Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Buradan 85 milyonun her ferdini 'Bir damla da sen ol' parolasıyla yürüttüğümüz su verimliliği seferberliğimize destek olmaya çağırıyoruz" dedi.


 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Tarım ve Orman Bakanlığınca düzenlenen Devlet Su İşleri (DSİ) 369 Tesis Toplu Açılış Töreni'nde konuştu.

 

Geleneksel hale gelen, Devlet Su İşlerince gerçekleştirilen yatırımların toplu açılış töreni vesilesiyle bir arada olunduğunu ifade eden Erdoğan, açılış programıyla tek seferde toplam yatırım bedeli 53 milyar lirayı bulan projeleri resmen hizmete aldıklarını söyledi.

 

Erdoğan, aralarında, baraj, içme suyu, sulama, toplulaştırma, atık su ve taşkın koruma tesislerinin yer aldığı 369 farklı tesisin, 66 ilde yaşayan vatandaşlarla birlikte tüm millete hayırlı olmasını diledi.

 

Açılışı yapılan eserler içinde özellikle üç tanesinin ön plana çıktığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Temelden yüksekliği 135 metre olan Mersin Pamukluk Barajı’yla toplam 282 milyon metreküp su toplanacak. Projemiz, Mersin’i uzun vadeli içme suyu ihtiyacını karşılama yanında yıllık 182 bin dekar suyla buluşturacak. Ayrıca üreteceği senelik 174 milyon kilovatsaat hidroelektrik enerjiyle ekonomiye 1 milyar 920 milyon lira katkı yapıyor. Bir diğer önemli projemiz 541 milyon lira yatırım tutarına ve 5 milyon metreküp su depolama kapasitesine sahip Antalya Kapıçay Barajı’dır. Hem yıllık 5 milyon kilovatsaat elektrik üretecek hem de 18 bin 700 dekar araziyi sulayacak bu tesisin ekonomiye katkısı 350 milyon lirayı buluyor. Toplam 457 milyon liralık yatırım rakamıyla hayata geçirdiğimiz Kocaeli İhsaniye Barajımız da ilçemize yıllık 16 milyon metreküp içme suyu temin edeceğiz. İnşallah birazdan bu üç barajımızın açılışını canlı bağlantıyla buradan gerçekleştireceğiz.”

 

“HİZMET HALKAMIZI SÜREKLİ BÜYÜTÜYORUZ”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, projelerle toplam 1,1 milyar metreküp su toplanacağını, 66 milyon metreküp sağlıklı içme suyu ve kullanma suyu temin edileceğini dile getirdi.

 

Ülke genelinde 620 bin dekar araziyi suyla buluşturacaklarını, Türkiye'nin 66 ilindeki 113 bin dekar araziyi taşkınlardan koruyacaklarını anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türk ekonomisine yıllık bazda 5 milyar lira katkı yapacak 369 tesisimizin her birinin aziz milletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Her zaman söylüyorum. Biz meydanlarda verdiği sözleri göreve gelince unutanlardan değiliz. Biz, seçim döneminde esip gürleyip sonra sesi soluğu çıkmayanlardan da değiliz. Bilakis biz, eserleriyle, yatırımlarıyla, projeleriyle konuşan bir hükümetiz. Biz, Türkiye'nin 81 ili ve 922 ilçesinin tamamında ayak izi olan bir iktidarız. İşte bugün burada olduğu gibi, ülkemizin neresine giderseniz gidin orada hükümetimizin bir eserini, bir hizmetini, bir mührünü mutlaka görürsünüz. Bilhassa tarım, ormancılık ve su alanlarında ülkemizin çehresini değiştiren eserlere imza atmanın bahtiyarlığı içindeyiz. Mevcutla hiçbir zaman yetinmiyor, hizmet halkamızı sürekli büyütüyoruz."

 

Erdoğan, yatırımların ülkeye kazandırılmasına öncülük eden Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile ekibine, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne, yüklenici firmalara, çalışanlara teşekkür etti.

