Altının ons fiyatı, 2062,74 dolarla tüm zamanların en yüksek yıllık kapanışını gerçekleştirdi.


 

Altının ons fiyatı, ABD Merkez Bankası'na (Fed) ilişkin güvercin beklentiler, jeopolitik riskler ve dolar endeksinin gerilemesiyle 3 yılın ardından yükseldi.

 

Merkez bankalarının güvercin para politikalarına 2024'de başlayabileceğine dair beklentiler artarken, küresel piyasalarda özellikle Fed'in gelecek yıl faiz indirimleri için harekete geçebileceğinin işaretini vermesi ve açıklanan verilerin ekonomide "yumuşak iniş" umutlarını desteklemesi öne çıktı.

 

Fed Başkanı Jerome Powell, Fed'in en son faiz kararı toplantısında yaptığı açıklamada sıkılaştırma döngüsünde politika faizinin muhtemelen zirvede veya zirveye yakın olduğuna inandıklarını belirterek, banka yetkililerinin ise faiz oranlarının daha da artırılmasını uygun bulmamasına rağmen bu olasılığı masadan kaldırmak da istemediğini aktarmıştı.

 

Güvercin beklentilerin güçlenmesi altının ons fiyatını desteklerken, tahvil faizlerindeki gerileme de altının alternatif maliyetini baskılamaya devam etti.

 

2022 yılını yüzde 3,88 seviyesinden tamamlayan ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 5'in üzerini görmesine karşın bu seviyelerden gerileyerek 2023'ü de neredeyse aynı seviyeden yüzde 3,8810'dan tamamladı.

 

Diğer taraftan İsrail-Filistin çatışmasının daha geniş bir alana yayılabileceği endişesi güvenli liman varlıklara talebi artırdı.

 

Talebin artmasında, Hindistan'da düğün sezonu, Batı dünyasında Noel dönemi ve Çin'de yeni yılın gelmesi de etkili oldu.

 

Yıl içinde 2145,12 dolarla rekor seviyeyi gören altının ons fiyatı bu yıl yüzde üzerinde yüzde 13,11 artarak 2062,74 dolar oldu ve tüm zamanların en yüksek yıllık kapanışını gerçekleştirdi. Altın böylece 3 yılın ardından yatırımcısının yüzünü güldürdü.

 

Analistler, Çin tarafında Tayvan'la ilgili soru işaretlerinin devam etmesinin de altının güvenli liman özelliğini öne çıkardığını söyledi.

 

Yıl içinde Asya merkez bankalarının para birimlerini koruma amaçlı önlemler alması da altını destekleyen unsurlar arasında yer aldı.

 

Küresel ekonominin 2023'te yavaşlayacağına dair endişeler de altını destekledi. Küresel çaptaki resesyon riski ve para politikalarının seyrine ilişkin endişeler ve belirsizlikler de altının ons fiyatını yukarı yönlü etkiledi.

 

Çin Merkez Bankası'nın altın rezervlerini artırmaya devam ettiğine yönelik haberler altının yüksek performansına katkıda bulunurken, SVB ve Signature Bank'ın iflasının ardından da yatırımcılar güvenli liman altına yöneldi.

 

ALTININ ONSU EN SON 2020'DE YÜKSELMİŞTİ

 

En son 2020 yılını yüzde 25,2 yükselişle tamamlayan altının ons fiyatı 2021'i yüzde 3,8, 2022'yi yüzde 0,3 düşüşle tamamlamıştı.

 

2021 ve 2022'de gelişmiş ülke merkez bankalarının şahinleşen para politikaları altının ons fiyatını baskılamıştı. 2021 yılında ayrıca Fed Başkanlığına Jerome Powell'ın tekrar aday gösterilmesi sonrası azalan belirsizlikler ile yatırımcıların güvenli limanlardan ayrılmaya eğilim göstermesi de altını olumsuz etkileyen başka bir faktör oldu.

 

Saxo Capital Emtia Strateji Başkanı Ole Hansen, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede altın ve gümüşün 2024'de düşük tahvil getirileri ile düşük fonlama maliyetlerinden faydalanabileceğini belirtti.

 

Gelecek yıl altının onsundaki yükselişlerin üç faktörün etkisiyle devam edebileceği öngörüsünde bulunan Hansen, bu faktörlerin hedge fonların altın talebindeki hızlanma, merkez bankalarının sağlam bir hızla fiziki altın almaya devam etmesi ve artan taşıma maliyetleri olacağını ifade etti.

 

Hansen, Fed'in faiz indirimlerine yönelmesiyle beklenen faiz indirimi sayısının yumuşak iniş mesajlarıyla kanıtlandığını ancak sert bir inişin veya resesyonun ise daha da büyük bir faiz indirimi ihtiyacını tetikleyebileceğini vurguladı.

 

Tahvil faizlerindeki artışa rağmen, son iki yıldaki merkez bankalarının rekor altın alımlarının altının yükselmeyi başarmasının ana nedeni olduğunu belirten Hansen, "Altın ETF talebinin tekrar artması, merkez bankalarının talebinin devam etmesi, potansiyel olarak zayıflayan doların da desteğiyle altının ons fiyatının yeni bir rekor seviye olan 2300 dolara ulaşabileceğini öngörüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

Commerzbank Emtia Analisti Barbara Lambrecht de altının bu yıl borsalarda işlem gören emtia grupları arasında en iyi performans gösterenlerden bir tanesi olduğunu söyledi.

 

Fed'in faizleri düşürme ihtimalinin şimdiden altın fiyatlarının önemli ölçüde yükselmesine neden olduğunu belirten Lambrecht, yaklaşan faiz indirimlerinin altının lehine olacağını bu nedenle 2024'ün ikinci yarısında altının onsunu 2150 dolara kadar yükselebileceğini aktardı.

 

Yatırım talebinin de Fed'in ufukta görünen ve gerçekleşmesi beklenen faiz indirimleriyle yeniden canlanmasının muhtemel olduğunu ifade eden Lambrecht, "Buna karşın, yüksek yerel altın fiyatları Asya'nın iki büyük altın tüketicisi olan Çin ve Hindistan'daki altın talebini olumsuz etkileyebilir. Zira başta Hindistan olmak üzere Çin'deki altın tüketicileri genellikle fiyatlara karşı duyarlıdır." dedi.

 

Lambrecht, "Son yıllardaki deneyimler, bu ve geçen yılki olağanüstü yüksek hacimlere ulaşılması zor olsa bile, merkez bankalarının önümüzdeki yıl da çok fazla altın satın almaya devam edeceğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.

31 Aralık 2023 Pazar

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar