Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri gibi çok sayıdaki kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, yüksek enerji fiyatları ve Çin’den gelen rekabet ülke ekonomisinin büyümesini baskılıyor.


 

Sanayisi yabancı rekabetten olumsuz etkilenen Almanya’nın, jeopolitik çekişmelere ve ABD’den gelen baskılara karşı savunmasız kalması dikkati çekiyor. Ülkede iş gücünün yaşlanmasının da ekonomiyi baskılaması bekleniyor.

 

Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Avro Bölgesi’nde yükselen enflasyona karşı artan faiz oranları, Alman şirketlerin yatırım yapma arzusunu frenlerken, Çin ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin Almanya’dan ithal ettiği malları giderek daha fazla üretebilmesi Avrupa’nın en büyük ekonomisinin resesyondan uzaklaşmasını zorlaştırıyor.

 

Yapısal sorunların da ekonomiyi frenlediği Almanya’da, bir zamanlar oldukça başarılı olan “Ucuz enerji ve ara malı ithal et, bunları işle ve yüksek kaliteye sahip mal olarak ‘Made in Germany’ algısıyla pahalı bir biçimde ihraç et” başlıklı iş modeli artık işe yaramıyor.

 

Kovid-19 salgını, tedarik zinciri kesintileri, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi son dönemde yaşanan çok sayıda kriz, Alman ekonomisinin zayıf yönlerini su yüzüne çıkarırken, ülkenin; jeopolitik sorunlar, iklim değişikliği, durgun ekonomi ve demografik zorlukların üstesinden gelme konusunda birtakım sorunlarla karşı karşıya bulunması da dikkati çekiyor. Almanya’nın halen “kendi ürettiği bürokrasi, kurallar ve prosedürler altında da ezildiği” belirtiliyor.

 

EKONOMİ RESESYONA GİRMEKTEN KIL PAYI KURTULDU

 

Alman ekonomisi, 2 yıllık durgunluk döneminin ardından yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,2 büyümeyle teknik resesyona girmekten kıl payı kurtulmuştu. Bununla beraber ülke ekonomisi, özellikle bölgedeki diğer ülkelere oranla daha büyük öneme sahip imalat sektöründeki kalıcı zayıflık nedeniyle kırılganlığını koruyor.

 

Ülke ekonomisi, her ne kadar Kovid-19 salgını ve Ukrayna-Rusya Savaşı sonrası tedarik zincirinde ortaya çıkan dar boğazlar hafiflese de faizlerin yükselmesi, ekonomiye güvenin azalması ve alışılmışın dışındaki yüksek enflasyon ortamında tüketicilerin satın alma gücünün düşmesi sonucu talepte yaşanan durgunluktan olumsuz etkileniyor.

 

Almanya Federal İstatistik Ofisi (Destatis) verilerine göre, ekonominin büyümesinde önemli yeri olan sanayide üretim mayısta bir önceki aya göre yüzde 2,5 gerileyerek, son 2,5 yılın en kötü daralmasını kaydetti.

 

Destatis verileri mayısta "çoğu sanayi sektöründe" düşüş eğilimi olduğunu gösterirken, özellikle otomotiv sektöründeki üretimin nisanda yüzde 4,5 yükselmesinin ardından mayısta yüzde 5,2 gerilemesi dikkati çekti.

 

Almanya'nın ihracatı da Çin'in ithalatındaki gerilemenin etkisiyle mayısta aylık bazda yüzde 3,6 düştü.

 

Uzmanlar, daha parçalanmış bir küresel ekonomi ve Çin'in ihracatta hedef pazar olmaktan ziyade giderek daha çok rakip ülke olmaya doğru evrilmesinin, ülke ihracatını baskılayan önemli faktörler olduğunu belirtiyor.

 

ING Küresel Makro Araştırma Başkanı ve Almanya Başekonomisti Carsten Brzeski, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Özel tüketim zayıf kalmaya devam ediyor ve sanayi üretimi ivme kazanamıyor. Büyümenin ana itici gücü yine ihracat. Şimdilik iyimserliğe tekrar veda etmek için çok erken ancak Alman ekonomisinin toparlanmasının inatçı olmaya devam edeceği çok açık.” ifadesini kullandı.

 

ÜLKE EKONOMİSİ DURGUNLUĞUN ÜSTESİNDEN GELMEKTE ZORLANIYOR

 

Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, ülke ekonomisi için “Son piyasa duyarlılığı ve ekonomik göstergeler zayıfladı. Sanayide halen zayıf seyreden dış talep, iç ekonomideki toparlanma ile ancak kısmen telafi edilebilmektedir.” değerlendirmesinde bulunurken, Ekonomi Araştırma Enstitüsünün (Ifo) açıkladığı İş Ortamı Güven Endeksi, haziranda 88,6 puana gerileyerek beklentilerin aksine azaldı.

 

Ifo Başkanı Clemens Fuest, ankete ilişkin değerlendirmesinde, Avrupa'nın en büyük ekonomisinin performansına ilişkin daha kötümser beklentiler nedeniyle Ifo İş Ortamı Güven Endeksi’nin haziranda gerilediğini belirterek, "Alman ekonomisi durgunluğun üstesinden gelmekte zorlanıyor.” ifadesini kullandı.

 

Avrupa Ekonomik Araştırmalar Merkezi (ZEW) Ekonomik Güven Endeksi'nde ise Avrupa Merkez Bankasının (ECB) gelecekteki para politikasının netlik kazanmamasının etkisiyle temmuzda 11 ay sonra ilk kez geriledi.

 

ZEW Başkanı Prof. Dr. Achim Wambach, Almanya'ya yönelik ekonomik beklentilerin bir yıldır ilk kez düştüğünü belirterek, "Ekonomik görünüm kötüleşiyor." ifadesini kullandı. Wambach, mayıs ayında ihracatta beklenenden daha keskin bir düşüş yaşanması, Fransa'daki siyasi belirsizlik ve ECB'nin gelecekteki para politikasının netlik kazanmamasının bu düşüşe katkıda bulunan faktörler olduğunu kaydetti.

 

Ayrıca, inşaat ruhsatlarındaki düşüş de inşaat krizinin erken sona erdiğini göstermiyor. Bu yılın ocak-mayıs döneminde Almanya'da verilen yapı ruhsatlarının sayısı yıllık yüzde 21,5 geriledi.

 

TOPARLANMANIN BUNDESBANK'IN BEKLEDİĞİNDEN BİRAZ DAHA YAVAŞ OLMASININ MUHTEMEL

 

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), yaklaşık iki yıl süren zayıflık döneminin ardından Alman ekonomisinin yavaş yavaş yükselişe geçtiğini öngörüyor.

 

Bundesbank, ülke ekonomisine ilişkin ilk yarı yıla ait raporunda, Almanya’da bu yıl için takvim etkisinden arındırılmış Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüme tahminini yüzde 0,4'ten 0,3'e ve gelecek yıl için yüzde 1,2’den 1,1’e indirdi.

 

Raporda, Alman ekonomisinin yaklaşık iki yıl süren zayıflık döneminin ardından yavaş yavaş toparlandığına vurgu yapılırken, "Sadece özel tüketim kademeli olarak yeniden toparlanmakla kalmayacak, aynı zamanda ihracat yılın ikinci yarısından itibaren yeniden iyileşecek." yorumunu yer verildi.

 

Bundesbank uzmanları, bu yıl ekonomide toparlanmanın Bundesbank'ın başlangıçta beklediğinden biraz daha yavaş olmasının muhtemel olduğunu, ülkede istikrarlı bir iş gücü piyasası ve kademeli olarak düşen enflasyonun var olduğunu hatırlattı.

 

Bundesbank’a göre, ECB’nin enflasyonu düşürmeye yönelik faiz artırımlarıyla yükselen borçlanma maliyetleri Almanya'da yatırım ve inşaat sektörü üzerinde baskı oluşturuyor, enflasyonun uzun bir süre için ECB'nin yüzde 2 hedefinin üstünde kalması da özel tüketimi baskılıyor.

 

IMF ALMANYA'DA “DURGUN” BÜYÜMENİN DEVAM ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR

 

Alman ekonomisi baskı altında kalmaya devam ederken, ABD ve İngiltere gibi diğer sanayileşmiş ülkelerin enflasyon ve yüksek faiz oranlarıyla daha iyi başa çıkması dikkati çekiyor.

 

Avro Bölgesi’nin diğer büyük ekonomilerin de ekonomik büyüme Almanya’ya kıyasla daha iyi bir seyir izliyor. Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun temmuz sayısında Almanya’da “oldukça durgun” ekonomik büyümeye ilişkin önceki tahminini değiştirmedi.

 

IMF, Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden Almanya’nın büyüme tahminini sanayi üretiminde süregelen zayıflığı sebep göstererek bu yıl için yüzde 0,2 ve gelecek yıl için yüzde 1,3 olarak korudu. IMF, Fransa ekonomisine ilişkin büyüme beklentisini de bu yıl için yüzde 0,7’den yüzde 0,9’a çıkarırken, gelecek yıl için ise yüzde 1,4’ten yüzde 1,3’e indirdi.

 

IMF, küresel ekonominin ise 2024’te yüzde 3,2 büyümesini bekliyor.

 

HÜKÜMET 49 TEDBİR İÇEREN BÜYÜME PAKETİ HAZIRLADI

 

Alman hükümeti “Büyüme Girişimi-Almanya için Yeni Ekonomik Dinamikler” adı verilen bir büyüme paketi ile ekonomiyi canlandırmayı hedefliyor.

 

Paket, rekabetçiliğin güçlendirilmesi, bürokrasinin azaltılması, daha iyi çalışma teşvikleri, güçlü bir ekonomi için etkin bir finans merkezi ve yarının ekonomisi için verimli enerji piyasası gibi beş alanda 49 önlem içeriyor.

 

Pakette, Alman vatandaşları için gelir vergisi indiriminin 2025 ve 2026 yıllarında 23 milyar avroya ulaşacağı öngörülüyor. Paket, şirketler için daha iyi amortisman koşulları ve genişletilmiş araştırma ödeneği de sağlayacak.

 

Pakete göre, yabancı vasıflı işçileri Almanya'ya çekmek için iş gücü piyasasında teşvikler verilecek. Ayrıca yaşlıların daha uzun süre çalışması ve uzun süreli işsizlerin iş bulma olasılığının artması için mali teşvikler de sağlanacak.

 

Alman hükümetinin tahminine göre, paket 2025’te yaklaşık yarım puanlık bir ek büyümeye (GSYH’ya 26 milyar avro katkı) yol açacak.

 

İŞSİZ SAYISI VE ŞİRKET İFLASLARI ARTMAYA DEVAM EDİYOR

 

Almanya'da işsiz sayısı, durgun ekonominin iş gücü piyasasını olumsuz etkilemeye devam etmesi nedeniyle haziranda bir önceki aya göre 19 bin kişi artarak 2 milyon 781 bine yükseldi.

 

Ülkede mayısta yüzde 5,9 olan mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı ise haziranda yüzde 6’ya yükselerek, Mayıs 2021'den beri en yüksek seviyeye ulaştı.

 

Federal İş Ajansı Başkanı Andrea Nahles, konuya ilişkin değerlendirmesinde, Alman iş gücü piyasasında zayıflığın devam ettiğini belirterek, şirketlerin yeni personel arayışlarında halen temkinli olduklarını ifade etti.

 

Bu arada, Almanya'da iflas eden orta ve büyük ölçekli şirketlerin sayısı, enflasyon, zayıflayan talep artan maliyetler ve faiz oranlarıyla bu yılın ilk yarısında 2023'ün aynı dönemine göre yüzde 41 arttı.

 

Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt'ın şirketlere yeniden yapılandırma hizmeti sağlayan Falkensteg verilerine dayandırdığı haberine göre, 2024'ün ocak-haziran döneminde yıllık cirosu 10 milyon avronun üzerinde olan 162 şirket iflas başvurusunda bulundu.

 

Böylece, iflas eden orta ve büyük ölçekli şirketlerin sayısı 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 41 arttı.

 

Söz konusu iflasların yeniden yapılandırma uzmanlarının yılın başında bekledikleri yüzde 30'luk artışı önemli ölçüde aşması dikkati çekti.

 

Yılın ilk yarısında iflas eden şirketler arasında Münih merkezli Avrupa'nın üçüncü büyük tur operatörü FTI, büyük mağaza zinciri Galeria ve moda şirketi Esprit gibi önde gelen isimler de yer alıyor.

 

Emlak şirketleri, otomotiv tedarikçileri ve makine mühendisliği şirketleri iflaslardan özellikle etkilendi.

 

Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’da artan iflasların nedenleri arasında Kovid-19 salgının etkileri, enflasyon, artan enerji ve malzeme maliyetleri ve zayıflayan talep gösterildi.

 

BÜROKRASİ SORUNU DEVAM EDİYOR

 

Almanya’da şirketlerin hızla değişen küresel ekonomiye uyum sağlamasında bürokrasi önemli bir sorun haline gelirken, şirketlerin başta inşaat ruhsatı olmak üzere izin almaları diğer AB ülkelerine kıyasla uzun bir süre gerektiriyor.

 

Bu arada, Almanya’da hükümeti oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) arasında ekonomik ve sosyal politikalar konusunda yaşanan anlaşmazlıkların da kararların alınmasını geciktirerek ekonomiyi olumsuz etkilediği ifade ediliyor.

 

ÇİN ETKİSİ

 

Almanya'nın diğer büyük Avrupa ekonomilerine kıyasla Çin'e daha fazla bağımlı olması dikkati çekiyor. Çin'in Almanya'dan satın aldığı malları giderek daha fazla üretebilmesi Alman ekonomisinin büyümesini zorlaştırıyor.

 

İhracat ağırlıklı bir ekonomiye sahip olan Almanya, Çin'in küresel ekonomiye açılmasından yıllardır en çok yararlanan ülkelerden biri konumunda bulunuyordu.

 

Alman otomobilleri ve makineleri, Çin'de yoğun talep görüyor. Çin'e yapılan ihracat, Almanya'nın 2. Dünya Savaşı sonrası en uzun ekonomik büyümesini destekledi. Çin, son 8 yıldır Almanya'nın en büyük ticaret ortağı olurken, iki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yıl 253 milyar avro oldu.

 

Alman kamuoyu, 2022’de Rusya'ya olan enerji bağımlılığının enerji kriziyle sonuçlanmasının ardından Çin'e olan ekonomik bağımlılığı tartışmaya devam ediyor

 

Almanya'nın Çin'e bağımlılığı; dış ticaret, tedarik zincirleri veya "büyük pazar" konusunda dikkati çekiyor. Elektrikli otomobiller için önemi giderek artan lityum bataryalar ve nadir toprak elementler gibi ham maddelerde Almanya'nın Çin'e "güçlü bir ithalat bağımlılığı" olduğu görülüyor.

 

Çin, başta Alman otomobil üreticileri olmak üzere Alman şirketleri için hem satış hem de büyüme açısından büyük önem taşıyor. Alman şirketleri, küresel pazar için Çin'deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor.

 

Dahası Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunluğunun Çin'den geldiği belirtiliyor.

 

Çin'in Alman ekonomisi için önemini vurgulayan Alman iş dünyası da "Çin olmadan yapamayacakları" uyarısında bulunuyor.

 

Dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Çin'de borç seviyesi ekonominin istikrarına ilişkin korkuları körüklerken, herhangi bir krizin Alman mallarına olan talebi düşürmesi bekleniyor.

 

Öte yandan, ABD'nin, Almanya'ya Çin merkezli Telekom şirketlerin ekipmanlarını kullanmaktan kaçınması için uzun süredir baskı uyguladığı dikkati çekerken, Alman hükümeti de Çinli tedarikçilerle ticareti sekteye uğratmadan ve Pekin'in tepkisini çekmeden nasıl bir yol izleneceği konusunda uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık yaşıyor.

20 Temmuz 2024 Cumartesi

Çin'in döviz rezerv varlıklarının ağustosta 3 trilyon 288 milyar dolara yükseldiği bildirildi.


 

Çin Devlet Döviz Takas İdaresinden yapılan açıklamada, döviz rezervlerinin, ağustos sonunda önceki aya kıyasla 31,8 milyar dolar artış kaydettiği belirtildi.

 

Döviz rezervlerinin temmuza göre yüzde 0,98 arttığı aktarılan açıklamada, döviz rezerv varlıklarının ağustosta 3 trilyon 288 milyar dolara yükseldiği kaydedildi. 

 

Açıklamada, rezervlerin son 9 ayda 3,2 trilyon doların üzerinde istikrarlı seyrettiği vurgulandı.

 

Açıklamada, ağustosta majör ekonomilerin para politikası beklentileri ve makroekonomik verilerinin etkisiyle ABD doları endeksinin düştüğü, küresel finansal varlıkların fiyatlarının ise arttığı kaydedildi. 

 

Artışın takas işlemleri ile varlık fiyatlarındaki değişimin bileşik etkisinden kaynaklandığına işaret edildiği açıklamada, Çin'in ekonomik faaliyetlerinin genel olarak istikrarlı olduğu ve uzun dönemli büyüme eğiliminin değişmediği, bunun ülkenin döviz rezervlerini istikrarını sürdürmesine yardım edeceği vurgulandı.

07 Eylül 2024 Cumartesi

Etiketler : Çin döviz dolar

ABD'de açıklanan makroekonomik verilerin resesyon korkularını beslemesiyle küresel piyasalarda satıcılı seyir hakim oldu.


 

Küresel piyasalar, geçen hafta ABD'de açıklanan verilerin ekonomik aktivitenin öngörülünden daha sert yavaşlayabileceği endişesini beslemesiyle negatif seyir izlerken gözler, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) gelecek hafta duyuracağı faiz kararına ve ABD'de açıklanacak enflasyon verisine çevrildi.

 

ABD Merkez Bankasının (Fed) gelecek dönem atacağı faiz indirimi adımlarının büyüklüğüne ilişkin belirsizlikler sürerken ülkede açıklanan makroekonomik verilerin resesyon korkularını beslemesiyle küresel piyasalarda satıcılı seyir hakim oldu.

 

Analistler, ABD ekonomisinin beklenenden hızlı soğuyabileceği endişelerinin risk iştahını törpülediğini belirtti.

 

Ülkede enflasyonun istenilen seviyeye ineceğine yönelik güven güçlenirken resesyon endişelerinin öne çıkmayı sürdürmesi, fiyatlamaları zorlaştıran etkenlerin başında geldi.

 

Buna göre, ABD'de tarım dışı istihdam ağustosta 142 bin kişi artarak beklentilerin altında gerçekleşirken işsizlik oranı yüzde 4,3'ten yüzde 4,2'ye indi. Tarım dışı istihdama ilişkin haziran ve temmuz ayı verilerinde aşağı yönlü revizyona gidildi. Buna göre, tarım dışı istihdamda kaydedilen artış, haziran ayı için 179 binden 118 bine, temmuz ayı için 114 binden 89 bine düşürüldü.

 

Söz konusu dönemde haftalık ortalama çalışma saati 34,3 e yükselirken ABD Merkez Bankasının dikkatle izlediği ortalama saatlik kazanç, yüzde 0,4 artarak 35,21 dolara çıktı.

 

Ortalama saatlik kazanca dair piyasa beklentileri, geçen ay yüzde 0,3 artması yönündeydi. Ortalama saatlik kazanç, ağustosta yıllık bazda da yüzde 3,8 artış kaydetti.

 

ABD'de ADP Araştırma Enstitüsünün, Stanford Digital Economy Lab işbirliğiyle hazırladığı ağustos ayına ilişkin özel sektör istihdamı, ağustosta 99 bin kişi ile Ocak 2021'den bu yana en düşük seviyede arttı.

 

Ülkede JOLTS açık iş sayısı, temmuzda 7 milyon 673 bine gerileyerek Ocak 2021'den bu yana en düşük seviyesini kaydederken temmuz ayına ilişkin fabrika siparişleri ise yüzde 5 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

 

Buna ek olarak, ABD'de ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 31 Ağustos ile biten haftada 227 bine inerek piyasa beklentilerinin altında kaldı.

 

Hizmet sektörü Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) verisi ağustosta bir önceki aya kıyasla 0,7 puan artarak 55,7'ye çıktı. Tedarik Yönetim Enstitüsü (ISM) hizmet sektörü PMI verisi de ağustosta piyasa beklentilerini aşarak aylık bazda 0,1 puan arttı ve 51,5'e yükseldi.

 

Ülkede Tedarik Yönetim Enstitüsünün (ISM) imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), ağustosta 47,2'ye çıkmasına rağmen piyasa beklentilerinin altında kaldı. S&P Global'in imalat sektörü PMI verisi de ağustosta 47,9 ile tahminlerin hafif altında gerçekleşti. İmalat sektöründeki daralmanın sürdüğünü gösteren PMI verileri sonrasında ABD'nin 10 yıl vadeli hazine tahvili faizi, yaklaşık 9 baz puan azalışla yüzde 4,83'ün altına indi.

 

Bu gelişmelerin yanı sıra Amerikan ekonomisindeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı Fed'in "Bej Kitap" raporu da ekonomik faaliyetin son haftalarda yavaşladığını ortaya koydu.

 

Bankanın 12 şubesinden gelen analizlerle hazırlanan raporda ekonomik faaliyetlerin 3 bölgede hafif artış gösterdiği ve geçen rapor döneminde 5 olan yatay veya azalan faaliyet bildiren bölge sayısının 9'a yükseldiği ifade edildi.

 

Ülkedeki ekonomi yetkililerinin açıklamaları da takip ediliyor. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, ABD iş gücü piyasasının yavaş işe alım temposuna rağmen sağlıklı olduğunu belirterek, tüketici harcamaları ve yatırım harcamalarına ilişkin sağlam verilerle büyümenin ikinci çeyrekte yüzde 3 düzeyinde hızla sürdüğünü dile getirdi.

 

Fed yetkililerinin açıklamaları da izleniyor. New York Fed Başkanı John Williams, ekonominin artık dengede olması ve enflasyonun yüzde 2'ye doğru bir yolda ilerlemesi nedeniyle politika duruşundaki kısıtlayıcılık derecesini azaltmanın artık uygun olduğunu bildirdi.

 

Fed Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller da "Enflasyon ve iş gücü piyasasındaki ılımlılık konusunda kaydedilen ve devam eden ilerlemeyi göz önünde bulundurarak önümüzdeki toplantımızda faiz oranını düşürmenin zamanının geldiğine inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

 

Faiz indirimlerinin hızının ve politika faizindeki toplam düşüşü belirlemenin gelecekte verilecek kararlar olduğuna işaret eden Waller, faiz indirimi sürecini bir sonraki toplantıda başlatmanın önemli olduğunu anlattı.

 

Waller, verilerin daha büyük faiz indirimlerine ihtiyaç olduğunu göstermesi halinde bunu destekleyeceğini kaydetti.

 

Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee de iş piyasasının açıkça soğuduğu ve enflasyonda ilerleme kaydedildiği bir anda sıkılaştırma istenip istenmeyeceğini sordu.

 

Bunun sadece Fed'in eylül ayı toplantısıyla ilgili değil gelecek birkaç ay için soruları gündeme getirdiğini belirten Goolsbee, "İşlerin daha da kötüye gitmemesi için nasıl çaba göstereceğiz? Bana göre Fed'in karşı karşıya olduğu kritik zorluk bu." değerlendirmesinde bulundu.

 

Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic ise iş gücü piyasasının yumuşamaya devam ettiğini ancak zayıf olmadığını kaydetti. Fiyat baskılarının hızla ve genel olarak azaldığına işaret eden Bostic, son verilerin, enflasyonun muhtemelen yüzde 2'ye doğru sürdürülebilir bir yolda olduğuna dair güvenini güçlendirdiğini bildirdi.

 

Bostic, Fed'in çok uzun süre kısıtlayıcı politika duruşunu sürdürmemesi gerektiğini savunarak, enflasyon risklerinin azalmaya devam etmesini sağlamak için dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.

 

Enflasyona karşı henüz zafer ilan etmediklerini dile getiren Bostic, ekonomide ciddi hasara yol açmadan yüksek enflasyonu ortadan kaldırmanın ulaşılabilir olabileceğini belirtti.

 

San Francisco Fed Başkanı Mary Daly de ABD Merkez Bankasının iş gücü piyasasını sağlıklı tutmak için faiz oranlarını düşürmesi gerektiğini ancak bunun ne kadar olacağını belirlemenin artık gelen ekonomik verilere bağlı olduğunu kaydetti.

 

Söz konusu gelişmelerle para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in yıl sonuna kadar 100 baz puanlık faiz indirimine gideceğine kesin gözüyle bakılıyor. ABD'de açıklanan istihdam verisinin ardından bu ay 50 baz puan faiz indirimi yapabileceğine ilişkin tahminler, bir ara yüzde 69'a kadar yükselmesine karşın daha sonra yüzde 30'a indi.

 

Bankanın sıkı para politikasını bu aydan itibaren gevşeteceği fiyatlanırken atılacak adımların büyüklüğü belirsizliğini koruyor.

 

Analistler, gelecek hafta ECB'nin açıklayacağı faiz kararının da piyasaların odak noktasında bulunduğunu belirterek, bankanın politika faizinde 25 baz puanlık indirime gitmesinin beklendiğini, yatırımcıların ECB Başkanı Christine Lagarde'ın açıklamalarında bankanın bundan sonraki politikalarına ilişkin ipucu arayacağını ifade etti.

 

ABD'de açıklanacak enflasyon verisinin de ABD ekonomisi hakkında daha çok bilgi vermesi bekleniyor.

 

Bu gelişmelerle 3,65 ile 2 Haziran 2023'ten bu yana en düşük seviyeyi gören ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi, haftayı 19 baz puan azalışla yüzde 3,72'den tamamladı. Dolar endeksi, yüzde 0,5 gerileyerek 101,2 seviyesine, altının ons fiyatı da yüzde 0,2 azalışla 2 bin 497 dolara geriledi.

 

Brent petrolün varil fiyatı, artan resesyon endişeleri ve başta Çin tarafında olmak üzere zayıf talebin sürmesi endişeleriyle haftayı yüzde 7,2 düşüşle 71,4 dolardan tamamladı.

 

NEW YORK BORSASINDA SATIŞ BASKISI HAKİM OLDU

 

New York borsasında artan resesyon endişeleriyle teknoloji hisseleri öncülüğünde geçen hafta satış baskısı hakim oldu.

 

Yapay zeka konusunda yatırımcıların şirketleri yeniden değerlendirdiği görüldü.

 

Nvidia’nın hisseleri yüzde 12,6, Broadcom’un hisseleri yüzde 12,7, Qualcomm’un hisseleri yüzde 6,7 ve Micron’un hisseleri yüzde 9,6 değer kaybetti. US Steel’ın hisseleri, Beyaz Saray’ın söz konusu çelik üreticisinin Japon şirket Nippon Steel tarafından satın alınmasını engellemeye hazırlandığı haberinin ardından yüzde 18,9 azaldı.

 

Gelecek yıl Avrupa ve Çin’de otonom araçlarını piyasaya sürmeyi planladığını duyuran Tesla’nın hisseleri ise yüzde 2,2 değer kazandı.

 

Öte yandan, ABD’de Demokrat başkan adayı Kamala Harris, yeni kurulan şirketler için vergi indirimini 5 bin dolardan 50 bin dolara çıkarmayı planladığını bildirdi. İlk başkanlık döneminin sonunda 25 milyon yeni küçük işletme başvurusu görmek istediğini ifade eden Harris, bunun gerçekleşmesi için yeni işletme kurma maliyetini düşüreceklerini açıkladı.

 

Bu gelişmelerle Nasdaq endeksi yüzde 5,77, Dow Jones endeksi yüzde 2,93, S&P 500 endeksi yüzde 4,21 değer kaybetti.

 

Gelecek hafta pazartesi toptan stoklar, Çarşamba Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Perşembe haftalık işsizlik maaşı başvuruları, Cuma Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi takip edilecek.

 

AVRUPA BORSALARI, ECB KARARI ÖNCESİNDE HAFTAYI DÜŞÜŞLE TAMAMLADI

 

Avrupa borsalarında ECB'nin faiz kararı öncesinde geçen hafta negatif seyir izlenirken bölge genelinde ekonomik aktiviteye yönelik endişeler varlığını koruyor.

 

Analistler, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) bu yıl içinde iki faiz indirimi daha yapacağına kesin gözüyle bakıldığını kaydederek, bölgede enflasyonist baskıların azalmasının üçüncü bir faiz indirimi ihtimalini de güçlendirmeye devam ettiğini belirtti.

 

ECB üyesi Claudia Buch, Avro Bölgesi bankalarının ne kadar sermaye tutacaklarına ve nerede iş yapacaklarına karar verirken jeopolitik riskleri hesaba katmalarının gerektiğini bildirdi.

 

ECB Yönetim Kurulu üyesi ve Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı Joachim Nagel de Almanya'nın ilkbaharda yaşadığı ekonomik daralmanın "uyanış çağrısı" olması gerektiğini ve hükümetin büyümeyi artırmak ve borç frenini iyileştirmek için daha önce duyurulan önlemleri uygulaması gerektiğini belirtti. Nagel, verdiği başka bir demeçte "tüketici fiyatlarındaki gerileme önümüzdeki hafta bir faiz indirimine daha olanak tanısa bile ECB, enflasyon karşısında çok erken zafer ilan etmemeli." ifadesini kullandı.

 

Açıklanan verilere göre Almanya'da temmuzda 43,2 puan olan imalat sanayi PMI ağustosta 42,4 puana inerek son beş ayın en düşük seviyesine geriledi. Hizmet sektörü PMI Almanya'da 51,2, Avro Bölgesi'nde ise 52,9 ile beklentilerin altında gerçekleşse de güçlü kalmaya devam etti.

 

Ülkede fabrika siparişleri, uçak, gemi, askeri araç ve tren gibi büyük siparişlerin etkisiyle temmuzda yüzde 2,9 yükselerek aylık bazda artışını ikinci aya taşıdı.

 

Ayrıca, Almanya'nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), zayıf yatırım ve sipariş durumu nedeniyle ülkenin 2024 ve gelecek yıla ilişkin büyüme tahminini yüzde 0,4'dan yüzde 0’a ve 2025 büyüme beklentisini de yüzde 1,5’ten 0,9’a düşürdü.

 

Avro Bölgesi'nde de temmuzda 45,8 seviyesinde olan imalat sanayi PMI, ağustosta değişmedi. Böylece PMI, faaliyetlerde büyümeyi gösteren 50 puan seviyesinin altında kaldı.

 

Ayrıca, Avro Bölgesi'nde Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), temmuzda aylık bazda yüzde 0,8 yükselirken yıllık bazda yüzde 2,1 geriledi. Bölgede ayrıca mevsimsellikten arındırılmış GSYH, 2024'ün ikinci çeyreğinde ilk çeyreğe kıyasla yüzde 0,2 artarak beklentilerin altında gerçekleşirken yıllık ise yüzde 0,6 yükselerek beklentileri karşıladı.

 

Avro/dolar paritesi, haftayı yüzde 0,3 artışla 1,1086 seviyesinden tamamladı.

 

Öte yandan, Alman otomobil üreticisi Volkswagen, tasarruf ve maliyet azaltma önlemlerinin parçası olarak ilk defa Almanya'da fabrika kapatabileceği konusunda uyarılarda bulundu.

 

Yönetim kurulunun gerçekleştirdiği son toplantı sonrası Alman şirketinden yapılan açıklamada, Volkswagen AG bünyesindeki markaların kapsamlı şekilde yeniden yapılandırılmasının gerektiği bildirildi.

 

Bu gelişmelerle İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 2,33, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 3,65, İtalya'da MIB 30 endeksi yüzde 3,15, Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 3,20 değer kaybetti.

 

Gelecek hafta salı Almanya'da TÜFE, çarşamba İngiltere'de sanayi üretimi, perşembe ECB faiz kararı takip edilecek.

 

ASYA BORSALARINDA DA NEGATİF SEYİR ÖNE ÇIKTI

 

Asya tarafında da yarı iletken çip sektörü öncülüğünde satış baskısının sürmesiyle negatif seyir öne çıktı.

 

Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda, yaptığı açıklamada verilerin tahminler doğrultusunda gerçekleşmesi durumunda artışlara devam edeceklerini duyurdu.

 

BoJ Yönetim Kurulu Üyesi Hajime Takata yaptığı açıklamada, şirketlerin harcamalarını ve ücretleri artırmayı sürdüreceğini teyit etmesi halinde Merkez Bankasının faiz oranlarını yükseltmeye devam etmesinin gerektiğini dile getirdi.

 

Bölgede açıklanan verilere göre, Çin'de imalat sanayi PMI, ağustosta 0,3 puan azalarak 49,1'e gerilerken ülkede imalat sanayisinde ekonomik aktivite, ağustosta önceki 3 aydaki daralma seyrini devam ettirdi.

 

Japonya'da hizmet sektörü PMI 53,7 seviyesine gerilerken imalat sanayi PMI 49,8'e çıktı. Ülkede temmuz ayı hanehalkı harcamaları, bir önceki yıla göre yüzde 0,1 yükselirken temmuz ayına ilişkin öncü endeks 117,1 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

 

Güney Kore'de TÜFE aylık bazda yüzde 0,4 ile beklentilerin hemen üzerinde artarken yıllık bazda yüzde 2 yükselerek öngörülere paralel gerçekleşti. Ülkede TÜFE, böylece yıllık bazda Mart 2021'den bu yana en yavaş artışı kaydetti.

 

Dolar/yen paritesi haftayı önceki kapanışın yüzde 2,6 altında, 142,30 seviyesinde tamamladı. Analistler, dolar/yen paritesinin geçen hafta 141,9 seviyesine kadar indiğini belirterek, BoJ'un sıkılaşma adımlarına yönelik piyasa beklentilerinin güçlü kalmaya devam ettiğini bildirdi.

 

Kurumsal tarafta ise dünyanın en büyük çip üreticilerinden Amerikan Intel'in Japonya'da yarı iletken alanında araştırma ve geliştirme merkezi kuracağı bilgisi yer aldı.

 

Bu gelişmelerle haftalık bazda Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 5,84, Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 3,03, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 2,69, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 4,86 değer kaybetti.

 

Gelecek hafta pazartesi Japonya'da büyüme, Çin'de enflasyon, salı Çin'de dış ticaret dengesi, cuma Japonya'da sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı takip edilecek.

 

Yurt içinde gözler, gelecek hafta ödemeler dengesi ve sanayi üretimi verilerine çevrildi

Yurt içinde geçen hafta düşüş eğilimi öne çıkarken Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 0,63 değer kaybederek 9.771,16 puandan tamamladı.

 

Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,3 altında 33,9851'den kapattı.

 

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.600 ve 9.500 puan seviyelerinin destek, 10.100 ve 10.200 seviyelerinin direnç konumunda olduğunu kaydetti.

 

Yurt içinde Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), ağustosta aylık bazda yüzde 2,47, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1,68 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 51,97, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 35,75 olarak gerçekleşti.

 

2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, büyüme oranının 2024'te yüzde 3,5 olmasının beklendiğini belirterek, "2025 yılına geldiğimizde büyüme oranının toparlanarak yüzde 4 seviyesine ulaşmasını bekliyoruz." ifadesini kullandı.

 

OVP'ye göre enflasyonun bu yıl sonunda yüzde 41,5 olacağı tahmin edilirken enflasyon hedefi gelecek yıl için yüzde 17,5, 2026 için yüzde 9,7, 2027 için yüzde 7 olarak belirlendi.

 

Öte yandan Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunu "B+"dan "BB-"ye yükseltirken not görünümünü durağan olarak belirledi.

 

Fitch'in açıklamasında, pozitif reel faiz oranlarının, düşük cari hesap açıkları ve döviz korumalı mevduatlardaki kademeli düşüşün, muhtemelen dış tamponlardaki iyileşmenin kalıcılığını destekleyeceği belirtilerek, rezervlerin bu yıl sonunda 158 milyar dolara, 2025 sonunda 165 milyar dolara çıkmasının öngörüldüğü bildirildi.

 

Yurt içi piyasalarda gelecek hafta salı sanayi üretimi, perşembe ödemeler dengesi, cuma piyasa katılımcıları anketi takip edilecek.

07 Eylül 2024 Cumartesi

Etiketler : piyasalar ECB ABD