Bakan Uraloğlu, hem yurt içinde hem de yurt dışında sefer ve uçuş noktası sayılarının, gelecek yıllarda hızla artacağını belirterek "Hiç şüphesiz AJET ülkemizin küresel marka değerini çok daha yukarılara taşıyacaktır." dedi.


Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türk Hava Yollarının yüzde 100 iştirakıyla kurulan "AJET" Hava Taşımacılığı Anonim Şirketinin Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yapılan lansmanına katıldı.

 

Uraloğlu, buradaki töreninde yaptığı konuşmada, hava yolu ulaşımının mesafeleri kısaltmasının yanında kültürel birliktelik ve toplumlar arasında kurduğu dostluk köprüleriyle dünyanın sosyal ve ekonomik refahının seyrinde stratejik önem taşıdığını ifade etti.

 

Hava yolunun uluslararası ekonomik iş birliklerinin tesisi ve dış ticaret faaliyetlerinin gelişmesi için de gerekli olan en güvenli, en konforlu ve en hızlı ulaşım türü olduğuna işaret eden Uraloğlu şöyle devam etti:

 

"Bu noktada coğrafi bakımdan Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının ortasındaki kilit konumuyla, gelişmiş pazarlarla gelişmekte olan pazarlar arasındaki uçuş rotaları üzerinde yer alan ve sadece 4 saatlik uçuş süresiyle 1,4 milyar insanın yaşadığı ve 8 trilyon 600 milyar dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkenin merkezindeki avantajlı konumuyla ülkemiz; havacılık alanında dünyanın transit merkezi olma yolunda hızla ilerliyor"

 


Sivil havacılık politikası kapsamında, sektörün özel işletmelere açılmasıyla birlikte oluşan rekabet ortamı sayesinde havacılık faaliyetlerinin çok hızlı bir büyüme sürecine girdiğini aktaran Uraloğlu, "İlk önce sektörde çeşitliliğe gidilmesi yönündeki projemiz ile THY’nin yanı sıra yeni firmalar da tarifeli seferlere başladı. Rekabet ortamı sayesinde düşen maliyetler, atıl havaalanlarımızın yenilenerek aktif hale getirilmesi ve yeni yapılan havalimanları ile iç ve dış hat yolcu sayımızda çok önemli artışlar oldu." diye konuştu.

 

Uraloğlu, 2002’den bu yana aktif havalimanı sayısının 26’dan 57’ye ve terminal kapasitesinin 55 milyondan 337 milyon 450 bin yolcuya çıkardıklarını ifade ederek şunları kaydetti:

 

"Dış hatlarda 50 ülkede 60 noktaya uçuş gerçekleştiriliyorken uçuş ağımıza 283 yeni nokta ekleyerek 130 ülkede 343 noktaya yükselttik. Böylelikle son 21 yılda yüzde 472’lik artış gerçekleşmiş oldu. Ayrıca 2002 yılında 489 olan toplam hava aracı sayımızı yüzde 270 artışla 1813’e ulaştırdık."

 

Uraloğlu, "Dünyada Ulaşamadığımız Hiçbir Nokta Kalmayacak” hedefiyle hareket ederek Türkiye'yi, artan rekabet, cesaretlendirici politikalar ve örnek niteliğinde uygulamalar sonucunda, dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerden birine dönüştürdüklerini dile getirdi.

 

AJET HAVAYOLU İŞLETMESİ SÜREKLİ BÜYÜYEN VE GELİŞEN HAVACILIK SEKTÖRÜNÜN EN SOMUT ADIMLARINDAN BİRİ

 

Türkiye'nin gökyüzünde kurulan köprülerle havacılık alanında bölgesinde lider, küresel bir havacılık merkezi olduğunu belirten Uraloğlu, Türkiye'nin geçen yıl Avrupa ve dünya havalimanları toplam yolcu trafiği sıralamasında, Avrupa ülkeleri arasında 3'üncü, dünyada ise 6'ncı sıraya yükseldiğini aktardı.

 

Uraloğlu, 2018 yılında hizmete sunulan İstanbul Havalimanı’nda açıldığı günden bu yana 177 milyonu aşkın yolcu trafiğinin gerçekleştiğini ifade ederek "Yapım aşamasındaki Çukurova Bölgesel, Yozgat ve Bayburt – Gümüşhane Havalimanları ile yenilenen Trabzon Havalimanı’nda çalışmalarımız devam etmektedir." ifadelerini kullandı.

 

Sabiha Gökçen Havalimanı'nı da yenilikçi ve vizyoner bir bakış açısıyla geliştirdiklerini aktaran Uraloğlu, "Havalimanımızın faaliyet kapasitesini ikiye katlayacak 2'nci pistimizi tamamladık. Çok kısa bir zaman içerisinde Cumhurbaşkanı'mızın teşrifleri ile hizmete açmayı planlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

Uraloğlu, havacılık sektörünün değişim ve dönüşümdeki başarısında THY’nin rolünün çok büyük olduğuna işaret ederek "Adeta bir mihenk taşı olarak rolünün hakkını layıkıyla veren Türk Hava Yolları, bu sayede bir dünya markası olmuştur." dedi.

 

Yüzde 100, Türk Hava Yolları iştiraki olan AJET Havayolu İşletmesi'nin sürekli büyüyen ve gelişen havacılık sektörünün en somut adımlarından biri olduğuna dikkati çeken Uraloğlu, şunları kaydetti:

 

"Verimliliğe odaklanarak hava taşımacılığını geniş bir yolcu kitlesine erişebilir kılmaya çalışan AnadoluJet bugüne kadar THY markası altında Türk sivil havacılığına büyük hizmet vermiştir. Emniyet, güvenlik ve müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşımı ile güvenilir bir seçenek olan AnadoluJet, özellikle iç hatlarda, vatandaşlarımızın daha ekonomik ve uygun uçuş seçenekleri ile daha çok noktaya uçmasını sağlamıştır."

 


AJET DIŞ HATLARDA DA TÜRK TAŞIYICILARININ REKABETİNİ ARTIRACAK ÖNEMLİ BİR GÜÇ OLACAK

 

Bakan Uraloğlu, THY’nin bir markası olarak kurulan AnadoluJet’in, "Uçmayan Kalmasın" mottosuyla başlattığı misyonunu bir adım daha ileriye taşıyarak gelecek vizyonunda Türkiye'nin turizmine ve ekonomisine daha fazla katkı sağlayabilmek amacıyla markayı yenilediklerini söyledi.

 

AnadoluJet markasını küresel standartlarda düşük maliyetli hava yolu olarak pazardaki rekabetçi konumunu güçlendirebilmesi amacıyla faaliyetlerine "AJET Hava Taşımacılığı Anonim Şirketi" altında devam ettireceklerini aktaran Uraloğlu, "Yeni marka ile başlayacak dönemde, AJET iç hatlardaki önemli işlevinin yanı sıra dış hatlarda da Türk taşıyıcılarının rekabetini artıracak önemli bir güç olacaktır." ifadelerini kullandı.

 

Uraloğlu, 10 yıl içerisinde 200 uçaklık filoya ulaşıp, bölgenin en büyük düşük maliyetli havayollarından biri olmayı hedefleyen AJET’in büyüme stratejisini İstanbul, Ankara, İzmir ve Anadolu'daki diğer şehirlerin yurt dışı bağlantılarının artması yönünde geliştirmesinin, vatandaşlara ve Türkiye'yi ziyaret etmek isteyen turistlere, dolayısıyla ülke turizmine ve ekonomisine büyük fayda sağlayacağını belirtti.

 

Hem yurt içinde hem yurt dışında sefer ve uçuş nokta sayılarının gelecek yıllarda büyük bir hızla artacağına dikkati çeken Uraloğlu, "Hiç şüphesiz AJET ülkemizin geleceğe açılan kanatlarını daha da büyütecek ve küresel marka değerini çok daha yukarılara taşıyacaktır." diye konuştu.

24 Kasım 2023 Cuma

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar