doğal afeti kapsamı içerisine alacak. Hatta dünyada çok örneği olmayan orman yangınlarının da ZAS’ın kapsamında olması planlanıyor.

 

Deprem sigortasına, deprem riski yüksek olan yerlerde deprem için yüksek prim ödenirken, sel için daha az prim ödenecek ve aynı şekilde sel riski yüksek olan yerlerde sel için yüksek prim ödenirken, deprem için daha az prim ödenecek.

 

Özellikle sel ve heyelan hasarlarında eşyalarında belirli tutara kadar sigorta kapsamına girmesi konusunda çalışmalar yapılıyor. Ancak eşya teminatı belirli tutara kadar olmalı ki planlanan da o yönde.

 

KAMU ADINA FAYDALI

 

ZAS’ın teminatının bu şekilde genişletilmiş olması oldukça önemli ve kamu adına faydalı, bununla birlikte her ne kadar ZAS teminatlarını genişletmiş olsa da konut poliçelerine olan ihtiyaç ve gerekliliğin bitmesi mümkün değil. ZAS’ın teminatlarının genişlemesi ile konut poliçelerine olan ihtiyacın azalacağı yönünde yanlış fikirlerin ortaya çıkmaması adına ZAS ve konut poliçelerinin detaylarının doğru şekilde sektöre izah edilmesi gerekiyor.

 

AKARYAKIT TÜKETİMİNE DİJİTAL TAKİP 

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, 2025’te devreye alacağı Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi ile akaryakıt tüketimini dijital olarak takip edeceklerini açıklaması ile 2025 başında uygulamaya konulacak Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi ile akaryakıt tüketimi dijital olarak takip edilebilecek. Uygulama başlama tarihi olan 1 Ocak 2025'ten itibaren araç plakalarının ödeme kaydedici cihazlara girişi elle yapılamayacak.

 

2025’te hayata geçirilmesi planlanan Taşıt Tanıma Sistemi ile akaryakıt alımının başlamasının sigorta sektörü açısından da fayda sağlaması adına önemli bir talebimiz var. Bildiğiniz üzere ülkemizde hâlâ zorunlu trafik sigortasını yaptırmayan ciddi bir kesim var. Bu hem Güvence Hesabına ciddi bir maliyet yükü yaratırken hem de sigortasız araçların genel sigortalanabilir araç sayısına oranla yüksek kalması bu branştaki zararı da haliyle yüksek tutuyor.

 

TRAFİK SİGORTASI OLMAYAN ARAÇLAR İÇİN TALEP VAR

 

Sigortasız araçların karıştıkları trafik kazaları nedeniyle diğer sürücü ve hak sahiplerinin yaşadıkları mağduriyetlerin engellenmesi, sigortasız araçların sosyal güvenlik sistemi ile güvence hesabı nezdinde oluşturdukları mali yükün giderilmesi ve vergisel kayıpların önüne geçilmesini teminen, tescili yapılmış ama zorunlu trafik sigortası bulunmayan motorlu araçlara poliçe yaptırılması için belirli bir süre verilmesi ve bu sürenin sonunda poliçe yaptırmayan araçlar için re'sen cezai müeyyide uygulanması için İçişleri Bakanlığı’nın 2024-2027 Karayolu Trafik Güvenliği Eylem Planı çalışmaları kapsamına da aldığı mevzuat çalışmalarının biran önce tamamlanması ve bahse konu Ulusal Taşıt Tanıma Sistemine Sigorta Bilgi ve Gözetim merkezi kanalı ile trafik sigortasız araçlarında dahil edilmesi suretiyle, akaryakıt alımı sırasında otomatik plaka okuma sisteminde araçların zorunlu trafik sigortası olup olmadığının kontrolü, trafik sigortası olmayan araçlara belirli bir süre verilmesi ve bu sürenin sonunda poliçe yaptırmayan araçlar için re'sen cezai müeyyide uygulanması yönünde bir talebimiz var.

