Bir zamanlar Kremlin'in NATO'ya yönelttiği "Kime karşı genişliyor?" sorusu artık Batı tarafından Şanghay İşbirliği Örgütüne yöneltiliyor.


 

Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Suudi Arabistan'ın Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) katılma kararından sonra yeniden gündem olan ŞİÖ'nün genişleme sürecine ve örgütün, Rusya ile Çin'in inşa etmeyi planladıkları çok kutuplu yeni dünya düzenindeki yerine dair değerlendirmeyi, 3 soruda kaleme aldı.

 

1 - ŞİÖ "KİME KARŞI GENİŞLİYOR?"

 

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) ve Doğu Bloku'nun 1991 yılında yıkılmasından sonra soğuk savaşın sona ermesiyle beraber özellikle Rus yetkililer Kuzey Atlantik İttifakı'nın (NATO) varlığını da sorgulamaya başladı. Kremlin'e göre, Varşova Paktı'nın ortadan kalkmasıyla birlikte NATO'nun varlığı da sona ermeliydi. Ancak NATO tam tersine genişlemeye devam ediyor. Moskova, bu genişlemenin Rusya'yı hedef aldığını düşündüğü için NATO'ya katılan her yeni üye veya yürütülen her yeni üyelik müzakeresi, Rusya'yla münasebetlerin gerginleşmesine neden oluyor.

 

Diğer taraftan SSCB'nin yıkılmasından hemen sonra Rusya siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda bölge ülkeleriyle entegrasyona gitti. Rusya, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ), Avrasya Ekonomi Birliği (AEB) gibi örgütler kurarak eski Sovyet cumhuriyetleriyle işbirliğini derinleştirmeye çalışıyor. 1996'da ise Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ı kapsayan "Şanghay 5'lisi" oluşturuldu. 2001'de bu 5'liye Özbekistan'ın da katılımıyla ŞİÖ resmen kurulmuş oldu. Baştan beri örgüt, NATO'ya alternatif olarak değerlendirildi. Rusya ile Çin'in, ŞİÖ çerçevesinde Orta Asya Cumhuriyetleriyle geliştirdiği işbirliği sonucu Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) bölgedeki askeri varlığı sona erdiği gibi Batı'nın Orta Asya Cumhuriyetleriyle diğer alanlardaki temasları da minimum seviyeye indirildi.

 

22 yılda ise örgüte Hindistan, Pakistan ve İran katılırken, Afganistan, Belarus ve Moğolistan'a gözlemci statüsü verildi. 2023 yılının Mart ayı sonunda Suudi Arabistan'ın örgüte katılma kararı almasından sonra uluslararası kamuoyunun dikkati bir kez daha bu örgüte çevrildi. Bir zamanlar Kremlin'in NATO'ya yönelttiği "Kime karşı genişliyor?" sorusu artık Batı tarafından ŞİÖ'ye yöneltiliyor. Suudi Arabistan'ın bu kararının Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği ile aynı döneme denk gelmesi ise ŞİÖ'nün NATO karşıtı imajını bir kez daha ön plana çıkardı.

 

2 - ŞİÖ, ÜYE ÜLKELER VE "YENİ DÜNYA DÜZENİ" AÇISINDAN ŞİÖ'NÜN ÖNEMİ NEDİR?

 

ŞİÖ üyesi ülkelerin liderleri, başından beri örgütün NATO'ya alternatif olmadığını belirtiyorlar ancak genişlemeye devam eden ŞİÖ, Rusya ve Çin'in gittikçe daha fazla dile getirdiği "çok kutuplu dünya düzeni"nin önemli merkezlerinden biri olarak görülüyor. Rusya ile Çin'i bu arayışa iten sebepler arasında ise Rusya'nın Ukrayna meselesi, Çin'in ise Tayvan konusu dolayısıyla ABD ile ilişkilerinin iyice bozulması; her ikisinin de ABD hegemonyasından rahatsız olması; NATO'nun genişlemeye devam etmesi; gerek Rusya gerekse Çin konusunda ABD ile Avrupa Birliği'nin (AB) ortak hareket etmesi ve ABD'nin etkisi altında kalan uluslararası örgütlerin çifte standart uygulaması gibi faktörler yer alıyor.

 

Diğer taraftan ŞİÖ, her bir üye veya gözlemci ülke için ayrı bir öneme sahip. Günümüz şartlarında Rusya için ŞİÖ dünyaya açılan kapılardan biri. Orta Asya ülkelerinin liderleri açısından ŞİÖ, yurt dışı destekli muhtemel renkli devrimler karşısında güvenlik garantisi rolü oynuyor. Hindistan ile Pakistan'a göre ise ABD, bölgede kendilerinin çıkarına olmayan baskıcı bir siyaset izliyor ve ŞİÖ üyeliği, kendileri için dengenin sağlanması açısından büyük önem arz ediyor.

 

Yine Afganistan'daki Taliban yönetimi, ŞİÖ sayesinde iktidarını meşrulaştırmaya; Batı ile sorun yaşayan İran, uluslararası arenada yalnızlıktan kurtulmaya; Rusya ile Çin arasında sıkışan Moğolistan ise komşu devletlerle ekonomik ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Kaldı ki Rusya ve Çin gibi Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne üye 2 ülkeyle aynı safta yer almanın diğer ülkeler için siyasi getirisi de oluyor.

 

ŞİÖ'nün genişlemesi ve bölgesel güvenliğin artması, üye ülkeler arasında enerji alanındaki işbirliğinin yanı sıra ticari münasebetlerin gelişimi anlamına da geliyor. Dolayısıyla bölge ülkeleriyle enerji ve ekonomi alanlarında işbirliğini artırmak isteyen Suudi Arabistan'ın üyelik kararı kimse için şaşırtıcı olmadı. Önümüzdeki dönemde Suudi Arabistan'ı başka ülkeler de takip edecek.

 

3 - ŞİÖ'NÜN BAŞARISININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER NEDİR?

 

ŞİÖ, üye ülkelerin ekonomik, enerji ve askeri alanlardaki potansiyelinin ve örgütün gücünün küçümsenmemesi gerektiğine işaret ediyor. Bununla birlikte daha aktif hale gelmesi ve Rusya'yla Çin'in üzerinde çalıştıkları "çok kutuplu yeni dünya düzeni"nin başlıca öğesi olmasının önünde sorunlar da yok değil.

 

Rusya ile Çin özellikle son yıllarda gittikçe yakınlaşmalarına rağmen aralarında birçok sorun mevcut. ŞİÖ konusunda da taraflar arasında fikir ayrılıkları var. Moskova, örgütün güvenlik ve askeri boyutunu ön plana çıkarırken Pekin, ekonomik işbirliğine vurgu yapıyor. Hindistan-Pakistan ilişkilerinin zaman zaman çatışma noktasına gelmesi, son yıllardaki gelişmelere rağmen Orta Asya Cumhuriyetleri arasında sınır sorunlarının tamamen çözülmemiş olması gibi faktörler de örgütün ortak siyaset izlemesini engelliyor. Nitekim ŞİÖ, Özbek-Kırgız çatışması, Suriye ve İkinci Karabağ savaşları gibi önemli bölgesel sorunlarda bir varlık gösteremedi.

 

Yine örgütün genişlemeye devam etmesinin olumlu sonuçlarının yanı sıra olumsuz neticeleri de olacak. Nitekim Suudi Arabistan'ın katılımı, son günlerde iki ülke arasında artan diplomatik temaslara rağmen örgüt içindeki rekabetlere İran-Suudi Arabistan rekabetini de ekleyecek. Diğer bir deyişle, ŞİÖ üyesi her bir ülkenin örgüt içinde kendi gündemi bulunuyor. Bu durumda özellikle siyasi alanda ortak siyasetin belirlenmesi hiç de kolay değil. Ancak tüm bunlara rağmen ŞİÖ, Avrasya ve Asya-Pasifik ülkelerinin yanı sıra Orta Doğu devletleri için de gittikçe cazibeli hale geliyor. Bunda bu ülkelerin tek kutuplu dünya düzeninden rahatsızlık duymaları; konumlarını güçlendirmek için alternatif arayışında olmaları; Rusya, Çin, Hindistan gibi dünyanın güçlü ülkeleriyle bir arada olmayı ve bu birliktelikten güvenlik ve ekonomi alanlarında istifade etmeyi istemeleri etkili oluyor.

 

11 Nisan 2023 Salı

Çin’in, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yatırımı 2023’te yüzde 16 artarak 1.3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptığı yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

NECMİ UYSAL

 

Çin ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında artan ekonomik ilişkilere paralel olarak Çin’in BAE’deki yatırımları 2023 yılında yüzde 16 artış ile 1.3 milyar dolara yükseldi. 

 

TOPLAM YATIRIMIN YÜZDE 60’I

 

Bu rakam tüm Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptıkları toplam yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

BAE’NİN ÇİN’DEKİ YATIRIMLARI YÜZDE 120 ARTTI

 

Diğer taraftan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Çin’deki yatırımları ise geçtiğimiz yıl yüzde 120 artış gösterirken, Arap ülkelerinin Çin’de yaptıkları yatırımların yüzde 90’ına karşılı geliyor. 

 

PETROLE BAĞIMLILIKTAN KURTULMA ÇABASI

 

Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmeye çalışıyor. 

 

Bu kapsamda Çin ile BAE arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkiler artış gösterme eğiliminde. 

 

EN BÜYÜK İHRACAT PAZARI

 

Nitekim BAE, Çin’in Arap ülkeleri arasındaki en büyük ikinci ticaret ortağı olurken, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı konumunda. 

 

Diğer taraftan BAE, 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım pazarında aktif proje bakımından 1.277 proje ve 23 milyar dolarlık yatırım ile dünyada üçüncü sırada bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl körfez yatırım fonu ise Çin’de 2.3 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Konseyi, yapay zekayla ilgili ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti.


Kuruluşunun 75. yılını kutlayan Avrupa Konseyine 46 üye devletin dışişleri bakanları, yıllık toplantıları kapsamında Strazburg'da bir araya geldi.

 

Avrupa Konseyinden yapılan açıklamaya göre, üye ülkelerin dışişleri bakanları, Konsey'in çevre, göç, insan kaçakçılığı ve gazetecilerin korunması dahil farklı alanlarda gelecekte izleyeceği yolu belirledi.

 

Bakanlar, yapay zekaya ilişkin ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Sözleşmenin imza faslı eylülde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak.

 

Hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme, yapay zekaya başvurulurken uluslararası insan hakları, demokrasi ve hukuk devletine yönelik hukuki düzenlemelere uyulduğunu garanti altına almayı amaçlıyor.

 

Sözleşmeye üye devletlerin, yapay zeka sistemlerinin kullanımı sırasında insan hakları düzenlemeleriyle aykırı riskleri belirlemeye, ölçmeye ve önlemeye yönelik önlemler alması gerekecek.

 

Üye devletlerden ayrıca, yapay zeka sistemlerinin eşitlik ilkesine, ayrımcılık yasağına uymasını ve özel hayatı korumasını sağlaması isteniyor.

 

Bu arada, Ukrayna'nın desteklerini ifade eden bakanlar, toplantıda bu ülke için "Hasar Kaydı" mekanizmasının önemini de kaydetti.

 

Söz konusu mekanizma kapsamında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna topraklarında oluşan hasarların tazminat taleplerine ilişkin kanıt ve bilgiler toplanıyor.

 

Bakanlar, Ukraynalı çocukların korunması ve "kaçırılan Ukraynalı" çocukların geri getirilmesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

 

Toplantıda, 2025'te gençlik bakanlarını bir araya getiren bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

 

BAKANLAR KOMİTESİ BAŞKANLIĞINI LİTVANYA DEVRALDI

 

Toplantı kapsamında Liechtenstein, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı görevini Litvanya'ya devretti.

 

Litvanya Başbakanı İngrida Simonyte, ülkesinin Bakanlar Komitesi Başkanlığı dönemindeki öncelikleri hakkında bilgi verdi.

 

Buna göre, Litvanya'nın öncelikli görevleri arasında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna'yı desteklemek, Reykjavik Zirvesi'nde alınan kararları uygulamak, otoriterliğe karşı Konsey'in değerlerini korumak, demokrasiyi, insan haklarını ve üye devletlerde hukuk devletini savunmak yer alacak.

17 Mayıs 2024 Cuma