Bağdat yönetiminin açıkladığı Türkiye-Basra Körfezi Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’nin enerjide merkez ülke olma siyasetini destekleyen çok önemli bir girişim.


 

Mardin Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Dr. Necmettin Acar, Irak'ın Kalkınma Rotası olarak adlandırdığı Türkiye-Basra Körfezi Ekonomik Koridoru projesinin bölge jeopolitiğine olası etkilerini AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.

 

IRAK, ASYA VE AVRUPA'YI BİRBİRİNE BAĞLAYAN ULAŞIM PROJESİYLE NEYİ HEDEFLİYOR?

 

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani mayıs ayı sonlarında Asya’yı Avrupa’ya bağlayacağını iddia ettiği devasa bir ulaşım ve altyapı projesini açıkladı. Basra Körfezi’ndeki Büyük Faw Limanı’ndan başlayıp Irak’ın kuzeyine doğru devam ederek Türkiye’ye ulaşan projenin 1200 kilometre uzunluğunda demiryolu ve karayolu altyapısını içermesi planlanıyor. Bu projenin Basra, Bağdat ve Musul şehirlerini de içeren bir güzergahı takip ederek Türkiye’deki demiryolu ağına bağlanması hedefleniyor. Irak hükümetinin “Kalkınma Rotası” olarak isimlendirdiği ve 17 milyar dolarlık bir yatırım bütçesi olan bu iddialı Ekonomik Koridor projesiyle, saatteki hızı 300 kilometre olacak trenlerle Türkiye’den Körfez’e ulaşım saatler içerisinde sağlanacak.

 

Irak’ı bu projeyle Türkiye üzerinden dünyaya açılmaya sevk eden temel faktör ülkenin Körfez’e çıkışını kısıtlayan suni sınır düzenlemesi. Zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan Irak, Körfez’de derin su limanı inşa edebilecek sınırlara sahip değil. Bu durum da rezervlerin taşınmasında ve pazarlanmasında ciddi güçlüklere yol açıyor.

 

Irak devleti petrolünü çoğunlukla Kuveyt, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi komşularının limanları üzerinden pazarlamaya çalışıyor. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren Arap komşularıyla ilişkilerinin bozulmuş olması ülkenin uluslararası piyasalara açılmasını kısıtlıyor. Son dönemde Çin’in Kuşak ve Yol Projesi'nden pay alma motivasyonu da Bağdat yönetimini böyle iddialı bir projeye sevk etmişe benziyor.

 

PROJE BÖLGE JEOPOLİTİĞİNİ NASIL ETKİLEYECEK?

 

Proje, Süveyş Kanalı, Babu’l Mendeb Boğazı ve Hürmüz Boğazı gibi kritik su yollarına alternatif bir ulaşım hattı olarak planlandı. Bu ulaşım hattı, genelde Orta Doğu özelde ise Körfez jeopolitiğinde önemli sonuçlar doğuracak. Projenin gerçekleşmesi halinde sayılan kritik suyollarının hem küresel hem de bölgesel ticaretteki önemi azalacak ve Asya ile Avrupa arasındaki ulaşım önemli ölçüde kısalacak. Proje, sayılan tüm bu hususlara ilaveten Irak’ı bölgenin ekonomi ve güvenlik yapısında oldukça ön plana çıkaracak.

 

Son dönemde başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi Körfez ülkeleri olmak üzere bölge genelindeki aktörler arasında ekonomi ve ticaret alanında ciddi bir rekabet yaşanıyor. Irak bugüne kadar bu rekabette oldukça geri planda kalan bir ülke oldu. Bu durumun en önemli sebebi ülkenin uzun yıllardır yaşadığı siyasi istikrarsızlık olsa da Irak’ın küresel ticaretin aktığı ana rotalardan uzak konumda olması ülkenin bölgedeki ekonomik fırsatlardan yararlanmasına engel teşkil etti.

 

Mayıs ayı sonlarında açıklanan bu iddialı ekonomik koridor projesinin gerçekleşmesi durumunda Basra Körfezi’nden Avrupa’ya ulaşan en kısa rota Irak üzerinden geçecek. Bu durum Irak’ı bölge jeopolitiğinde oldukça kritik bir aktör haline getirecek. Sudani’nin ilan ettiği bu yeni rota Çin’in 2013 yılında ilan ettiği Kuşak ve Yol Projesi açısından da oldukça önem taşıyor. Çin’in ticaret ve yatırımda Hürmüz, Süveyş ve Babu’l Mendeb gibi güvensiz suyollarına olan bağımlılığına alternatif olacak bu proje sayesinde Irak’ın Asya-Pasifik bölgesiyle de yakın bir işbirliği geliştirmesi mümkün görünüyor. Çin’in Körfez bölgesine yaptığı yatırımlardan en küçük payı alan Irak, Kalkınma Yolu Projesi sayesinde Asya-Pasifik kaynaklı yatırımlar için yeni bir cazibe merkezi haline gelebilecek.

 

PROJENİN TÜRKİYE’YE OLASI GETİRİLERİ NELERDİR?

 

Son dönemde yaşanan bazı gelişmeler Türkiye’nin küresel siyasetteki profilinin yükselmesine yol açtı. Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı sürecinde Rusya’nın Avrupa’nın gözünde güvenilir bir enerji tedarikçisi olma sıfatını kaybetmesi enerji ihtiyacını güvene almaya çalışan Avrupalı aktörlerin yönünü Türkiye’ye çevirmesine yol açtı. Orta Doğu ve Kafkaslar gibi büyük enerji rezervleri ve Avrupa gibi büyük tüketim merkezi arasındaki kritik bir jeopolitik hatta bulunan Türkiye yakın gelecekte küresel enerji güvenliğinin kilit aktörü olabilir.

 

Bağdat yönetiminin açıkladığı devasa ulaşım hattını da içeren Ekonomik Koridor, Türkiye’nin enerjide merkez ülke olma siyasetini destekleyen çok önemli bir girişim. Bu proje, Irak petrolünün ve Katar, İran ve Irak doğalgazının güvenli ve düşük maliyetli şekilde tüketim merkezlerine taşınmasını sağlayacak büyük avantajlar barındırıyor. Basra Körfezi bölgesinin küresel petrol rezervlerinin üçte ikisini doğalgaz rezervlerinin ise üçte birinden fazlasını barındırıyor olması bu projeyi son derce stratejik kılıyor. Halihazırda Kafkasya ve Rusya enerji kaynaklarının küresel piyasalara taşınmasında kritik bir aktör olan Türkiye, bu ulaşım hattı sayesinde Körfez bölgesinin enerji kaynaklarının da uluslararası piyasalara açıldığı kritik bir ülke haline gelecek.

 

Aynı zamanda Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ticaret ve güvenlik alanındaki işbirliğine benzersiz katkı sağlayabilecek boyutta olan proje, Türkiye’de üretilen mal ve ürünlerin Körfez üzerinden küresel piyasalara arzı açısından oldukça önemli imkanlar sunacaktır. Projeyle Türkiye, Kuşak ve Yol Projesi'nin önemli bir bileşeni haline gelecektir. Irak'ın Kalkınma Yolu ekonomi ve ticaret alanında sağlayacağı benzersiz katkılara ilaveten Merkezi Irak hükümetini güçlendirerek ülke içerisindeki ayrılıkçı eğilimlerin zayıflamasına da katkı sağlayacaktır. Böylece Türkiye’nin uzun yıllardır tehdit algıladığı Irak’ın kuzeyindeki terör olgusu zayıflayarak ortadan kalkacaktır.

 

 

19 Haziran 2023 Pazartesi

Çin’in, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yatırımı 2023’te yüzde 16 artarak 1.3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptığı yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

NECMİ UYSAL

 

Çin ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında artan ekonomik ilişkilere paralel olarak Çin’in BAE’deki yatırımları 2023 yılında yüzde 16 artış ile 1.3 milyar dolara yükseldi. 

 

TOPLAM YATIRIMIN YÜZDE 60’I

 

Bu rakam tüm Asya ülkelerinin Arap ülkelerinde yaptıkları toplam yatırımın yüzde 60’ına karşılık geliyor.

 

BAE’NİN ÇİN’DEKİ YATIRIMLARI YÜZDE 120 ARTTI

 

Diğer taraftan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Çin’deki yatırımları ise geçtiğimiz yıl yüzde 120 artış gösterirken, Arap ülkelerinin Çin’de yaptıkları yatırımların yüzde 90’ına karşılı geliyor. 

 

PETROLE BAĞIMLILIKTAN KURTULMA ÇABASI

 

Birleşik Arap Emirlikleri de Suudi Arabistan’ın yaptığı gibi ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarıp çeşitlendirmeye çalışıyor. 

 

Bu kapsamda Çin ile BAE arasındaki karşılıklı ekonomik ilişkiler artış gösterme eğiliminde. 

 

EN BÜYÜK İHRACAT PAZARI

 

Nitekim BAE, Çin’in Arap ülkeleri arasındaki en büyük ikinci ticaret ortağı olurken, aynı zamanda en büyük ihracat pazarı konumunda. 

 

Diğer taraftan BAE, 2023 yılında doğrudan yabancı yatırım pazarında aktif proje bakımından 1.277 proje ve 23 milyar dolarlık yatırım ile dünyada üçüncü sırada bulunuyor.

 

Geçtiğimiz yıl körfez yatırım fonu ise Çin’de 2.3 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi.

17 Mayıs 2024 Cuma

Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Konseyi, yapay zekayla ilgili ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti.


Kuruluşunun 75. yılını kutlayan Avrupa Konseyine 46 üye devletin dışişleri bakanları, yıllık toplantıları kapsamında Strazburg'da bir araya geldi.

 

Avrupa Konseyinden yapılan açıklamaya göre, üye ülkelerin dışişleri bakanları, Konsey'in çevre, göç, insan kaçakçılığı ve gazetecilerin korunması dahil farklı alanlarda gelecekte izleyeceği yolu belirledi.

 

Bakanlar, yapay zekaya ilişkin ilk uluslararası sözleşmeyi kabul etti. Sözleşmenin imza faslı eylülde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta başlayacak.

 

Hukuki bağlayıcılığı olan sözleşme, yapay zekaya başvurulurken uluslararası insan hakları, demokrasi ve hukuk devletine yönelik hukuki düzenlemelere uyulduğunu garanti altına almayı amaçlıyor.

 

Sözleşmeye üye devletlerin, yapay zeka sistemlerinin kullanımı sırasında insan hakları düzenlemeleriyle aykırı riskleri belirlemeye, ölçmeye ve önlemeye yönelik önlemler alması gerekecek.

 

Üye devletlerden ayrıca, yapay zeka sistemlerinin eşitlik ilkesine, ayrımcılık yasağına uymasını ve özel hayatı korumasını sağlaması isteniyor.

 

Bu arada, Ukrayna'nın desteklerini ifade eden bakanlar, toplantıda bu ülke için "Hasar Kaydı" mekanizmasının önemini de kaydetti.

 

Söz konusu mekanizma kapsamında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna topraklarında oluşan hasarların tazminat taleplerine ilişkin kanıt ve bilgiler toplanıyor.

 

Bakanlar, Ukraynalı çocukların korunması ve "kaçırılan Ukraynalı" çocukların geri getirilmesi için atılan adımları memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

 

Toplantıda, 2025'te gençlik bakanlarını bir araya getiren bir konferans düzenlenmesi kararlaştırıldı.

 

BAKANLAR KOMİTESİ BAŞKANLIĞINI LİTVANYA DEVRALDI

 

Toplantı kapsamında Liechtenstein, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanlığı görevini Litvanya'ya devretti.

 

Litvanya Başbakanı İngrida Simonyte, ülkesinin Bakanlar Komitesi Başkanlığı dönemindeki öncelikleri hakkında bilgi verdi.

 

Buna göre, Litvanya'nın öncelikli görevleri arasında Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında Ukrayna'yı desteklemek, Reykjavik Zirvesi'nde alınan kararları uygulamak, otoriterliğe karşı Konsey'in değerlerini korumak, demokrasiyi, insan haklarını ve üye devletlerde hukuk devletini savunmak yer alacak.

17 Mayıs 2024 Cuma