 

Bu araçların da sigortalanmasının sağlanması adına 2025’te hayata geçmesi planlanan ticari araçlarda zorunlu, bireysel araçlarda şimdilik isteğe bağlı olarak uygulanacak olan taşıt tanıma sistemi ile akaryakıt alımı sırasında sigortası bulunmayan araçların SBM entegreli olarak tespitinin sağlanması ve ilk akaryakıt alımı esnasında bu kişilerin sigortasını yaptırması adına araç sahiplerine 15 günlük bir süre tanınması, ikinci yakıt alımı sırasında henüz poliçe yaptırılmamış ise de bu araçlara cezai bir yaptırım uygulanması yönündeki talebimizi sektörün ilgili kurumları ile paylaştık. Umuyoruz ki tüm sektör ve kamu adına faydalı olacak bu önerimiz 2025 itibari hayata geçerek sektöre yeni bir fayda sağlıyor olsun.

 

 

Son dönemlerde yine yakından takip ettiğimiz ve sektörümüzü ilgilendiren bir diğer konu da motorlar ile ilgili. Bildiğiniz üzere 50 cc altı motorsikletler trafik sigortası yaptırma zorunluluğuna tabii değiller. Trafikte yoğun şekilde yer alan bu motorların da zarar verdikleri durumlar söz konusu iken her gün artan sayıları ile birlikte zarar verebilme ihtimalleri de son derece artar vaziyette. Hal böyle olunca da bu motorlarında zorunlu trafik sigortasına tabii tutulması yönündeki talebimizi sıkça dile getirdik.

 

MOTOSİKLETLER İÇİN DE VERGİ UYGULAMASI

 

Geçtiğimiz ay devlet tarafından 100 cc altı MTV ye tabii olmayan motosikletlere 125 cc motor takıldığı tespit edilerek devlet tarafından tespit edilen bu motosikletler içinde vergi uygulaması ve cezai işlem uygulamasının başlatılması yönünde bir çalışma başlatıldı. Bu hem MTV tarafından önem arz ederken hem de bu motorlarında trafikte riskinin arttığı anlamına gelmekte. Buda 50 cc altındaki motosikletlere de trafik sigortasının zorunlu tutulması yönündeki talebimizi destekler yönde.

 

Belediyelerce uygulanan işyeri açma ruhsatlarının sigorta acentelerinde uygulanmaması yönündeki talebimizi de sıkça dile getiriyoruz Bildiğiniz üzere sigorta acenteleri acentelik kurulduktan sonra Ticaret odaları aracılığı ile fiziki şartlara uygun olup olmadıklarının kontrolü için bir denetime tabiiler. Ticaret odaları tarafından böyle bir uygulamaya zaruri olarak tabii olan sigorta acentelerinin ayrıca bağlı bulundukları belediyeler tarafından da işyeri açma ruhsatına tabii tutulmaları ikinci benzer bir işlem yaratmakta. Günümüzde avukatlık ve mali müşavirlik faaliyeti gösteren kurumların belediyelerce uygulanan işyeri açma ruhsatından muaf tutulmalarını örnek alarak sigorta acentelerinin de bu haktan yararlanmasının mümkün olabileceğini, meselenin kanun koyucu iradesi gerektirmesi nedeni ile bu konunun ilgili kurumlarca çözülebileceğini düşünüyoruz.

 

PAZARIN EN BÜYÜK PAYINI SİGORTA ACENTELERİ YÖNETİYOR

 

Sektörde de sigorta acenteliği özelinde de çözüme kavuşması gereken konu başlıkları üzerinde büyük bir hassasiyet ile çalışıyor ve sektörümüzü ilgilendirebilecek her konuyu yakından takip edip olası durumları ön görerek sektöre ve mesleğimize fayda sağlayacağına inandığımız önerilerimizi gerek kanun koyucular gerekse sektör temsilcisi kurumlar ile ivedilikle paylaşıyoruz. Özellikle Türkiye’de sigorta acentelerinin önemi herkesçe kabul görmüş durumda, zira sigorta pazarının en büyük payını sigorta acenteleri yönetiyor. Ülkemiz koşullarında birebir ilişkiler ve güven temeli üzerine kurulan sigorta sözleşme süreçlerine bakıldığında sigorta acentelerinin sahip olduğu gücün varlığının sarsılması ya da sektördeki payının düşmesi öngörülebilecek bir şey değil.

18 Ağustos 2024 Pazar

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı