tatil-sepeti

Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK Türkiye) Başkanı Dr. Markus Slevogt, Almanya ve Türkiye'nin birbirleri için önemli partnerler olduğunu aktararak, Türkiye'nin ihracatında geçen yıl 18 milyar dolar ile Almanya'nın ilk sırada yer aldığını, Almanya'ya ihracatın 17,1 milyar dolarının sanayi sektöründen olduğunu bildirdi.

Türk sanayi sektörünün Almanya'ya ihracatında lokomotif sektörün otomotiv endüstrisi olduğunu vurgulayan Slevogt, şunları kaydetti: "Genel olarak tüm sektörler umut vadetmekle beraber halihazırda en büyük paya sahip olan sanayi sektörünün gelişimi otomotiv sektörünün gelişimiyle doğru orantılıdır. Otomotiv sektörünün elektrikli araçlara doğru bir değişim içinde olduğunu göz önünde bulunduracak olursak Türkiye'nin bu noktada şu anki cazibesini gelecekte sektöre hakim olacak elektrikli araçlar konusunda koruması ve artırması halinde bu alandaki potansiyelin büyük olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'de bulunan ihracatçıların Avrupa Yeşil Mutabakatı doğrultusunda uyumlaştırılmasının da ticari faaliyetleri önemli ölçüde etkileyeceğinin altını çizmek isterim."

"TÜRKİYE'DE GELECEK VADEDEN START-UPLARIN SAYISI OLDUKÇA FAZLA"


Dr. Markus Slevogt, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası olarak başlıca hedeflerinin Türk ve Alman şirketlerinin diyalog ve ticari faaliyetlerini geliştirmek olduğunu, bu konuda her iki ülke menşeli üye firmalara maksimum fayda sağlamaya gayret gösterdiklerini aktardı.
Slevogt, her hafta farklı konularda eğitim ve workshoplar düzenleyerek üyelerine hem ağ oluşturma hem de yeni ufuklar açmayı hedeflediklerini bildirdi.

Türkiye'de gelecek vadeden start-upların sayısının oldukça fazla olduğunu belirten Slevogt, bu start-upların doğru adımları atmalarına imkan sağlanması ve doğru finanse edilmesiyle AB'de faaliyet gösterme potansiyellerinin yüksek olduğunu gördüklerini vurguladı.

Start-upların AB'deki kanun ve düzenlemeleri iyi takip etmelerinin önemine işaret eden Slevogt, "Avrupa'daki karbon emisyonunun sıfıra indirilmesine yönelik atılan adımlar yeni arz fırsatları oluşturmaktadır. AB'de faaliyet gösterme hedefi olan tüm şirketlerin Avrupa Yeşil Mutabakatı konusunda araştırmaya, bilgiye ihtiyacı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Bu hususta AHK Türkiye olarak üyelerimizin tüm süreçlerde Avrupa ile eş zamanlı ilerleyebilmesi adına takibimizi sürdürüyoruz ve gerekli faaliyetleri yürütmekteyiz." diye konuştu.

Tarihi yakın ilişkilerin Türkiye ile Almanya'yı birbirine bağladığını ifade eden Slevogt, "Bu nedenle günümüzde Almanya, Türkiye'nin en önemli ticari ortağıdır. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle karşılıklı ticaret hacmi 2020 yılında geriledi. Buna karşın geçen yıl iki ülkenin iş birlikleri derinleşti. Devam eden salgına rağmen Almanya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi 41,1 milyar dolar gibi rekor bir değere çıktı." dedi.

"TÜRKİYE'DE ARTAN BİR YATIRIM VE FAALİYET ÖNGÖRÜLÜYOR"


AHK Türkiye Başkanı Dr. Slevogt, AB ve Türkiye arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 178,5 milyar dolarla kriz öncesindeki düzeyini aştığını aktararak, "Türkiye ile 27 AB ülkesi arasındaki mevcut ticaret hacminin neredeyse dörtte birini Almanya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi oluşturuyor." ifadesini kullandı.