 

"TEMİZ SU KAYNAKLARI MAALESEF HIZLA AZALIYOR"

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada miktar itibarıyla en fazla olan kaynağın su olduğunu anımsattı.

 

Üzerinde yaşanılan yerkürenin yaklaşık üçte ikisinin suyla kaplı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu suyun yüzde 97,5'luk kısmının deniz ve okyanuslardaki tarıma ve tüketime uygun olmayan tuzlu sulardan oluştuğunu ifade etti.

 

Erdoğan, yeryüzündeki toplam tatlı su potansiyelinin ise sadece binde onundan istifade edilebildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Yani, göllerde, rezervuarlarda, derelerde bulunan su miktarı kelimenin tam anlamıyla denizde damla mesabesinde. Su meselesini en stratejik ve değerli kaynaklardan biri yapan hem de kıymetinin yeterince bilinmemesine yol açan temel faktör işte budur. Kendi ülkemiz dahil dünyanın pek çok yerinde su adeta sınırsız bir kaynak olarak görülüyor. Bunun tamamen yanlış bir algı olduğunu buradan ifade etmek istiyorum. Suyla ilgili bilmemiz ve hiçbir zaman unutmamamız gereken ilk husus, su kaynaklarının sınırsız olmadığıdır. Su sadece sınırsız değil aynı zamanda giderek azalan bir kaynaktır. Hızlı tüketim ve kirliliğin etkisiyle birlikte kullanılabilir temiz su kaynakları maalesef hızla azalıyor."

 

"2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefine ulaşıncaya kadar bu çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz"

Özellikle Türkiye'nin de içinde yer aldığı Akdeniz çanağındaki ülkelerin iklim değişikliğinin olumsuz yansımalarını daha fazla hissettiğinin altını çizen Erdoğan, "İki sene önce Marmaris'te ciğerlerimizi yakan orman yangınında 9 bin hektardan fazla alan zarar gördü. Geçen yıl Kastamonu ve Giresun'da can kaybına yol açan çok büyük sel felaketlerine maruz kaldık. Bundan 21 gün önce Ereğli'deki şiddetli fırtınada 12 denizcimiz kayboldu. Zonguldak'ta meydana gelen heyelanda yine canımız yandı. İçimizi acıtan bu örnekleri çoğaltmak mümkün." ifadelerini kullandı.

 

Tabiattaki düzenin her geçen gün bozulduğunu dile getiren Erdoğan, bu bozulmanın temel sebebinin de insanın doğayı hoyratça kullanması olduğunu söyledi.

 

Erdoğan, daha fazla konfor arayışı, daha çok tüketim hırsı, kaynakları sınırsızca sömürme ihtirasının çevrede olumsuz yaralar açtığını anlattı.

 

Tüm insanlık olarak suyu, toprağı, havayı, yeşili, ormanı bir emanet değil de mülk gibi gören anlayışın sebep olduğu zararın bedelinin ödendiği değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şayet bu konuda erken tedbir almazsak önümüze çıkacak faturanın daha da kabaracağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bu anlayışla iklim değişikliğiyle mücadele çabalarına aktif destek veriyor, tüm süreçlerde öncü rol üstleniyoruz. Birleşmiş Milletler nezdinde bir marka haline gelen 'Sıfır Atık' projemizle özellikle toprağın ve suyun en büyük düşmanı olan plastik atıklar sorununa kalıcı çözüm yolları bulmaya çalışıyoruz. İnşallah, 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefine ulaşıncaya kadar bu çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz."

 

"BİZ YAYGIN KANAATİN AKSİNE SU ZENGİNİ BİR ÜLKE DEĞİLİZ"

 

