tatil-sepeti

Yapay zekadaki hızlı ilerlemelerin ekonomi ve toplumu yeniden şekillendirme potansiyeli bulunurken, yapay zekanın büyük ölçüde ABD şirketlerinin hakimiyetinde olması dikkati çekiyor.


Yapay zekanın güvenlik, verimlilik, ekonomik ve sosyal hedeflerin gerçekleştirilmesi için sunduğu potansiyelin bugün dijital ekonominin en önemli unsurlarından biri haline geldiği görülüyor.

 

Yapay zeka için her şeyden önce güçlü sunucular ve büyük miktarda veriye ihtiyaç duyuluyor. Google, Microsoft ve Meta gibi büyük ABD'li şirketler her ikisine de sahip olmalarıyla öne çıkıyor.

 

Birçok ülke ve şirket bu teknolojiden yararlanmanın yollarını ararken, yapay zeka uygulamaları ve geliştirmeleri alanında öncü olarak pazara hakim olan Microsoft, Meta ve Alphabet gibi tanınmış ABD'li şirketler dikkati çekiyor.

 

YAPAY ZEKADA PAZAR BÜYÜKLÜĞÜNÜN 2030'DA 1 TRİLYON DOLARI AŞMASI BEKLENİYOR

 

Uzmanlar gelecek yıllarda yapay zeka alanında hızlı bir büyüme öngörürken, şirketler bu alandaki “en iyi beyinler” için yarışıyor.

 

Grand View Research’in araştırmasına göre, yapay zekada geçen yıl 196,6 milyar dolarlık mevcut Pazar büyüklüğünün yıllık ortalama yüzde 36’nın üzerinde büyümeyle 2030’da 1 trilyon 800 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

 

TRİLYON DOLARLIK PİYASA DEĞERLERİ

 

Teknolojide yapay zekayla ilgili gelişmelere duyulan heyecan, piyasalarda da çip üreticileri başta olmak üzere bu alanda çalışmalarını yoğunlaştıran şirketlerin hisselerinin yükselişine ivme kazandırıyor.

 

Bu alandaki gelişmelerin hızı, sunduğu yeni gelir fırsatları ve verimlilik iyileşmesi kaynaklı kar potansiyeliyle yatırımcıları heyecanlandırıyor.

 

Yatırımcıların ilgisinin özellikle Apple, Alphabet, Microsoft, Amazon ve Meta gibi büyük teknoloji şirketlerinin hisseleri etrafında yoğunlaştığı görülüyor.

 

Microsoft, 3,19 trilyon doları aşan piyasa değeriyle ABD'nin en büyük şirketi konumunda bulunuyor.

 

Apple, 2,91 trilyon dolarla ülkenin en değerli ikinci şirketi olurken, yaklaşık yedi yıldır çalışmalarını yapay zeka odaklı sürdüren Google'ın ana şirketi Alphabet'in piyasa değeri ise 2,18 trilyon dolar olarak kaydediliyor.

 

Yapay zeka ve makine öğrenimini 20 yılı aşkın bir süredir odağında tutan Amazon ise 1,8 trilyon dolarlık piyasa değerine sahip bulunuyor.

 

Google'ın ana şirketi Alphabet, 2023'de yaklaşık 74 milyar dolar net kar elde ederken, Microsoft 72 milyar dolardan fazla kar açıkladı. Meta'nın yıllık karı da geçen yıl neredeyse 40 milyar dolar oldu.

 

KÜRESEL REKABET GÜCÜ YAPAY ZEKAYA BAĞLI OLACAK

 

ABD’li şirketlerin yapay zeka yatırımları konusunda veriler gizli tutulurken, yönetim danışmanlığı şirketi EY’nin hesaplamalarına göre, ABD’li büyük teknoloji şirketlerinin araştırma ve geliştirme (AR-GE) harcamaları 2023’te 68 milyar avroya ulaştı.

