tatil-sepeti

Türkiye, küresel ekonominin yüzde 28’ini oluşturan BRICS+ grubuyla da işbirliğini geliştirmeyi planlıyor. Uygulanan 360 derece diplomasinin kapsayıcılığıyla Türkiye’nin küresel ticaretteki pazar payını ve ihracatını artırması hedefleniyor.


HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Günümüz uluslararası oluşumlarında adından sıkça söz ettirmeye başlayan BRICS, ilk olarak 2001 yılında Goldman Sachs’ın Baş Ekonomisti Jim O’Neill tarafından ‘Daha İyi Küresel Ekonomik BRIC’ler İnşa Etmek’ başlıklı bir çalışmada formüle edildi. Ardından kavramın ekonomi ağırlıklı uluslararası bir platforma dönüşme süreci yaşandı. İsmini üye ülkeleri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizce’deki adlarının baş harflerinden alan BRIC, 2009 yılında Rusya’nın Yekaterinburg kentindeki ilk zirvesiyle birlikte resmi olarak kuruldu. İlk genişleme ise 2010 yılında Güney Afrika’nın katılımıyla gerçekleşti ve BRICS adını aldı.

 

BRICS’İN GENİŞLEMESİ

 

Geçtiğimiz yıl, Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde düzenlenen 15. BRICS Zirvesi’nde ise büyük bir genişlemenin fitili ateşlendi. Bu yılın başında BRICS grubuna Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İran ve Etiyopya’nın resmen katılımıyla üye ülke sayısı 10’a yükseldi. Yeni üyelerle birlikte BRICS+ adıyla da anılmaya başlandı. BRICS+ ülkeleri 3.5 milyar nüfusu ile dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 44’ünü ve toplam Gayrı Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) yani küresel ekonominin yüzde 28’ini oluşturuyor. IMF verilerine göre, bu yıl katılan 5 yeni ülkeyle birlikte BRICS+ grubunun ekonomik büyüklüğü 29.5 trilyon doları geçti. Londra merkezli uluslararası yatırım danışmanlığı kuruluşu Henley & Partners’in araştırmasına göre, satın alma gücü paritesi de dikkate alındığında BRICS+ dünyanın toplam GSYİH’sinin yüzde 36’sına sahip ve bu alanda G7’nin de önüne geçmiş durumda.

 

ENERJİDEKİ GÜCÜ

 

Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkeleri; Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Etiyopya ve İran’ın da dahil edilmesiyle önemli bir yeni finansal gücün ve jeopolitik nüfusun BRICS+ grubunda toplandığı kaydediliyor. BRICS+ ülkeleri, dünya ham petrol üretiminin yaklaşık yüzde 45’ini gerçekleştiriyor. Nitekim, Henley & Partners CEO’su Dr. Juerg Steffen durumu, “MENA ülkelerinin dahil edilmesi sadece siyasi bir yeniden düzenleme değil, aynı zamanda büyüyen ekonomik yapılarının tanınmasıdır. Enerji kaynakları nedeniyle tarihsel olarak önemli bir konuma sahip olan bölge, artık daha çeşitli bir ekonomik rol üstleniyor” diye yorumluyor. 

 

RUSYA’DAKİ TOPLANTI

 

BRICS+ grubundaki gelişmeleri Türkiye de yakından takip ediyor. Bu yıl Rusya’nın dönem başkanlığını yaptığı BRICS’in, Dışişleri Bakanları Toplantısı kapsamında BRICS+ oturumu 11 Haziran’da Nijniy Novgorod kentinde düzenlendi. Uluslararası güvenlik, sürdürülebilir kalkınma ve küresel yönetişim konularının ele alındığı BRICS+ oturumuna üye ülkelerle birlikte Türkiye, Bahreyn, Bangladeş, Belarus, Cezayir, Endonezya, Kazakistan, Küba, Laos, Moritanya, Nijerya, Tayland, Sri Lanka, Venezuela ve Vietnam davet edildi. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın temsil ettiği toplantıda, BRICS ülkelerinin ticari faaliyetlerde ulusal para birimlerini kullanabilecekleri bir platform geliştirmek için aktif çalışma yürütmesi de gündeme getirildi. Bakan Fidan ise konuşmasında, “BRICS ile işbirliğimize değer veriyoruz. BRICS’teki çeşitlilik, kalkınma ve istikrarı artırmak için önemli bir araç”  değerlendirmesinde bulundu.

 

ZİRVE KAZAN’DA

 

Türkiye’nin BRICS+ oluşumuna ilgisi en üst düzeyde karşılık buluyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BRICS+ toplantısı için gittiği Rusya’da, Kremlin Sarayı’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de ayrı bir görüşme gerçekleştirdi. Söz konusu görüşmede Putin, “Türkiye’nin BRICS’in çalışmalarına yönelik ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu Birlik ülkeleri ile birlikte olma isteğini mutlaka her şekilde destekleyeceğiz” açıklamasını yaptı. Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 3-4 Temmuz’da Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenecek Şanhay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinde bir araya geleceklerini de söyledi. Öte yandan, Rusya’nın ev sahipliğindeki 16. BRICS Zirvesi’nin ise 22-24 Ekim’de Kazan’da düzenlenmesi planlanıyor.

 

JEOPOLİTİK DENGELEME

 

Avrupa Birliği ile sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsayan Gümrük Birliği’ni uygulayan Türkiye, BRICS+ gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatlarını aramaya da devam ediyor. Türkiye’nin jeopolitik dengeleme yaklaşımını değerlendiren uzmanlar, Ankara’nın BRICS+ ile temasta olmasının AB ile olan ilişkilerine bir alternatif olarak değerlendirilmemesi gerektiğini kaydediyor. Öte yandan, BRICS+ grubunun iki önemli ülkesi Çin ve Rusya’nın Türkiye’nin en önemli ticaret partnerleri arasında olduğunun da altı çizilirken, bölgesel bir güç ve gelişmekte olan bir ekonomi kabul edilen Türkiye’nin her türlü ticaret ve ekonomik işbirliği fırsatından yararlanmasının doğal bir dış politika olduğunu belirtiyorlar. Uygulanan dış politikanın 360 derece diplomasi anlamı taşıdığına da dikkat çekiliyor.

 

YENİ KALKINMA BANKASI DA DEVREDE

 

BRICS, ekonomik hedeflerini desteklemek için 2015 yılında Yeni Kalkınma Bankası’nı (NDB) kurdu. NDB’nin dolara olan bağımlılığı azaltmayı, daha çok kutuplu bir uluslararası finans sistemini teşvik etmeyi, üye ülkelerin para birimlerinde kredi vermeyi amaçladığı kaydediliyor. Yerel para cinsinden kredilerin yaygınlaştırılması, BRICS ülkeleri tarafından kabul edilen ticaret ve finansal işlemlerde dolara karşı alternatiflerin kullanılması da hedeflerinin bir parçası. Merkezi Çin’in Şanhay kentinde bulunan NDB, 2022 sonu itibarıyla kalkınmakta olan ülkelere yeni yol, köprü, demiryolu ve su tedariki projeleri için 32 milyar dolar kredi verdi. NDB Başkanı Dilma Rousseff, geçen yıl yaptığı açıklamada, verilen kredilerin yaklaşık yüzde 30’unun yerel para birimlerinde yapıldığını ve küresel finans sisteminin yerini artık ‘çok kutuplu bir sistemin alacağı’ değerlendirmesinde bulunmuştu.

 

ÇOK BOYUTLU VE ÇOK TARAFLI DIŞ POLİTİKA ÇİZGİSİ UYGULANIYOR

 

Türkiye’nin BRICS’e ilgisinin çok boyutlu ve çok taraflı dış politika çizgisinin doğal bir uzantısı olduğunu belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, şöyle konuştu: “Bu dış politika çizgisi aynı zamanda Ankara merkezli stratejik otonomi temelinde icra edilmeye çalışılan yeni bir uluslararası yorumun doğal bir sonucu olarak da değerlendirilebilir. Hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yaptığı son açıklamalarda hem daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarda önemli bir husus vardı. Diyorlardı ki, Türkiye’nin ileride BRICS’e veya Şanhay İşbirliği Örgütü’ne katılması, Türkiye’nin NATO’dan çıkacağı veya Avrupa Birliği ile ilişkilerini sonlandıracağı şeklinde yorumlanmaması gerekiyor. Yani Türkiye, eş zamanlı olarak tüm önemli küresel platformlarda yer almaya çalışan bir ülke. Türkiye’nin pazar payını ve ihracatını artırmak, bu ülkelerden de yatırım çekmek noktasında kolaylık sağlaması çerçevesinde düşünülüyor. BRICS üyesi ülkelerin başta Rusya ve Çin olmak üzere Batı’ya karşı bir stratejik konumlanışı da var. Türkiye bu şekilde bakmıyor. Türkiye çok uzun yıllardır Batı’nın içinde olan bir ülke.”

 

DAHA KIRILGAN BİR ULUSLARARASI EKOPOLİTİK KONJONKTÜRDEYİZ

 

BRICS+ konusunda Türkiye’nin tutumunu değerlendiren Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, şunları söyledi: “Türkiye merkez ülke olma konumuyla kendisini sadece NATO’nun sadece Batı veya Doğu dünyasının bir müttefiki olarak kabul etmiyor. Türkiye merkez ülke olarak, BRICS+, Şanhay gibi diğer oluşumlara da opsiyonlarını açık tutuyor. Türkiye, başkaları tarafından tanımlanma hegemonyasına karşı çıkan bir ülke. BRICS+, yükselen bir değer olarak tabii ki görmezden gelinemez. Bu bir gerçek fakat şurası da unutulmamalı, Türkiye bu konularda daha açık ve net olmalı. Netice itibariyle çok hassas ve daha kırılgan bir uluslararası ekopolitik konjonktüre girmiş durumdayız. Önce Çin ile olan birebir ilişkilerimizi bir kere daha bir masaya yatırmamız gerekiyor. Çin ile aramızdaki dış ticaret açığının düzeltilmesinde BRICS üzerinden yürümek tek başına bir çözüm değil. BRICS, Yeni Kalkınma Bankası (NDB) aracılığıyla, 2022 sonu itibariyle kalkınmakta olan ülkelere özellikle altyapı yatırımları için 32 milyar dolar kredi verdi. Türkiye belki bu fon imkânlarından da yararlanmaya çalışabilir. Ancak Rusya ve Çin’in BRICS+ grubunu Batı’ya karşı bir platform olarak kullanması meselesi de ortada.”

24 Haziran 2024 Pazartesi

Küresel piyasalarda gözler gelecek hafta açıklanacak ABD enflasyon verilerine çevrildi. Öte yandan Orta Doğu'daki gerilim ve ABD'de açıklanan veriler piyasalarda karışık sinyaller verdi.

ABD'de ekonominin "yumuşak iniş" yapabileceğine yönelik iyimserlikler devam ederken ve ülkede enflasyonun istenilen seviyeye ineceğine yönelik güven güçlenirken, resesyon endişelerinin de varlığını sürdürmesi, fiyatlamaları zorlaştıran etkenlerin başında yer aldı.

Fed Başkanı Jerome Powell, Ulusal İşletme Ekonomisi Derneğinin yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, ABD ekonomisinin genel olarak sağlam durumda ve bunu korumak için Fed'in araçlarını kullanma niyetinde olduğunu ifade etti.

"İleriye baktığımızda, ekonomi genel olarak beklendiği gibi gelişirse, politika zamanla daha nötr bir duruşa doğru ilerleyecektir ancak önceden belirlenmiş bir yolda değiliz." diye konuşan Powell, Federal Açık Piyasa Komitesinin faiz oranlarını hızla düşürmek için acele etmediğini kaydetti.

Powell, iş gücü piyasası koşullarında daha fazla soğumaya ihtiyaç olduğuna inanmadığını ifade ederek, ekonomi beklendiği gibi performans gösterirse bu yıl toplamda 50 baz puanlık iki faiz indirimi daha olabileceğini söyledi.

Diğer Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilirken, Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic, iş gücü piyasası zayıflarsa başka bir büyük faiz indirimine daha açık olduğunun sinyalini verdi.

İstihdam verilerinin zayıf gelmesinin, kendisini başka bir dramatik hamleye daha ihtiyaç duymaya iteceğini söyleyen Bostic, "Hikaye enflasyonun düşüşünü sürdürdüğü ve iş gücü piyasasının güçlü kaldığı yönündeyse, faiz indirimleri konusunda biraz daha sabırlı olma lüksüne sahip olduğumuzu düşünüyorum. Öte yandan, iş gücü piyasası çok daha zayıf gelirse, bunun aciliyet katacağını düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, politika faizinin ekonominin mevcut durumuyla uyumlu olmaması nedeniyle bankanın geçen ay yarım baz puanlık faiz indirimine gittiğini ancak bunun enflasyonla mücadelenin bittiği anlamına gelmemesi gerektiğini belirtti. Barkin, "Enflasyonla mücadelenin henüz kazanıldığını söylemek zor olmaya devam ediyor." dedi.

Öte yandan, ABD'nin doğusunda ve güneyindeki limanlarda çalışan işçilerin, maaş artışı talebi ve otomasyon konularında işverenlerle yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle başlattıkları grev de tedarik zincirinde aksamalar olabileceğine dair endişeleri artırdı.

Daha sonra limanlarda çalışan işçilerin grevi, sendika ile işverenlerin ücretler konusunda geçici anlaşmaya varmasıyla üçüncü günde son buldu.

Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee, perakendeciler ve üreticilerin, liman işçileri grevi beklentisiyle yaklaşık iki haftalık ürün stokladığını ancak bunun sonucunda ortaya çıkan tedarik zinciri kesintilerinin, işçi anlaşmazlığı sürerse daha yüksek fiyatlara yol açabileceğini söyledi.

Öte yandan, Orta Doğu'daki çatışmaların durumu ve dünya genelinde enflasyonla mücadelenin resesyonla sonuçlanıp sonuçlanmayacağına ilişkin soru işaretleri, risk iştahını törpülemeye devam etti.

İran Devrim Muhafızları Ordusu, İsrail'e balistik füze saldırısı başlattığını duyurmuştu. İsrail'in karşılık vereceğine yönelik tehditleri ve İran'ın bu durumda daha şiddetli tepki gösterileceğine ilişkin açıklamalarının ardından, bölgede gerilim yüksek kalmayı sürdürüyor.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Sözcüsü Julie Kozack, Orta Doğu'daki çatışmaların daha da tırmanma olasılığının riskleri ve belirsizliği artırdığını, bölge ve ötesi için önemli ekonomik sonuçları olabileceğini ifade etti.

ABD'de açıklanan verilerin ekonomik aktiviteye yönelik karışık sinyaller vermesi de geçen hafta küresel piyasalarda risk iştahını azalttı. ABD'de tarım dışı istihdam eylülde 254 bin kişi artarak beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, işsizlik oranı yüzde 4,2'den 4,1'e geriledi.

Analistler, ABD'de açıklanan istihdam verilerinin ardından ülke ekonomisinin iyiye gittiğini, "yumuşak iniş" yapabileceğine yönelik iyimserliğin güç kazanmasına karşın jeopolitik risklerin risk iştahını törpülediğini söyledi. ABD'de özel sektör istihdamı, eylülde 143 bin kişiyle piyasa beklentilerinin üzerinde artış gösterdi. Yıllık ücret artışı ise eylülde yüzde 4,8'den 4,7'ye geriledi. ABD'de ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 28 Eylül ile biten haftada 225 bine yükselerek piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti. Ülkede Tedarik Yönetim Enstitüsü (ISM) hizmet sektörü Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), eylülde aylık bazda 3,4 puan arttı ve 54,9'a çıkarak Şubat 2023'ten bu yana en yüksek seviyesini kaydetti. Ülkede fabrika siparişleri ise ağustosta artış beklentilerinin aksine yüzde 0,2 azaldı.

ABD'de JOLTS açık iş sayısı, ağustosta 8 milyon 40 bine çıkarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.

Analistler, söz konusu verinin iş gücü piyasasında beklentilerin üzerinde bir soğuma olabileceği endişelerini beslediğini belirtti. Ülkede inşaat harcamaları, ağustosta artış beklentisinin aksine yüzde 0,1 azalışla 2 trilyon 132 milyar dolara indi.

ABD'de Tedarik Yönetim Enstitüsünün (ISM) imalat sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI), eylülde 47,2 ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti. S&P Global'in imalat sanayi PMI verisi de yukarı yönlü revize edilerek 47,3 oldu. Endeksler, ülkede imalat sektöründeki daralmanın sürdüğüne işaret etti.

Gelişmelerin ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda, Fed'in kasımda yüzde 25 baz puanlık faiz indirimi yapmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Analistler, ABD'de gelecek hafta açıklanacak enflasyon verisinin de piyasaların yönü açısından büyük önem taşıdığını söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden da İsrail'in İran'a ait petrol tesislerine saldırı ihtimaline, "Şu anda bunu tartışıyoruz." diyerek açık kapı bıraktı.

Söz konusu gelişmelerle ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi haftayı 21 baz puan artışla yüzde 3,96'dan, dolar endeksi yüzde 2 artışla 102,5 seviyesinden tamamladı.

Altının ons fiyatı ise geçen hafta yüzde 0,2 azalışla 2 bin 653,5 dolara gerilerken, Brent petrolün varil fiyatı, 8,3 yükselişle 77,9 dolara çıktı.


NEW YORK BORSALARINDA KARIŞIK SEYİR İZLENDİ

New York borsasında geçen hafta jeopolitik risklerin etkileriyle karışık seyir izlendi.

Orta Doğu'da tansiyonun yükselmesi, bazı savunma ve enerji şirketlerinin hisselerini pozitif etkilerken, çatışmalardan rezervasyonların zarar görebileceği endişeleriyle kruvaziyer şirketlerinin hisselerinde düşüş yaşandı.

Haftayı F-35 savaş uçağının ana yüklenicisi ABD'li savunma şirketi Lockheed Martin'in hisseleri yüzde 3,9, Northrop Grumman'ın hisseleri yüzde 1,9 değer kazancıyla tamamladı. Patriot füze sisteminin üreticisi RTX'in hisseleri yaklaşık yüzde 3,8, General Dynamics'in hisseleri yüzde 0,2 yükseldi.

Kruvaziyer şirketlerinden Carnival'ın hisseleri yüzde 2,8, Norwegian Cruise Line'ın hisseleri yüzde 2,7 geriledi.

Kurumsal tarafta ise Nike'ın hisseleri haftalık bazda üst yönetici değişikliği öncesi gelir hedefini geri çekmesi sonrası yüzde 8 değer kaybetti. ABD'li elektrikli otomobil üreticisi Tesla'nın hisseleri de şirketin otomobil teslimatlarının yılın üçüncü çeyreğinde beklentilerin altında kalması sonrası yüzde 4 düştü.

Bu gelişmelerle, Nasdaq endeksi yüzde 0,1 Dow Jones endeksi yüzde 0,09 değer kazanırken, S&P 500 endeksi yüzde 0,09 değer kaybetti.

Gelecek hafta salı dış ticaret dengesi, çarşamba Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantı tutanakları, çarşamba Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve haftalık işsizlik maaşı başvuruları, cuma günü Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ile Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi takip edilecek.


AVRUPA BORSALARI NEGATİF SEYRETTİ

Avrupa borsalarında jeopolitik risklerin etkisiyle negatif seyir öne çıkarken, bölgedeki ekonomik durgunluk endişeleri varlığını koruyor.

ECB yetkililerinin sözle yönlendirmeleri devam ederken, ECB Başkanı Christine Lagarde, Brüksel'de gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) Ekonomik ve Mali İşler Komitesi toplantısında, "Son gelişmeler enflasyonun zamanında hedefe döneceğine olan güvenimizi güçlendiriyor. Bunu ekim ayındaki para politikası toplantımızda hesaba katacağız." ifadelerini kullandı.

Enflasyonda yüzde 2 hedefine ulaşmak için gerekli olduğu sürece politika faizlerini yeterince kısıtlayıcı tutacaklarını vurgulayan Lagarde, "Önceden belirli bir faiz oranı patikası taahhüdünde bulunmuyoruz." diye konuştu.

ECB Yönetim Kurulu üyesi Isabel Schnabel, yaptığı açıklamada, büyümedeki ters rüzgarları görmezden gelemeyeceklerini belirterek, "Parasal sıkılaştırmanın en yüksek etkisi muhtemelen geride kalmış olsa da ve enflasyon düşüp ücretler arttıkça reel gelirler yükselse de büyüme sığ kalmaya devam ediyor." dedi.

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) yıl sonuna kadar toplamda 50 baz puan faiz indirimi yapacağının öngörüldüğünü aktaran analistler, ekonomik aktivitedeki durgunluk sinyallerinin güçlenmeye devam etmesinin fiyatlamaları zorlaştırdığını kaydetti. Bölgede açıklanan verilere göre, Avro Bölgesi'nde ekonomik aktivite eylülde daraldı.

Ağustosta 51 seviyesinde olan Avro Bölgesi bileşik Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) eylülde 49,6'ya inerken, bileşik PMI son 7 ayın en düşük seviyesini gördü. Avro Bölgesi'nde ağustosta 52,9 olan hizmet sektörü PMI da eylülde son 7 ayın en düşük değeri 51,4'e geriledi.

Bölgede, enflasyon oranı son üç yılın en düşük seviyesine inerken, mal ve hizmet fiyatları geçen senenin aynı ayına kıyasla ortalama sadece yüzde 1,8 arttı. Avro Bölgesi'nde yıllık enflasyon, 3 yılı aşkın süredir ilk kez ECB'nin orta vadede Avro Bölgesi ekonomisi için ideal olarak gördüğü yüzde 2 hedefinin altında kaldı.

Bölgede Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), ağustosta aylık bazda yüzde 0,6 yükselirken, yıllık bazda yüzde 2,3 geriledi. Buna ek olarak, Avro Bölgesi'nde imalat sanayi PMI eylülde 0,8 puan düşerek 45 puana indi.

Almanya'da yıllık enflasyon, sıkı faiz politikasının ve ekonomide belirsizliğin etkisiyle eylülde yüzde 1,6'ya inerek, ECB'nin hedefinin çok altına düştü. Ülkede, imalat sanayi PMI 40,6 ile beklentilerin üzerinde gelmesine karşın zayıf kalmayı sürdürdü.

Analistler, bu verilerden alınan sinyallerin, ECB'nin para politikasını gevşetmeye devam edeceği ve ekimde politika faiz oranını tekrar düşüreceği yönündeki beklentileri artırdığını söyledi.

İngiltere ekonomisi ise yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 0,5 büyüdü. Ülkede, ortalama konut fiyatları eylülde yıllık bazda son iki senenin en hızlı yükselişini kaydederken, konut finansman kuruluşu Nationwide verilerine göre, eylülde konut fiyatları yıllık bazda 3,2 arttı.

İngiltere'de imalat sektörü PMI verisi ise eylülde 51,5 ile beklentilere paralel şekilde büyümesini sürdürürken, iş dünyası güveni 9 ayın en düşük seviyesine indi. Ülkede ayrıca hizmet sektöründe büyüme hızı eylülde yavaşladı. Ağustosta 53,7 olan hizmet sektörü PMI eylülde 52,4'e indi.

Avrupa Birliği'nin (AB), Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillere ek gümrük vergisi uygulama kararı alma ihtimali, otomotiv sektörü hisselerine olumsuz yansıdı.

Kurumsal tarafta Volkswagen Grubu, 2,5 ay sonra kar tahminlerini tekrar düşürürken, şirketin borsadaki payları satış baskısına maruz kaldı. Şirketin hisseleri bu hafta yüzde 3,2 değer kaybetti.

İngiltere merkezli spor otomobil üreticisi Aston Martin'in hisseleri de şirketin satış ve kar tahminlerini düşürmesinin ardından yaklaşık yüzde 31 değer kaybetti. İngiliz şirket, yıllık hedeflerin düşürülmesinden tedarik zincirindeki aksaklıkları ve Çin'deki zayıf talebi sorumlu tuttu.

Orta Doğu'da tansiyonun yükselmesi, Avrupa borsalarında bazı savunma ve enerji şirketlerinin hisselerini pozitif etkilerken, silah üreticileri, Rheinmetall'in hisseleri yüzde 7,8, BAE Systems yüzde 4,6 ve Thales’nin hisseleri yüzde 1,7 değer kazandı.

Bu gelişmelerle İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,48, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 3,21, İtalya'da MIB 30 endeksi yüzde 3,26 Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 1,81 değer kaybetti.

Gelecek hafta pazartesi Almanya'da fabrika siparişleri ile Avro Bölgesi'nde perakende satışlar, salı Almanya'da sanayi üretimi, perşembe ECB toplantı tutanakları, cuma Almanya'da TÜFE takip edilecek.


ASYA BORSALARI KARIŞIK SEYRETTİ

Asya piyasalarında karışık seyir hakim olurken, Çin'de tatil sebebiyle geçen hafta sadece pazartesi işlem gerçekleşti.

Orta Doğu'da artan gerilimin Asya piyasalarında da risk iştahını törpülemesine karşın, Çin'in açıkladığı ekonomik teşvik paketlerinin etkisiyle Hong Kong geçen hafta pozitif seyretti.

Japonya'da iktidardaki Liberal Demokrat Partinin (LDP) yeni lideri İşiba Şigeru, Temsilciler Meclisinde düzenlenen olağanüstü oturumda, ülkenin başbakanı seçildi. İşiba'nın, görevini 27 Ekim'de düzenlenmesi planlanan erken genel seçimlere kadar yürütmesi bekleniyor.

İşiba'nın, Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda ile görüşmesinin ardından, Japonya'nın şu an için daha yüksek borçlanma maliyetlerine hazır olmadığını söylemesi yende değer kaybına yol açtı. Analistler, söz konusu açıklamanın ardından BoJ'un parasal sıkılaşma sürecine yönelik belirsizliğin arttığını belirtti.

Japonya Başbakanı İşiba, genel seçim öncesinde enflasyondan etkilenen seçmenlere destek göstermek amacıyla bir dizi ekonomik önlem hazırlamaları talimatını verdi.

BoJ Yönetim Kurulu Üyesi Asahi Noguchi, yaptığı açıklamada, Merkez Bankasının gevşek bir para politikası duruşunu sürdürmesi gerektiğini düşündüğünü belirterek, "Toplumda yüzde 2 fiyat istikrarı hedefiyle tutarlı bir zihniyetin yerleşmesi muhtemelen önemli bir zaman alacaktır." dedi.

Bu gelişmelerle, dolar/yen paritesi haftayı yüzde 4,5 artışla 148,7'den tamamladı. Bölgede açıklanan verilere göre, Japonya'da eylüle ilişkin hizmet sektörü PMI 53,1 ile beklentilerin altında gerçekleşirken, bileşik PMI 52,0 oldu.

Ülkede, ağustosa ilişkin sanayi üretimi yüzde 3,3 azalışla beklentilerin altında gerçekleşirken, ağustos ayı perakende satışlar yüzde 0,8 ile beklentileri geride bıraktı.

Çin'de, eylül ayı imalat sanayi PMI 49,8 ile beklentilerin üstünde, eylül ayı Caixin imalat sanayi PMI 49,3 ile beklentilerin altında gerçekleşti.

Hizmet sektörü PMI ise 50,0 ve Caixin hizmet sektörü PMI 50,3 ile beklentilerin altında gerçekleşmesine karşın hizmet sektöründe ekonomik aktivitenin güçlü kalmayı sürdürdüğü görüldü.

İmalat sanayisinde ekonomik aktivitenin hala zayıf olduğunu belirten analistler, açıklanan ekonomik teşviklerin ardından gelecek aylarda aktivitede canlanmanın beklenebileceğini söyledi.

Bu gelişmelerle haftalık bazda Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 3, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 3,02 değer kaybederken, Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 10,20, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 8,06 değer kazandı.

Gelecek hafta salı Japonya'da dış ticaret dengesi, perşembe Japonya'da ÜFE takip edilecek.


YURT İÇİNDE GÖZLER ÖDEMELER DENGESİ VE SANAYİ ÜRETİM VERİLERİNE ÇEVRİLDİ

Yurt içinde geçen hafta düşüş eğilimi öne çıkarken, Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 6,83 değer kaybederek 9.109,34 puandan tamamladı.

Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,3 üstünde 34,2571'den kapattı.

Yurt içinde açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), eylülde aylık bazda yüzde 2,97, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 1,37 artış gösterdi. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 49,38'e, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 33,09'a geriledi.

Gelecek hafta pazartesi hazine nakit dengesi, perşembe işsizlik oranı ve sanayi üretimi, cuma ödemeler dengesi takip edilecek.

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.200 ve 9.300 seviyelerinin direnç, 8.850 ve 8.700 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.

AA Finans Ödemeler Dengesi Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, cari işlemler hesabının ağustosta 3 milyar 956 milyon dolar fazla verdiğini tahmin etti.

Ekonomistlerin 2024 için cari açık beklentisi, 14 milyar dolar ile 24 milyar dolar aralığında yer aldı.


05 Ekim 2024 Cumartesi

Fitch Ratings ABD Ekonomik Araştırma Başkanı Olu Sonola, Fed'in faiz indirimi için aceleci olmayacağını ancak önden yüklemeli faiz indirimlerinin gündeme gelebileceğini savundu.

Eylül ayı Fed faiz kararı sonrası piyasalarda sıkı para politikasından dönüş adımları fiyatlanmaya başladı. Fitch Ratings, Fed'in faiz indirimi için önden yüklemeli adımlar atabileceğini öngördü.


"FED'DEN 25 BAZ PUAN FAİZ İNDİRİMİ YAPABİLİR"

Sonola, Fed’in 50 baz puan faiz indirimine gitmesi için bir sebep görmediğini bu yüzden 25 baz puan faiz indirimi beklediklerini ifade etti.


Sonola’nın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

“ABD tarım dışı istihdam verisinin yanında bir tane daha veri takip edeceğiz. Bu veri Kasım toplantısından önce gelecek. Veriye bakarak aslında Fed’in 50 baz puan faiz indirime gitmesi için sebep görmüyorum. 25 baz puanlık indirim daha muhtemel olacak gibi görünüyor. Sonra Aralık’ta 25 baz puan daha indirebilir” dedi.


"ÖNDEN YÜKLEMELİ FAİZ İNDİRİMİ GÜNDEME GELEBİLİR"

Fed'in önden yüklemeli faiz indirimi de tercih edebileceğine değinen Sonola, "150 baz puan faiz indirimi bu yıl olabilir. Gelecek yıl ise 100 baz puanlık bir indirim olabilir. 2026'ta da ise 50 baz puanlık faiz indirimi öngörüyoruz. Ekonomik veriler hala çok güçlü. Ama bence Fed dediğim gibi faiz indirimleri için aceleci olmayacak." dedi.

ABD istihdam verisindeki revizelerden sonra verilere olan güvenilirlik konusunda Solona, “Ekonomilerde revizyonlar her zaman göz önünde bulundurduğumuz konular. Burada biraz pandeminin de etkisi var. Pandemi bir noktada pek çok şeyi değiştirdi” dedi.


"ABD'DEKİ SEÇİM DOLARIN GÜCÜNÜ DEĞİŞTİREBİLİR"

Son olarak dolar endeksi hakkında değerlendirmede bulunan Solona, “ABD doları mevcut seviyelerine bakacak olursak biraz oynaklık olduğunu görüyoruz. Gümrük vergileri gündemde, ek olarak gümrük vergisi doları güçlendirir. Fed buna bir cevap vermek zorunda kalır çünkü tarifeler büyümeyi baskılıyor enflasyonist bir etki gösterebilir. Enflasyon daha yükseğe giderse ve para birimi güçlenirse o zaman Fed başka bir şey yapabilir. İthalat maliyetleri arttığı zamansa göreceğiniz şey şu olacak daha fazla yabancı para birimine olan talep azalacak yabancı para birimi dolara karşı zayıflayacak seçimin bir sonucu da doların gücünü değiştirebilir” dedi.

05 Ekim 2024 Cumartesi