Avrupa Birliği'nin (AB), Çin'den Birlik üyesi ülkelere ithal edilen elektrikli otomobillerin "piyasayı bozduğunu" gerekçe göstererek soruşturma başlattığını duyurmasının ardından Çin ile ticaret çatışması yaşanacağına ilişkin endişeler artıyor.


 

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 13 Eylül’de Çin’den AB ülkelerine ithal edilen elektrikli otomobillere yönelik sübvansiyon soruşturması başlatıldığını açıkladı.

 

Çin’den ithal edilen elektrikli otomobillerin “büyük devlet sübvansiyonları” yoluyla piyasayı bozduğu eleştirisinde bulunan von der Leyen, Çin’i “küresel pazarları büyük devlet sübvansiyonları sayesinde yapay şekilde AB’yi düşük fiyatlara sahip elektrikli otomobillerle doldurmakla” suçlamıştı.

 

Von der Leyen, Avrupa şirketlerinin çoğu zaman bazı pazarlardan dışlandığını veya piyasa bozucu eylemlerle karşılaştığını, özellikle büyük kamu sübvansiyonlarından yararlanan rakiplerinin buralarda fiyatları kırdığını belirtti.

 

Çin’in adil olmayan ticaret uygulamalarının geçmişte Avrupa güneş enerjisi sektörünü olumsuz etkilediğini hatırlatan von der Leyen, Avrupa’da pek çok işletmenin, büyük oranda sübvansiyon sağlanan Çinli rakipler nedeniyle işlerini kaybettiğini ifade etti.

 

ÇİN MALI OTOMOBİLLER YÜZDE 20 DAHA UCUZ SATILIYOR

 

AB elektrikli otomobil üreticileri, uzun süredir Çin'den ithal edilen araçlara karşı soruşturma açılmasını talep ederken, Brüksel'deki soruşturmanın gelecek yaza kadar tamamlanması beklenmiyor.

 

Bu soruşturma sonucunda Çin'den sübvansiyon alan ve AB ülkelerine gönderilen elektrikli otomobillere ek gümrük tarifeleri uygulanmasının söz konusu olabileceği belirtiliyor.

 

Son yıllarda AB ülkelerinde satılan elektrikli otomobillerde Çinli üreticilerin payının yükselmesi dikkati çekerken, Avrupa'ya Çin'den gelen elektrikli araçlara yüzde 10 gümrük vergisi uygulanıyor. ABD'de bu oran yüzde 27,5.

 

Çin malı elektrikli otomobillerin AB'de üretilen modellerden yaklaşık yüzde 20 daha ucuz olduğu belirtilirken, Çinli şirketlerin elektrikli otomobilde pazar payının 2 yıl içinde yüzde 15'e ulaşabileceği tahmin ediliyor.

 

Çinli otomobil şirketlerinin hızlı ilerleyişi, yaklaşık 11 yıl önce güneş paneli pazarının Çinli üreticilerin hakimiyetine geçtiği AB'de endişelere neden oluyor.

 

Muhtemel "ticari çatışmanın" tüketiciler açısından bazı dezavantajları olabileceğine dikkati çeken uzmanlar, Çin'den gelen elektrikli otomobillerde fiyatların artabileceğine ve Avrupalı elektrikli otomobil üreticileri üzerindeki daha verimli olma baskısının azalmasına neden olabileceğini vurguladı.

 

ÇİN SÜBVANSİYONLARIYLA DTÖ KURALLARINI İHLAL Mİ EDİYOR?

 

Çin, 2000’den beri stratejik sanayi politikasıyla daha rekabetçi hale gelirken, son yıllarda elektrikli araçlarını ABD pazarı ve büyük ölçüde gümrük vergileriyle kapatılmış durumda olduğu için diğer pazarlara, özellikle de Avrupa pazarına sürüyor.

 

2020’den bu yana Çin’den AB’ye elektrikli otomobil ithalatı keskin bir artış gösterirken, blokta Çin’den yapılan ithalatın önemli ölçüde artmasının Avrupa’daki elektrikli otomobil üretimini rekabetçi bir dezavantaja sokacağından endişe ediliyor

 

Çin’in kıtada “adil rekabeti” ihlal ettiğine dair iddialar ortaya atılırken, rekabet ihlali de Çinli araçların piyasa değerinin altında satılması, ihracatın sübvanse edilmesi şeklinde gerçekleşiyor. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları ise her ikisine de izin vermiyor.

 

Çin sübvansiyon sisteminin karmaşıklığı nedeniyle, ekonomik olarak gelişmiş rekabet gücü ile devlet sübvansiyonları yoluyla yapay rekabet gücü arasındaki ayrımı yapmak kolay değil.

 

ALMAN OTOMOBİL ENDÜSTRİSİ ENDİŞELİ

 

Çin, son yıllarda ABD ile ticaret savaşında gerilimi tırmandırmaktan çekinmediğini gösterirken, Çin’in olası karşılıkları içinde Avrupa ürünlerine yönelik ek gümrük vergileri veya otomobil üretimi için önemli elektronik bileşenlere dair ihracat kısıtlamaları yer alıyor.

 

Alman basınında yer alan haberlerde, bunun da muhtemelen Çin pazarının beşte birini kontrol eden Alman otomobil üreticilerini sert bir şekilde vuracağı tahmin edildi.

 

Almanya, Çin'in ihracat için pazar ve kilit emtia kaynağı olarak önemi dolayısıyla geleneksel olarak Pekin'i kızdırmaktan çekinirken, Çin pazarı, Alman otomobil üreticileri için hem satış hem de büyüme açısından önem taşıyor.

 

Alman şirketleri, küresel pazar için Çin'deki en son teknolojileri geliştiriyor ve test ediyor.

 

2021 verilerine göre Alman otomotiv üreticileri Volkswagen, Daimler ve BMW, gelirlerinin sırasıyla yüzde 37,2, yüzde 32,2 ve yüzde 31,7'sini Çin'de elde ederken spor ürünleri firması Adidas'ın gelirlerinin yüzde 13'ü, Siemens'in gelirlerinin yüzde 13,2'si ve kimya şirketi BASF'nin gelirlerinin yüzde 15,3'ü Çin'den geliyor.

 

Kısacası Alman sanayisinde kullanılan ara ürünlerin çoğunluğunun Çin'den geldiği belirtiliyor.

 

Alman Otomobilciler Birliği (VDA), AB'nin Çin'den AB ülkelerine ithal edilen elektrikli otomobillere yönelik sübvansiyon soruşturmasının tek başına "rekabet edebilirlik sorunlarının" çözümüne katkıda bulunmadığını belirtti. VDA, bunun yerine, politikacıları Almanya ve Avrupa'nın geri kalanında daha iyi rekabet ve iş ortamı koşulları oluşturma çağrısı yaptı.

 

Alman basınında Alman otomobil sektörünün AB Komisyonu'nun Fransa'nın baskısı altında hareket etmesinden ve bunun Alman ekonomisi için olumsuz sonuçlar doğurmasından şikayetçi olduğu belirtildi.

 

ÇİN, AB'NİN PLANINI "BARİZ KORUMACILIK" OLARAK NİTELENDİRDİ

 

Çin hükümeti, AB’nin Çin’in elektrikli otomobillerine yönelik sübvansiyon karşıtı soruşturmasını eleştirirken bunun ilişkiler üzerinde olumsuz etkisi olacağı konusunda uyardı. Çin Dışişleri Bakanlığı, 14 Eylül’de AB’nin planını “bariz korumacılık” olarak nitelendirdi. Bakanlık, bunun “Çin ile AB arasındaki ekonomik ve ticari ilişkileri bozacağı” uyarısında bulundu.

 

Çin Ticaret Bakanlığı ise Çin’in elektrikli araç endüstrisinin rekabet gücünü çok çalışarak elde ettiğini, AB dahil tüketiciler tarafından tercih edildiğini ve iklim değişikliğiyle mücadeleye ve Avrupa Birliği de dahil yeşil dönüşüme önemli katkılarda bulunduğunu belirtti.

 

“ÇİN’İN NASIL TEPKİ VERECEĞİNİ GÖRMEMİZ GEREKECEK”

 

Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) Küresel ve Bölgesel Pazarlar Kümesi Başkanı ve ticaret politikası uzmanı Jürgen Matthes, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin'in sübvansiyonlarla DTÖ kurallarını ihlal etse de bunun kanıtlanmasının zor olacağını söyledi.

 

AB'nin Çin’e karşı sübvansiyon soruşturmasının sübvansiyonların ayrıntıları hakkında daha fazla bilgi edinme amacı taşıdığını belirten Matthes, “Her durumda, sanayi sübvansiyonlarına ilişkin DTÖ kurallarında önemli boşluklar bulunmakta. Bu kuralların reformu Çin tarafından devamlı engellendi.” ifadesini kullandı.

 

AB ile Çin arasında ciddi bir ticari çatışmanın olup olmadığı konusunda ise Matthes, “Çin'in nasıl tepki vereceğini görmemiz gerekecek. AB'nin sübvansiyon karşıtı aracı, eşit şartlar oluşturmayı amaçlayan bir araç. Çin'in geniş tabanlı sanayi politikasıyla desteklenen Çinli firmaların dünya pazarına girmesi küresel rekabeti bozuyor. Çin karşı önlemlerle tepki verebilir, ancak uzun vadede bunun Çin'in şu anda sıkıntılı olan ekonomisine yardımcı olması pek olası değildir.” değerlendirmesinde bulundu.

 

TİCARET HACMİ 856 MİLYAR EURO 

 

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, AB-Çin arasındaki ticaret Kovid-19 pandemisi döneminde hızla büyüyerek 2020'deki yıllık yüzde 4,6'lık büyümeden 2021 ve 2022'de yıllık yüzde 20'nin üzerinde bir büyümeye ulaştı.

 

AB’nin Çin’le toplam ticaret hacmi 2021’de 695,5 milyar avro olurken, 2022’de 856,3 milyar avroya ulaştı. Bu da AB’nin toplam ticaretinin yaklaşık yüzde 15,3’üne denk geldi.

 

Çin’den 2022’de toplam ithalat 626 milyar avroya ulaşarak AB'nin tüm ithalatının yüzde 20,8'ini oluştururken, Çin, 230 milyar avro ile ABD ve İngiltere’den sonra AB ihracatı için üçüncü sırada. Çin’e ihracat 2022’de AB'nin toplam ihracatının yüzde 9'unu oluşturdu.

21 Eylül 2023 Perşembe

Çin’in, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yatırımı 2023’te yüzde 16 artarak 1.3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptığı yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

NECMİ UYSAL

 

Çin ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında artan ekonomik ilişkilere paralel olarak Çin’in BAE’deki yatırımları 2023 yılında yüzde 16 artış ile 1.3 milyar dolara yükseldi. 

 

TOPLAM YATIRIMIN YÜZDE 60’I

 

Bu rakam tüm Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptıkları toplam yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

BAE’NİN ÇİN’DEKİ YATIRIMLARI YÜZDE 120 ARTTI

 

Diğer taraftan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Çin’deki yatırımları ise geçtiğimiz yıl yüzde 120 artış gösterirken, Arap ülkelerinin Çin’de yaptıkları yatırımların yüzde 90’ına karşılı geliyor. 

 

PETROLE BAĞIMLILIKTAN KURTULMA ÇABASI

 

Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmeye çalışıyor. 

 

Bu kapsamda Çin ile BAE arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkiler artış gösterme eğiliminde. 

 

EN BÜYÜK İHRACAT PAZARI

 

Nitekim BAE, Çin’in Arap ülkeleri arasındaki en büyük ikinci ticaret ortağı olurken, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı konumunda. 

 

Diğer taraftan BAE, 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım pazarında aktif proje bakımından 1.277 proje ve 23 milyar dolarlık yatırım ile dünyada üçüncü sırada bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl körfez yatırım fonu ise Çin’de 2.3 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Konseyi, yapay zekayla ilgili ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti.


Kuruluşunun 75. yılını kutlayan Avrupa Konseyine 46 üye devletin dışişleri bakanları, yıllık toplantıları kapsamında Strazburg'da bir araya geldi.

 

Avrupa Konseyinden yapılan açıklamaya göre, üye ülkelerin dışişleri bakanları, Konsey'in çevre, göç, insan kaçakçılığı ve gazetecilerin korunması dahil farklı alanlarda gelecekte izleyeceği yolu belirledi.

 

Bakanlar, yapay zekaya ilişkin ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Sözleşmenin imza faslı eylülde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak.

 

Hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme, yapay zekaya başvurulurken uluslararası insan hakları, demokrasi ve hukuk devletine yönelik hukuki düzenlemelere uyulduğunu garanti altına almayı amaçlıyor.

 

Sözleşmeye üye devletlerin, yapay zeka sistemlerinin kullanımı sırasında insan hakları düzenlemeleriyle aykırı riskleri belirlemeye, ölçmeye ve önlemeye yönelik önlemler alması gerekecek.

 

Üye devletlerden ayrıca, yapay zeka sistemlerinin eşitlik ilkesine, ayrımcılık yasağına uymasını ve özel hayatı korumasını sağlaması isteniyor.

 

Bu arada, Ukrayna'nın desteklerini ifade eden bakanlar, toplantıda bu ülke için "Hasar Kaydı" mekanizmasının önemini de kaydetti.

 

Söz konusu mekanizma kapsamında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna topraklarında oluşan hasarların tazminat taleplerine ilişkin kanıt ve bilgiler toplanıyor.

 

Bakanlar, Ukraynalı çocukların korunması ve "kaçırılan Ukraynalı" çocukların geri getirilmesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

 

Toplantıda, 2025'te gençlik bakanlarını bir araya getiren bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

 

BAKANLAR KOMİTESİ BAŞKANLIĞINI LİTVANYA DEVRALDI

 

Toplantı kapsamında Liechtenstein, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı görevini Litvanya'ya devretti.

 

Litvanya Başbakanı İngrida Simonyte, ülkesinin Bakanlar Komitesi Başkanlığı dönemindeki öncelikleri hakkında bilgi verdi.

 

Buna göre, Litvanya'nın öncelikli görevleri arasında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna'yı desteklemek, Reykjavik Zirvesi'nde alınan kararları uygulamak, otoriterliğe karşı Konsey'in değerlerini korumak, demokrasiyi, insan haklarını ve üye devletlerde hukuk devletini savunmak yer alacak.

17 Mayıs 2024 Cuma