 

ABD’li büyük teknoloji şirketlerinin milyar dolarlık piyasa değerleri ve karları teknolojik liderliklerini genişletmelerine ve rakiplerini geride bırakmalarına olanak tanıyor.

 

ABD’li şirketler teknolojik bilgi ve beceriler için küçük şirketleri satın alıyor ya da onların işlerine yatırım yapıyor.

 

Ekonomiler ve toplumlar kritik bir şekilde bu şirketlere bağımlı hale gelirken, uzmanlar, bu durumun özellikle yapay zeka alanında çok hassas olduğunu vurguluyor.

 

Yapay zeka teknolojisinin ekonominin her alanında kilit bir rol oynayacağını belirten uzmanlar, küresel rekabet gücünün bu teknolojiye bağlı olacağına, bugünün temel araştırmasının yarının uygulamalarını belirlediğine ve temel araştırmada geride kalan ulusların uygulamalarda da geride kalacağına işaret ediyor.

 

“ÖNEMLİ OLAN ÜLKELERİN YAPAY ZEKA KONUSUNDA YATIRIM YAPMASI”

 

Berlin Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Albayrak, ABD'li şirketlerin yapay zekada önde olmasının "teknolojinin" gelişmesi için bir risk oluşturmadığını fakat rakipleri satın alarak yok etme riski bulunduğunu söyledi.

 

Albayrak, "Microsoft, Apple, Meta ve Google gibi ABD şirketlerinin ellerinde yapay zekaya yönelik birtakım metotların ve modellerin olması şu anda bence dünya için büyük risk oluşturmuyor. Bundan sonra önemli olan ülkelerin yapay zeka konusunda yatırım yapması." dedi.

 

Almanların otomotiv sektöründe yapay zekayı etkili şekilde kullanmayı hedeflediğini anlatan Albayrak, "Almanya'da çeşitli sektörde hedefe dayalı olarak yatırım yapılıyor. Sektörler için yapay zeka modelini ve deneme ortamı oluşturmak istiyorlar. Deneme ortamında sistemlerini test etmek, vatandaşla yüzleştirmek ve sektörün ufkunu açmayı hedefliyorlar. Bunlar çok çok önemli. Almanya bunu başarırsa kendi konumunu iyi bir yere getirebilir." diye konuştu.

 

Albayrak, ülkelerin Almanya'nın yaptığı gibi yapay zeka için büyük fonlar ayırması gerektiğini vurguladı.

 

YAPAY ZEKA ARAŞTIRMALARINDA ÇİN EN ÖNDE

 

Yapay zeka araştırmalarında Çin'in önde olduğunu belirten Albayrak, ABD ve Almanya'nın bu ülkeyi izlediğini kaydetti.

 

Albayrak, Çin'in elinde çok büyük veri ve modeller olduğunu ve Çin'in yapay zeka konusunda ani bir yükseliş yapabileceğini dile getirdi.

 

Microsoft'un OpenAI şirketine yaptığı yatırımı anımsatan Albayrak, şirketin birtakım metotları kullanabildiğini ancak kısa sürede daha iyi metotlar yapılabileceğini, Almanların geliştirdikleri planı başarılı şekilde uygulayabilmesi halinde öne geçebileceğini aktardı.

 

ABD'Lİ ŞİRKETLERİN RAKİPLERİNİ KOLAYCA SATIN ALABİLMESİ BÜYÜK BİR RİSK

 

Berlin Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahin Albayrak, şunları kaydetti: "ABD'li şirketler borsa değerlerini ve yüksek gelirlerini kullanarak yapay zeka alanında çalışan küçük şirketleri bünyelerine katıyor. Bu bir risk. Amerikalılar pazarlamayı çok iyi biliyor. ABD'li şirketlerin ellerinde yapay zekaya yönelik birtakım metotlar var. Bu metotları çok iyi pazarlayarak, geleceğe yönelik bir beklenti oluşturuluyor. Millet aslında o beklentiye yatırım yapıyor. Avrupalılar, olmayan bir şeyi beklenti olarak açıklamaktan çekiniyor ama Avrupalı şirketler de yakında böyle beklentiler oluşturarak borsa değerlerini yükselteceklerdir. ABD'li şirketler borsa değerlerinin yüksek olmasıyla, borsa değerlerini kullanarak krediye kolayca ulaşabilirler ve rakiplerini satın alarak yok edebilirler. Bu büyük bir risk."