World Business Outlook anketinin sonuçlarının, Almanya ile Türkiye arasındaki ticaretin geleceğine dair bir bakış sunduğunu belirten Slevogt, şunları kaydetti: "AHK World Business Outlook, DIHK'nin küresel bir anket formatı olup Almanya dış ticaret odaları ve bunların üyeleriyle müştereken yılda 2 defa gerçekleştiriliyor. Sonbahar 2021'a ait son World Business Outlook çerçevesinde, AHK Türkiye'nin Almanya'dan sermaye iştirakine sahip şirketleri, 'Türkiye'de tedarik zincirinde ve lojistikte Kovid-19 küresel salgını nedeniyle oluşan sorunları, ticaret hacminin gelişmesinin önündeki engeller' olarak değerlendirdi. Buna karşın bu şirketler, bir bütün olarak ticari durumlarını ve ticari faaliyetlerinin gelişmesini olumlu olarak değerlendirdi. Bu nedenle aynı yılın ilkbaharında yapılan anketle kıyaslandığında, Türkiye'de artan bir yatırım ve faaliyet öngörülüyor."

"RUSYA VE UKRAYNA'DAN MAL ALAN ÜLKELER, İSTİKRARLI VE GÜVENİLİR ALTERNATİF ARAYIŞINA GİREBİLİR"


Dr. Markus Slevogt, Kovid-19'un, şiddetli aksaklıklar nedeniyle tedarik zincirinde üretim yerleri konusunda kaydırmalar yapılabileceğini ortaya koyduğunu, bu nedenle son 2 yıl içinde bazı şirketlerin tedarik zincirlerini istikrarlı hale getirmek amacıyla lojistik merkezlerini başka ülkelerden Türkiye'ye taşımaya karar verdiğini anlattı.

Bu durumun Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginlik konusunda da geçerli olabileceğini ifade eden Slevogt, Rusya ve Ukrayna'dan mal alan ülkelerin istikrarlı ve güvenilir alternatif arayışına girebileceğini, Türkiye'nin coğrafi konumu, nitelikli iş gücü ve profesyonel süreçlerinden yararlanmak isteyebileceğini ancak bu konuda konuşmak için henüz erken olduğunu söyledi.

Slevogt, "Bosch ve Siemens gibi köklü şirketler, 100 yılı aşkın bir süreden bu yana Türkiye'de temsil edilmekteyken, Deutsche Bank 1909'dan, Bosch 1910'dan ve hatta Siemens 1856'dan beri, başka şirketler de Türkiye'de iş dünyasına katılma kararı aldı. Türkiye'deki Alman şirketlerinin ya da Almanya'dan sermaye iştirakine sahip Türk şirketlerinin sayısı son yıllarda arttı. Bu türde 7 bin 600 şirketle Almanya, Türkiye'de en fazla yabancı şirkete sahip ikinci ülkedir. Almanya, Türkiye ile karşılıklı yüksek ticaret hacmine sahip bir ülke olmasının yanı sıra aynı zamanda en yüksek yatırım hacmine sahip ülkelerden biri ve yatırımlarının süresi dikkate alındığında uzun bir tarihi geçmişe sahiptir." ifadelerini kullandı.

28 Şubat 2022 Pazartesi

Etiketler : Dünya

BM üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, başbakanlar ve bakanlar, kolektif işbirliğinin önemi ve küresel kuruluşların mevcut sınamalarla mücadeleye uygun hale getirilmesini görüşmek için "Geleceğin Zirvesi'nde" bir araya gelecek.


 

Liderler, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul başlangıcının hemen öncesinde, 22-23 Eylül'de "Geleceğin Zirvesi" için BM'de toplanacak. Yaklaşık 130 devlet ve hükümet başkanının katılması beklenen etkinlikte Türkiye için de konuşma süresi ayrıldı.

 

"Daha iyi bir bugün ve geleceği korumak için uluslararası mutabakat sağlanmasının" amaçlandığı zirvede üye ülkelerin çatışmaların engellenmesi ve çözümü, iklim değişikliğiyle mücadele ve daha adil finansal sistem oluşturulması gibi farklı alanlarda birlikte hareket etmeleri teşvik edilecek.

 

BM ÜLKELERİ, GUTERRES'TEN YENİ VİZYON İSTEDİ

 

BM üyeleri, 2020’de kuruluşun 75. Yılını kutlarken gelecekte küresel işbirliğinin nasıl geliştirilebileceğine ilişkin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bir vizyon oluşturmasını talep etti.

 

Bu çerçevede 2021’de “Ortak Gündemimiz” adlı rapor yayımlayan Guterres, küresel işbirliğinin geliştirilmesine dair önerilerini sundu ve 2024’te zirve düzenlenmesini istedi. Guterres, “21. Yüzyıl sınamaları için sorunlara çözüm sağlayabilen 21. Yüzyıl kuruluşlarına ihtiyaç var.” Mesajını verdi.

 

BM Güvenlik Konseyi ve finansal mimari dahil mevcut küresel kuruluşlarda reform yapılması gerektiğinin altını çizen Genel Sekreter, “Dedelerimiz için oluşturulan sistemle torunlarımız için bir gelecek inşa edemeyiz.” Dedi.

 

ANLAŞMALAR ÜZERİNDE MÜZAKERELER SÜRÜYOR

 

Görev süresi Ocak 2026'da sona erecek Genel Sekreter Guterres'in "mirası" olarak değerlendirilecek zirve için üye ülke temsilcileri, bir süredir "Gelecek Paktı" üzerinde müzakereler yürütüyor. Gelecek Paktı'na aynı zamanda "Gelecek Nesiller için Deklarasyon" ile "Küresel Dijital Sözleşme"nin de eklenmesi bekleniyor.

 

193 ülkenin çıkar ve isteklerini bir araya getirmeye çalışan anlaşma, "sürdürülebilir kalkınma ve kalkınma finansmanı, uluslararası barış ve güvenlik, bilim, teknoloji ve dijital işbirliği, gençler ve gelecek nesiller ile küresel yönetişimin dönüştürülmesi" başlıklarından oluşuyor.

 

Müzakerelere dahil olan temsilciler, üye ülkelerin özellikle silahsızlanma, BMGK reformu ve mali kuruluşların yapılandırılmasına ilişkin bölümlerde anlaşma sağlayamadığına işaret ediyor.

 

Diğer taraftan, zirveye BMGK'nin 5 daimi üyesinin lider düzeyinde katılmaması da eleştirilere yol açıyor.

 

Tüm ülkelerin tek bir anlaşmaya imza atabilmesi büyük başarı olarak görülse de 193 ülkenin taleplerini karşılamaya çalışmak, anlaşmanın "dilini zayıflatma" ve etkisini azaltma ihtimalini gündeme getiriyor.

21 Eylül 2024 Cumartesi

Etiketler : BM BirleşmişMilletler

Küresel piyasalarda bu hafta ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere BoE, BoJ, Endonezya Merkez Bankası, Brezilya Merkez Bankası ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) gibi bankaların para politikası kararları yakından takip edildi.


 

Dünya genelinde birçok merkez bankasının bu hafta açıkladığı faiz kararları piyasaların odağında yer aldı.

 

Bu bankalar arasında gevşeme döngüsüne 50 baz puanlık "jumbo" faiz indirimiyle başlayan Fed'in politika kararları dikkati çekti.

 

Mart 2020'den bu yana ilk kez faiz indirimine giden Fed, daha fazla faiz indiriminin yolda olduğunun da sinyalini verdi.

 

Endonezya Merkez Bankası Fed'den önce aldığı beklenmedik faiz indirimi kararıyla piyasaları şaşırtırken Brezilya Merkez Bankası 2 yılın ardından ilk kez faiz artırdı. BoE ağustosta başladığı faiz indirimlerine ara verirken TCMB ve BoJ politika faizini sabit tuttu.

 

Tayvan ve Norveç merkez bankaları da faiz oranlarını sabit bırakma kararı alırken Güney Afrika Merkez Bankası faiz indirimi yaparak gevşemeye giden bankalar arasına katıldı.

 

Bu hafta para politikası toplantılarını gerçekleştiren merkez bankalarının açıkladığı kararlar şöyle:

 

ABD MERKEZ BANKASI

 

Fed, politika faizini 4 yıl aradan sonra ilk kez indirdi ve 50 baz puan düşürerek yüzde 4,75-5,00 aralığına çekti.

 

Bankadan yapılan açıklamada, istihdam kazanımlarının yavaşladığına işaret edilerek düşük kalmaya devam etse de işsizlik oranının yükseldiği aktarıldı.

 

Açıklamada, enflasyonun yüzde 2 hedefine doğru ilerlediği ancak yüksek kalmayı sürdürdüğü belirtilerek enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2’ye doğru düştüğüne dair daha fazla güven kazanıldığı ve istihdam ile enflasyon hedeflerine ulaşma risklerinin kabaca dengede olduğuna karar verildiği ifade edildi. Ekonomik görünümün belirsiz olduğuna dikkat çekilen açıklamada, her iki taraftaki risklere dikkat edildiği vurgulandı.

 

Ekonomiye ilişkin tahminlerini de açıklayan Fed, bu yıl toplamda 50 baz puan daha faiz indirimine gidebileceğini ortaya koydu.

 

Bankanın enflasyon tahminleri, bu yıl için yüzde 2,6’dan yüzde 2,3’e ve 2025 için yüzde 2,3’ten yüzde 2,1’e düşürüldü. ABD ekonomisinin büyüme tahmini de bu yıl için yüzde 2,1’den yüzde 2’ye düşürüldü, 2025, 2026 ve 2027 için yüzde 2 olarak öngörüldü. İşsizlik oranına ilişkin tahminler ise bu yıl için yüzde 4’ten yüzde 4,4’e, 2025 için yüzde 4,2’den yüzde 4,4’e ve 2026 için yüzde 4,1’den yüzde 4,3’e çıkarılırken 2027 için yüzde 4,2 olarak belirlendi.

 

İNGİLTERE MERKEZ BANKASI

 

BoE, politika faizini, beklentiler dahilinde yüzde 5'te sabit bıraktı.

 

Bankadan yapılan açıklamada, Para Politikası Kurulunun (PPK), para politikasını, yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmak ve aynı zamanda sürdürülebilir büyümeyi sağlamak üzere belirlediği aktarıldı.

 

PPK'nin enflasyona yönelik riskleri yakından izlemeye devam ettiği belirtilen açıklamada, "Ekonomiye yönelik önemli gelişmelerin olmaması halinde, politika kısıtlamalarının kaldırılmasına yönelik kademeli bir yaklaşım uygun olmaya devam etmektedir. Enflasyonun orta vadede yüzde 2'lik hedefe sürdürülebilir bir şekilde dönmesine yönelik riskler daha da azalana kadar para politikasının yeterince uzun bir süre kısıtlayıcı kalmaya devam etmesi gerekecektir." ifadeleri kullanıldı.

 

BoE Başkanı Andrew Bailey, kararın ardından yaptığı değerlendirmede, ağustosta politika faizini düşürdüklerinden beri enflasyonist baskıların azalmaya devam ettiğini belirtti. Bailey, "Ekonomi genel olarak beklediğimiz gibi ilerliyor. Bu durum devam ederse politika faizini zaman içinde kademeli olarak düşürebiliriz. Ancak enflasyonun düşük kalması hayati önem taşıyor, bu nedenle politika faizinde çok hızlı ya da çok fazla kesinti yapmamaya dikkat etmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.

 

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

 

TCMB Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50’de tuttu.

 

Bankadan faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, Kurulun enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiğini kaydettiği vurgulandı.

 

Kurulun, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelediği aktarılan duyuruda, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği bildirildi.

 

Duyuruda, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçlarının etkili şekilde kullanılacağı belirtildi.

 

JAPONYA MERKEZ BANKASI

 

BoJ da politika faizini yüzde 0,25'te sabit bıraktı.

 

Bankadan yapılan açıklamada, Japonya ekonomisindeki toparlanmanın devam ettiği belirtilerek enflasyonist baskıların da ithalat fiyatlarındaki gerilemeyle yumuşadığı ancak devam etmesinin beklendiği ifade edildi.

 

Japonya ekonomisinin potansiyelinin üzerinde büyümeyi sürdüreceğinin tahmin edildiği aktarılan açıklamada, yurt içi ve yurt dışında ekonomik aktiviteye ilişkin belirsizliklerin de önemli riskler olarak takip edileceği bildirildi. Açıklamada, şirketlerin daha çok ücret artışı yönünde davranmasıyla, döviz kurundaki gelişmelerin de fiyatlar üzerinde daha etkili olmasının öngörüldüğü kaydedildi.

 

BoJ Başkanı Kazuo Ueda da küresel ekonomik görünümün oldukça belirsiz olduğunu ve piyasalarda istikrarsızlığın sürdüğünü belirterek finans ve döviz piyasalarını yakından takip edeceklerini ifade etti.

 

ENDONEZYA MERKEZ BANKASI

 

Endonezya Merkez Bankası, Şubat 2021'den bu yana ilk faiz indirimine gitti ve politika faizini sabit tutacağı beklentilerinin aksine 25 baz puan düşürerek yüzde 6'ya indirdi.

 

Bankadan yapılan açıklamada, söz konusu kararın düşük ve istikrarlı enflasyon, rupinin istikrarı ve değer kazanması ve ekonomik büyümeyi güçlendirme çabalarına olan ihtiyaçla uyumlu olduğu aktarıldı.

 

Açıklamada, bankanın bundan sonraki süreçte politika faizini düşürme fırsatlarını izlemeye devam edeceği belirtildi.

 

BREZİLYA MERKEZ BANKASI

 

Brezilya Merkez Bankası, politika faizini 2022’den bu yana ilk kez artırdı ve 25 baz puan yükselterek yüzde 10,75’e çıkardı.

 

Bankadan yapılan açıklamada, enflasyon görünümüne yönelik risklerin yukarı yönlü olduğunu ve daha kısıtlayıcı bir para politikası gerektirdiği aktarıldı.

 

Açıklamada, faiz oranında gelecekte yapılacak ayarlamaların hızının ve yeni başlayan döngünün toplam büyüklüğünün, enflasyon hedefine ulaşma konusundaki kesin kararlılıkla belirleneceği ve enflasyon dinamiklerine bağlı olacağı vurgulandı.

 

TAYVAN MERKEZ BANKASI

 

Tayvan Merkez Bankası, faiz oranlarını sabit tuttu.

 

Bankadan yapılan açıklamaya göre, iskonto faiz oranı yüzde 2'de tutuldu. Teminatlı ve teminatsız borçlanma faiz oranları ise sırasıyla yüzde 2,375 ve yüzde 4,25 seviyesinde bırakıldı.

 

Açıklamada, ülkede enflasyondaki kademeli düşüş eğilimine ve küresel ekonomik duruma işaret edilerek Bankanın yurt içi enflasyon gelişmelerine dikkat edeceği ve büyük merkez bankalarının para politikası hamlelerinin etkilerini izleyeceği aktarıldı.

 

NORVEÇ MERKEZ BANKASI

 

Norveç Merkez Bankası, politika faizini 16 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 4,5’te sabit bıraktı.

 

Sıkı duruşunu koruyan Norveç Merkez Bankası, faiz oranının yıl sonuna kadar mevcut seviyede kalacağının sinyalini verdi.

 

Bankadan yapılan açıklamada, enflasyonun makul bir zaman dilimi içerisinde hedefe düşürülebilmesi için kısıtlayıcı para politikasına hala ihtiyaç duyulduğu kanaatinde olunduğu aktarıldı.

 

Norveç Merkez Bankası Başkanı Ida Wolden Bache, politika kararlarına ilişkin açıklamasında, “Politika faizinin yıl sonuna kadar yüzde 4,5 seviyesinde tutulması muhtemel.” İfadelerini kullandı.

 

Ida Wolden Bache, “Önümüzdeki dönemde politika faizinin bugünkü seviyede tutulması gerektiğine inanıyoruz ancak para politikasını gevşetme zamanının yaklaştığını düşünüyoruz.” Değerlendirmesinde bulundu.

 

GÜNEY AFRİKA MERKEZ BANKASI

 

Güney Afrika Merkez Bankası, 15 yılın en yüksek seviyesinde olan politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 8'e düşürdü.

 

Böylece banka, 4 yılın ardından ilk kez faiz indirimine gitti.

 

Bankadan yapılan açıklamada, genel olarak küresel koşullar daha olumlu hale gelse de risklerin hala olduğuna dikkat çekildi.

 

Açıklamada, enflasyona yönelik risklerin dengelendiğinin değerlendirildiği belirtildi.

 

HONG KONG

 

Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi, Fed'in 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından ABD dolarına bağlı kur rejimi nedeniyle gösterge faizinde aynı oranda kesintiye gitti.

 

Bölgenin defakto merkez bankası niteliğindeki Hong Kong Para Otoritesi (HKMA), yaptığı açıklamada, gösterge faiz oranını 50 baz puan düşürerek yüzde 5,25'e çektiğini bildirdi.

 

HKMA Mart 2020'den bu yana ilk kez faiz indirimine giderken Hong Kong'un 5 büyük ticari bankası da kredi ve mevduat faizlerinde indirimlere gitti.

 

Öte yandan, bu hafta para politikası kararlarını açıklayan diğer merkez bankalarından Azerbaycan Merkez Bankası, politika faizini değiştirmeyerek yüzde 7,25'te tuttu. Moldova Merkez Bankası, faiz oranını yüzde 3,60'da sabit bıraktı. Ukrayna Merkez Bankası, politika faizini yüzde 13 seviyesinde tutma kararı aldı.

21 Eylül 2024 Cumartesi

Etiketler : MerkezBAnkası faiz