Konut sahibi ile kiracı arasındaki uyuşmazlıkların, tarafların uzun süren mahkeme süreçleri yerine arabuluculuk sistemiyle uzlaşması halinde iki-üç haftada sonuçlanacağını belirten hukukçular, sistemin, yargının yükünü de hafifleteceğini ifade etti.


 

Konut kira artışı oranının üst sınırının yüzde 25 olarak bir yıl uzatılacağının açıklanmasının ardından konut sahipleri ile kiracılar arasındaki olası uyuşmazlıklar yeniden gündeme geldi.

 

Taraflar sorunun çözümü için mahkemeye başvururken, dava süreci ise 2 yıla kadar uzayabiliyor. Uyuşmazlıklar nedeniyle mahkemelerde yoğunluk oluşturan kira davalarında, taraflara hızlı çözümü ise arabuluculuk sistemi sunacak.

 

1 EYLÜL'DE ARABULUCUYA GİDİLMEDEN DAVA AÇILAMAYACAK

 

TBMM Genel Kurulu'nda 28 Mart'ta kabul edilen yargıda yeni düzenlemeleri içeren İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar dava şartı olarak arabuluculuk kapsamına alındı. 1 Eylül'de yürürlüğe girecek düzenlemeyle kiracı ve kiralayan arabulucuya başvurmadan dava açamayacak.

 

Avukat Mehmet Baykurt, geçen yıl başlatılan kira fiyatlarında üst sınır uygulamasının bir yıl uzatılmasını değerlendirdi.

 

Kira artışlarındaki üst sınırın yüzde 25 ile sınırlandırılmasının kiracı ve ev sahibini karşı karşıya getirdiğini belirten Baykurt, "Her ne kadar bu düzenleme yapılıyorsa da takdir edersiniz ki ülkemizdeki ve dünyadaki ekonomik gelişmeler, enflasyon oranlarını göz önünde bulundurduğumuzda kira artışlarının sınırlandırılması kiralayan ile kiracı arasında son dönemlerde çok ciddi sorunlar meydana getirmektedir." ifadelerini kullandı.

 

Bazı sorunları tarafların kendi imkanlarıyla çözdüğünü, birçoğunun da sorunun çözümü için mahkemeye başvurduğunu dile getiren Baykurt, şöyle konuştu: “Kira artış oranını beğenmeyen gerek kiracı, gerekse kiralayan mahkemelere başvurmaktadır. Son iki yıl içerisinde bu konularla ilgili yargı sistemimizde çok ciddi iş yoğunluğu oluşmaya başladı. Mahkemelerdeki dosya yoğunluğundan dolayı doğal olarak hakimler de bu konuyla ilgili uzun süreli duruşma günleri vermektedir. Bu durum da yargı sisteminin tıkanmasına sebep olmaktadır, davaların uzun süre devam etmesine sebep olmaktadır.”

 

ARABULUCULUKLA SORUN DOSTANE BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜLECEK

 

Arabuluculuğu, "Aradaki sorun ve sıkıntının dostane bir şekilde çözülmesi" olarak tanımlayan Baykurt, kiracı-kiralayan ilişkisinden kaynaklanan davalarla ilgili eylülde yürürlüğe girecek arabuluculuk sistemi ile dosya yoğunluğunun azalacağına inandığını kaydetti.

 

Yasa çıktığı andan itibaren kiracı ile ev sahibinin olası sorunlarda ilk olarak arabulucuya başvuracağını belirten Baykurt, "Arabuluculuk sistemi yargı yükünü hafifleten, daha da hızlandıran bir müessesedir. Bununla da şu hedefleniyor; yargıda, mahkemelerde oluşan dosya yoğunluğu azalsın, anlaşmazlıklar adaletli ve hızlı sonuçlansın. Bu şekilde vatandaşın yargıya güveni daha artmış olur." değerlendirmesini yaptı.

 

DAVA AÇILSA BİLE ÜST SINIR YÜZDE 25'İ GEÇEMEYECEK

 

Avukat Mehmet Baykurt, arabulucuların baroya kayıtlı bu alanda eğitim alan uzman avukatlar olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti: "Taraflar bu konuda başvurularını yaptığı zaman avukat her iki tarafı çağırıyor, talepleri iletiyor, uzlaştırabiliyorsa bunu hemen sonuca götürüyor. Her iki tarafın kabulüyle oluşan sonuç da zaten mahkeme ilamı hükmündedir. Arabulucunun tarafları uzlaştırma süresi en fazla bir hafta, 10 gün ya da bilemedin 20 gündür ama siz arabuluculukta anlaşamadığınız zaman doğal olarak anlaşmayan taraf mahkemeye başvuracak. Mahkeme süreci de en az 1-2 yıl sürmektedir."

 

Baykurt, konut sahiplerinin taraflar arasında sözleşme varsa 5 yılı doldurmadan kira tespiti için dava açamayacağını, 5 yılı aşmamış sözleşmeler kapsamında kira artışlarının dava açılsa bile üst sınırın yüzde 25'i geçemeyeceğini sözlerine ekledi.

 

ARABULUCULUK, MADDİ TASARRUF DA SAĞLAYACAK

 

Arabulucu avukat Elçin Bazu da arabuluculuk sisteminin hem maddi hem zaman tasarrufu sağladığını belirterek, "Arabuluculuk ücretini ödemekten imtina eden kişi yargılama safhasında daha büyük bir masrafa katlanmak zorunda kalacak. Çünkü arabuluculuk sisteminde belki 800-900 lira, belki daha da düşük bir ücret ödeyecekken yargılamada bilirkişi raporu gelecek, harçlar ödenecek, ilam, vekalet ücreti ödenecek, bunlar hesaba katıldığı zaman ciddi bir meblağ ortaya çıkıyor." diye konuştu.

 

Bazu, arabuluculuk sisteminde masrafların anlaşmaya göre eşit ya da bir tarafça ödendiğini, mahkeme süreçlerinde ise masrafların davayı kaybeden kişi tarafından karşılandığını anlattı.

27 Haziran 2023 Salı

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar