tatil-sepeti

Türkiye, küresel ekonominin yüzde 28’ini oluşturan BRICS+ grubuyla da işbirliğini geliştirmeyi planlıyor. Uygulanan 360 derece diplomasinin kapsayıcılığıyla Türkiye’nin küresel ticaretteki pazar payını ve ihracatını artırması hedefleniyor.


HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Günümüz uluslararası oluşumlarında adından sıkça söz ettirmeye başlayan BRICS, ilk olarak 2001 yılında Goldman Sachs’ın Baş Ekonomisti Jim O’Neill tarafından ‘Daha İyi Küresel Ekonomik BRIC’ler İnşa Etmek’ başlıklı bir çalışmada formüle edildi. Ardından kavramın ekonomi ağırlıklı uluslararası bir platforma dönüşme süreci yaşandı. İsmini üye ülkeleri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in İngilizce’deki adlarının baş harflerinden alan BRIC, 2009 yılında Rusya’nın Yekaterinburg kentindeki ilk zirvesiyle birlikte resmi olarak kuruldu. İlk genişleme ise 2010 yılında Güney Afrika’nın katılımıyla gerçekleşti ve BRICS adını aldı.

 

BRICS’İN GENİŞLEMESİ

 

Geçtiğimiz yıl, Güney Afrika’nın Johannesburg şehrinde düzenlenen 15. BRICS Zirvesi’nde ise büyük bir genişlemenin fitili ateşlendi. Bu yılın başında BRICS grubuna Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İran ve Etiyopya’nın resmen katılımıyla üye ülke sayısı 10’a yükseldi. Yeni üyelerle birlikte BRICS+ adıyla da anılmaya başlandı. BRICS+ ülkeleri 3.5 milyar nüfusu ile dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 44’ünü ve toplam Gayrı Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) yani küresel ekonominin yüzde 28’ini oluşturuyor. IMF verilerine göre, bu yıl katılan 5 yeni ülkeyle birlikte BRICS+ grubunun ekonomik büyüklüğü 29.5 trilyon doları geçti. Londra merkezli uluslararası yatırım danışmanlığı kuruluşu Henley & Partners’in araştırmasına göre, satın alma gücü paritesi de dikkate alındığında BRICS+ dünyanın toplam GSYİH’sinin yüzde 36’sına sahip ve bu alanda G7’nin de önüne geçmiş durumda.

 

ENERJİDEKİ GÜCÜ

 

Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) ülkeleri; Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Etiyopya ve İran’ın da dahil edilmesiyle önemli bir yeni finansal gücün ve jeopolitik nüfusun BRICS+ grubunda toplandığı kaydediliyor. BRICS+ ülkeleri, dünya ham petrol üretiminin yaklaşık yüzde 45’ini gerçekleştiriyor. Nitekim, Henley & Partners CEO’su Dr. Juerg Steffen durumu, “MENA ülkelerinin dahil edilmesi sadece siyasi bir yeniden düzenleme değil, aynı zamanda büyüyen ekonomik yapılarının tanınmasıdır. Enerji kaynakları nedeniyle tarihsel olarak önemli bir konuma sahip olan bölge, artık daha çeşitli bir ekonomik rol üstleniyor” diye yorumluyor. 

 

RUSYA’DAKİ TOPLANTI

 

BRICS+ grubundaki gelişmeleri Türkiye de yakından takip ediyor. Bu yıl Rusya’nın dönem başkanlığını yaptığı BRICS’in, Dışişleri Bakanları Toplantısı kapsamında BRICS+ oturumu 11 Haziran’da Nijniy Novgorod kentinde düzenlendi. Uluslararası güvenlik, sürdürülebilir kalkınma ve küresel yönetişim konularının ele alındığı BRICS+ oturumuna üye ülkelerle birlikte Türkiye, Bahreyn, Bangladeş, Belarus, Cezayir, Endonezya, Kazakistan, Küba, Laos, Moritanya, Nijerya, Tayland, Sri Lanka, Venezuela ve Vietnam davet edildi. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın temsil ettiği toplantıda, BRICS ülkelerinin ticari faaliyetlerde ulusal para birimlerini kullanabilecekleri bir platform geliştirmek için aktif çalışma yürütmesi de gündeme getirildi. Bakan Fidan ise konuşmasında, “BRICS ile işbirliğimize değer veriyoruz. BRICS’teki çeşitlilik, kalkınma ve istikrarı artırmak için önemli bir araç”  değerlendirmesinde bulundu.

 

ZİRVE KAZAN’DA

 

Türkiye’nin BRICS+ oluşumuna ilgisi en üst düzeyde karşılık buluyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BRICS+ toplantısı için gittiği Rusya’da, Kremlin Sarayı’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de ayrı bir görüşme gerçekleştirdi. Söz konusu görüşmede Putin, “Türkiye’nin BRICS’in çalışmalarına yönelik ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu Birlik ülkeleri ile birlikte olma isteğini mutlaka her şekilde destekleyeceğiz” açıklamasını yaptı. Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 3-4 Temmuz’da Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenecek Şanhay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesinde bir araya geleceklerini de söyledi. Öte yandan, Rusya’nın ev sahipliğindeki 16. BRICS Zirvesi’nin ise 22-24 Ekim’de Kazan’da düzenlenmesi planlanıyor.

 

JEOPOLİTİK DENGELEME

 

Avrupa Birliği ile sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsayan Gümrük Birliği’ni uygulayan Türkiye, BRICS+ gibi farklı platformlarda çeşitli ortaklarla yeni işbirliği fırsatlarını aramaya da devam ediyor. Türkiye’nin jeopolitik dengeleme yaklaşımını değerlendiren uzmanlar, Ankara’nın BRICS+ ile temasta olmasının AB ile olan ilişkilerine bir alternatif olarak değerlendirilmemesi gerektiğini kaydediyor. Öte yandan, BRICS+ grubunun iki önemli ülkesi Çin ve Rusya’nın Türkiye’nin en önemli ticaret partnerleri arasında olduğunun da altı çizilirken, bölgesel bir güç ve gelişmekte olan bir ekonomi kabul edilen Türkiye’nin her türlü ticaret ve ekonomik işbirliği fırsatından yararlanmasının doğal bir dış politika olduğunu belirtiyorlar. Uygulanan dış politikanın 360 derece diplomasi anlamı taşıdığına da dikkat çekiliyor.

 

YENİ KALKINMA BANKASI DA DEVREDE

 

BRICS, ekonomik hedeflerini desteklemek için 2015 yılında Yeni Kalkınma Bankası’nı (NDB) kurdu. NDB’nin dolara olan bağımlılığı azaltmayı, daha çok kutuplu bir uluslararası finans sistemini teşvik etmeyi, üye ülkelerin para birimlerinde kredi vermeyi amaçladığı kaydediliyor. Yerel para cinsinden kredilerin yaygınlaştırılması, BRICS ülkeleri tarafından kabul edilen ticaret ve finansal işlemlerde dolara karşı alternatiflerin kullanılması da hedeflerinin bir parçası. Merkezi Çin’in Şanhay kentinde bulunan NDB, 2022 sonu itibarıyla kalkınmakta olan ülkelere yeni yol, köprü, demiryolu ve su tedariki projeleri için 32 milyar dolar kredi verdi. NDB Başkanı Dilma Rousseff, geçen yıl yaptığı açıklamada, verilen kredilerin yaklaşık yüzde 30’unun yerel para birimlerinde yapıldığını ve küresel finans sisteminin yerini artık ‘çok kutuplu bir sistemin alacağı’ değerlendirmesinde bulunmuştu.

 

ÇOK BOYUTLU VE ÇOK TARAFLI DIŞ POLİTİKA ÇİZGİSİ UYGULANIYOR

 

Türkiye’nin BRICS’e ilgisinin çok boyutlu ve çok taraflı dış politika çizgisinin doğal bir uzantısı olduğunu belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, şöyle konuştu: “Bu dış politika çizgisi aynı zamanda Ankara merkezli stratejik otonomi temelinde icra edilmeye çalışılan yeni bir uluslararası yorumun doğal bir sonucu olarak da değerlendirilebilir. Hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yaptığı son açıklamalarda hem daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarda önemli bir husus vardı. Diyorlardı ki, Türkiye’nin ileride BRICS’e veya Şanhay İşbirliği Örgütü’ne katılması, Türkiye’nin NATO’dan çıkacağı veya Avrupa Birliği ile ilişkilerini sonlandıracağı şeklinde yorumlanmaması gerekiyor. Yani Türkiye, eş zamanlı olarak tüm önemli küresel platformlarda yer almaya çalışan bir ülke. Türkiye’nin pazar payını ve ihracatını artırmak, bu ülkelerden de yatırım çekmek noktasında kolaylık sağlaması çerçevesinde düşünülüyor. BRICS üyesi ülkelerin başta Rusya ve Çin olmak üzere Batı’ya karşı bir stratejik konumlanışı da var. Türkiye bu şekilde bakmıyor. Türkiye çok uzun yıllardır Batı’nın içinde olan bir ülke.”

 

DAHA KIRILGAN BİR ULUSLARARASI EKOPOLİTİK KONJONKTÜRDEYİZ

 

BRICS+ konusunda Türkiye’nin tutumunu değerlendiren Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, şunları söyledi: “Türkiye merkez ülke olma konumuyla kendisini sadece NATO’nun sadece Batı veya Doğu dünyasının bir müttefiki olarak kabul etmiyor. Türkiye merkez ülke olarak, BRICS+, Şanhay gibi diğer oluşumlara da opsiyonlarını açık tutuyor. Türkiye, başkaları tarafından tanımlanma hegemonyasına karşı çıkan bir ülke. BRICS+, yükselen bir değer olarak tabii ki görmezden gelinemez. Bu bir gerçek fakat şurası da unutulmamalı, Türkiye bu konularda daha açık ve net olmalı. Netice itibariyle çok hassas ve daha kırılgan bir uluslararası ekopolitik konjonktüre girmiş durumdayız. Önce Çin ile olan birebir ilişkilerimizi bir kere daha bir masaya yatırmamız gerekiyor. Çin ile aramızdaki dış ticaret açığının düzeltilmesinde BRICS üzerinden yürümek tek başına bir çözüm değil. BRICS, Yeni Kalkınma Bankası (NDB) aracılığıyla, 2022 sonu itibariyle kalkınmakta olan ülkelere özellikle altyapı yatırımları için 32 milyar dolar kredi verdi. Türkiye belki bu fon imkânlarından da yararlanmaya çalışabilir. Ancak Rusya ve Çin’in BRICS+ grubunu Batı’ya karşı bir platform olarak kullanması meselesi de ortada.”

24 Haziran 2024 Pazartesi