Erdoğan, su güvencesinin aynı zamanda gıda güvencesi anlamına geldiğini vurgulayarak, tarım ve gıdanın suya en fazla ihtiyaç duyulan alanlar olduğunu belirtti. Bunların, suyu en çok kullanan, suyun vazgeçilmez olduğu iki sektör olduğunu anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizin gıda güvenliğini garanti altına almanın yolu, su kaynaklarımızı etkin, verimli ve tasarruflu bir şekilde kullanmaktan geçiyor. Bu bizim için tercihten öte zorunluluktur. Çünkü biz, yaygın kanaatin aksine su zengini bir ülke değiliz. Türkiye, kişi başına düşen yıllık 1,3 metreküp kullanılabilir su miktarıyla, su stresi çeken ülkeler grubundadır. Zaten sınırlı olan su kaynaklarımızı Irak ve Suriye gibi komşularımızla da paylaşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Suyumuzu komşularımızla paylaşırken, adaleti ve hakkaniyeti gözetmenin gayretindeyiz. Ülkemizin bu konuda ne kadar dengeli, ne kadar sorumlu ve ne kadar fedakar davrandığı herkes tarafından çok iyi biliniyor."

 

Türkiye'nin yıl içinde aldığı yağış miktarına ilişkin bilgi veren Erdoğan, "Yıllık ortalama 574 milimetre yağış miktarıyla dünya ortalamasının altında yağış almamıza rağmen, bu konuda gereken hassasiyeti sergiliyoruz. Burada şu gerçeğin altını tekrar çizmek istiyorum. Türkiye'nin boşa harcanacak bir damla dahi suyu yoktur. Hele hele su kaynaklarımızı kirletmek, ihanete eş değer bir gaflet halidir." diye konuştu.

 

Erdoğan, şunları kaydetti: "Nerede olursa olsun suyumuzu tükenme sınırına gelmeden korumalı, verimli kullanmalı ve kaynaklarımızı doğru yönetmeliyiz. İstifademize sunulmuş su kaynaklarında bizimle birlikte gelecek nesillerin de hakkının olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. İşte, evde, bahçede, tarlada ve günlük hayatımızda alacağımız çok basit tedbirlerle su israfının önüne kolayca geçebiliriz. Suyumuzun, yani geleceğimizin parmaklarımızın arasından akıp gitmesine hiçbir vatandaşımızın izin vermeyeceğine inanıyorum. Buradan 85 milyonun her ferdini 'Bir damla da sen ol' parolasıyla yürüttüğümüz su verimliliği seferberliğimize destek olmaya çağırıyoruz. Yaz, kış demeden hayatının her safhasında suyu tasarruflu kullanan, suyun kıymetini bilen tüm vatandaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum."

 

"SADECE SU ALANINDA AÇTIĞIMIZ TESİS SAYISI 10 BİN 86'YI GEÇTİ"

 

Erdoğan, Hz. Mevlana'nın bundan 7,5 asır önce söylediği "Akıl, sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir" sözlerini anımsatarak, "Geleceği görüp tedbir almak, akıllı, vizyoner, basiret ve feraset sahibi insanların alameti farikasıdır. Bunun için atalarımız, 'Sen işini kış tut, bahar çıkarsa bahtına' demişlerdir." ifadelerini kullandı.

 

Kendilerinin de bu tavsiyeleri rehber edinerek 21 yılda her alanda olduğu gibi tarım ve sulama alanında da tarihi nitelikte adımlar attıklarını belirten Erdoğan, suyu verimli kullanan, doğru yöneten ve milleti suyla en iyi şekilde buluşturan politikalara, yatırımlara ağırlık verdiklerini bildirdi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özetin özeti mahiyetinde bazı rakamları paylaşmak istiyorum. Sadece su alanında açtığımız tesis sayısı 10 bin 86'yı geçti. Güncel rakamla bir trilyon 260 milyar liralık yatırım gerçekleştirdik. Cumhuriyet tarihinde yapılanın 2 katından fazla depolama tesisi yaptık. Toplam bin 240 tesisimizde 50 milyar metreküp suyumuzu depoladık. Böylece depolanan su miktarını 183 milyar metreküpe çıkardık. Yaklaşık 23 milyon dekar alanı sulamaya açarak, sulanan tarım alanını 71 milyon dekara ulaştırdık. Ayrıca, bin 733 adet sulama tesisini tamamlayarak bereketli Anadolu topraklarını modern sulama sistemlerine kavuşturduk. Sulamaya açılan alanlardan yılda 173 milyar lira zirai gelir artışı sağladık. En önemli başlıklardan biri olan arazi toplulaştırmasında 342 adet projeyle 68 milyon dekar arazide toplulaştırma çalışması gerçekleştirdik."

