TCG Anadolu, dünya hızla ikinci soğuk savaşa doğru giderken TSK'nın jeopolitik dönüşümünü temsil ediyor. TCG Anadolu, Türkiye’nin NATO içinde bir prestij platformu olacak ve muhtemelen müşterek NATO harekatlarını da komuta edecek.


 

EDAM Savunma Programı Direktörü ve Hudson Enstitüsü’nde kıdemli analist Dr. Can Kasapoğlu, Türkiye'nin yerli üretimi olan ilk SİHA gemisi TCG Anadolu'ya dair merak edilenleri AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.

 

1 - TCG ANADOLU NEDEN ÖNEMLİ?

 

TCG Anadolu, ülke karasularının çok ötesinde etki oluşturma kabiliyetine sahip özel bir platform. Dünya hızla ikinci soğuk savaşa doğru giderken Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) jeopolitik dönüşümünü temsil ediyor. Kabul edelim ki artık Türkiye’nin askeri gücü, soğuk savaş dönemindeki onlarca Sovyet tümenini durdurmaya yönelik müdafi muharebe kuruluşundan çok daha farklı ve ileri bir düzeyde. 2020'li yıllarda, Afrika'dan Orta Doğu'ya ve Kafkasya'ya uzanan ileri üsleriyle, sınırlarının ötesinde siyasi ve askeri etki üreten bir silahlı kuvvetler kapasitesinden söz ediyoruz. Bu tabloya, Türk savunma sanayisinin teknoloji geliştirme ve ihracat portföyü de eklendi. Türk Deniz Kuvvetleri'nin önündeki hedef ise tedricen bir açık deniz donanması inşa etmek ve açık deniz donanmasını robotik harp yetenekleriyle teçhiz etmektir.

 

TCG Anadolu, Avustralya ve İspanyol donanmalarındaki diğer Juan Carlos I sınıfı ve türevi amfibi taarruz gemilerinden (Juan Carlos I, Canberra ve Adelaide) daha özel bir muharip değer oluşturacak. Zira, TCG Anadolu'nun donanma havacılığı kapasitesinin önemli bir bölümü silahlı insansız hava araçlarından (SİHA) müteşekkil olacak. Nitekim bazı yayınlar, askeri değerlendirmelerinde TCG Anadolu için "dron gemisi" nitelemesini dahi kullandılar. TCG Anadolu'da elbette taarruz helikopterleri ve genel maksat helikopterleri gibi insanlı platformlar da bulunacak. Öte yandan, platformun "SİHA gemisi" niteliği temel bir donanma havacılığı eksikliğine iddialı bir çözüm bulma arayışından kaynaklanıyor.

 

2 - TCG ANADOLU NEDEN "SİHA GEMİSİ" OLARAK ADLANDIRILIYOR?

 

Bilindiği gibi Türkiye, F-35 programı kapsamında geniş bir F-35A filosu sahibi olacaktı. F-35’in, kısa kalkış, dikine iniş yapabilen F-35B ve katapult destekli kalkış, kanca yakalamayla iniş (CATOBAR) yetenekli F-35C varyantları da var. C varyantı, klasik uçak gemileri için üretilmiş bir platform. F-35B ise amfibi taarruz gemileri ve havuzlu helikopter gemileri (LHD) olarak sınıflandırılan platformlar için uygun bir seçenek. Türkiye’nin F-35 projesi dışında kalması, planlanan F-35A’lara ek alım yaparak F-35B’lerin de TCG Anadolu’da kullanılmak üzere envantere katılmasını akamete uğrattı. Türk karar vericiler de TCG Anadolu’yu ülkenin yükselen SİHA kapasitesiyle buluşturmak gibi vizyoner bir çözüme yöneldi.

 

Kuşkusuz, Bayraktar TB2 Libya’dan Karabağ’a ve son olarak da Ukrayna savunmasına uzanan geniş bir muharip tecrübeyle Baykar'ın dünyada en çok tanınan ve hakkında en çok yayın yapılan sistemidir. Son dönemde, Kızılelma'da turbofan motor teknolojisi, dahili silah istasyonları ve aero-balistik füze sertifikasyonu gibi kritik hususlarla gündeme geldi. Baykar'ın henüz TB2 ya da Kızılelma gibi onlarca askeri değerlendirmeye konu olmamış ancak en az onlar kadar kritik başka bir SİHA çözümü olan TB3, TCG Anadolu’nun ana robotik harp kapasitesini oluşturacak.

 

TB3 katlanır kanatlı dizaynı ile amfibi taarruz gemisinde rahatlıkla konuşlandırılabilecek. Firma verilerine göre 280 kiloluk faydalı yük ağırlığı ile TB3, Bayraktar TB2'den tam 130 kilogram daha fazla harp yükü taşıyabilecek. Ayrıca seyir sürati ve maksimum sürati TB2'den daha yüksek olan TB3, yerli PD170 motoru ile uçacak. Bir süre sonra TB3'e, TCG Anadolu'ya uygun varyantıyla Kızılelma da katılacak. Böylelikle, TCG Anadolu'nun SİHA donanma havacılığı filosu, transonik, hava-hava silah sistem konfigürasyonu olan, düşük görünürlük dizayn felsefesine sahip Kızılelma'yla katlanır kanatlı, çok uzun süre havada kalma kapasitesine sahip TB3’lerden oluşacak.

 

3 - TCG ANADOLU TÜRKİYE’YE VE MÜTTEFİKLERİNE NELER KATACAK?

 

Her şeyden önce, TCG Anadolu 30 bin tonluk bir savunma diplomasisi aracı. Zira prestijli harp gemileri, bayrağını taşıdığı ülkenin en kıymetli diplomatik enstrümanları arasındadır. TCG Anadolu’nun her liman ziyareti, TCG Anadolu'dan verilecek her mesaj, TCG Anadolu'da ağırlanacak her misafir lider, uluslararası basında özel bir yer bulacak. Askeri anlamda ise TCG Anadolu, TSK'ye ve Türkiye'nin müttefiklerine çok esnek yetenekler ve imkanlar sağlayacak. Örneğin, Libya müdahalesi sırasında Türkiye’nin envanterinde TCG Anadolu gibi bir platform olsaydı, istenilen sonuç çok daha kısa sürede alınabilirdi.

 

TCG Anadolu gibi stratejik harp gemilerinin, harekat tasarısı gereği kendi görev gruplarıyla birlikte hareket ettikleri unutulmamalı. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) donanmasında, uçak gemileri etrafında şekillenen söz konusu görev grupları, uçak gemisi taarruz grubu (CSG); amfibi taarruz gemileri etrafında şekillenen gruplar ise amfibi hazır grup (ARG) olarak adlandırılıyor. Görev grubunun nasıl şekilleneceği TCG Anadolu’nun envantere girmesiyle merakla izleyeceğimiz ilk husus olacak.

 

Her ne kadar TCG Anadolu bir SİHA gemisi olarak değerlendirilse de sahip olduğu "amfibi DNA"yı göz ardı etmemek gerekir. Türk Deniz Kuvvetleri'ne bağlı amfibi birlikler iç güvenlik harekatından Suriye’deki sınır ötesi harekatlara kadar birçok hassas cephede başarıyla görev yaptı. TCG Anadolu, Türk amfibi birlikleri için de yeni bir aşamayı temsil edecek. Bu noktada, detaylarına girmeden, Türk savunma sanayiinin yeni ürünü zırhlı amfibi hücum aracı ZAHA'yı yakından izleyeceğimizi belirtelim.

 

Son olarak, TCG Anadolu koalisyon görevleri için de ideal bir platform. 3 savaş harekat merkezi olan, çok gelişmiş muharebe ağları yönetme kapasitesi olan bir gemiden söz ediyoruz. Ayrıca, yapılan uçuş rampası modifikasyonu ve pist özellikleri çok çeşitli donanma havacılığı operasyonlarını mümkün kılıyor. TCG Anadolu, Türkiye'nin NATO içinde bir prestij platformu olacak ve muhtemelen müşterek NATO harekatlarını da komuta edecek.

10 Nisan 2023 Pazartesi

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar