Türkiye, özellikle ihracattaki muhtemel olumsuz etkilerin getirdiği motivasyonla AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na uyum için çalışmalarını hızlandırdı.


 

Avrupa Birliği'nin (AB) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın (SKDM) demir-çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve çimento sektörlerini kapsayan ilk aşaması, 1 Ekim 2023 itibarıyla devreye girecek ve bu geçiş dönemi 2026'ya kadar sürecek.

 

Çevresel etkileri sınırlamak ve iklim değişikliğiyle mücadele hedefiyle hayat geçirilen SKDM, Türkiye'den AB'ye ihracat yapan birçok sektörü etkileyecek.

 

Yeni mekanizma ile AB ülkelerinin ithalat yaptığı şirketlere, üretim yaptıkları ülkede ödenen karbon fiyatı ile AB'deki karbon fiyatı arasındaki farkı ödemek için SKDM sertifikaları satın alma zorunluluğu getirilecek. Yeni mekanizma ile Türkiye'den AB ülkelerine yoğun ihracat gerçekleştiren sektörler, yeni politikanın etkilerini yakından hissedebilecek.

 

Özellikle elektrik, alüminyum, gübre, demir-çelik ve çimento gibi yüksek miktarda karbon emisyonu üretme potansiyeline sahip olan sektörler, yeni düzenlemelerden daha fazla etkilenebilecek.

 

AB, bu sektörlerden ithal edilen ürünlere yönelik yüksek karbon vergileri getirerek ithalatçıları daha düşük karbon salımına sahip üretim yöntemlerine geçmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. Uygulamanın bu sektörlere etkisinin ne olduğuyla birlikte sektörel bazda bu kapsamda atılan adımların sektörleri nasıl etkileyeceği konusu da önem taşıyor.

 

SKDM'DEN ETKİLENECEK SEKTÖRLER

 

Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) yayınladığı 2022 İhracat Raporu'nda, Rusya, Çin, Türkiye, İngiltere, Güney Kore, Hindistan, Brezilya, ABD ve Mısır'ın; seçilen ürünlerin en büyük ihracatçılarını temsil ettiği için tedbirden hemen etkilenecek ülkelerin başında geldiği belirtildi.

 

Düzenlemenin bir yandan AB'ye ihracat yapan firmaların karbon emisyonlarını azaltmaya iterken diğer yandan ülkeler ve firmalar arasında karbon azaltılmasına yönelik bir rekabet ortamı da yaratacağı kaydedilen raporda, Türkiye'nin, ilk aşamada sınırda karbon vergisi uygulanacak sektörler arasındaki demir-çelik, alüminyum, çimento ve gübrede AB'ye önemli miktarda ihracat yaptığı bildirildi. Raporda, bu sektörlerin ilk aşamada düzenlemeden hemen etkileneceği vurgulandı.

 

Sınırda karbon vergisinde ihracatçı firmaların karbon emisyonunun hesaplanmasında Kapsam 3'ün kullanılacağına dikkati çekilen raporda, hem üretim aşamasında hem kullanılan elektriğin üretilmesinde hem de kullanılan girdilerin üretim ve tedariki aşamasında ortaya çıkan karbon emisyonlarının dikkate alınacağı kaydedildi.

KARBON VERGİSİ ÇEŞİTLİ VARSAYIMLARLA HESAPLANIYOR

 

Ülkelerin SKDM ile ihracatta ödeyecekleri karbon vergileri çeşitli varsayımlar ile hesaplanıyor.

 

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) gelişen ve gelişmiş ülkeler için 2021'de yaptığı çalışmada, ülkelerin 2020 itibarıyla ihracat yaptığı 6 sektörde mevcut karbon salımları ölçülerek bunların AB referans değerlerine göre farkları dikkate alınıp ihracatları üzerinden alınacak karbon vergileri hesaplandı.

 

Yapılan hesaplama ile 1 ton fazla karbon emisyonu için 44 dolar ödeneceği varsayıldı.

 

TİM'in raporunda da yer verilen Türkiye için yapılan hesaplamada, çimento ve cam sektörü 2020 karbon emisyonu değerleri ile AB'ye ihracatta yüzde 12,3'lük karbon vergisi ile karşılaşırken, kağıt ürünleri için yüzde 1,1, alüminyum için yüzde 1,2, demir-çelik için yüzde 2,9, rafineri petrol ürünleri için yüzde 1,2, kimyasal ürünler ile gübre için de yüzde 2 karbon vergisi hesaplandı.

 

Sektörler, karbon salınımlarını azalttıkça karşılaşacakları karbon vergisi oranı ve yükü de düşecek.

 

"AB'YE İHRACAT HACMİ DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE ÇİMENTO, DEMİR-ÇELİK VE ALÜMİNYUM SEKTÖRLERİ ÖNE ÇIKIYOR"

 

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA) Direktörü Bengisu Özenç, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, SKDM'nin ilk etapta karbon yoğun ilk 5 sektörde (çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre ve elektrik) uygulanacağını ve Türkiye açısından AB ihracatındaki hacimler düşünüldüğünde çimento, demir-çelik ve alüminyum sektörlerinin öne çıktığını söyledi.

 

Özenç, "Bu sektörler, tüm dünyada da 'karbonsuzlaşması güç' sektörler olarak adlandırılıyor. Çünkü örneğin elektrikte olduğu gibi, fosil yakıttan çıkılarak yenilenebilir enerjiye geçişi mümkün kılacak teknolojilerin henüz yaygın şekilde kullanılabildiği sektörler değiller. Her ne kadar bu sektörlerde bazı süreçlerin elektrifikasyona uygun olması ya da alternatif malzemelere geçilmesi emisyonların azaltılmasını mümkün kılsa da net-sıfır hedefleri için hala ciddi oranda yeni teknolojilerin yaygınlaşmasına ihtiyaç duyuluyor." şeklinde konuştu.

 

Türkiye'nin özellikle ihracattaki muhtemel olumsuz etkilerin getirdiği motivasyonla SKDM'ye uyum için çalışmalarını hızlandırdığına dikkati çeken Özenç, bir yandan söz konusu sektörlerdeki mevcut durumun, muhtemel karbonsuzlaşma patikalarının, teknoloji ihtiyaçlarının analizleri yapılırken, diğer taraftan da yurt içinde emisyon ticaret sistemi kurulmasına ilişkin çalışmaların devam ettiğini aktardı.

 

Özenç, şunları kaydetti: "Her ne kadar büyük ölçekli, ihracatçı firmalar gündemi yakından takip edecek, uyum için stratejiler belirleyerek harekete geçecek kaynaklara sahip olsa da daha küçük ölçekli firmaların gerek farkındalık gerekse dönüşüme uyum konusunda geride kaldıklarını görüyoruz. Bu süreç; yalnızca firmaların tekil olarak hazır olmasının yeterli olmayacağı, tedarik zinciri içerisindeki tüm tedarikçilerin farkında ve hazır olmasını gerektirecek bir süreç. Bu nedenle kamunun, ihracatçı ve büyük ölçekli firmaların tüm sektörlerin hazırlığı konusunda daha çok sorumluluk alması, hızlı ve iddialı bir pozisyon alması gerekiyor."

 

"TÜRKİYE'NİN 2032'YE KADAR KARŞILAŞACAĞI TOPLAM MALİYETİN YILLIK 2,5 MİLYAR DOLAR OLABİLECEĞİ SÖYLENİYOR"

 

Bengisu Özenç, Türkiye'nin herhangi bir önlem almadığı durumda sektörlerin olumsuz etkilenmesini beklediğini ifade ederek, "SEFİA tarafından yapılan ve İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından açıklanan raporda hiçbir önlem alınmadığı durumda Türkiye'nin 2032'ye kadar karşılaşacağı toplam maliyetin yıllık 2,5 milyar dolar olabileceği söyleniyor." dedi.

 

Özenç, yine aynı çalışmaya göre, Türkiye'nin ulusal bir emisyon ticaret sistemi (ETS) uygulaması durumunda SKDM maliyetlerinin düştüğünü kaydetti. Daha iddialı ETS fiyatları altında SKDM maliyetlerinin daha çok düşerken emisyonlardaki düşüşün en yüksek seviyede sağlanabildiğini aktaran Özenç, şunları kaydetti: "Ek olarak, ETS gelirleri yoluyla ekonomik ve sosyal faydalar sağlayabilecek, karbonsuzlaşmayı hızlandırabilecek yatırımlar için de kaynak yaratmak mümkün görünüyor. Buradan da anlaşılabileceği üzere, Türkiye'nin daha iddialı bir karbonsuzlaşma hedefi belirlemesi ve bunu mümkün kılacak politikaları hızlı bir şekilde yürürlüğe koyması korkulduğu gibi ciddi ekonomik maliyetler getirmek yerine, değişen-dönüşen bir küresel düzen içerisinde daha yüksek bir rekabetçilik, ekonomik ve sosyal fayda anlamına gelecektir."

11 Eylül 2023 Pazartesi

Çin’in, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yatırımı 2023’te yüzde 16 artarak 1.3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptığı yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

NECMİ UYSAL

 

Çin ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında artan ekonomik ilişkilere paralel olarak Çin’in BAE’deki yatırımları 2023 yılında yüzde 16 artış ile 1.3 milyar dolara yükseldi. 

 

TOPLAM YATIRIMIN YÜZDE 60’I

 

Bu rakam tüm Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptıkları toplam yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

BAE’NİN ÇİN’DEKİ YATIRIMLARI YÜZDE 120 ARTTI

 

Diğer taraftan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Çin’deki yatırımları ise geçtiğimiz yıl yüzde 120 artış gösterirken, Arap ülkelerinin Çin’de yaptıkları yatırımların yüzde 90’ına karşılı geliyor. 

 

PETROLE BAĞIMLILIKTAN KURTULMA ÇABASI

 

Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmeye çalışıyor. 

 

Bu kapsamda Çin ile BAE arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkiler artış gösterme eğiliminde. 

 

EN BÜYÜK İHRACAT PAZARI

 

Nitekim BAE, Çin’in Arap ülkeleri arasındaki en büyük ikinci ticaret ortağı olurken, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı konumunda. 

 

Diğer taraftan BAE, 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım pazarında aktif proje bakımından 1.277 proje ve 23 milyar dolarlık yatırım ile dünyada üçüncü sırada bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl körfez yatırım fonu ise Çin’de 2.3 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Konseyi, yapay zekayla ilgili ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti.


Kuruluşunun 75. yılını kutlayan Avrupa Konseyine 46 üye devletin dışişleri bakanları, yıllık toplantıları kapsamında Strazburg'da bir araya geldi.

 

Avrupa Konseyinden yapılan açıklamaya göre, üye ülkelerin dışişleri bakanları, Konsey'in çevre, göç, insan kaçakçılığı ve gazetecilerin korunması dahil farklı alanlarda gelecekte izleyeceği yolu belirledi.

 

Bakanlar, yapay zekaya ilişkin ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Sözleşmenin imza faslı eylülde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak.

 

Hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme, yapay zekaya başvurulurken uluslararası insan hakları, demokrasi ve hukuk devletine yönelik hukuki düzenlemelere uyulduğunu garanti altına almayı amaçlıyor.

 

Sözleşmeye üye devletlerin, yapay zeka sistemlerinin kullanımı sırasında insan hakları düzenlemeleriyle aykırı riskleri belirlemeye, ölçmeye ve önlemeye yönelik önlemler alması gerekecek.

 

Üye devletlerden ayrıca, yapay zeka sistemlerinin eşitlik ilkesine, ayrımcılık yasağına uymasını ve özel hayatı korumasını sağlaması isteniyor.

 

Bu arada, Ukrayna'nın desteklerini ifade eden bakanlar, toplantıda bu ülke için "Hasar Kaydı" mekanizmasının önemini de kaydetti.

 

Söz konusu mekanizma kapsamında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna topraklarında oluşan hasarların tazminat taleplerine ilişkin kanıt ve bilgiler toplanıyor.

 

Bakanlar, Ukraynalı çocukların korunması ve "kaçırılan Ukraynalı" çocukların geri getirilmesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

 

Toplantıda, 2025'te gençlik bakanlarını bir araya getiren bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

 

BAKANLAR KOMİTESİ BAŞKANLIĞINI LİTVANYA DEVRALDI

 

Toplantı kapsamında Liechtenstein, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı görevini Litvanya'ya devretti.

 

Litvanya Başbakanı İngrida Simonyte, ülkesinin Bakanlar Komitesi Başkanlığı dönemindeki öncelikleri hakkında bilgi verdi.

 

Buna göre, Litvanya'nın öncelikli görevleri arasında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna'yı desteklemek, Reykjavik Zirvesi'nde alınan kararları uygulamak, otoriterliğe karşı Konsey'in değerlerini korumak, demokrasiyi, insan haklarını ve üye devletlerde hukuk devletini savunmak yer alacak.

17 Mayıs 2024 Cuma