 

"YILLIK 3,1 MİLYAR METREKÜP İÇME VE KULLANMA SUYU TEMİN ETTİK"

 

Erdoğan, yerli ve temiz enerji kaynağı olan hidroelektrik projeleriyle 625 hidroelektrik santralini hizmete aldıklarını belirterek, böylelikle 45 milyar kilovatsaatlik üretim kapasitesini, yaklaşık 112 milyar kilovatsaate çıkardıklarını söyledi.

 

Erdoğan, şehirlerin içme suyu sıkıntısı yaşamaması için 81 İl İçme Suyu Eylem Planı hazırladıklarını kaydederek, planla illerin 2040, 2050 ve hatta 2071 yıllarına kadarki içme suyu ihtiyaçlarını projelendirdiklerini bildirdi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 ilin tamamının memba kalitesinde suya ulaşması için son 21 yılda 316 adet içme suyu ve 24 adet atık su tesisini hizmete sunduklarını, bu tesisler sayesinde vatandaşlara yıllık 3,1 milyar metreküp içme ve kullanma suyu temin ettiklerini anlattı.

 

"NE İSRAF EDECEĞİZ NE HEBA EDECEĞİZ"

 

En değerli kaynak olan yer altı sularının korunması amacıyla 127 yer altı depolamasını ve suni besleme tesisini tamamladıklarını, hizmete verdikleri 5 bin 679 yeni taşkın koruma tesisiyle insanların can ve mal emniyetini sağlama aldıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha bunun gibi nice eseri, yatırımı, projeyi, tesisi ülkemize kazandırarak su kaynaklarımızı en verimli şekilde değerlendirmeye çalıştık. Olağanüstü gayretlerimiz neticesinde, ‘Su akar, Türk bakar’ sözü tarihe karışmış, bunun yerini ‘Su akar, Türk yapar’ sözü almıştır. Önümüzdeki dönemde su kaynaklarımız başta olmak üzere Rabbimizin ülkemize bahşettiği imkanlardan en doğru, en hakkaniyetli, en verimli şekilde istifade etmeyi sürdüreceğiz. Ne israf edeceğiz ne heba edeceğiz ne de zenginliklerimizin elimizden kayıp gitmesine seyirci kalacağız. Türkiye’nin kaynaklarını, Türk milletinin emrine verme gayretlerimizin çevreci maskesi takan marjinaller tarafından engellenmesine müsaade etmeyeceğiz. Herkes bilmelidir ki, başka ülkelere hak olan Türkiye’ye lüks değildir. Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi elbette sorumlu bir anlayışla ama mutlaka ekonomiye kazandırmamız gerekiyor. Bunun için madenimiz varsa ortaya çıkaracağız, petrolümüz, doğal gazımız varsa keşfedeceğiz, su kaynaklarımız varsa bunları farklı alanlarda değerlendireceğiz. Rüzgar ve güneş enerjisinden azami derecede istifade edeceğiz. Türkiye Yüzyılı’nın inşası mücadelemizde ne gerekiyorsa onu yapacak, tam bağımsız Türkiye hayalimize gölge düşürmeyeceğiz.”

 

“İŞSİZLİK ORANINDA KASIM 2012’DEN BERİ EN DÜŞÜK SEVİYEYİ YAKALAMIŞ OLDUK”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar hamaset değil, hep iş, hizmet ve eser ürettiklerini belirterek, günü kurtarmaya çalışmak yerine 10 yıllık, 20 yıllık, çeyrek ve yarım asırlık projelerle geleceğe mührü vurmaya odaklandıkları dile getirdi.

 

Bunun neticelerini de ekonomiden tarıma, turizmden çevreye, istihdamdan ihracata her alanda gördüklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye İstatistik Kurumu tarafından bugün açıklanan ekim ayına ilişkin iş gücü istatistikleri doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Buna göre, işsizlik oranı ekim ayında bir önceki aya göre, yarım puan azalışla yüzde 8,5'e düştü. İstihdam edilenlerin sayısı ise aynı dönemde bir önceki aya kıyasla 246 bin kişi artarak 31 milyon 835 bin kişiye ulaştı. Bu rakamlarla işsizlik oranında Kasım 2012'den beri en düşük seviyeyi yakalamış olduk. Büyüme ve ihracatta zaten çok iyi bir yerdeyiz. Enflasyonun ateşi de düşmeye başladı. Aldığımız tedbirlerin pozitif etkileri piyasada daha fazla hissediliyor. Önümüzdeki aylardan itibaren daha iyi oranlarla karşılaşacağız. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle açılışını gerçekleştireceğimiz 369 tesisin hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Bakanımız ve önceki bakanlarımız da dahil olmak üzere bu tesislerin yapımında emeği geçen herkese, ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbim Türkiye'ye daha nice eserler kazandırmayı bizlere nasip eylesin diyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum."

 

11 Aralık 2023 Pazartesi

Toplam piyasa değeri 14.2 trilyon TL olan Borsa İstanbul’da 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Son üç ayda BIST 100 endeksi kendi rekorunu tazeleyerek 10 bin seviyesinin üzerine yükseldi.


Borsada aynı dönemde gıda şirketlerinin de iyi bir performans gösterdiğini söyleyen uzmanlar, “Son üç ayda gıda şirketlerinin performansı, BIST 100 kazançlarını da geçti” diyor.

 

MESUDE DEMİRHAN

 

Yerel seçimler geride kalırken BIST 100 endeksi hem kendi rekorunu tazeledi hem de 10 bin seviyesinin üzerine yerleşti. İstanbul BIST tüm endeksi dahilinde 500’ü aşkın şirket işlem görüyor. Bu şirketlerden gıda, içecek, tarım, ormancılık sektörleri içinde toplam 20’nin üzerinde şirket var. İstanbul Ticaret’e konuşan uzmanlar, önümüzde daha net bir tablo olduğuna ve bunun paralelinde borsada yükseliş trendinin devam edeceğine işaret ederek, burada ana temanın enflasyon, makroekonomik dengelenme ve yabancı girişleri olduğunu vurguluyor. Yıl başından bu yana fiyat hareketleri incelendiğinde, gıda şirketlerinin son üç ayda iyi performans sergilediğini söyleyen uzmanlar, “Şirket bazlı ayrışmalar gözlemlense de son üç aydaki performansları BIST 100 kazançlarını geçti. Bunun temel sebebi de açıklanan bilançoların diğer sektör hisselerine göre daha pozitif ve beklentilerin üstünde olması” diyor.

 

TEDBİRLER POZİTİF YANSIDI

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, yeni ekonomi yönetiminin kadrosuyla ortodoks politikaların uygulanması, makro ihtiyati tedbirlerle sadeleşme adımlarının atılması ve duyulan güven ile Türkiye’nin makroekonomik verilerinde iyileşmenin sürdüğünü söyledi. Bu sürecin yabancılar tarafından olumlu karşılandığını, CDS fiyatlaması, kredi derecelendirme kuruluşları ve majör yabancı banka kurum raporlarından da görüldüğünü belirten Erbaş, özellikle kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışlarının devam ettiğine dikkat çekti. Global oyuncuların takip ettiği bu gelişmelerin Borsa İstanbul’a pozitif yansıdığını belirten Erbaş, “Bu seneyi neredeyse yarılarken dolar bazında yüzde 24 primlenen BIST, gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışıyor. Genel seçimlerin ışığında, son bir senelik süreçte ise yabancı takas oranımızın yüzde 29’dan yüzde 40 seviyesine dayandığını görüyoruz. Takip eden dönemde özellikle hükümetin enflasyonu düşürmek için uyguladığı daraltıcı para politikalarının etkisi enflasyonda görülmeye başladıktan sonra gösterge faiz oranlarında kademeli azaltımlar bekliyoruz. Yurt dışı merkez bankalarından erken gelecek faiz azaltım sinyalleri risk alma noktasında değerlendirilerek 10 bin seviyesi üzerinde kalıcılığın devam edeceği görüşündeyiz” dedi.

 

ORTALAMA GETİRİ YÜZDE 80

 

Erbaş, Borsa İstanbul’da gıda özelinde 20 şirket olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi: “Tarım ve tarıma dayalı bazı şirketlerin (Kayseri Şeker, Bor Şeker, Bagfas Bandırma Gübre Fabrikaları, Gübre Fabrikaları, Hektaş, Agrotech Yüksek Teknoloji ve Yatırım, Ofis Yem Gıda, Türk Traktör ve Ziraat Makineleri, Kütahya Şeker, A.V.O.D Kurutulmuş Gıda, Elite Natürel Organik Gıda, Orçay Ortaköy Çay Sanayi, Söke Değirmencilik) sene başından bu yana ortalama getirisi yüzde 80.50 oldu. Bu şirketler, Borsa İstanbul’un yüzde 36 getirisine göre pozitif ayrıştı.”

 

TARIMA DAYALI ŞİRKETLER 

 

Borsa İstanbul’da tarıma dayalı halka açık şirket profillerinin de değiştiğini bildiren Erbaş, “Bazı şirketler doğrudan tarım ürünleri üretirken ve ilaçlama, gübreleme ve tohum çalışmaları yaparken, bazıları ise tarıma tedarik sağlayan ve üretime çeşitli ekipmanlarla destek veren grup olarak ayrılıyor. Diğer taraftan yeni halka arz olan tarıma dayalı şirket fiyatlaması, temel göstergelerin dışında gerçekleşebiliyor. Bu nedenle şirket performansları sadece temel beklentiler üzerinden değil, sektör içindeki konumu ve halka açılma süreci ile ilgili olabiliyor” diye konuştu.

 

İNOVATİF TEKNİKLER VERİMİ ARTIRIYOR

 

Ahlatçı Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Tonguç Erbaş, dünyada en büyük tarım ve tarıma dayalı şirketler incelendiğinde Archer-Daniels-Midland’ın Kasım 2022’den bu yana yüzde 35 değer kaybetti-ğini hatırlatarak, küresel geliş-meleri şöyle özetledi: “Küresel gıda şirketi Bunge, Haziran 2022’den bu yana yüzde 9’a yakın değer kaybetti. Latin Amerika’nın dev tarım şirketi olan Adecoagro, topraksız tarım ürünlerinde öncü olmayı hedefliyor. 2023 üçüncü çeyrek sonuçlarına göre brüt kâr marjını yüzde 40’a yakın arttırdı. Global tarım şirketleri inovatif teknikler ve verimliliklerini sürekli artırma çabasındayken Türkiye’deki tarım ve tarıma dayalı şirketlerin global trendleri takip etmesi fayda sağlar.”

 

YENİ ZİRVELER GÖRECEĞİZ

 

A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan, Borsa İstanbul BIST Tüm endeksi dahilinde 531 şirketin faaliyette olduğunu belirterek, bunların 47’sinin gıda içecek, tarım, ormancılık sektörlerinde olduğunu söyledi. Doğan, şunları kaydetti: “Bu 47 şirketin toplam piyasa değeri 900 milyar TL civarında seyrederken BIST Tüm endeksindeki şirketlerin toplam değeri ise 14.3 trilyon TL civarında. BIST 100 endeksinin yılın geri kalanında da yeni zirveler görmeye devam edeceğini, hatta ekonomi ve siyaset ekseninde doğru adımlar atıldığı sürece makro risklerdeki düşüşle birlikte bu trendin gelecek yıl da süreceğini düşünüyoruz.”

 

GETİRİ ORTALAMASI YÜZDE 49

 

InvestAZ Araştırma ve Strateji Birim Müdürü Mehmet Bilal Bircan, Borsa İstanbul’da 550 şirketten 10’unun dolaylı ya da doğrudan tarımsal faaliyetlere dayalı iş kollarında olduğunu belirtti. Yılbaşından bu yana BIST 100 ve BIST Sınai endekslerinin performanslarının sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 27 getiri sağladığını söyleyen Bircan, beklentileri şöyle anlattı: “Bu dönemde tarım ve tarıma dayalı alanda faaliyet gösteren şirketlerin getiri ortalamasının ise yüzde 49 olduğu dikkat çekiyor. Devam eden süreçte tarımsal alanların iyileştirilmesine yönelik çalışma-larla bir yandan Türkiye’nin kendi içerisinde tarımsal ürün yeterliliği desteklenirken bir yandan da ihracatın artırılmasına olumlu katkı sağlayacak.”  

20 Mayıs 2024 Pazartesi

Enflasyonla mücadele hedefi ve ekonomide istikrar için hazırlanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, genelgeler ve yeni düzenlemelerle bütün kamu kurumlarında uygulanacak.


Kamu harcamalarında hangi kalemlerde tasarrufun artırılacağı, nerelerde ödeneklere öncelik verileceği tek tek açıklandı. Paketin daha öncekilerden farkı ise verimlilik, güçlü izleme, kamunun tamamında uygulama esası olacak. 

 

ADEM ORHUN 

 

Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklandı. Pakette harcamaların azaltılmasının yanı sıra verimliliğin artırılması, izleme ve denetim hedefleri de dikkat çekiyor. Bir diğer husus ise paketin hedefleri kapsamında yeni düzenlemelerin yapılacak olması. Paketin sunumu öncesinde konuşan Yılmaz, daha önce yapılmış hazırlıklara ve talimatlara dikkat çekti. Yılmaz’ın yaptığı açıklamaya göre bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya konulan, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte uygulanacak. Önümüzdeki aylarda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı hazırlıkların devreye girmesiyle toplam etkisini gösterecek. Bunlar, zamanı geldikçe açıklanacak. 

 

CUMHURBAŞKANI TALİMATI

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Orta Vadeli Program’ın (OVP) güçlendirilmesi için kamuda tasarrufun artırılmasına, yatırımlarda önceliklerin belirlenmesine ve yapısal reformların hızlandırılmasına dikkat çekmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Mayıs’taki toplantıda ise kamuda harcamaları etkileyen alanlarda tasarruf kültürünü güçlendirici adımlar atılacağını ve bu yönde gerekli talimatları verdiklerini belirtmişti. 

 

DEVAMI GELECEK

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatların hatırlatan Cevdet Yılmaz da “Bu paket, tek başına değil, bütüncül bir çerçevede ortaya koyduğumuz, birbirini destekler mahiyette diğer paketlerle birlikte anlam ifade ediyor. Önümüzdeki aylarda, çeşitli hazırlıkların devreye girmesiyle ve oluşturacağı toplam etkiyle tam olacak. Bunları sizlerle zamanı geldikçe paylaşacağız” dedi. Yılmaz, “OVP’nin enflasyonu düşürmeye yönelik politikalarının yıllık bazda belirgin sonuçlarını bu yılın ikinci yarısında görmeye başlayacağız. Gelecek yıl yüzde 20’nin altında, 2026 yılında tek haneli enflasyona ulaşmada kararlıyız. Bunu sağlarken, büyümeyi, istihdamı ve sosyal dengeleri azami oranda gözetmeye devam edeceğiz” diye konuştu. 

 

HESAP VEREBİLİRLİK

 

Bu paketin, geçmiştekilerden farklılık arz ettiğini söyleyen Yılmaz, farkı şöyle açıkladı: “Bu paketi, geçmişten çıkardığımız derslerle, bu dönem aldığımız tedbirleri daha sıkı bir izleme sistemiyle hayata geçireceğiz. Ayrıca, ‘hesap verebilirlik’ mekanizmalarını güçlendirerek, haklı bir gerekçeye dayanmayan sapmaları engellemeyi amaçlıyoruz. Bu çalışmanın hayata geçirilmesinde idari ve kanuni olarak iki ayaklı çalışma yürütülüyor. Hiçbir kuruluşumuz bundan istisna değildir. Kanun gerektirmeyen hususlardaki genelge taslağı hazırlandı, kısa süre içinde Cumhurbaşkanımızın onayına sunulacak. Kanun gerektiren konularda yürüttüğümüz hazırlıklar, TBMM’nin takdirine arz edilecek.”

 

ÖNCEKİLERDEN FARKLI

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Tasarruf ve Verimlilik Paketi sunumunda farklara dikkat çekti. Bakan Şimşek, “Bu bizim ilk tasarruf çabamız değil, son paket de olmayacak. Dolayısıyla bu alanla ilgili olarak önümüzdeki dönemde birçok adım atacağız. Bugünkü tedbir setini, geçmişteki uygulamalardan farklı kılan üç husus var” dedi. Bakan Şimşek, paketi farklı kılan üç maddeyi şöyle açıkladı:

 

  • Birincisi, Orta Vadeli Program’ın özüne uygun olarak, kamuda verimliliği artırarak tasarrufu amaçlıyoruz.  
  • İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir izleme, denetleme, raporlama ve yaptırım modelini hayata geçiriyoruz. 
  • Üçüncüsü, tedbirler, kamunun tamamını kapsayacak şekilde uygulanacak. Yani merkezi idareler, mahalli idareler, KİT’ler, döner sermayeler, fonlar yani kamunun tamamı bu tedbir paketinin kapsamındadır.

 

DEZENFLASYON İÇİN

 

“Vergi artışı, mevcut nesilleri etkiliyor, borçlanma ise gelecek nesillerin yükümlülük altına girmesi demek” diyen Bakan Şimşek, şöyle devam etti: “Kamuda harcama kontrolü ve tasarruf üzerinden dezenflasyon sürecine destek vereceğiz. Bu, çok önemli. Yatırımların öncelikli alanlara yönlendirilmesi de verimlilik açısından, uzun vadeli büyüme açısından çok kritik bir değişken. Kamu maliyesi ve birçok alanda reform yapacağız ve bunları paylaşacağız.” 

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre program, şu adımlarla güçlendirilecek: 

 

  • Kamuda harcama kontrolü ve tasarruflar artırılacak.
  • Yatırımlar öncelikli alanlara yönlendirilecek.
  • Yapısal reformlar hızlandırılacak.

 

TASARRUF VE HARCAMALAR

 

Harcama tedbirlerinin 3 temel ayağı olduğunu belirten Bakan Şimşek, bunları şöyle açıkladı: 

 

  • Kamuda tasarruf 
  • Bütçe harcamalarında disiplin
  • Kamu yatırımlarında verimlilik

 

Bakan Şimşek’in sunumuna göre, kamu tasarruf alanları içindeki 8 öncelikli alan şunlar olacak: 

1. Taşıtlar

2. Binalar

3. Kamu istihdamı

4. İdari yapılanmada etkinlik

5. Yurt dışı geçici görevler

6. Enerji ve atık yönetimi

7. Haberleşme giderleri

8. Diğer cari harcamalar 

 

AVDAGİÇ: DEZENFLASYON İÇİN KATKISI OLACAK

 

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, kamuda tasarruf programının ‘üretirken verimli ve harcarken tasarruflu olmayı’ bir döneme mahsus bırakmayıp, ülke kültürüne yerleştireceğine inandıklarını belirtti. Programın, enflasyonla mücadele fedakarlığını toplumun tüm kesimlerine paylaştıracağını ifade eden Avdagiç, “Topyekun bir mücadelenin yeni bir başlangıcı olmasını ve dezenflasyon kararlılığımıza katkı sağlamasını diliyoruz. Temennimiz, bu fedakarlıkların karşılığının kısa sürede kalıcı refah olarak tüm topluma geri dönmesi” değerlendirme-sinde bulundu.

 

NEDEN MALİ DİSİPLİN?

 

  • Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak
  • Doğal afetlere kaynak oluşturmak
  • Yeşil ve dijital dönüşüme kaynak
  • Düşük risk primine ulaşmak
  • Makul şartlarda kredi bulmak
  • Bütçe açığını azaltarak nesiller arasında adaleti sağlamak

20 Mayıs 2024 Pazartesi