 

"GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERİN EN BÜYÜK DEZAVANTAJLARI BEYİNLERİNİ KAYBETMELERİ"

 

Albayrak, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin de yapay zekaya yatırım yaparak, veri toplama ortamı oluşturması ve "en iyi beyinleri toplaması" gerektiğini vurguladı.

 

Almanların dünyanın her yerinden "en iyi beyinleri" toplamaya başladığını belirten Albayrak, şöyle devam etti: "Beyin, bundan sonra çok önemli belirleyici olacak. Ülkeler beyin üzerine birbirleriyle yaraşacak. En iyi beyinleri kim toplayacak yarışı. Gelişmekte olan ülkelerin en büyük dezavantajları beyinlerini kaybetmeleri, bu en büyük risk bu ülkeler için. Gelişmekte olan ülkelerin oturup düşünmeleri lazım. Hangi sektörde ilerlemek istiyorlar? Hedef sektör ne? Bu sektör için bütçe ayırsınlar ve yapay zeka fikirlerini geliştirsinler. Gelişmekte olan ülkeler yapay zeka da açık kaynak kullanıyor ve bu sürdürülebilir değil. Açık kaynak kullanma kurallarını değiştirdiğiniz zaman her şey sonlanabilir."

 

Son günlerde Türkiye'de çok sayıda yapay zeka konferansına katıldığını aktaran Albayrak, Türkiye'nin yapay zekada açık kaynak kullandığını ve bunun her zaman büyük bir risk oluşturduğunu, ülkede temel araştırmayı güçlendirmek için yapay zeka için yeni büyük bir araştırma merkezinin kurulması gerektiğini, ne kadar uzun süre beklenirse, telafi edilmesi gereken farkın o kadar artacağını söyledi.

26 Mayıs 2024 Pazar

Uzaktan iletişim araçlarıyla satılan ürün ilanlarında gerekli Türkçe uyarı ve güvenlik bilgi ile işaretlerine yer verilmesi gerekecek.

Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan "Uzaktan İletişim Araçları Yoluyla Piyasaya Arz Edilen Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği" Resmi Gazete'de yayımlandı.

Yönetmelikle, uzaktan iletişim araçları yoluyla piyasaya arz edilen veya bulundurulan ürünlerle ilgili arz koşullarına, satış ilanlarına, bu ürünleri piyasaya sunan ya da piyasada bulunduran iktisadi işletmecilerle çeşitli hizmet sağlayıcıların yükümlülüklerine, yetkili kuruluşların görev, yetki ve sorumluluklarına ve bu kapsamda yürütülecek piyasa gözetimi ve denetimine ilişkin usul ve esaslar belirlendi.

Bakanlıktan konuya ilişkin yapılan açıklamada, fiziki kanalların yanı sıra başta internet kanalı olmak üzere uzaktan iletişim araçları kullanılarak yapılan satışların günlük hayattaki yeri ve ağırlığının artmaya devam ettiği belirtildi.

Vatandaşlara güvenli ürün ulaştırılması amacıyla bu alanda satılan ürünlerin denetiminin önemine işaret edilen açıklamada, ürünlerin satış ilanlarında, gerekli Türkçe uyarı ve güvenlik bilgi ile işaretlerine yer verilmesinin zorunlu hale getirildiği kaydedildi. Açıklamada, böylece vatandaşların internetten alışveriş yaparken fiziki bir mağazada olduğu gibi ürünü inceleyebilecekleri ve ürünün gerekli işaretleri taşıdığını görebilecekleri bildirildi.

 

UYGUNSUZ ÜRÜNLERİN SATIŞ İLANLARI 24 SAAT İÇERİSİNDE KALDIRILACAK

Herhangi bir internet sitesinde, uygunsuz ürün satışının tespit edilmesi durumunda, 24 saat içerisinde satış ilanının kaldırılacağı vurgulanan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: "Bu süre zarfında talep yerine getirilmezse ilgili ilana erişim engellenecektir. Öte yandan başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına imkan sağlayan platformlar, 'ürün güvenliği temas noktası' belirleyecek. Vatandaşlarımız, bu temas noktalarından ürünlerin güvenliği ve uygunluğu ile ilgili şikayet ve bildirim yapabilecek. Uygunsuzluk tespiti durumunda hızlıca aksiyon alınabilmesi için bazı ürünlerin piyasaya arzında Türkiye'de yerleşik bir iktisadi işletmeci bulunması şartı aranacak. Bu şartı sağlamayanlar Türkiye'ye satış gerçekleştiremeyecek. Bu ürün grupları, Bakanlığın internet sitesinde yayımlanmaktadır."

Yönetmelik, 1 Nisan 2025'te yürürlüğe girecek.

30 Ekim 2024 Çarşamba

Türkiye'de yüksek veri hızı, yüksek sistem kapasitesi ve düşük gecikme süresiyle dikkati çeken 5G'de iletişim hızını kuvvetlendiren ve yılsonunda 600 bin kilometreye ulaşması planlanan fiber kablolar, 40 bin 75 kilometre olan dünyanın çevresini yaklaşık 15 kez dolaşacak uzunluğa erişecek.

2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'ne göre, halen 93,3 milyon olan mobil abone sayısının, bu yıl sonunda 95 milyona ulaşması bekleniyor.

Söz konusu sayının gelecek yıl 96 milyon 500 bine, 2026'da 98 milyon 100 bine, 2027'de de 99 milyon 700 bine ulaşması öngörülüyor.

Böylece 2027'de ulaşılması beklenen mobil abone sayısı, 179 ülkenin nüfusunu geçecek.

Bu yıl sonunda yüzde 90 olması planlanan mobil geniş bant abone yaygınlığının da 2025'te yüzde 92,2, 2026'da yüzde 94,8, 2027'de yüzde 97,4 olacağı tahmin ediliyor.

Makineler arası iletişim abone sayısının ise yıl sonunda 9 milyon 100 bine, gelecek yıl 9 milyon 500 bine, 2026'da 10 milyon 100 bine, 2027'de 10 milyon 800 bine ulaşması bekleniyor.

 

FİBER KABLOLAR DÜNYA ÇEVRESİNİ 15 KEZ DOLAŞACAK UZUNLUĞA ULAŞACAK

Yüksek veri hızı, yüksek sistem kapasitesi ve düşük gecikme süresiyle dikkati çeken 5G'de iletişim hızını kuvvetlendiren ve yılsonunda 600 bin kilometreye ulaşması planlanan fiber kablolar, 40 bin 75 kilometre olan dünyanın çevresini yaklaşık 15 kez dolaşacak uzunluğa erişecek.

Gelecek yıl 650 bin kilometre olması hedeflenen fiber altyapı uzunluğunun 2026'da 750 bin kilometreye, 2027'de ise 850 bin kilometreye ulaşması hedefler arasında yer alıyor.

Hızlı ve kesintisiz internetin yanı sıra güvenli bağlantı da sağlayan fiber internet abone sayısının yıl sonunda 9 milyon, gelecek yıl 10 milyon 500 bin, 2026'da 12 milyon, 2027'de ise 12 milyon 500 bin olması bekleniyor.

Ayrıca, kayıtlı elektronik posta (KEP) hesabı sayısının da yıl sonunda 3 milyona, gelecek yıl 3 milyon 50 bine, 2026'da 3 milyon 100 bine, 2027'de ise 3 milyon 150 bine çıkması öngörülüyor.

30 Ekim 2024 Çarşamba